19 Aralık 2018 Çarşamba

Yeni Yııılll

Yeni yıl için dileğim;
Keyifle geçsin. Zaten keyifle geçerse tüm diğer iyi duyguları içinde barındırmış ve olumsuzları bertaraf etmiş olacak.
Lafı uzatmak gerekirse;

Zorun kolaya çevrildiği,hastalığın şifaya dönüştüğü,kıymet bilindiği,bol eğlenceli,dinlenmeli ve başarıya odaklı günlerin yaşandığı,kazandığımız paranın bereketinin kat kat arttığı,eşsiz güzellikte bir yıl olsun.

Hedef belirlemeye bir an önce başlayın,uygulamaya da yeni yıl itibariyle hızlıca başlamak da fayda var. Yani o kadar çok hedef ve amacım var. Sizin de olsun. Zira kendine yönelik hedefleri olan ve bunlar için uğraşanlar başkalarıyla ilgilenmeye fırsat bulamazlar. Dolayısı ile de kendi mutluluklarında  kavrulup,huzurla yaşarlar.


O vakit hepimize masalsı bir yıl dileğimlee...
 hepimizin yeni yılı kutlu olsuunnn...

28 Kasım 2018 Çarşamba

Anlat-a mıyorum

Diyor ki; hadi kendini anlat biraz. 
Dalıp gidiyorum o vakit. Nereden bașlayayım, ne anlatayım bilemiyorum. 
Diyorum ki; gördüğün kadar yașıyorum. Bildiğin kadar hissediyorum. Daha fazlası varsa da inan anlatmaya taakat bulamıyorum. Ve seni en çok bana soru sormadığın için seviyorum.

14 Kasım 2018 Çarşamba

ÖZ'et İle




Kaç kez şu sayfayı açıp, yazmak istediklerimi toparlayamadan geri kapattım...

Hala da aynı durumdayım.
Şu kadarını yazayım madem;

Kırgınım... 

22 Ekim 2018 Pazartesi

Bir Cumartesi Güncesi



Sabah 8.30 da hazırlanıp beklemeye başladım. 11 gibi gelecekti ama ben erken toparlandım.
Saat 13 ü gösterdiğinde hala gelen giden olmayınca; beni unuttun galiba diye bir mesaj attım.
Dönüş şöyle oldu; hayır unutmadım ama başka işlerim çıktı seni gelip alamadım,alamayacağım bugün. 

Bu kadar işte...Yaşatılan her şeyin özeti bu kadar. Başka bir alternatife kanalize olmak ve seni nasılsa o orada bekliyor diye ikinci plana atmak,bir başka gün bir başka vakitte aramak üzere rafa kaldırmak...

Ve verdiğim cevabı buraya da iliştireyim.
Keşke haber verseydin,bekledim...Çok bekledim...
Özür dilerim.
Önemli değil...Sağlık olsun...Hiç önemli değil. 
...
Zaten ben beklemeyi çok severim.


17 Ekim 2018 Çarşamba

Güne Başlarken



Günlerdir bu sayfayı açıp,ne yazacağımı bilemediğimden geri çıkıyorum.
Yaz bitti,kış geldi. Hava şartları değişti.Zaman ilerliyor,saatler su gibi akıp ömürden eksiliyor.

Bize de güne keyifli başlamanın sebeplerini bulmak düşüyor.

Keyifli günler olsun hepimize.

5 Ekim 2018 Cuma

Ömrümde Bir Hafta

Keyifsizdim,mutsuzdum...Kendimi haksızlığa uğramış,kalbi kırkbin parçaya kırılmış hissediyordum. Böyle olmamalı diyip duruyor,akan göz yaşlarıma hakim olamıyordum. 
Olsun...
Halam geldi. Rutin kontrolü için hastaneye gidecek 1 gün İstanbulda kalıp geri dönecekti.
Hastanenin sistemi değiştiğinden işler hiç de yolunda gitmedi. Günlerce bir ilacını yazdıramadı ve 2. gün aşırı kansız kaldığını,bunun için kan nakli yapılacağını öğrendi. Tamam dedim geliyorum yanına,tv yi kapattım koşup üstümü değiştirken gelme ben geliyorum akşam oldu,sistem kapandı kan alamıyorum dedi.
Tamam dedim yarın gider,alırız kanımızı ne olacak ki.
Olmadı..Alamadık. 3. gün öğleden sonra kan merkezine gittik. Yapılması gerekenleri bir bir yaptık. Numune kanlarını verdik. Ayrıştırılmasını beklerken,rica minnet yalvar yakar işimizi öne çekip bu gün halledebilmek için dil döktüm.Öne de aldırdım dosyamı. Amma velakin demezler mi bir donör lazım. Sizin yerinize bir ünite kan verecek aynı kan gurubuna ait biri diye.Ve sadece 2 saatiniz var dedi. ve halamın bir cümlesi beni bitirdi; kanı bulamazsak ne olacak ? Bulacağız dedim. Ya bulamazsan kızım dedi.
Ben sana o kanı bulacağım aksi mümkün değil. Bu gece sana bir paket kan verecek donör bulacağım,yarın kanını alacaksın gerisini düşünme bile dedim.O çaresizliği tahmin etmeyin...
Hayatımn en zor 2 günü idi. İki gün çünkü o güne yetişmedi. 
Kız kardeşimin kanı uydu. Yaka paça şirketten onu getirttim hastaneye,yakındı Allah'tan.Ama hastane fobisi olduğundan nabzı ve tansiyonu yükseldi,yalvarsa da kanını almadılar. Yüzü gözü kıp kırmızı ateş gibi oldu onu işe geri gönderdim elimde telefon hem yakın çevrede olup hemen gelebilecek,hem de kalben yakın olduklarımdan ricacı oldum. Bulamadım. Uygun şartlarda bir ünite kan bulamadım.
Kardeşimi aradım,iş yerinden birini bul gönder gönderemiyorsan patronunun numarasını bana ver.
Bu esnada bizim almamız gereken kanın işlemleri o güne yetişmeyeceği kesinleşince siz gidin eve yarın sabah gelin dediler.
Kan bulunmadan gitmem desem de,bulduğunuz kişiyi buraya yönlendirin kanını versin,merak etmeyin sorun olmaz dediler.
Biz halamla eve gelirken kardeşim birini göndermiş hastaneye.Ne o dövmesi varmış.Kanını almamışlar !
Özel telefonum ile üst üste hiç o kadar telefonda konuşmamıştım. 2 saat boyunca aralıksız! konuştum. Neyse birini daha yönlendirdi kardeşim ama tanımadığı biri.Fabrikada bir çalışan.
.gitti mi,verebildimi fikrimiz yok. Delirdim.
Kan bankası kapandı öğrenemiyorum,mesai bitti kardeşim gönderdiği kişiyi göremiyor.
Yeni işe giren biri olduğu için kimsede teli yok ve muhasebe o gün erken çıkmış.
Neyse dilden dile elden ele haberleşerek kanın verildiğini öğrendik saatler sonra.
Sabah gönlümüz rahat gittik.
Kan bankasına uğradık,kemoterapi bölümüne çıkmamızı,kanın verileceğini söylediler.
Ama öyle olmadı.
Halamı odaya aldılar,girdim yerine yerleştirdim çıkıp memurla görüştüm. Ne kadar sürer ne zaman yanımda olacak bilgi aldım.Beklemeye başladım.
Yarım saat sonra halam çıktı odadan,benim kanım eksik hazırlanmış krosu yokmuş içinde. Ne yapabiliriz kızım dedi.
Ne yapabilirim,ne anlarım ben.Sen oturdum dedim ben geliyorum.Önce memura gittim durumu sordum kan bankasını aradı aslında kanın doğru hazırlandığını ama sistemde eksik görüldüğünü hastaya verilmesinde hiç bir sorun olmadığını söylediler. Rahatladım. Hemşire geldi,olmaz,kabul edemem düzelttir dedi.NAsıl dedim bilemedi.
Memura yalvardım nolur bugün bu işi halledelim,ne yapmam lazım beni yönlendirin.
Yok tel tel üstüne içinden çıkılamadı. Yeniden kan verin gidip en baştan kanı hazırlatın formu tam doldursunlar biz de hastaya aktarım yapalım dediler.
Eee tamam vakit kaybetmeden yapalım nereye gidelim. Yan pdada kan alsınlar.
Yan odadaki hemşireye durumu anlattım.Senin demenle olmaz sistemimde görmem lazım dedi.Eee haklı. Görmeniz için ne yapmam lazım dedim. Yan odaya git sistemi açsınlar dedi.
Gittim,açtığını söyledi. Hemşireye geldim,açılmadığını söyledi.
Delireceğim...Halam bembeyaz oldu...Elimde kalacak kadıncağız...
Hemşire ben kanı alırım ama barkot yok git bunu böyle kan bankasına ver dedi.Gittim ama veremedim. Kan bankası ben böyle teslim alamam,barkot yapıştırt dedi.
Sistemde görülmediğini barkot verilmediğini anlattım. Bir başka kan alma odasına git oradan denesinler mutlaka yapıştırt yoksa işlem yapamam dedi.  O Marmara üniversitesi hastanesinin giriş ve birinci katını kaç kez dolaştığını bilmiyorum. Canımdan can gitti.bulamıyorum diye haykırmak istedim,çözüm değil ki.Bir ara elimdeki bir tüp kana baktım.Elimde kaldın,ne yapacağım ben,nasıl halledeceğim nolur Allahım yardım et dedim.
Neyse yarım saat sonunda bir kan alma odası buldum numara alıp sıraya girdim,bilmem kaç hasta bekledim,durumu anlattım barkot alabildim.
Kan bankasına geri gelip elimdeki barkot ve bir tüp kanı verdim.Kameralar var ben böyle de teslim alamam deyince idrak edemedim.İsyan edecektim ki,sen yapıştırmalısın dedi. Yapıştırdım.2 saat sonra gel durumu sor dedi halamın yanına doğru çıkmaya çalıştım. Bulamadım.
O katta onu oturttuğum yeri bulamadım.Dedim şuraya oturayım da öncesinde,sonrasında,şuanda içimde biriken her şeyi göz yaşlarımla akıtayım.Delireceğim,saat geçiyor,bir ünite kanı naklettiremedim.
Neyse halamı buldum ama başımın ağrısını,ayaklarımın sızlamasını anlatamıyorum ve o telaşlanmasın diye yorulmamış gibi yapmaya çalışıyorum. Kızım çok merak ettim dedi.Aa bi de bu arada asansörlerde çok zaman kaybettim. Dakikalarca bnemeyince merdivenden inmek istedim. Meğer giriş kata merdivenden inilmiyormuş -1 e inmişim ama ne de korktum,ne de ürktüm o merdivenlerde. Neyse sonunda hallettim.Hadi dedim yürüyecek halin varsa gel dışarı çıkıp kahve içelim bir kendimiz gelelim. Dönüşte de kan bankasına uğrar durumu sorarız.
Siz yukarı çıkın 15 dk sonra hemşireye beni aratın dedi bankodaki memur.Daha biz  kamoterapi odasına varmadan siz nerdesiniz kanınız geldi sizi arıyoruz diye bağırmaya başladılar. Halam yine yerine yerleşti ben de hemen sorumlu memura gittim. Her şey yolunda mı bu sefer. Eksik bir şey var mı,ne kadar sürecek vs 
ben koltuğa oturduktan sonra halamın kanı geldi :) meğer boşuna velveleye vermişler daha kanımız hazır bile değilmiş.
Neyse takıldı Bir buçuk saat sonra odadan çıktı.
Şimmmddii hemotoloji bölümüne gidip ilacımızı yazdırma vakti.
Sistem gitti.16:00 a kadar bilgi işlemcinin gelmesini bekledik. Tam dr umuzun beyanı üzerine baş hekime gidip şikayet edecektim ki bilgi işlemci kapıda belirdi.Devamında da bir kaç aksilik oldu ve 17:30 da ilacımızı yazdırıp evimize gelebildik. Bu akşam kardeşim eczacılar birliğinden ilacımızı teslim alacak.
Ben orda tek başıma o çaresizliği yaşadım ya,beni bir şey deviremez artık.
O göz yaşlarım içime aktı ya,kimse kırıp dökemez artık.
Tek lokma yemeden günü bitirdim ya açtık,susuzluk,uykusuzluk devirmez beni artık.
O ayaklarım...O ayaklarım kaç kilometre yol yaptı bilemiyorum. en son hatırladığım,tek bir adım atacak halimin kalmadığı ve elimde hala teslim edilememiş bir tüp kanın olduğu andı.Bir elime baktım,bir bacaklarıma...Koş dedim...Koşş...Halam ne durumda acaba.Bayılmadı inşallah...
Şöyle iddialı bir lafla yazıyı kapatayım...
Ben hayatım boyunca hiç bu kadar yorulmamış aynı anda bu denli çaresizliği yaşamamış ve aynı anda bu denli kendimi yalnız hissetmemiş ve aynı anda bu denli keyifsiz,mutsuz,gözyaşları içine akarken gülmek zorunda kalmamıştım.
Elhamdürillah bu işi de kotardım. Bu kadar güçlü olduğumu farkında olmamışlığma hayıflandım.

