31 Mart 2014 Pazartesi

Haftasonu Günlüğü

Önce cumartesiden başlamak lazım anlatmaya...Sadece bir kaç kelime yeterli günü özetlemeye.
Değer verilmek...Sevilmek...Kimin hoşuna gitmez ki? 
Ben gelirim dedim.Gelip alırız dedi.Gelebilirim zahmet etmeyin siz dedim.Geldik bile kapıdayız dedi.
İyi ki gelmişler...Onlarla geçen her zaman dilimi çok kıymetli.
...
Pazar öğleden sonra idi.Pek sevmediğim bir şey yaptım ve ani bir plan yaptım.Vereceği cevabı tahmin etmeme rağmen,telefona sarıldım.Ve bir kaç saniyelik konuşmayı sonlandırdığımda biliyordum dedim.Eh biraz da üzüldüm.Onu görmek,Kadıköy havasını onunla beraber solumak geçmişti içimden.Bir pazar günümü şenlendirmesini dilemiştim.Lakin olmadı.Sağlık olsun dedim ve gidip oyumu kullandım.Daha yolda idim ki bir telefon geldi.Telefonda yazan ismi görünce gözlerim kocaman açıldı.Arayan Abimdi.Halamın oğlu olur kendisi,kuzenlerimden en sevdiğim,beni en sevenlerden biri.30 yıllık hayatımda gözümü açtığımda yanımda olan ve o gün bugün hep benimle bıkmadan usanmadan hayatıma ortak olan biri.Onun için taraf olabilir,dünyayı karşıma alabilirim ben.Bu huyumu sevmiyorum ama bazı insanlar için dünyaya muhalefet olmaktan geri kalamıyorum.Bir iki kişi haricinde ise taraf tutan biri olamadım hiç.Olması gereken yerde dahi hep ortadan yürüyen biri olmam eleştiri konusu olmuştur.Ama ben böyle olmaktan mutlu olduğumu ifade ederim her defasında.neyse efenim telefonu açarken,bize mi geldin yoksa dedim.Şuan asansördeyim deyince çığlık atmamak için zor tuttum kendimi.Hemen geliyorum hemen dedim.İstersen gelip seni alabilirim dedi ama bu güzel teklifi yürüyüş yapmak zorunda olduğumdan geri çevirdim.Eğer beklersen beni birazdan evde olacağım.Zamanın az ise gel beni al hemen eve geçelim dedim.
Bekledi...Ben eve vardım.Şükürler olsun ki bugün ki o üzüldüğüm planın bozulmasına sebep böylesi güzel bir insanla kucaklaşmamı sağladı.Ben bugün abim için evde kalmışım demek ki.
Abim dediğime bakmayın.Arkadaşım o benim,dert ortağım,sırdaşım.Bazen kızanım,bazen anlayışlı olanım ama hep anlayanım.Hep,destek olanım.Her daim yanımda olduğunu hissettirenim.
Daha geçen hafta nolur bana sürpriz yap demiştim oysa.Tatilden geldiğimde kapıyı sen açsana bana !...
Bu kadar hızlı beklemiyordum...bu pazarımın onunla şenleneceğini hayal etmemiştim.
Evet yine tadı damağımda kaldı.Evet yine bana çok az zaman ayırdı.Olsun varsın...Onun o güzel yüzünü görmek bile yeter özlemimi gidermeye.Yarınlara umutla bakmama...Öyle ki ameliyattan bir gün önce geleceğini söyleyip sabah arayıp gelemiyorum çok üzgünüm dediğinde,olsun daha iyi oldu ameliyattan sonra görürüm seni hem bu umutla daha iyi girerim ameliyata dediğimde üzüldüğümü sandı.Aslında öyle olmadı.
Ameliyattan çıktığımda ilk ziyaretçimdi.Zaten kendisinden sonra da ziyaretçi yasağım başladı.Bu tesadüf değildi.Uyandığımda hala onu görebiliyor olmak,ne büyük bir hazdı...Hamd etmek için sebepler aramamalı.Gördüğümüze inanmalı...Yaşadıklarımızı hayra yormalı...

...
Seçimler oldu bitti.Ne kadar sevinçliyim bilseniz.Kimin kazandığı merakı içinde olmadım hiç.Benim tarafım yok.Kim gelir ise hizmetlerinden faydalanabilmek dileğiyle derim sadece.Lakin şu miting araçlarının sesi kısıldı ya dünyaya döndüm tekrar.Çok zorlanmıştım çok...Yalnız mahalle muhtarını merak etmiyor değilim.Verdiği vaadlerin gerçek olması için,oy verdiğim adayın kazanmasına ihtiyacım var.İnsandan çok köpeklerle yaşar olduk.Daha doğrusu bu sebeple dışarı tek başına çıkamaz olduk.Hayvan haklarına elbette saygım var yanlış anlaşılmasını istemem asla.Fakat büyük bir köpek fobisi olan bir insan olarak hayvan barınaklarının çoğalmasına ihtiyacım var.Daha doğrusu mahallemizde böyle bir yerin yoksunluğundan muzdarip olmamı hiç bir devlet makamın anlatamamış olmanın sıkıntısını yaşıyorum.Ben bu sebeple bu seçim sonucunu merak ediyorum.Aksi taktirde hangi parti ili yönetmiş,hangi parti ilçe başkanı olmuş önemli değil.Verilen hizmetleri beğenmez isem eleştiri hakkımı saklı tutarım olur biter...