not: şuan sızlamayan bir hücrem yok desem abartmış olmam inanın:)
not 2: verilen bir tüp kan da halama yeterli değil ne yazık ki ama devlet hastanesi fazlasını gerek görmüyor,yaşayacak kadar veriyor.(!)

22 Eylül 2018 Cumartesi

Şifa Dağıtıcı Kullar

Yaşadığım her şeyi fazlaca içselleştiririm. Ben de böyleyim napalım.
....
Bazı insanlar bazı insanlara şifadır. Hayatlarına girmeleri,eylemleri,gelmeleri-gitmeleri,verdikleri-aldıkları....Hep bir öğreti,bir katkıdır.
Bazı insanlar bazı insanlara bir ilaç faydasındadır.
Görürsünüz mutlu olursunuz,gözünün ışığıyla aydınlanırsınız,bir dokunuşu hayatınızı güzelleştirir,anınıza anlam katar.
Bazı insanlar öyle mucizevidir ki,tam sırtınızın tutulduğu vakit,parmaklarının ucundaki kremle ruhunuza hep verdikleri şifayı, bedeninize aktarırlar.Onlar ki, Allah'ın şifasını size aktarmak için görevlendirilmiş,hayatınızı güzelleştirmek için varedilmişlerdir.

Onların çokluğu değil,onlarla yaşanan anların çokluğunu dilerim...Zira yaşamın tüm zorlukları o anların şifasıyla yok sayabiliyor.
...



11 Eylül 2018 Salı

Yaz Bitmesiinn Olur mu? Olur...Olsun...

Yaz insanıyım. Sıcağı,güneşi,hafif esintiyi sever kıştan,kardan,soğuktan üşümekten geri dururum.
Amma doğum günüme az kaldı ise,kış demek yağmur demek ise ve kış gelse de bu sene benim için yaz çok çok iyi geçti ise ben buna sığınır bu kışı sıcacık geçirebilirim.
Zaten göz açıp kapayıncaya kadar da geçer,bilirim.
-------

Bu yaz tam da istediğim gibi bir dönem geçirdim. En başta hayalimi gerçekleştirip bir ev sahibi oldum. Bundan mütevellit azıcık zor zamanlar geçiriyor olsam da düzenimi oturtacağımdan şüphem yok.
Diğer yandan,ne tamamen yalnız,ne de tam anlamıyla ailemleydim.
Bir çok kez bir takım sebeplerden dolayı gelip 1-2 gün sonra döndüler. 2 kez de ben gittim.
Bugün babam yolda mesela,az sonra yanımda,evimde olacak.1-2 gün kalıp dönecek.
Onlar yokken tek başına olmanın tadını çıkardım,misafir ağırladım.Zamanımın çok büyük bir kısmı evde geçmesine rağmen gayet hoşnut bir yaz mevsimi geçirdim. Gözlerimi kapayıp hayal ettiğim ne varsa büyük bölümünü gerçekleştirdim.
İliklerime kadar mutlu,huzurlu zaman dilimlerinde ruhumu dans ettirdim.
Yani kısaca ben bu yaz mevsimini çok ama çok sevdim. Bu sebepledir ki bitmesin isterim. Biraz daha...Biraz daha uzatabilir miyiz ? Bence olabilir... Hem neden olmasın ki,mevsim insanın kalbinden geçen yolda değil midir? :) Benim ruhum sıcacık,güneşler açıyor,çiçekler büyüyor...Kuruyan dallara,soğuyan havalara,dalgalı denizlere,çakan şimşeklere,yağan karlara zaman var daha...Epey var...

3 Eylül 2018 Pazartesi

Sandığınızdan Öte Hayat

Çocuktum...
Etimden et koparılmadı ama et ete diri diri dikildi, defalarca.
Ben o zaman da ağlamadım.
Bir damla uyuşturucu,bir doz enjeksiyonda olmamıştım üstelik. Tamamen ayık kafa ile etlerimin birbirine yapışması sürecini defalarca izledim.Bizzat yaşadım. 
Yani ben öyle canım sıkılınca,kendimi çok kötü hissedince falan ağlayacak değilim.
Gözyaşımı da, stresimi-sıkıntımı da kalbimin içine gömmeyibilir,gözlerimin parıldısını söndürmeden yaşayabilirim.
Acı çekmeyi sevdiğimden değil, yanlış anlaşılmasın. Tahammülümün bildiğiniz herkesten yüksek olmasından.

Yine de gerek kalmasa,gerçekten,kalpten gülümsemelerimizin üstü örtülmese ne harika olur değil mi?

Evet yaşam başlı başına harika zaten...


16 Ağustos 2018 Perşembe

Halasının Pașa'sı




Bu minik yavru bizim evin yeni ferdi. Adi Pașa. Cinsi golden. Yasi(!) daha gun ile sınırlı.bir bucuk aylik olmak uzere onumuzdeki gunlerde. Kendisiyle henuz sanaldan tanistik. Yanina gitmek icin gunleri, saatleri sayiyorum. Ve bilen bilir ki dort ayaklilara buyuk bir fobim var. Ote yandan sevdigim her seye gosterecek cok daha buyuk cesaretim.ee sevmek bunu gerektirir. Oyle ki her gun kamera acip kendisine alismaya ve kendimi ona asina etmeye calisiyorum. Insallah bir araya geldigimizde hoș bir karsilasmayla da karsinizda olacagiz. Yani oyle umuyorum, diliyorum, istiyorum.hayirlisi...:) imza: kopek halasi :) 🐕

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Peki Ya Siz ?

Bir gün hayatımı bir kitaba sığdırsam,tüm detaylarıyla anlatsam inanın sonunu zor getirirsiniz.
Ağlamaktan helak olur,yer yer vay be diye diye başarılarımı okursunuz.
Öyle ki,binbir zorluk falan değil,milyonlarca negatif durumun içinde bir kum tanesi gibi mutluluk arayıp durdum. Buldum da hep.Çok severim " arayan bulur" sözünü. Ne zorluk,ne kötülük,ne acı,ne olumsuzluk yaşadıysam hep içinde ya da sonunda bir güzellik illaki buldum. Bazen fark etmedim,bazen görmek istemedim. Ya da gördüğümün değerini bilemedim. Yok yok değer hep bildim. Acılarımın da, mutluluklarımın da her zaman kıymetini bildim. 
Hepsini çoğaltamadım belki.Kah tükettim,kah sakladım ama hep kendimi iyi hissedecek nedenler üretebildim.