29 Mart 2014 Cumartesi

Sana Sarılarak Hayata Tutunmak






/Küçüklüğümde duymuştum;ameliyata girerken,narkoz alırken iyi şeyler düşünür,motivasyonun yüksek halde girersen ,narkozdan ayılman çok kolay olur ve sağlığına daha hızlı kavuşursun/ Bunu nereden,kimden duyduğumu hatırlayamayacak kadar küçüktüm.Malum 1 günlük bebek iken başlamıştı benim ameliyat serüvenim.Öğrendiğim günden bu yana uyguladım formülü.
Şant ameliyatına girerken de kural değişmedi.Evet şartlar farklıydı.Gelişebilecek komplikasyonlar çok ağırdı ama ben hepsini gülerek dinledim ve okudum.Bana olmaz ya işte başkalarına neler olabilirmiş diye bilgi edindim. Duygularımdan çok aklımın beni yönetebilmesinden dolayı çok memnunum.
Zaman yaklaştıkça,riskleri daha iyi benimsedim ve korkmak demeyelim de ya olursa diye aklıma takılan bazı maddeler oldu.Öyle bir girmeliydim ki ameliyata.Dönüşü yoktu bir daha.Asla o ameliyat öncesi zaman geri gelmeyecekti.Şimdi ne yapabilirsem yapmalı,sonra hayıflanmamalı idim.
Odamdan ameliyathaneye, 2 ağzı maskeli hastane çalışanı tarafından indirildim.Bu hoş bir durum değildi psikolojim açısından ama yüzlerine bakmamayı yeğledim.Durumun ciddiyetini o an kavramak canımı sıkabilirdi ve ben canımı sıkacak tüm etkenleri ekarte ettim.Odamdan çıkarken herkese gülümsedim.Bir de fotoğraf çektirdim.Ameliyathanede doktorum ve yardımcı ekibi beni bekliyordu.Güler yüzle karşılandım ve aynı şekilde karşılık verdim.Şimdiden geçmiş olsun dedi doktorum.Size de Allah kolaylık versin,zor bir ameliyat olacak dedim.Doktorum bana gülümserken,beni ilk kez gören hastane çalışanları tavrımı garipseyip,doktorumla bana bakakaldılar.
Bir an sol tarafımda duran anestezi uzmanına döndüm ve narkozu verdiniz mi dedim.Hayır cevabını alınca rahatladım.Bir problem olup olmadığını sordu.Hayır herşey yolunda dedim ve gülümsedim. Herşey tamamdı.Son bir görevim vardı, kendime borçlu olduğum.Narkoz almadan hemen önce öyle bir şey düşleyecektim ki,uyanmam çok kolay olacak ve uyandığımda herşey yolunda gidecekti.
Seni düşündüm.Ameliyattan sağ-salim çıkıp senin yanına gelip sımsıkı sarılacak işte burdayım,herşey geçti-bitti,hasar almadım,sağlıklıyım diyecektim.Öyle sıkı sarıldığımı hayal ettim ki sana,ameliyat boyunca sarmaladın kollarınla.Güç verdin.İyileşmem için ettiğin dualar,beynimin içindeki iki elin parmakları üzerinde şifalı dokunuşlar yaptılar.
Ben seni düşündüm,sen bilmedin.
Ben iyileştim,sen sevindin, lakin iyileşmemdeki gücün farkında değildin,söylemedim.
...
İsmimi duydum.Gözlerimi araladım ama kimseyi göremedim.Sanırım tekrar uyudum.Uyudum-uyandım sürekli o gün.Tüm gün narkozdan ayılamadım desem yeridir.Ama odama geldiğim anı hatırlıyorum.Odaya girerken,ben iyiyim dedim ve gülümsedim.Yatağıma yatırıldım.Her an sızabilirim,beynimi çok ağır hissediyorum.Bir an önce iyi olup olmadığımı bilmeliyim dedim kendi kendime.Ve daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yaptım.Omur ilik ameliyatlarımda bile yapmamıştım.
Ayak parmaklarımı oynattım.Evet yapabiliyordum.Demek ki hissizlik oluşmamış,felç değilim.!
Allah'ım teşekkür ederim dedim ve sanırım yine sızdım.Yine mutlu,yine içim rahat daldım derin uykuya.
Sonrası gelirdi,hala tam anlamıyla herşey bitmemişti nasıl olsa.
Kimseye söylemedim bunu.İlk kez burada yazıyorum.Ben yatağa bağımlı olmaktan öyle çok korktum ki,sırf bu yüzden bile sana sarılmanın hayalini korkarak kurdum.Ya yanına gelemezsem düşüncesi öyle korkutucu,öyle insanı yerle yeksan eden bir düşünce idi ki,ne demek istediğimi anlayabilecek insan olduğunu düşünmemekteyim.
...
Aylar geçti...Ben umduğumuz gibi ayaklandım,kendi işimi yapabilir hale geldim.İlk gördüğüm insanlar arasında sen vardın ameliyattan sonra ama ben sana hâlâ sarılamadım.Narkozu alırken hayalini kurduğum anı hâlâ yaşayamadım.Ama biliyorum ki dualarının kabulünü yaşıyorum.
Sen bir dua ettin,ben iyileştim.
İnsanlar benim için dua ettiler,ben iyileştim.Birileri benim iyiliğimi istedi ben iyileştim.
Biri,birileri,bir çokları benim için çabaladı,gözyaşlarını yüreklerinden damarlarıma sızdırdı.Ve ben beynimdeki ödemi onların bana kattığı güç ile dağıttım.Hâlâ can sıkıcı durumlar yaşansa da,ayaklarımı hissedebiliyor ve sevdiklerime sarılabilmenin hayalini kurabiliyorum.Hayallerin gerçek olacağı günü sabırsızlıkla bekleyerek,umutla iyileşiyorum.
Ben benim için yapılan herşeyi biliyor,bilmediklerimi hissediyor,hissettiklerimden dolayı çok mutlu oluyorum.