Hayat zor ya hani. Benim ki  ekstra zor. Herkes kendi yaşadığını bilir ya hani,benim ki bir kaç boy büyük gelir bir çoğuna.
Bu sebepledir ki,sizin aldığınız hazlar,sizin kızdığınız insanlar,sizin garipsediğiniz olaylar,sizin canınızı acıtan durumlar,sizin olmadı diye üzüldükleriniz,sizin olsun diye istedikleriniz,sizin varlığında kıymet bilmedikleriniz,sizin tüm değerleriniz... Benim nefes alışverişime biçtiğim değerle eş.
Şükrüm de,minnetim de aldığım her nefeste tekrar tekrar yüceliyor gökyüzüne.

Küçücük mutluluklara,büyük çok büyük fedakarlıklar yapabilirim. Cesaretim bu yüzden benim.
Tüm evren karşıma gelse bildiğimi okuyabilir,sadece mutlu olacağım işi yapar,mutlu olacağım yerde ve mutlu olacağım hayatı yaşar,mutlu olacağım insanları görmeyi seçerim. Hayatın aldığım nefesten ibaret olduğunu ve yarının bana ne getireceğini herkes gibi ben de bilmiyor olduğuma göre iyiye odaklanmak,güzellikleri görmeyi seçmek hakkımı kullanıyorum. 
 Ya siz ; mutlu olmak için daha neyi bekliyorsunuz?

Anda Kalmak




Aldığım her nefes, nefesin içinde yaşanan her an, o ana sığan her anı çok kıymetli. Gerisi tırı vırı...
Zaten geriye ne kalıyor ki...

4 Ağustos 2018 Cumartesi

Kitaplar mı Daha Kıymetli İnsanlar mı?

Öyle bir durum ki...
Düşünün şimdi...Kitaplarınız sayıca çok aşırı değil ama her biri diğerinden çok kıymetli.Özenle yerleştiriyor,baktıkça çok mutlu oluyorsunuz. Okudukça aldığınız haz zaten ayrı.
Sonra bir sabah, biri geliyor kitaplığınızdan bir kaç kitabı kendisi için seçip almak istiyor.Öyle biri ki,hayır demek ihtimal dahilinde değil.Seve seve diyorsunuz,istediğini seçebilirsin,dilersen kitaplığımı sırtlanıp götürebilirsin.
Amma velakin,okuyunca geri getirirsin...Dimi?
Zira aksi mümkün değil,onlar benim...
Aldığım cevapla,almak istediğim cevap arasında bir uçurum olduğundan verecek cevabımda olamadı tabi.
Şeyy...Kemm...Küm... ııı...iiii....
Onları almasan mı acaba,başka mı seçsek sana...
Hayır yani bir kısmı hediyeydi de...
Sahi ne zaman okuyup geri getirirsin...
Geri getirmeyi düşünmediğini anladıktan sonra vermemek için açıkça diretmiş olsam da,almak için can atan birine karşı koyamadım.
Bir de ellerimle içine not yazdım...Nota gerek yoktu ki aslında.Nasılsa bana geri gelecekti,içine sana ne diye not düştüm ki...
Aklımda deli sorular.. Zihnimde yaşananlar...Haftalardır tek başına  ve tek çeşit kahvaltı yapan biri olarak soframı şenlendiren misafir...Sohbet... 
....
Bilir misin dün ben ne yaşadım?
Biliyor musun o insanı görmenin bendeki tramvatik etkisini. Neden o kadar kötü olduğumu sormadın...(Sorsaydın sarılıp saatlerce ağlayabilirdim). O paniğimin yorgunluktan ya da üzüntüden olmadığını çok iyi bildiğinden mi yoksa beni ilk kez o derece farklı gördüğünden mi bilmiyorum. Tek bildiğim sen bana iyi geliyorsun.
Enerjimi değiştiyor,hayata farklı bakmama sebep oluyor,her şeyin aslında çok daha kolay olduğunu hissettiriyorsun.
Borç ödemenin,iş stresinin,halamın ölüm riskinin ve hatta kendime dair tüm kaygılarımın kelebekler gibi uçup, yerine en pozitif hissiyatların yerleşmesinin bir adı olmalı. Ama aramıyorum...Elimi kalbime koyuyor ve orada dinlenmeye çekiliyorum.
Bak hatta buldum..."Huzur". Tek ihtiyacım olan da bu ya zaten. Huzur kokuyorsun...Sen bana tüm hayattan arınarak dinlenmem için gönderilmiş huzur limanımsın...Lütfen,hep orada kalır mısın?

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Güzellikler Bulaşıcı ise Buyrun Bu Tarafa

Güzel şeyler olmaya devam ediyor. Şükrüm katlandıkça çoğalıyor.Çoğaldıkça bana mutluluk olarak geri dönüyor.
2 gün önce halamın  tahlil sonuçları netleşti. Lösemi değil. Ama diğer insanlardan çok daha yatkın. Her an her şey olabilirmiş. Bizim iliğimiz yüzde 40 küsurlarda çalışırken onun ki yüzde 15 civarında çalışıyormuş. bu da hastalığa yakalanma riskini arttırıyormuş. Bir ilaç varmış-iğne.
Her hafta bir gün 2 kolundan enjekte edilecek bir ilaç varmış. O ilaç kemik iliğinin çalışmasını,bir takım kan değerlerinin yapılabilmesini sağlayacakmış. Ama hiç bir işe yaramaya da bilirmiş.
Her ay kontrole gidilecek duruma bakılacakmış. İşe yaramaz ise yapacak bir şey yokmuş. İşe yarasa bile halsizliğin geçmez denmiş. Allah bilir elbette. Biz tedavinin seyrini olumlu yönde etkilemek adına elimizden ne gelirse onu yapacağız. İyileşmeye sözümüz var...
İlaç parayla alınamayacak,eczanede satılamayan türdenmiş. Özel bir raporla şahsa özel hazırlandı. Bugün eczacılar odasından gidip aldık ilk seansı uyguladık. Şifası da,hali-gücü de  gelir kısa sürede inşallah.
Yarın tekrar Karasuya gidiyorlar.Bu sene hep bir seyahat halindeyiz. Geçen hafta da ben Karasudaydım. 4 günlüğüne acilen gidip döndüm. Ne mi yaptım; ev aldım :)
hala inanmakta zorlansam da ciddi ciddi bir evim oldu benim. Hep hayalini kurduğum,çok ama çok istediğim ev sahibi oldum. Hem de kelepir fiyata,çok uygun şartlarla.Bulamazsın denilen özelliklerde,olmaz denilen fiyata.
Bu konuda beni benden çok tanıyıp destekleyen iki kişiye teşekkürü borç bilirim. Biri on yıl önce blogcu.com sayesinde hayatıma giren,kıymetlim olan Çağlar, diğeri zaman zaman iletişim problemi yaşasak da hep yeri ayrı olan sevgili patronum.
Benden çok bana inanıp destek vermeselerdi bu gün o evin anahtarı benim çantamda duruyor olmazdı.
Ailem tabi ki en baştaydı. Babacım bu sıcakta önce istanbula geldi ardından Karasu'da benle beraber iki gün yemeden içmeden koşturdu,aksiliklerde çözüm yolu buldu,uğraştı didindi beni bir ev sahibi yaptı.Allah yanımda olan,ödeme kolaylığı için dua eden,benimle birlikte sevinen herkesten razı olsun.
4 yıllık kredi borcu çabucak son bulsun.

Başka ne var diye düşünüyorum da... Ne çok şey birikmiş anlatacak,anlatılamayacak,anlatılmak istenen.
Şükrüm de,sabrımda,gayretimde O'nun için.
Bilirim beni hep ayrı sever,ayrı sevindirir,olmadık vakitte yüzüme tebessümler yerleştirir.Umudunu hiç kesme kulum der,ben senin yanındayım başka hiç bir şeye ihtiyacın yok. Elini kalbine koy,gözlerini kapat ve benden iste.sonra bekle.Sabret,umut et.Hayal kur. İnce ince işle. sonraaa tadını çıkar... Hayatın özeti bu kadar olsa. Aradaki can acıtıcı meseleler hiç yaşanmasa...Ama o zaman da mükafatlara bu denli sevinemezdik herhalde.
Şükrümüz bu denli kalpten gelmez,dil doldurmazdı.
Yazıyı bağlayamayan bir blogger görmektesiniz. Hayatının son bir yılında yaşadıklarından dolayı aklı karışmış,son bir ayda yaşadığı mutluluklar bulutların üzerine taşımış bir blogger. Mazur görün...İyi bakın,iyi görün... Sevgiyle kalın...