Beni bir kenara bırakın da,bazılarınızın aileme verdiği destek için ayrıca teşekkürü bir borç biliyorum.

27 Mart 2014 Perşembe

Yalanlara İnanmak...




Bir gün biri;sen bir karar veriyorsan,fikir belirtiyorsan,en doğrusudur.Kendin için en doğru olanı yapıyorsundur mealinde cümleler kurmuştu. O gün bir desteğe ihtiyacım vardı.O desteğin ondan gelmiş olması çok anlamlıydı.
O günden sonra bir karar verecek olduğumda,daha çok düşündüm.Doğru yapmak,yanlıştan sınırsızca uzaklaşmak istedim.Elbette insanız ve hayatta hatalar yaparak ilerlememiz kaçınılmaz.
Nefsimize yenik düştüğümüz durumlar olmuyor değil.Mantığımızla değil de duygularımızla hareket ettiğimizde benim kadar derin yaralanan,kendi iç hesaplaşmasından yara bere içinde çıkan az insan vardır.
Çuvaldızı her daim kendime batırmayı bilirim.Keşke bilmese idim.Daha az üzülür,daha az yıpranır belki o zaman mutlu olabilirdim.
Yani kısaca ben de bazen doğru olanı yapamıyor,hatalarımda boğulup,nefes alamadığım zamanlar yaşıyorum.Sonra yine bir el uzanıyor,bana ne yaparsam doğru olduğunu söyleyip kandırıyor.Kanmaya meyilli oluşumdan mı,yoksa günahların içine batışımdan mı bilmem, inanıyorum.Yeniden diriliyor,güzel günlere yelken açıyorum.Yeniden,hep yenilenerek ama aslında hiç değişmeyerek büyüyorum...

26 Mart 2014 Çarşamba

Yine Yeniden/Yepyeni Bir Ben...!

...Yine yeniden sevgiyle,aşkla,umutla ve her daim başarıyla ..Ver elini yeni hayata...!


Tam da gitme yazısından sonra kısa bir tatile çıktım,Üstte gördüğünüz sahile ayak bastım.Sizin için fotoğrafladım;Karadenizin durgunluğa alışık olmayan halini.Uslu,sakin,dingin...Bilinenin tam aksine bu zamanlardaki uslu çocuk halini görün istedim...Aslında planlı idi ama bir türlü iki satır yazı yazmaya fırsat bulamadan yolculuğa çıktım.Gittiğim yerde de bilgisayar olmadığı için sayfama yazamadım.Dinlenerek geçirdiğim 10 günlük süreç iyi geldi.Her gün yürüdüm,yedim-içtim,dinlendim.Uzaklardan bir dostu görmek ve özlem gidermek de çok keyifli zamanların yaşanmasına olanak tanıdı.
Kendimle baş başa kalmak istediğim zamanlar yaşamaktayım.bu dönemde yaptığım Sakarya yolculuğu biçilmiş kaftan oldu ruhuma.Eğer internet işini halledebilirsem,mayısta tekrar gitmeyi,bir iki hafta kalıp dönmeyi düşünüyorum.
Bugün üç buçuk aydır ara verdiğim işime tekrar dönmenin heyecanını ve mutluluğunu yaşıyorum.Öyle ki tekrar işe başlayabileceğime inancım çürümeye başlamıştı.Umutsuzluklardan bahsetmeden,bugün umuda açılan kapımızı araladık ya onun sevinciyle uyuyalım bu gece.aynı işte 3.sezona vira bismillah demek nasip oldu yine.Daha ne ister bu yürek? yok yok istemekten vazgeçemeyeceğim...Hala isteklerim var peşi sıra gelen...Yaşadığım sürece,beklentilerim olacak hayattan.Ve ne istiyorsam alamadığım gibi,bana vermediği herşey için de küsecek değilim kendisine.İstemeye devam...

Ve dün gece facebooktaki duvarıma yazdığım bir kaç satır ile  bitirmek isterim yazımı...

...

Farklı hastalıklar ve 6 ameliyatla sınanan biri olarak,ömrümün en zor 90 gününü geçirdim.Vücudunuza bağlı bir kablo ile yaşamak şöyle dursun,kendinizi ona sevdirip,size bağımlı hale gelmesini sağlamak,birlikte bir ömür yol almak için çabalamak çok zor_du. Yine başardım. Şant vücuduma uyum sağladı ve geriye aklı toparlamak,paramparça olmuş ruhu puzzle parçaları gibi bir araya getirmek kaldı.
Bazen umudum kırıldı,bazen yılmaya yüz tuttum.Her defasında beni ayakta tutan gizli güçler vardı.Amaçlarımı hatırladım.Yaşamak zorundaydım;sağlıkla ve mutlulukla.Başarmalıydım.Umut olmak için,yenilmeye yüz tutmuş insanlar,bu hastalığa yeni doğanlar için.Tüm dünyaya kulaklarımı tıkadım,gözlerimi yumdum.Sadece kendim için yaşadım.
Her sabah yataktan yeni bir belirti ile uyandım.Gün saydım.İyileşmeye vardım.Buna mecburdum.Her gün yeniden amaçlarımı hatırladım.Hiç birşeyin eskisi gibi olamayacağına inancım bazen sendelememe sebep olsa da ben yolumdan şaşmadım.
Ne olacağı bilinmez bir yolda ben sağlığa elimi uzattım,kalbimi açtım.60.gün kontrollerinde 90 gün iyileşmesine eriştiğimi öğrenince geriye sadece psikolojimi toparlamak kaldı.Kendi kendime terapi uyguladım.Dedim ya ben iyileşmeyi hedefledim,hastalıklara kapımı kapadım.iyi olmak zorundaydım.Bunun için herşeyi yapacaktım.
Yeniden yürümeyi öğrendim,yeniden iletişim kurmayı,film izlemeyi,sosyalleşmeyi,insanları seyretmeyi,sorunların içinden çözümlerle çıkmayı...Yeniden öğrendim yaşamayı.
Bunun ağırlığını anlatamam size,zorluğunu dökemem cümlelere.Ama hazzını anlatabilirim zevkle.
Ben yeniden yaşamaya başlarken,hırslarımdan,aceleci tavrımdan,ödün vermediğim inadımdan,beni zora sokan herşeyden arındım.Ruhumu huzurla sıvazladım.Hayata yeniden alışma döneminin son basamaklarından biri olan işime artık dönme vakti.Bu dönemde beni anlayışla karşılayan patronuma teşekürlerimle...
Yeni gune ve işimin 3.sezonuna vira bismillah.

11 Mart 2014 Salı

Git_me (!)

Gitmesen olmaz mı?
Olmaz gitmeliyim...
Gitme.!
Hayat beni bekliyor gitmem lazım,sen de gelse ne.
Aklım sen de zaten,nereye gidersen.
Yetmez ki,sen gel yine de.Yanımda oluşun güç verir bana.Daha kolay koşarım hayata.
Gitme sen yine de.Aklım sende kalırsa,bana ne kalır geriye.?
...

Hayatın Sırrı Parmaklarının Ucunda


/Hayatla yarışırken,kazanmayı sakın unutma/ 

Deneme,başar.! 


Bazen;hayatı irdeleyen ve pek tabi ki öncesinde idrak eden bir beynim olduğuna üzülüyorum.Ne kadar anlamazdan gelsek o kadar kolay olabilen durumlar var.Ve sen anlamadıkça işi zorlaştıranlar...
Hep hayata müdahil olamazsın.Olmadığında,insanlara sırtını dayayarak,onların fikirlerine itaat ederek yaşamayı göze almışsındır.Ne zaman ki el etek çekersin hayattan o zaman farkına varırsın acının zehir zemberek tadını.O hiç bilmek istemediğin iç yüzü çıkar ortaya,yaşamın.Sen irdelerken bile göremediğini,kenara çekilip izlediğinde fark edersin.Aslında hep bir şekilde farkındasındır ya gerçeğin.Hep ötelersin.Hayır öyle değil,böyle olacak ümidi ile zaman geçirirsin. Ne zaman ki işte her şeyin dışında kalırsın o vakit tanıdığını sandığın hayat şiddete en eğilimli olgudur.Öyle bir tokatlar ki seni,doğru bildiğin ne varsa yüzleşirsin.Ve o zamana dek yaptığın yanlışları en iyi o zaman öğrenirsin.Ne eksik ne fazla hepsi dökülüverir gözlerinden zihnine.
Yaşıyorum sanarken,aslında vakit öldürdüğünü,böyle de yaşanmaz deyip bir kenara çekildiğinde anlarsın.
Anlamak fayda sağlar mı bilinmez.O senin ne kadar dersine çalıştığının göstergesidir.Hala bir şeyler ters gitmekte ise,daha yolun pek bir uzun olabilir. Hayatı keşfetmek için kaşif olmaya ne hacet,biraz içine yönelmek kafi gelir.