10 Temmuz 2018 Salı

Uyuyan Guzel

Cocukluguma dayanir bu huyum.
Uyuyan bir yakinimi seyretmeye bayilirim. 
Kucucuk bir cocuktum uc katli aile apartmanimizda sadece dis sokak kapisi kapaliydi. Daire anahtarlari kapilarda takili ve kapilarimiz hep acikti. Hasta bir bebek ve cocuktum. Iyilesemeyecek kadar hasta tedavisi bulunamayacak kadar caresiz. Ama umutlu.
Gunde saymadigim kadar babaanneme iner cikardim. Huzurdu onun evi. Huzurdu ona sarilmak, huzurdu bir iki kelam sohbet etmek. Huzurdu varliginin orada oylece durdugunu bilmek. O hep evdeydi. O hep baktigim yerdeydi. Hep benim babaannemdi. Hep sevgi dolu, hep iyiydi. 
Oglen uykusu vardi gunde bir saat kadar. Merdivenlerden sessizce iner uyudumu acaba diye odaya yavasca girerdim. Uyuyor ise eve cikmaz karsisina gecer izlerdim. 
Oturma odasinda ise karsidaki cekyata oturur, yatak odasinda uyuyor ise dakikalarca karsisinda durur izlerdim.
Onun zaten melekle es deger bir kalbi vardi. Ama uyurken daha da tatli ve masumdu. Acaba her insan onun kadar guzel uyur muydu? Ne zaman bir yakinim yanimda uyusa izlemelere doyamamam bundan oturudur. Kardesim, annem, babam, arkadasim...farketmez. Seviyor olusuma siginip, izlendigini anlayip uyanana kadar ya da odadan kovulana dek:) izlerim. Uyuyan bilmez zihnimin nerelere gittigini. O ani pamuklara sarip saklamak isterim. Ama olmaz... Zaman acimasizdir. Tum guzellikleri once gozler onune serip sonra aliverir elimizden. Tipki babaannemin simdi cennette olmasi gibi.
Sukur ki icimde tek bir keskeye yer birakmadan ugurladik onu bu dunyadan. Tum sevdiklerimizle cok guzel gunler yasarken, hicc keskelere yer ayirmayalim lutfen. Kiymet bilelim. Cok gec olmadan...
Veee tavsiye ederim efenimm, izleyin... Bi de uyurken izleyin sevdiklerinizi. Sevip kirildiklarinizi. Sevip de kizgin olduklarinizi. Izleyin de gorun, uyurkenki masumluklarini. Hayat o kadar iste. Bir uyku arasi. 

7 Temmuz 2018 Cumartesi

Mutluluk (.)

Teșekkür ederim Allah'ım.Çok ama çok teșekkür ederim.
Hayalini kurarken bile kalpten inanamadığım, asla olmaz ya yine de nolur Allah'im... Diye devam ettiğim șeyi gerçek kıldığın için minnettarım.Bugun, yarın, hep. Ömrümün sonuna dek.  🙏

3 Temmuz 2018 Salı

O Bir Cümle

Geçmişten bugüne zihnime yapışan bir cümle.


Aklıma geldikçe mutlu eden ve hatta duygulanmama sebep olan.Yalnız değilsin hissini kalbime yapıştıran o bir cümle. Söyleyen gayet normal zikretti belki ama benim duymaya ihtiyacım olan,çok kıymetli bir hediye gibiydi.

Ne miydi o cümle? Dedim ya çok sıradan söyleniveren ama söylenenin kalbinde çiçekler açtırıp gözlerini dolduracak cinsten.
Bazı insanlar,bazı ilişkiler,bazı söylenenler fazlasıyla kıymetli.
Tabi buna oranla üzüntüleri,kırgınlıkları da bir o kadar katmerli...


19 Haziran 2018 Salı

Son 1 Ay

Ne çok şey olup bitti şuncacık zamanda.
İçinde bir tane iyi bir şey yoktu. Ama her zorluğun içinde de kocaman mükafatlar yatıyordu.

Halamın durumu henüz netleşmedi. Perşembe günü bir teşhis konulmasını umuyoruz.Canımız ağzımızda bekliyoruz. Kendisi halsiz,bitkin.
......
Ben geçtiğimiz ay bir kanama geçirdim bilmiyorum aşağıdaki yazılarda bahsetmişmiydim.
Ardından doktorumu aradığımızda 1 hafta sonra tahlil yaptırmamı istedi ve çıkan sonuç pozitifti. İç kanama geçiriyordum. Bu Halde benden 3 saat uzaktaki arkadaşıma hastane ziyaretine gittim. Çünkü onu çok merak ediyordum durumu kritikti. (Çok şükür şimdi evinde ve iyi).
Çıkan pozitif sonuç beni kolonoskopiye götürdü.
Öncesindeki hazırlık süreci baygınlık geçirerek,kendimden geçerek tamamlandı.Sürüklenerek hastaneye gittim ve uyandıktan hemen sonra işe başladım. Öyle bir manyağım :)
Bir yat,uzan,uyu,dinlen,naz yap dimi. Naz yapmanın kelime anlamını bilmeyenlerdenim.
Neyseki sonuç temiz çıktı. Vücut bir şeye tepki olarak vermiş o kanamayı.Olurmuş arada,bazılarına.Zaten ben biliyordum etkileşim olan şeyi.

ve iki buçuk hafta önce...İş bitti,dedim markete gidip bir şeyler alayım,hem de yürümüş olurum,hava alırım. Aldım havamı !
Daha markete girmeden düştüm hem de düz yolda. Önce ayak bileklerimin üstüne düştüm ardından popomun üstüne sert bir şekilde oturdum.Cadde üzeriydi.Mecburdum kalkıp eve gelmeye.Oturacak,dinlenecek bir yer yoktu.Olsa da durabilecek gibi değildim.Evden birinin gelmesini bekleyemedim.
Eve gittim durumu anlatana kadar akla karayı seçtim.Annem gerekli ilaç ve araç gereçi aldı ve uyguladıysa da olmadı. Ben yani ben.Diri diri dikişler atılırken gık demeyen,emg ler çekilirken gözünden bir damla yaş akmayan çocuk iken 10 dk zor durdum evde.
Gidelim dedim.Gidelim hastaneye.Geçmeyecek bu böyle.
Gitmek işkenceden başka bir şey değildi. 3 kişiye tutunup taksiye zor bindim.Hastanede zaten tekerlekli sandalyeye bindirildim.Bir ayak bileği burkulmuş,bir ayak bileği önemli bir yerden çatlamış.Hemen alçıya alındı. Diğerine bandaj takmamız söylendi. Ağrı kesici iğne de yaptıktan sonra az da olsa rahatladm.
Eve gelince sol kol bileğimdeki ağrı da peydah oldu.Ona da bir bandaj ve akabinde belimin üstüne düştüğüm için popo kısmında da tahribat ve şişlikler olduğunu fark ettim.Neyseki belim sağlamdı.Zaten daha kısa bir süre önce tutulmuş ve yakılarla düzelmişti. 3 hafta kalması gereken alçı 1. haftada ayağımın üstüne basabiliyorum diye çıkarıldı. ama asla 1 ayı tamamlayana kadar basmamam gerekiyormuş.Zaten hala mosmor ve şiş. Kesinlikle tuvalet harici yerimden kalkmıyorum,kalkamıyorum. Ayağın altında 2 minder öyle oturuyorum. !
Dünden bu yana tuvalete gitmek dışında 1-2 kez kalktım bir iki metre yürüdüm. Ehh alışmam da lazım.
Zoru gitti kolayı kaldı.Şimdi ayağım bandajlı bilek fazlaca ağrılı ama bin şükür en zor durum geçti gitti.kaldı bir on gün daha.
Evde olmak hiç önemli değil de kendi işimi görebilmek ve azıcık hareket yetecek bana.
Öyle işte. Acıtasyon olmasın diye ilk anın acı ve duygusuyla yazmak istemedim size.
Ama özledim de buraları.
Yazmak ap ayrı bir heves bende.
bu aradaa; bana kitap önerisinde bulunsanıza ? Gözlerim okumaktan ağrısa da iyi okudum bu süreçte.Kişisel gelişimi abartınca biraz romana kaydım haliyle.Ama gönlüm çocuk ve kişisel gelişimlerdeeee....

Sağlıklar dilerim efendim hepinize.Ve neye ihtiyacınız varsa o hissiyat gelip bulsun sizi en kısa zamanda.


9 Mayıs 2018 Çarşamba

Sanatsal Etkileşimler

Biraz da güzel şeylerden bahsedelim.
Dün akşam kız kardeşimin halk oyunu yıl sonu gösterisi vardı. Sahnede devleşti resmen. 3 yıldır onu izlememe rağmen hala aynı heyecan ve duygusallıkla seyrediyorum. 
Öncesinde de çocuk bale gösterileri vardı. İlk kez bale gösterisi izledim. Çocuklarınkini izlemek ise nasıl duygulandırdı beni ah bir görseniz. Sanki aralarında benim çocuğum varmış gibi.
Olmayan çocuğum için etkilendim yani. 
Bir çocuk için sosyal aktivite,spor ve dansın ne kadar önemli olduğunu bilirdim bir kez de gözlerimle görüp farkettim.

Keyfim pek yerinde değil ama bunu sonra anlatırım. Şimdi dünün ve bugünün tadını çıkaralım. 
Ehh arada böyle kısa da yazarım :)
Hayranlıkla izlemekten pek fotoğraf çekemediysem de bir kaç örnek şöyle ; :) 





19 Nisan 2018 Perşembe

Iki yuzlu kelimelerle dansin sevdikleriyle imtihani




2hafta once sunlari yazmistim. '' Tam da bu iki yüzlü elma gibiyim bu günlerde. Keşke video hali olsa da üzgün elmanın sesini,kendini ifade edişini falan duyabilseydik.

Elmanın sesi çıkamıyor ya benim de aynen öyle sesim kesik bu ara.

Annemden farksız yeri olan halam. Aynı evde yaşayıp aynı bütçeyi tüketip aynı birikimlerden nasibimizi alıp,aynı dert tasayı paylaşıyor,aynı mutluluklardan besleniyoruz.

Pek tabiki şuan onun başına gelenler tüm ailemi ve beni fazlasıyla üzmeye yetti.

Konu çok derin neresinden tutup bahsedeyim bilmiyorum da kısaca söylemek gerekirse geçen hafta hastaneye yatıp aldığı kanların sonucunda yapılan araştırmalarda lösemi hastası olma olasılığının çok yüksek olduğu hatta kesin gözüyle bakıldığı bu sebeple hemotoloji bölümünden devam etmemiz istendi.Şimmdi marmara üniversitesi hemotoloji bölümündeki randevumuzun gelmesini bekliyoruz. Bir ayağımız buradaki özel hastanede,gidip kan alıyor,durumuna bakıyoruz. 2 haftayı böyle geçirip sonra daha doğru tedavi şeklinin belirlenmesini bekleyeceğiz.