                                                      Sana senden başka tılsım dokunmayacaktır,unutma.



Hayata ellerini uzat,sırtını dayama (.)

10 Mart 2014 Pazartesi

Beyin Göz İlişkisi (Göz Tansiyonu Belirtileri)



Önce;gözümden beynimdeki hastalık teşhis edilmişti.Sonra;beynin  iyileşme hali  göze zarar verdi.

Son bir haftadır sol gözümde çok şiddetli ağrı vardı.Önce önemsemedim.Günler geçerken ağrı geçmeyip şiddetlenince,beyinden mi acaba diye kuşkulandım.Aynı zamanda sosyal hayata ara vermeden devam ettim.Böyle olunca an ve an şiddetlendi ve ben yerimde duramaz hale geldim.Cuma günü öğleden sonra göz doktoruma gittim.Durumu anlattım.Hemen göz tansiyonuma bakılması için asistanına talimat verdi.
19-17 göz tansiyonum olduğu belirlendi.Aslına bakılırsa durum çok ilerlemiş değildi.ve genellikle göz tansiyonunda bu denli göz ağrısı hissedilmezdi.Meğer benim göz tansiyonum ani yükseldiği için kriz geçiriyormuşum.Çok az insana böyle olurmuş.Aksi taktirde fark edilmesi zor ve zaman alan bir durum imiş ki bu da  göz sağlığını tehlikeye sokarmış.cumartesi sabahı tekrar gelmemi yine yüksek çıkar ise ilaca başlamamız gerektiğini söyledi.Tekrar görüşene kadar bilgisayar kullanmamamı rica etti.Cuma günü akşam üstünden cumartesi sabahına kadar bilgisayar ve telefon kullanmadım.Gözümü dinlendirdim ama ağrıdan tıpkı diğer günlerde olduğu gibi,duramadım.
Cumartesi sabah tekrar gittim,ölçümlerde bir değişiklik olmadı.Bilgisayar kullanmamın hiç bir zararı olmadığını tekrar öğrendim.Gözlerinde yaşadığın her hangi bir problemin işinle ve bilgisayar kullanımıyla ilgisi yok ! dedi doktorum.Daha önce çok kez söylediği gibi.Neyse,3 adet göz damlasını aldım işte.(Biri göz kuruluğu içindi,onu uzun süredir kullanıyordum zaten)Bu durumu ameliyattan dolayı yaşıyor olabilir miyim diye sorduğum.Sanırım bu biraz zor oldu.Ve arkasından neye dayandığımı açıkladım.Beyin ameliyatının iyiye doğru gitmesi sonucunda gözdeki ödemin çok çabuk dağılması,göz tansiyonuna sebebiyet verebilir miydi acaba?.Doktorum gülümsedi.Sakin bir tavırla,olmaz diyemem dedi.
Bence ondan dedim.Ömrün boyunca bu damlaları kullanmak zorunda kalmayacaksın eğer ondansa dedi.
Bunu da atlatacağım dedim.Neler geldi geçti.Gülümsedi gül yüzlü adam.Bir kez daha beni ciddi bir durumun eşiğinden kurtarmanın sevinciyle bilgisayarına doğru yöneldi.Eminim söylediklerimi araştırmak için yeltenmiştir.Benden sonra aynı durumu yaşayacak insanlara bir nebze faydam olur ise ne mutlu bana diye düşünüyorum doktorlarımla her belirtimi konuştuğumda.Ben çözüm aramıyorum.Nedenleri bunun için sıralıyor değilim.Ama çok iyi doktorlar da bazı şeyleri atlayabilirler ki,kendini tanımayan ve konuya benim kadar hakim olmayan insanlar için önemli olabilir.Bu sebeple aklıma gelen her şeyi sorar,kendimce bir mantığa dayandırıyor isem belirtmekten çekinmem.