Bunları anlatırken bile nefesim kesiliyor. Ben ki sayısını unuttuğum kadar ameliyat geçirmişim 7-8 vs vs. Bu bambaşka. Sevdiklerini kaybetme korkusu dayanılmaz ağırlıkta. Ve ben son 6 ay da bunu çok kez deneyimledim. 

Ve çok uzun zaman sonra bugün 1 saat kadar evde tek başıma kalınca tüm  içimde birikenleri göz yaşlarımla boşalttım ve Allah'a yakardım.

Şimdi öncesinde olduğum gibi dimdik, ailemin başında en motive edici halimle ve en araştırmacı kimliğimle varım. Hem onları her şeye hazırlamak hem de konunun sanıldığı kadar kötü sonuçlanmayacağına inandırmak için canımı dişime taktım. Bir de yanımda korkularım.

Tam da o kadarım. ''O kadarcık... ''

Simdi ise

En yakin arkadasim, dostum kanser ameliyatindan eve ciktiktan 2gun sonra fenalasarak yogun bakima alindi. Bir haftadir hastanede ve durumu iyi degil. Ama sebepler doktor hatalari (!) yumurtalik ameliyatinda bacak sinirini kesmek, bobregi zedelemek gibi gibi bir cok sorunlar zinciriyle savas veriyor simdi. Paramparca kalbim. Halam bugun hemotolojiye gitti 10tup kan verdi. 1ay sonra teshis konacak ama kuvvetle muhtemel losemi uzerinde duruluyor. Ve bana cok is dusuyor. Kardez universiteye hazirlaniyor, anne gibi sevdigi halanin durumundan rn az etkiyle bu sureci gecirmesi icin vargucumle cabaliyorum. Aile in tum bireyleri icin de ayni sekilde.


VE dun gece blog alemine girmeden de once(tam 10yil)  sayfasini kesfetmis zaman icinde dostlugundan, guzel karekterinden, guven verici insanligindan nasibimi almis oldugum cok kiymetli arkadasim kalemhanem in babaciginin vefaatettigini ogrendim. Kalbim onunla olsa da yaninda olamamanin, bu acili gununde uzakta kalmanin sancisini yasiyorum. Babasina rahmet arkadasima sabir diliyor, tum bu yasananlardan dolayi dolan gozlerimi kimse gormeden silip hayata devam ediyorum.iyi geceleriniz olsun. Iyi gunlere uyanalim. Cok basinizi agrittim affedin. Akliniza geldikce ölmüslerimize birer fatiha yasayan yakinlarimiza da saglik icin dua edin lutfen. 

31 Mart 2018 Cumartesi

Yüklerim Ağır Çok Ağır

Gizli gizli ağlamalarımdan mı bahsedeyim. Üzüntümün boyutunun git gide artmasından mı ?
Yalnız-yapayalnız kalışımdan mı. Kendime yetmeme korkumdan mı
Her geçen gün bir şeylerle yüzleşecek olmanın korkusundan mı
En sevdiklerimden biri kaybedecek olma ihtimalinden mi,onu en az benim kadar seven insanlara karşı sorumlu olduğum için dik durmaya çalışmamdan mı
...
Uğradığım iftiradan mı bahsedeyim,her şeye rağmen düzenimi bozmamak için ve haklı olduğumu bilmenin sancısını dibine kadar yaşamanın zorluğundan mı

Hiç kimseyle konuşamıyor oluşumdan mı,kimsenin zaten önemsediği bir insan olmayışımdan mı

Etrafımda insan dolu olduğu halde en istediklerimin halimden bi haber olmasından duyduğum üzüntü ve kırgınlıktan mı?

Söyleyin bana neyden bahsedeyim.
Ya da hadi hep beraber susalım,hep yaptığım gibi. Aksi kimsenin işine yaramıyor nasılsa.
Biliyorum geçecek bu günler de. Geçti bitti diyeceğim bir gün ama o günler pek yakın değil sanki.
Sabır Ya Rabbim...Sabır ve Güç...
Kendi kendime ve ihtiyacı olan yakınlarıma yetebilme gücü ver ruhuma.
Zira önümüzdeki günleri planlarken oturmadığım şeyler var. Yardım Ya Rabb. Yüklerimi sırtımdan düşürmeden taşımama yardım et.

21 Mart 2018 Çarşamba

Neler Oluyor Hayatta,Keşke Herşey Rüya Olsa

Çok kötü 3 gün geçirdim.
En son dayanamayıp ona yazdım.Görüşelim nolur,dayanamıyorum dedim. Bana bir soru sordu. Hayır o değil derken,düşündüm. Evet benim en kötü olacağım konu oydu. Bir tek başıma o konu gelirse  çok kötü olurdum.Diğer her şeyin altından kendi aklım ve duygularımla çıkabilirdim.
Ama olmadı. Yapamadım. Başıma gelmesinden en çok korktuğum şeyi yaşamıyordum fakat bu sefer de dibe vurmuştum. Yaşama sevincim elimden gitmişti.
Ve dedim ki;Bu kadar mı kötü olabilir insanoğlu. Bu kadar mı yaa.Bu mu yani.
Ne pislik bir kalbiniz var yahu. Neyle kirlettiniz ne yediniz içtiniz ne düşündünüz de bu hale geldiniz.
Meğer ben ne harika duygular ve bembeyaza boyalı bir hayatın içinde yaşıyormuşum. Bazı duyguları ve bazı insan tiplerine ne uzakmışım. Yaşadıklarımı sindiremedim,kendimi akşamın bir vakti adeta koşarak onun yanında buldum.
Dedim ki "alın şu kafamı,duvardan duvara vurun da beni kendime getirin,yaşama sevincimi geri verin. Dünya bu kadar kötü bir yer mi lütfen söyleyin.
İnsanlar bu kadar pislik olabiliyor mu bana deyiverin."
Ve bir de şunu bildim,şu son üç günde.
Hayatımda olan insanlar vallahi çok şanslı. Şöyle ki ; sinirlenme hissimi kaybetmişim ben. Bunca şeye rağmen sakinliğimi korumam aptallıkla eşdeğer.
Benimle kavga edene ödül verecekler o derece yani:)
Ne yorulmuşum insanların çiğliğinden,yola gelmeyişlerinden,anlayış nedir bilmeyişlerinden,dinlememelerinden, dinlediklerini anlamamalarından vs vs vs. Mücadeleyi bırakmışım da bambaşka boyuta geçmişim meğer ben.
Yanlış...Böyle olmamalı. Neyse ne tüm mesele o toz pembe,güpgüel dünyamı içindeki pisliğe boyayan,tüm değerlerimi yeniden gözden geçirmeme sebep olan insan... Ben seni Allah'a havale ettim. İşin zor biliyorum,O sana yardım etsin. 



1 Mart 2018 Perşembe

Yönetici misin, İnsan mı? İyi misin, Kötü mü?

Öyle zor ki evden çalışmak...
Ohh ne güzel canın isteyince çalışıp,istemezse keyfine bakarsın diyenleri sayısız kez gördüm duydum işittim. Önceleri kızıp kendimi ifade etmeye çalışıyordum,artık hafifçe gülüp geçiyorum.
...
Belli bir mesai saatine tabiiyim ve sonrasında da çalabilecek her telefonu açmakla yükümlüyüm./ gün 24 saat 365 gün. Ve işin komik tarafı maaş almıyorum:) yani ben yan gelip yatıyor,keyfime bakıyorum:)
Tüm bunları yazarken eklemeliyim ki işimi çok seviyorum. Zaten tüm bunlar başka türlü izah edilemez herhalde. Ve patronumu da çok sever,sayarım.Zira başka türlüsü bu gemiyi yürütmezdi.
Ben çalışma şeklimden bir gün bile şikayet etmedim. Herkes yıllık izne çıktı ben çalıştım.Herkesin mesaisi bitti ben iş almaya devam ettim.Uyurken telefonla konuştum,yolda mesajlar yazarken kendimi buldum. Arkadaşım geldiğinde ağırlamakta güçlük çektim,önce işim dedim. Dedim de dedim.
Bunlarn hepsi tabi ki benim tercihimdi.Yoksa kimse zorla yaptıramaz.
---
Son günlerde hiç yaşamadığım iş sıkıntıları yaşıyorum.6 yıldır bu şirketteyim ve kurumsal olmayan halden koskoca bir şirket haline dönüşümüzün her sancısını patronumla birlikte kanımın son damlasına kadar yaşadım,hissettim. Hiç kolay olmadı bazen pes etmeye niyetlendim bazen amann hallederiz yahu sıkma canını diye patronuma omuz verdim.
Şirketin fahri ortağısın der hep. Sen olmasan çok şey eksik,sen olmasan olmazdık der durur.Beni sever ve fikirlerime her daim kulak verir.
Ama o önemseyecek diye, her şeyi gelişi güzel de dile getirmem. Geçen yıllarda yaşanan bir ortaklık ve bir olumsuz eleman la ilgili açıkça fikrimi söylemiştim. Dinlemedi.
Kızmadı ama haksız gördü beni. Gücendim,sustum.
Bazı şeyleri kendisinin görmesi lazımdı. Ben sabır edebilirdim,ettim.
Herkes bilir ki kolay lokma değilim. Üstüme basıp ezmeye çalışıldım,daha çok dik durdum. Beniim işime karışılamazdı,karıştırmadım. O işi herkesten iyi biliyordum,karıştırmadım. O işi onlardan daha çok sevip patronumu sayıyordum,işime karıştırtmadım.
Ama şimdi...
Bir eleman...
Sık sık da ofise gidiyorum sırf kendimi göstermek,yeni gelen elemanlarla tanışmak ve ben burdayım,ihtiyacınız olduğunda yardımcı olabilirim demek için.
VE bir eleman...
Kendini akıllı sanan,acitasyonla firmada tutunmaya çalışan,işi anlamak için yeterli süre bizimle olan ama hala sistemi kavrayamayan,kavrayamadığı sistemde yanındaki yeni gelenleri eleştiren.Kızan bağıran,bu böyle olmaz höytttt diye bağırıp çağıran. Huzur kaçıran.
Beni gördüğünde yüzü gözü değişen,keşke gelmeseydin,nerden çıktın sen şimdi diye iç sesini susturmaya çalışırken ayyy canımmmm niye geleceğini haber vermedin seni iyi ağırlayamadık diyen.Samimi görünmeye çalışıp,fazlaca sahte bir kalbe sahip olan.
Üstünlük taslayıp,ekip başı moduna giren ama bilgisi ekibi yönetmeye de işlerin düzenini kurmaya da yetmeyen o eleman...
bugün 2 kişiyi işinden etti !
Daha ilk iş gününde sırf kendisi beğenmediği için bir erkek elemanı da geldiği gibi göndermişti.O neyse hadi,görmedim tanımıyorum onu geçiyorum.
2 hafta kadar önce ofisteydim.
Kendisi odadan çıkar çıkmaz iki kız da bana dert yanmaya başladı. Aramızda çok samimi bir iletişim olmadığı için önce çekindiler. Sonra açıldılar.Ahh ne dertliler.Çektim bir döner sandalye oturdum karşılarına.Onlar anlattı benim şaşkınlığım arttı. 
Bir ara nasıl davranacağımı bilemedim doğrusu. Politik olmam gerekiyordu,olmakta zorlandım.Ama başardım.Kimsenin arkasından konuşamazdım. Patronumla ilgili bir cümle duymak beni acıtırdı,karşılığını vermek ise yakışmazdı.O eleman hakkında bile onlarla birlik olmak doğru değildi.
Ama yanlarnda olduğumu ve doğruları gördüğümü bilmeleri gerekirdi.
Uzun süre dertleştik.O esnada o eleman yan odada  eleman alımı için görüşme yapıyordu. Ben o sebeple patronumun odasından kibarca çıkartıldım :) Hiçç önemli değil. Kimseye patronluk taslamaya gitmedim zaten oraya. Her gün onlar birlikte olacaklar,gönlünce seçsin aynı ortamı paylaşacağı insanı.
Meğer kızlardan biri işten çıkmak istediğini daha fazla onun tarafından kötü muamele görmeye dayanamadığını söylemiş. 
Çok üzüldüm. Birlikte yeni sezona girmek çok güzel olurdu. Seni kaybetmek istemezdim ben dedim.Ama o kararını çoktan vermiş ve kabul edilmişti.
DEmez mi diğer elemanda;ben de çıkmak istediğimi söyleyeceğim.Onunla aynı odada çalışamıyorum diye.Yuhh dedim yaa...Nasıl bir insansın sen.. Bu kadar huzur bozmaya ne gerek var. Akıllı,iş adaplı,saygılı,güler yüzlü iki insanı neden canından bezdiriyorsun.Ne kazanacağını umuyorsun.
Onlara yaptıklarını dinledikçe,arkamdan konuşulanları duydukça ve yüzüme yalancı tebessümlerini gördükçe ahh dedim bu şirkete hiç yakışmadın sen. Ama dur...Şimdi değil belki,şimdi ben fikrimi açıkça söyleyemiyorum bunca gerginliğin üstüne. İma ediyorum ya anlarsa patronum diye.
Ama dur sen...Görülecek er geç her şey. Benim üstüme basmaya çalışmaların,ben fark ettiğimde pardonların,ahh şu sistemi hala öğrenemedim ondan oluyor bunlar ın...Bi sen akıllısın biz aptal dimi?
Benim şirkete gelmeden rahatsız oluşların. Geleceğimi bilirsen süslenip püslenmelerin,bilmezsen o pejmürde hallerin.
Neden haber vermiyorsun canımmmm hiç alaka gösteremedimlerin altında yatan sahteliklerin...
Ve bugün..o iki kız işten ayrıldı. Patronum mesaj gönderdi bana. Tüm şirkete ikisinin de işten çıktığını duyuyur musun diye.
Önce yutkundum,sonra tabi dedim.Hemen ilgileniyorum.
Bir metin hazırlayıp watshap üstünden tüm elemanlarımıza gönderdim. Hemen ardından biri,çok sevdiğim teknisyenlerimden biri aradı. Kelimelerle dans hanım size bir şey soracağım;o kadın yüzünden mi çıktı bu kızlar işten ?
Bak dedim,ben sana onunla ya da diğerleriyle ilgili detay söyleyemem,dert yanamam.Herkesi korumak ve politik olmak zorundayım zira yüz yüze bakıyoruz.
Ama evet dedim olabilir,mümkündür,insanın aklına gelmiyor değil tabi :)
"Bakın dedi şu an çok sinirliyim. Yazık oldu  ve o kadının bize vereceği zararı patronumuzla bizzat paylaştım. Ama biliyor musunuz eğer bir gün siz onun yüzünden pes edip bu şirketten ayrılırsanız ben kendimi tutamam,kimse saygı beklemesin o zaman Murat'tan."
Yapma dedim,doldurma kendini. Kimse vazgeçilmez değil.Ama beni yerimden etmek de kolay değil.Yani zaman ne gösterir bilinmez,her şey olabilir de ona yenilmek istemem doğrusu.Sakın dedi,sakın ani karar vermeyin. Sen boşver dedim bunları ama olur da ikimizin aynı saate işi denk gelirse senden bencilce rica ediyorum ki önce benim müşterime git lütfen.
Bunu söylemek için kendinizi yormayın,her zaman önceliğimiz sizsiniz,diğer elemanlarla da konuşmanıza gerek yok,biz aramızda o insanın ne olduğunu gayet iyi tartıp biçiyoruz hiçç merak etmeyin siz. Sizin işinizin iptal olması için alttan alta çalışıyor ama biliyor musunuz,"sizden çok tırsıyor.Size olan bakış açısını fark etseniz içiniz öyle rahat olurdu ki.O herkese tasladığı üstünlüğü sizden bahsederken yerle bir oluyor. Ağırlığınız onu korkutuyor." Ohh dedim vermek istediğim de bu zaten. Çok sevindim.Personel öyle yönetilmez,böyle hizaya getirilir."
Ve dedim ki bak beni iyi dinle. Kızlardan herhangi birine sinirlendiğinde ne onlara bağır çağır,ne patronuna şikayet et.Önce beni ara. Sinirini benimle paylaş. Sakinleşince yapman gerekeni yaparsın.Ama sakın ani hareket edip hem ailene hem bize sıkıntı çıkartma.Diğer arkadaşlarına da söylüyorum.Sinirle hareket etmeyin sakın.Önce beni arayın,dert yanın,sakinleşin.Ardından siz ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz. Sevindi.Rahatladı
Dertleştik,kapattık telefonu.sonra düşündüm;patronuma haksızlık edecek bir ifade kullandım mı,aman haa yüzüne söyleyemeyeceğim bir şey i bir başkasıyla paylaşırsam kendimi affedemem.
Bunca kargaşanın içinde fikrimi un gibi eleyerek söylemeye çalışırken arkasından konuşan eleman modunda görünürsem,o eleman üstüne koyar,çarpar böler beni firmanın en kötüsü ilan eder :)
Bin şükür ki,nerde ne konuşacağımı bilecek kadar eğitebilmişim kendimi. Zira bu dünyada; kendi menfaatleri için insanların moralini bozan,kendi istekleriyle işten çıkıyorlarmış moduna sokup hayatlarında negatif  pay sahibi olan,haklarına giren,sevilmeyi kendine yakıştıramadığı için kötülükle beslenen ama tüm bunlara karşı yüze gülen insanlar var.
Allah doğru bildiklerimizden şaşırtmasın. Ve her daim insanların iyiliği için emek harcamaktan geri koymasın.
Varsın ben birilerinin gözünde evden çalışan,kafasına göre takılan biri olayım.Varsın birilerinin gözünü korkutan olayım. Patronumun gözünde değerli,elemanlarımın gözünde yönetici,müşterilerimin gözünde ilgili alakalı firmada pay sahibi gibi görünüyorum ya bu bana yeter. Helalinden bir kaç pozitif cümle yetiyor da artmıyor bana. Birilerine ise fazla geliyor duyduğu o kötülük dolu geri dönüş cümleleri.Ee herkes kalbinin ekmeğini yiyiyor sonuçta, değil mi? 

26 Şubat 2018 Pazartesi

Tatlı Dil

Bazı müşterilerimi öyle merak ediyorum ki. Telefonda seslerini duyup,aylarca bazılarıyla yıllarca iletişim kuruyorum. Seviyem hepsine eşit,ses tonum hep yumuşak ve kısa ve öz bilgilendirici.
ama bazıları var ki,tanımak isterdim doğrusu. Nasıl bir fiziğe sahipler,nasıl gülümserler,nasıl bakarlar ve sinirlenince nasıl tepki verirler. Merak ediyorum işte. Merak ne menen şey !

Her ne iş yapıyorsanız ve bu yazıyı okuyorsanız iletişim içinde bulunduğunuz herkese güzel sözler söyleyin. İltifat edin ya da aldığınız hizmetin hakkını verin. Resmi yada daha sıcak hiç farketmez. Bir insanın gününü güzel geçirmesinde payınız olduğunu bilin. 
Hepsi bu. Tüm mesele bu. Sadece bu. Bu kadar !