4 saatte bir damlatılan ilaçlar iyi güzel de günde iki kez uygulanan damla canımı çok yakıyor.Sol gözü adeta uyuşturuyor ki şu uyuşukluk meselesi canımı sıkıyor.Vücudumun herhangi bir yerimin uyuşuyor olması hiç hoşuma gitmiyor.Acı biber sürmüş gibi dakikalarca yanıyor olması da cabası ama neyse ki ağrısı ciddi derecede azaldı.

Uyuşukluk demişken;45 günde yapılan kontrolde anlamıştım ben.Yüzümde bazı noktalara dokunduğunda,karıncalanma var mı diye sormuştu Tamer Bey.O güne kadar başımdaki ve boynumun sağ tarafındaki uyuşukluğun geçeceğine inandırmıştım kendimi.Kontrolden sonra anladım ki,artık alışmak gerekli.
60.gün kontrolünde durumu masaya yatırmak,pek bir şeyi değiştirmedi.

Göz tansiyonu ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz tıklayabileceğiniz bir sayfa önerisi benden size...


http://www.beslenmedestegi.com/hastaliklar/goz-tansiyonu-belirtileri

9 Mart 2014 Pazar

Uzun Güne Kısa Cümle

Bugün uzun cümleler kurmak gelmiyor içimden; günün uzunluğu yeterince canımı sıktı zaten.!

6 Mart 2014 Perşembe

Ebruli Kelebeğim...

Blog dünyasından tanışıp reelde bir araya geldiğim ve hala çok uzun yıllardır görüşmekte olduğum insanlar var.Öyle ki bazıları hayatımın çok içinde,kalbimin çok özel yerlerindeler.Bazıları ile bir çok sebepten dolayı zaman zaman kopukluklar oldu ve zamana yenik düşen arkadaşlıklar elbette baki benim hayatımda da.
Denir ki sanal dünyada tanıyıp da reelde görüşünce insanlar,etkileşimler farklılık gösterebilir,uyum sağlanamayabilir.Kaba tabir ile umduğumuzu bulamayabiliriz.Ama benim hayatımda hiç böyle olmadı.İlk karşılaşmalarda hiç şaşırmadım.Tanıdığım insan bu değildi diye en ufak bir düşünce zihnime yerleşmedi.Yazılarından aldığım etkileşim ne ise karşımdaki insanda onu buldum hep.Ben çok mu şanslıydım hayır...Şansa inanmıyorum.Allah benim karşıma iyi insanlar çıkardı.Kalbimi biliyordu,beni yanıltmadı.

Günler önce bir yorum aldım.Sitem dolu idi.Yorumun sahibi lezzetliatolye blog yazarı Nilgün İlgün idi.Verecek cevap bulamadım.Ardından bir mail atıp sohbete oradan devam etmeye başladık.En kısa sürede Kadıköy'e onun için geleceğime söz verip bugün için sözleştik.Sonra ne mi oldu.Daha biz görüşmeden,görüşeceğimiz gün gelmeden telefon çaldı bir gece.Yorumlarından çok mutlu olduğum,yazılarını zevkle okuduğum,sayfama geldiğinde sanki tanıdığım,çok sevdiğim bir yakınımdan ilgi ve sevgi görmüş kadar sevindiğim insan arıyordu beni.Heyecanla açtım telefonu. Kapattığımdaki heyecanımı nasıl anlatayım bilemiyorum ki.
Benim için çok ama çok önemli olan insan;ilkokul öğretmenim.Saygıdan önünde eğilebileceğim,sesini duyduğumda ilkokula başladığım ilk gün ki gibi kalbimin titrediği,bir cümlesine dünyayı verebileceğim öğretmenimin sesine benzettim onun sesini.Sanki onunla konuşuyordum...
Bir kez daha sevdim kendisini. Blogdan okuduğum,takip ettiğim,beni merak eden,yorumlarıyla çok mutlu olduğum insan ile bir adım öteye gitmişti ilişkimiz.Çok uzun zamandır böylesi heyecanla beklememiştim bir insanla buluşmayı.Ne yapsam,nasıl hazırlansam,ne kadar hızlı ulaşsam onun yanına bilemedim vallahi...Neyse gün geldi çattı,onun için yola koyulmak ayrı bir keyifti...
Yüzünü gördüğümde,sohbet ettiğimde,içimde uçuşan beyaz kelebekler,ebruli renklere büründüler.Ne güzel bir insan tanıdım ben.Ne güzel bir hayatın içine giriverdim bugün.Yaşına inanmakta zorluk çektiğim,enerjisine hayran kaldığım,güler yüzüne,anaç tavrına bir kez daha bayıldığım insan...Ve kendisinin de öğretmen olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdığım ama hislerimi bu yazıya sakladığımdan bir şey söyleyemediğim insan...Kendi el emeği ile yaptığı kolyeyi hediye etti bana.Nasıl bir etkileşim oldu ise aramızda;kolyemi takıp sonra çıkarmıştım.Yok yakışmadı,bugün kolye takmasam daha iyi olacak,iki yüzük yeter demiştim.Meğer Nilgün Ablamın kolyesi için boynumu boş bırakmışım...Hiç bir şey tesadüf değil hayatta.Zihnimiz çağırıyor,biz tanışıyor ve yaşıyoruz aslında.
Benim için söylediğin güzel cümlelerin her biri senin kalbinin eşsiz güzelliğinin eseri...
Bil ki bu "can çocuk" seni pek sevdi.
Ömrün uzun,hayatımdaki yerin sonsuz olsun canım benim...