25 Şubat 2018 Pazar

Bir Ben Var Benden İçeri

Geçen günlerde yazdığım bir yazıda bahsetmiştim en yakın arkadaşımın kanser olduğundan. Ameliyat oldu on gün önce. Ve ameliyattan hemen sonra doktoru şöyle dedi; ameliyatta kitlenin iyi huylu olduğunu gördüm. Tetkikler yanlışmış,kanser değilsin. 
Şükürler ettik,hamdlar ettik,sevindik. Bugün gelen pataloji sonucu ilk sonuçları dorular nitelikte idi. Evet arkadaşım kanserdi,hala öyle ve bir ameliyat daha olması gerekiyor acilen. Yani o bir yumurtalığın alınmasının hiç bir faydası olmadı şimdi.
Derin bir iç çektim ve dünyanın başımıza yıkılmasına kafa tutmaya çalıştım. 
Hem arkadşıma destek olmak hem de kendime olan sözümden dolayı. Ne sözü mü şöyle ki;
1 hafta önce ongün boyunca yaşadığım karın boşluğumdaki ağrı yani beyinden karın boşluğuna uzanan şant ın uc kısmındaki çok yoğun agrı ve kasılma sebebiyle beyin cerrahım beni görmek istedi. O korkuyu size anlatmak mümkün değil. Giderken, ameliyat gerekebilir diye çıktım evden,herkes kendini hazırlasın ben iyi değilim dedim. Bunu benden ilk kez duydukları için hep birlikte tedirginliğimizi hat safhaya taşıdık ailecek. Zaten sadece ailem bildi. Neyse rontgen,ultrason,muayene. Beyin cerrahım şantın iyi olduğunu ama mutlaka ve acilen bir dahileye ya da genel cerraha görünmem gerektiğini ifade etti. '' bir gün şantın tıkanacak ama o gün bu gün değil,daha erken.Ama sen buna her zaman hazırlıklı ol'' demeyi ihmal etmedi. Ben ne yaptım peki? her zamanki gibi dik duruşumu bozmadan ve ukalalığımı koruyarak(4 sene önceki beyin şantı yazılarımı okuyanlar bilir) ben ameliyata hazır değilim,tıkanma şansı yok onun dedim.Sen yine de hazırlıklı ol gelirken sana sormayacak dedi. Karşılıklı restleştik,şant alması gereken mesajı almıştır sanırım ama biliyorum ki ve sanıyorum ki doktorlar hastasını her daim riskler hakkında yüzleştirmek zorunda.Yoksa durduk yere korkutmazdı  doktorcum beni. Neyse eve gelip yıllardır görüşemediğim ama ne sıkıntım olsa ilk önce ve hep ondan fikir aldığım doktorumu aradık. Salı günü beni çağırdı ve öncesinde isteyebileceği tahlilleri de sağlık ocağında yaptırıp dosyamı alıp gittim. Gitmeseymişim iyileşemeyecekmişim. İki büklüm girdiğim odadan şifaile çıktım. Yani hemen olmadı tabi.
Çok ciddi bir diyet verildi. Zaten bahsetmiştim daha önce, bir buçuk yıldır karatay diyeti yapıyorum lenf bezlerim ve tiroidlerimdeki problemler için. Zira metabolizma yerle birdi bir dönem. 
Buna rağmen yani sadece sebze ve et tüketmeme rağmen daha da ağırlaştırıldı. Asla meyve,çiğ sebze yok.
Sabah sadece yumurta,akşam et ve pişmiş,haşlanmış sebze. Tabi soğan alerjim olduğunu da belirtmek isterim öyle tatsız,eksik malzemeli yemekler yani. Ayrıca her öğün alınması gereken 2 ilaç. Ve bunlardan biri benim alerjim olan içtiğimde çocukluğumdan bu yana kustuğum bir ilaç. Daha adını duyarken midem havalandı. En iyisi bu senin için bi deneyebilir misin diye rica etti sevgili doktorum. Babam; kızım sen artık büyüdün,yapabilirsin,içebilirsin deyince ve doktorum biliyorum ki daha iyisi olsa beni zorlamazdı. Tamam dedim sizin için deneyeceğim,katlanacağım. Söz başaracağım.
Günler geçti,karın boşluğumdaki ağrı geçti,bağırsaklarım gördüğüm tedaviden dolayı ters düz oldu,açtım zaten daha çok açım şimdi.
Bir lokma ekmek yemezdim zaten,tek bir çatal tatlı bile sürmedim ağzıma. Asla olmaması gerekenleri sabırla sildim yaşamımdan. Elet böyle gitmeyecek sonsuza kadar. Cuma günü kontrolüm var. Hiç değilse o güne kadar dayanabilirsem şayet ve kendime verdiğim söz nispetinde sinirlerimi koruyabilirsem bu iş tamam. Çünkü diyet bahane,sinir-stres etkenmiş tüm bu süreçte. 
Ne geldiyse başıma hayat kalitem düştüğü içinmiş. Her ne kadar annem kendini sorumlu tutsa da bu sancılardan(hafiften bir tartışma sebebiyle) bilmiyor ki kızının kalbi ağzına kadar dolu bu sıra. O sebeple herkes payını alsın bu günlerimden. Hafifletsin ağrılarımı, gülümsetsinler kalbimi.
Ben zaten her daim gülerim,tebessümlerim hep bakidir de benim. Bir de kalpten,ruhtan,dolu dolu gelmesi var tabi.
Zira ben yaşamımdaki herkesi,her konuyu,her durumu özümseyip içinde mutlulukla anılmak,iz bırakmak için elimden gelen her ne ise fazlasını yapmayı kendime borç bilirim. 
Dilerim bu süreci yaşamamda etkisi olan her ne var ise pozitife döner içimde.
Zira açlıkla birleşince zorluklar,yoruluyor epeyce insan.
Neyse yani öyle işte...
Sağlık olsun gerisi yalan.
İyi bakın kendinize,ruhunuza,bedeninize,sağlığınıza,sevdiklerinize.
Mutlu pazarlar...

15 Şubat 2018 Perşembe

Ahh Şu Rüyalar

Zihin alt ve üstünde ne varsa dökülüveriyor gece olunca
----
Nasıl üzüldüm sana patatesli börek yapamadığıma.Ahh dedim cesaret edemedim,epeydir yapmadım ya,ya güzel olmazsa.
Her avutmada öyle sıkıca sarılsan keşke. tüm üzüntülerim,pişmanlıklarım,özlemlerim uçup gitse.
...

10 Şubat 2018 Cumartesi

Yol Yapım Çalışmaları--İşte O Beklenen Yazı :)


Bu yazı,benim bir cümlemi unutmayıp sürekli soran ne oldu o anlatacağın yazı diyen deeptone için buraya aktarılmış olup,hepinizle paylaşmak istediğim bir mutluluktur.

Bastan soyluyorum yazi uzun ama ben olsam sonuna kadar okurdum. :)o zaman basliyorum
-----
O avm ye gitmek icin yolun karsisina gecmek gerekiyor ve kaldirim cok yuksek. Benden bir iki adim onde olan arkadasima seslenip yardimci olmasini istedim, koluna girdim kaldirimi atladim. Tek basimayken de kaldirima cikmamak icin hemen bitiminden yol kenarindan yuruyorum son derece tehlikeli tabi.o gun ayni sey iki kez oldu iki farkli arkadasimin koluna girmek zorunda kaldim. Trafigin bir cok koldan baglanip aktigi yogun bir caddeden bahsediyorum.iste o gece(29aralik2017) o durumda oyle incindim ki,anlatamam.ama dur yahu anlatacagim:) ben nasil olurda birine muhtac olurum hissi ile rencide olmus saydim kendimi. Eve geldim babama anlattim. Ve dedim ki bak bana mutlaka hatirlat tatil donusu bu konuyu belediyeye anlatmaliyim bi cozum bulmalari lazim. Yok yani ahlanip vahlanip ona buna suc bulunca, duzeni elestirip engellileri de hic dusunmuyorlar canimm deyince rahatlayamayacagim.buna bi cozum getirmem sart. Bana illaki ve mutlaka hatirlatin dedim babam ne kadar tamam kizim dediyse de ust uste ciddiyetimi belirttim. Sonra dedimki yahu ya cikarsa aklimdan. Ben simdi gecenin 23unde yazivereyim de onlar isteyince okusun. Girdim belediyenin sayfasina, mudurluklerden fen isleri birimine. Oradaki yetkililerden mudurunden, sefine herkesin mailine topluca yazdim derdimi. Veryansin etmeden, ricami dile getirdim. Zaten hakkim olani yapmalarini istedim. Yazdim da yazdim. Rencide olusumu, o yolun zatn, engelliler, hamileler ve yaslilar icin daha yapilirken dusunulmesi gerektigini, yani kendim icin kucuk toplum icin buyuk bir fayda olacagindan bahsettim. Donus olmaz ise buyuk sehir belediyesi, karayollari vs artik sesim nereye kadar giderse. Elbet halledecegim bu isi dedim.Allah akil ve dusunebilme yetisi vermis kullanmasam ayip. Amann bosvercilerden, bu devlette boyle istecilerden olup aklimi, fikrimi, benligimi hafife alamam kusura bakmayin. Velhasili kelam 1saat sonra o zamanin fen isleri muduru fatih telat beyden mail geldi.(simdi mudurlugu degisti ammavelakin isin takibini ziyadesiyle yapti) Telefonum șudur, sizin telefonunuzu yazar misiniz ve yarin musaitmisiniz degilseniz uygun gununuzde beni arayin bizzat gelip yerinde kesif yapalim ve gereken yol duzenlemesini acilen yaptiralim. Havalara uctum desem inanir misiniz? Cok kucuk gibi gorunen ama fazlasiyla onemli bir mesele aslinda. Uzun lafin kisasi bugun gorusecegiz pendik belediyesi fen isleri muduru ile. Sabah kendisini aradim. Tatil gunuymus ustelik. Sagolsun gun icinde beni arayip gelecegini belirtti, geldi. Tam olarak nereden istiyorsunuz kaldirimin alcaltilmasini dedi. Beraber yerinde gorup konustuk planladi ve talimatini verdi. Yol ana haltere bagli oldugundan biraz zaman alacakmis ama on gune kadar hallolmasi icin elinden geleni yapacakmis. . Ve bugun 9subat 2018. Gunlerdir cevredeki kaldirimlar ve arac gecis yollari tadilatta. Yayaya ve trafige uygun hale getirildi en son da benim istedigim noktada calisma oldu ve sonuclandi. Artik kaldirim herkesin rahatlikla kullanabilecegi durumda. :) Yanii kissadan hisse;yakinma! Caba goster. Bu da boyle, bunu da boyle yapmislar deme nasil olmasini istersin dusun ve harekete gec. Ben hic bir torpil, tanidik vs kullanmadan, kendi aklimin ipleriyle cozumleyebiliyorsam ustelik devlet isini, senin yakindiklarini bi daha dusun. Gercekten elinden geleni yaptin da cozum olmadi mi? Yoksa ahlanip vahlanip yakinmak kolay olan mi? Tesekkur ederim Allahim bana bu akli ve kullanma yetisini verdigin icin, oz benligimi hafife almadan yasayabildigim icimdeki gucu farkinda oldugum icin. Tesekkurler pendik belediyesi gercekten cok tesekkurler. Tesekkurler donemin fen isleri muduru fatih telat bey cok tesekkurler. Insanliginiz, gorev askiniz, halka verdiginiz deger, isinize gosterdiginiz ozen icin cok tesekkurler. Minettarim...
Not:sag ustteki fotodan bahsediyorum. Ve gorundugunden cok daha yuksek oldugunu vurgulamak isterim.:)

2 Şubat 2018 Cuma

Ne guzel insanlarsiniz hepiniz

Hayatimdaki herkese ama eksiksiz herkese tesekkuru borc bilirim.
Beni yalniz biraktiklari icin, bir kez bile nasilsin diye merak etmedikleri, kendi dertlerini onde tuttuklari icin,
Acaba nasildir, hayatinda neler oluyordur diye dusunmedikleri, o nasilsa iyidira, degilse de kendini duzeltmesini bilir dedikleri icin.
Tek bir kisinin bile yanimda olmadigini, icim kanayarak hissettirdikleri icin,
Isimdeki sorunlari patronumla dahi tartismadan, boyun egip peki diyerek gecistirecek kadar yoruldugum icin,
En yakin dostumun kanser oldugunu bilip elimden hic bisey gelmemedi ve ona sonsuz guc ve moral asilarken kendimdeki eksigi tamamlayacak kimse olmadigi icin,
Iki hafta once baliktan cok agir sekilde zehirlenip bunyem coktugu ve kendi basima toparlandigim icin, o cok korktugum disci koltuguna otururken yine kendimden baska destek bulamadigim icin, bugun ust sinira gelip biraz bir seyler anlatmayi deneyip, dinlenmedigimde bogurerek agladigim ve sesimi icime kacmaya zorladigimda sarilacak, yuzune bakacak bir kisi bile bulamadigim icin, guzel seyler oldugunda heyecanla anlatacak birine ulasamadigim icin, her daim aklimizda, severiz de kendisini o da bilir elbet ama acaba nasildir, bana ihtiyaci var midir diye dusuneni olmadigi icin
Kelimelerle dans hayatindaki herkesr sonsuz tesekkur eder, ona kendiyle birbasina yasama gucu veren Allah'a hamd eder.
Telefondan yazdigim icin hatalari affediniz. Bir de lutfen beklenti icine girmememi ogutlemeyiniz.konu o degil cunku. Hic degil.

28 Ocak 2018 Pazar

Duygudan Duyguya

Uzun lafın kısası; iyiyim-hoşum,çalışıyorum-yoğunum,stresliyim. Sancı çektim,birilerine/bir şeylere çok üzüldüm.Bekleyiş içindeyim,yapacaklarım var bir de yapmak istediklerim. Hayallerle hayatlar arasındaki gelgitlerim. Özlem de duyuyorum epeyce,bir şeylere/birilerine. Yani demem o ki her duyguyu yaşıyorum şu günlerde.
Anlatacaklarım fazla uzun ve çok anlamsız gelebilir diye ana hatlarıyla özetlemek istedim sadece.

2 Ocak 2018 Salı

Yeni Yılll Güzelliklerii

Aralık ayı hayatımın en zor,en üzücü,en kaygılı ayıydı desem sanırım ömrümün diğer aylarına haksızlık etmiş olmam.Yıllar önce bir sıkıntı yaşamıştım öyle kaygı duymuştum ki ölüp ölüp dirilmiştim adeta. İşte bu konu da rahatlıkla kapışır o kaygıyla.
Ne yediğim yemeği,ne konuştuğum kelimeyi ve aldığım nefesi bilmedim diyeyim gerisini siz tahmin edin.Sonuçlarını ya cuma günü alacaktı ya pazartesi.Cuma öğleden sonrasını sabırsızlıkla bekledim.Dayanamadım bir mesaj attım. "aldın mı sonuçlarını,ne oldu,ne çıktı."
Gelen mesajı defalarca okudum. " Temiz çıktı" yazıyordu. Nasıl bir hafifliktir o anlatılamaz. 
Başımın üstünden bir koca öküz kalktı sanki.Sırtımdan develer indi. Kalbimin üstünden ömrümün tüm üzüntüleri gitti. Fazla olan tüm kilolarımı verdim sanki. Öyle bir hafiflik.Öyle bir rahatlık.Öyle bir güzellik. Tüm bunları yaşarken ve hissederken bir mesaj daha gönderdim.İçimdeki şüphe tamamen silinsin diye. Mr sonucunu bana gönderir misin,bi de ben bakayım.
Geldi,gördüm.Temizdi.Şükrüme şükür eklendi.
----
Yeni yılı Mervenin arkadaşlarıyla birlikte kutlayacaktık. Mehmet,Gurbet,Suat...Bize geleceklerdi.Merve çok hazırlık yaptı.Parti havasında her anını dolu dolu geçirebilecekleri harika şeyler hazırladı. Bir sürü konsept çekim yapabilecekleri materyaller,objeler,slaytlar vs vs vs.Günlerce uğraştı. Annem yemekler yaptı.Ben küçük birer hediye hazırladım her birine. Şans getirsin diye bileklikler aldım hepsine.Erkeklerinki özgürlük simgeli kızlarınki en sevdikleri renkler mavi ve pembeli.
Ama ne var ki öyle cansız,öyle keyifsizdim ki o gece nasıl ruh gibi halimden arınıp eğlenebilirim, biraz olsun derdimi yansıtmadan kimsenin moralini bozmadan geçirebilirim düşündüm durdum.
Çok şükür ki , güzel haberi aldım ve gerçekten güzel bir geceye hazırlık yapmaya başladım. Pazar günü kuaföre gittim saçlarımın ucundan kestirip şekil verdirdim. Baksanız yine up uzun ve dümdüz ama ben kendimi tatmin ettim :) Önceki gece de koyu kahve olan saçlarımın siyah boyalı olmasının şansıyla sadece diplerini bir damlacık boyadım oldu yine kömür karası :)
Pazar akşamı misafirlerimiz geldiler. Doğan da bize katıldı.Çok çekingen olduğunu bildiğinden Mervenin arkadaşı Mehmet gidip Doğanı odasından aldı,sen de bize katıl istiyorum dedi Doğan sevindi,nasıl gelmesin ki. biraz aileyle biraz biz bize biraz onlar kafa kafaya çok güzel bir gece geçirdik. Sabah bana iş vardı ama Sabah 6 ya kadar misafirlerimizle birlikte güldük konuştuk oynadık eğlendik. Oynadık dediğime bakmayın,müzik bana alerji yapar :) Parmağımın ucunu kıpırdatana ikramiye verecekler neredeyse :)
Ben izledim onlar coştu.Onlar eğlendi,ben eğlendim.6.30 da misafirler gitti ben yatağa girdim.Sabah 9 da mesaiye başladım. İş olmadı ama ben "çalıştım". Patronum sağolsun. Öyle olmasını arzu etti,"saygı duydum".
Dün yorgunluktan her yerim ağrıyordu ama bugün dinlendim.Yani demem o ki; Allah bir sıkıntı veriyor evet çok fazla üzülüyorsunuz elinizde olmuyor çünkü sevdiklerinizin rahatsızlıkları ve sorunları kendinizinkilerden bin kat daha önemli oluyor ve ruhunuza mıh gibi çakılıyor. Ben beyin ameliyatına hazırlandığım o dönemde böyle yıpranmamıştım mesela. Bu çok başka. İnsanın sevdikleriyle sınanması Allah kimseye yaşatmasın denecek zorluklardan aslında.
Dilerim yaşamamışsınızdır,dilerim sevdiklerinizin yokluğunu hayal etmek ve buna alışmak zorunda kalmamışsınızdır.
Öyle işte,ne zorluk gelirse ardından hediyesi de hazırlanıyor aslında. Bulup açmak,tadına varmak mesele.Vardım ben. Son derece keyifle hem de.
Yıl başından 2 gece önce sürpriz bir şekilde patronumla ve çok daha büyük sürprizle firma ortağı ve diğer çalışma arkadaşlarımla bir araya geldik. 3 erkek bir kadın oldukça zor bir toplantı,sohbet ortamı olsa da son derece keyifliydi.Çok güzel anılar biriktirdik.
Ve hemen ertesinde...Cumartesi sabahı bir şey oldu ki onu sonra anlatacağım. Önce Nihayete erdireyim sonra ballandıracağımmm :) 
Umarım yeni yıl size de ferahlıkla,güzelliklerle,iyiliklerle,şifa ile gelmiştir. Yok öyle değilse bile merak etmeyin 2017 de bana bu kadar güzel gelmemişti.Ama sonu harika bitti.