Plastik Kapaktan Tekerlekli Sandalyeye

https://www.facebook.com/kapaktanaraba

Bu sayfa benim ömrümü verdiğim sayfam efenim.Bir tek plastik kapak çöpe gitmesin de nerede hangi belediye topluyor insanlar bilsin diye bazen kendi kendime yazıp çizdiğimi düşündüğüm bazen insanların da destek verdiği sayfam.

Kendi çevremden ve sayfa aracılığı ile bazı insanlardan topladığım kapakları Esenler belediyesine vererek  geçenlerde 5. tekerlekli sandalyemizi aldık.Uzun süredir kime versek en çok işe yarar diye düşünüyorduk.Bugün fazla mesai yaparak,yer yer insanların duyarsızlığına sinirlenerek ama günü mutlu bitirerek yer buldum tekerlekli sandalyeye.İnşallah en kısa sürede sahibine ulaştıracağım bizzat.Sesim her nereye ulaşıyor ise,her kim beni duyuyor,görüyor ise lütfen plastik kapaklarınızı atmayınız.Her renk ve her boyuttaki sert plastik kapakların tümü kampanyaya dahil olup,sayfamızda size en yakın belediye ya da üniversiteler  yer almaktadır.Bana ulaşan kapaklar ile bizzat ilgileniyor 200 kg olduğunda sandalyemizi alıyorum. Havalar güzelleşmeye başlamışken birilerine umut olmak sizi de çok mutlu edecektir.Çantanıza koyduğunuz bir boş poşet eve döndüğünüzde kapaklar ile dolar ise sizden mutlusu olmaz herhalde.Şu sıralar görüp de alamadığım her kapak içimde yara açıyor.Lakin yaza sapasağlam olup acısını fena çıkaracağımdan şüpheniz olmasın.
Başa gelmesini beklemeden,halden anlayıp engellilerimizin yanında olmak isterseniz sayfamdan detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

3 Mart 2014 Pazartesi

Edep...

Misafirliğe gittiğinizde en çok dikkat etmeniz gereken kısım selamlaşma bölümüdür bence.Herkes size nasıl olduğunuzu sorarken siz tebessüm ederek cevap vermek zorundasınızdır.Sizden sonra gelen birileri var ise siz onların hatrını sorarken yine aynı nazik tavır içinde olmanız gerekir.O ortamda kalbinizin pek de ısınmadığı insanlar olabilir lakin siz ev sahibine verdiğiniz değerden ve toplum içinde nasıl davranmanızı bildiğinizden,herkese eşit davranmaya,güler yüz ile sohbet etmeye çalışmalısınız.Başkasının evinde ne ev sahibine ne de gelen misafire saygısızlık yapmamak öğretilmiştir bize.Selamlaşmak kadar o evden çıkmak da ayrı bir merasimdir aslında.Kalkmaya karar verdiğinizde herkesin odada olduğuna dikkat edersiniz.Beklersiniz ki mutfaktaki,tuvaletteki ya da diğer odalarda işi olanlar bir araya gelsinler.Baktınız ki ev sahibi dahil herkes aynı yerde o  zaman hoşçakal merasimi başlar ve yine aynı güler yüzlülükle o evden,ortamdan ayrılırsınız.Memnuniyet bildirir,her kimin misafiri iseniz ona olan saygınızdan ötürü herkese güler yüzlü ifade takınırsınız.Bazen içten gelir bu,bazen sizin iki yüzlülüğünüzdür.

Bence önemli olan kalp kırmaktan ne kadar çekindiğinizdir. Hele ki o evde bir genç kız var ise size hizmet eden,çok ama çok dikkatli olmak gerekir.Yakınlık derecesi her ne olursa olsun,saygı herkese en yakışandır.Her yaştaki insan saygıyı hak eder.Siz değerlisiniz ya hani;herkes kendini sever ve değerli görür ya.Bir genç kız her şeyden değerlidir.Onun ikramı nasıl geri çevrilmez ise,nazikçe övgüyü de hak eder.Övülmelidir ki,daha iyilerini sunsun misafirlerine.Mutlu olsun ki,daha iyi ağırlasın bir daha ki sefere.Onu üzer,kalbini kırar iseniz hayır beklemeyin artık.Geçmiş ola...O genç kız unutmaz.Sadece size ve misafirlerine olan saygısından,sizin o bilmediğiniz saygıdan ötürü size sessiz kalır.Sanırsınız ki,anlamadı,kırılmadı,geçtim ben dalgamı.
Hani dobrayım der ya bir çok kişi.Sözümü söylerim tutmam içimde diye övünür ya.Peki ya karşılığını almaya cesaretiniz var mı?
Kırdığınız kalplerin dönüp dolaşıp size bir tek cümlesi ile yerle bir olabilecek vicdanınız rahat mı? 
Kendi mutluluğunuzu her şeyden önde tutar iseniz hiç mutlu olamazsınız.Bir başkasının iyiliği için çabalarsanız,bir bakmışsınız dünyanın en mutlu insanısınız...Edep adap okunarak öğrenilmiyor.Vicdanınızın sesini kısarsanız bu sınavdan maalesef kalırsınız.Ama bunu da anlamazsınız...Çünkü sonuçlar iş işten geçtikten sonra açıklanıyor...!

1 Mart 2014 Cumartesi

Sahi Sen Hiç Sevdin mi?

"66.günde bana Kadıköy yollarını açan Rabb'e hamd olsun..." Diye not düşmüştüm bugün öğlen saatlerinde facebookta ki hesabıma.

Bunu yazarken soğanlık civarında,otobüsün içinde idim.66 gün sonra ilk defa otobüse binmiş üstelik evimden bir buçuk saat uzağa gitmeye kalkmıştım.Korkuyordum yalan yok.Daha bir hafta önce çok yakın bir arkadaşıma;gel Kadıköy'de bir çay içelim derken işi olduğunu söyleyip gelemediğinde sevinmiştim bir bakıma.Evet çok özlemiştim kendisini ama pek de cesaretim yoktu o uzun yola çıkmaya.Bugün bir başka planla nasip oldu aşık olduğum şehre gitmek.Şehir diyorum çünkü Kadıköy benim için şehirden öte bir dünya sanki.Orası başka bir yer.Orası özel...
Bugün evden çıkarken ilk defa bir değişiklik oldu ve ailece hepimiz bir yerlere dağıldık.Annem,halam ve kardeşim benimle beraber Kadıköy'e kadar gelip oradan Üsküdar'a geçtiler.Babam ve erkek kardeşim bizden önce evden çıkıp motor fuarına gitmek üzere yola çıktılar.(Genellikle babam evde olup ailenin geri kalanı hep birlikte aynı yerde olurduk ve yahut düzeni bozan sadece ben olurdum.)
Önce zorlandım.Kafamı dayamak,biraz da uzanmak istedim.Hatta öyle ki o yol bana hiç daha önce uzak gelmemişti.Bugün bitsin diye neredeyse dakika saydım.Biraz daraldım ama iner inmez kendime geldim. Annemlerden ayrılıp hafif adımlarla her zaman gittiğim ve çok sevdiğim kafeye gittim,oturdum.Gözleri hüzünlü kadın geldi bir süre sonra yanıma.Sohbet-muhabbet derken zaman nasıl geçti anlamadım bile.Uzun zamandır hayatla ilgili ciddi meseleler düşünmemiştim.Tek derdim sağlığım idi.Bugün düşündüm.Düşündükçe düştüm,düşlerimle tekrar büyüdüm...Söylemek istediğim çok şey olmasına rağmen pek bir şey yazamıyor olmaktan hayıflanmaktan başka bir şey gelmiyor şu an elimden.Bugün yoruldum ben.Zihnim de,bedenim de son zamanlarda alışık olduğumdan fazla performans harcadı bugün.Şükür ki hayata adaptasyonun bu adımını da üstün başarı ile geçtim.Öyle ki arkadaşımla buluştuktan sonra Üsküdar'a gidip akrabalarımla da az da olsa vakit geçirdim.Yedim-içtim,güldüm-konuştum.Ve melek yüzlü adam getirdi bizi evimize.Saatlerce otobüs yolculuğu yapmama razı olmadı gönlü.(Eniştem için kullanılabilecek en iyi sıfat bu bence.Tam bir aile büyüğü.Önemli,özel,kıymetli biri.Bu zamanda bu kadar iyi niyetli er kişi kalmamıştır diye düşündüğümde aklıma gelen tek kişi.)

Bugünü de bitirdik çok şükür.Elimde kalan hafif baş ağrısı ve karın ağrısı değil şu an.Onları hissetmiyorum,başarımdan dolayı yaşadığım mutluluk,içimde ağır basan.

Ve dip not olarak /üzerine daha sonra uzunca yazacak olduğum cümlelerim var.../
Birini gerçekten seviyorum diyebilmek için,onu tümüyle tolere edebilmen gerekli.Hayatında kaç kişi var,hatasıyla sevabıyla yanında durup,yanlışlarında telafi edebilecek kadar savunduğun,yok yere alttan alıp,ona ondan çok değer verdiğin...Yani sen kaç kişiyi gerçekten sevebildin? Haydi düşün bakalım,bir elin parmaklarını geçer mi sevgine değer biçtiklerin...