30 Ocak 2015 Cuma

Hadi Uyuyalım...

Halimi hatrımı soran kısa bir yazışmadan sonra artık uyuma vakti diyerek sohbetten ayrıldım.Güzel rüyalar diledi ben de ona huzurlu uykular dileyerek konuşmayı kapattım.
1 saat kadar sonra,uykumun kaçtığını belirterek,  yeniden sohbeti başlattım.Havadan sudan şeylerle zihnimi meşgul ederek beni rahatlatmaya çalıştı.Bir süre sonra hadi ben artık uyuyayım dedim.
"hadi uyuyalım,bu sefer olacak" dedi. Buradaki çoğul anlam beni öylesi duygulandırdı ki.Kendimi nasıl yalnız hissediyorsam demek ki,onun benim yanımda olduğunu hissettirmesi gözyaşlarımın akmasına sebep oldu.
Öptüm ve uykuya daldım.Güne onunla başlayamıyorum ama onunla bitiriyor olmanın tadına her zaman varıyorum...

29 Ocak 2015 Perşembe

Ölümü Hissetmek

Ben sıkıntılarımı anlatmayı pek seven biri değilim.Ama öyle yalnız öyle çaresiz hissediyorum ki kendimi.Yazmak tek dayanağım gibi.Kendi kendime verdiğim enerji 1 hafta sonunda suyunu çekti.
Uykusuz gecelere dayanamadım artık.Dün gelen misafirimin ısrarı üzerine gittiğim avm de yaslandığım yerde içim geçecek gibiydim.Malum zaten zor yürüyorum,şantım hiç olmadığı kadar sancı veriyor bu ara.sırf bu yüzden bile çok ama çok korkuyorum.Bir şeyler oluyor içerimde,ben seyrediyorum.
Bugün ikinci kez gittiğim nörolojik görme alanı testinde iyi şeyler çıkmadı. Yarın 3. kez tekrarlanacak. Ahlanıp vahlanacak değilim. Geçmiş olsun demeyiniz,gelmiştir ve geçecektir.Lakin çok yoruldum ben,çabuk geçsin tüm bunlar lütfen.
Her şey aklıma gelirdi de beyin hastası olacağımı düşünmezdim hiç.Ölümün soğuk nefesi hiç akıldan çıkmıyor.Ve bazen çok yaklaştığını hissediyorsun o karanlığa. .Bir sancı giriyor vücuda...Hiç alışık değilim ben yolun ortasında nefessiz kalmaya.Ahh yazık diyorum kendime,hayalleri vardı daha.Sonra bir nefes bahşediliyor.Bir nefeslik yaşıyoruz aslında.Ömür çok kısa.Benim ki herkesten kısa. Öyle işte.Konuşuyor,yazıyoruz boşa.Ölüp gideceğiz nasılsa.!

26 Ocak 2015 Pazartesi

Huzursuzluğun Esir Aldığı Beden

Tüm vücuduma toplu iğneler battı sanki.Nasıl bir hafta sonu idi anlamadım gitti. Anlamadığım bir diğer şey ise içimdeki yaşam enerjisi. !
Neler olup bitiyor da hala nasıl pozitif kalabiliyorum ben bilmiyorum.İnanın içimdeki gücün çıkış noktasını bilmiyorum ama karakterimi pek seviyorum.
Ah bir de şu kaygılanmalarım olmasa.Günleri sayarken,ruhumu sarıp atmasam çöpe.Sanki olacakları ellerime tutup hapsedecek güce sahipmişim gibi,çabalamalarım. Ne yersiz...
Yaşam içinde yaptığımız bir çok şey gibi aslında.İçimizden geldiği gibi davranıyor fakat ne yersiz haller olduğunu iş işten geçtikten sonra fark ediyoruz.
Hayat kaçıyor.Acaba başıma neler gelecek diye düşünerek yaşayamam ben.Herkesten her şeyden soyutladığım ruhumu,salık vermeme bir kaç gün kaldı.Sonrası ferahlık olacak inşallah...İnanıyorum iyi olduğuma. Korkuyorum kötü olmaktan. İnanmak mı daha güçlü,korku mu bilemiyorum. Bilinmezlik içinde yaşadığım şu günlerin bir an önce bitmesini diliyorum.
Huzur aç kapılarını bana,sız ruhuma,işle hücrelerime...Beni yalnız bırakma. Vücuduma batan iğneler,kalbime dokunmadan,sen esir al bedenimi.Huzuru koklayarak uyanacağım günler niyetiyle,şifa ver bedenime...

23 Ocak 2015 Cuma

Göz Beyin İlişkisi

Nereden başlasam bilemiyorum...
...

Bugün annem zorla beni göz doktoruma götürdü. Bir haftada 2 kez başının dönmesi normal değil,madem beyin cerrahına gitmiyorsun,gidelim Remzi Bey'e de o gerek görürse bizi yönlendirsin dedi.Eski yazılarımdan hatırlarsınız;beyindeki hastalığım gözden teşhis edilmişti.Öyle muhteşem bir doktorum var benim. Neyse efendim gittik gitmesine de göz tansiyonlarıma bakıldı ve tabi ki kullandığım 3 damlaya rağmen yine yüksek çıktı.bir de görme alanı testi istedi doktorum. Fakat bu hiç kolay olmadı.Her bir göz için 20 dakikalık zaman gerekiyordu o kutunun içine kafanı sokup ışıkları takip ederek geçirilen 20 dakika.Zaten karanlıktan hiç hoşlanmam.Bir de böylesi bir test... Daha öncede başımdan geçtiğinden biliyorum ne kadar zor olduğunu ama kaçamadım tabi. Sağ göz tamamdı ama sol göz istenilen sonucu vermedi.
Öyle kötü çıktı ki... Ya dedi sen görüp görmeden bastın butona,ya da bir sorun var beyinden gelen.
Ben o beyaz ışığı görmeden de sürekli bastım dedim.Yanılma payım çok yüksek bu testte. Evet dedi görüyorum senin yaptığın hataları ama yine de 1 hafta sonra tekrarlamak lazım görme alanı testini.
İstemeden de olsa kabul etmek zorunda kaldım tabi ki. Belki bir şey çıkmayacak,belki de şantta sorun var.Bilmiyoruz.
Cuma günü test tekrarlanacak ve belki cumartesi günü doktora gidilecek.Yarın buradaki hastanede son günüymüş doktorumun.O sebeple yeni hastanesindeki programı ve benim iş durumuma göre randevulaşacağız, testten sonra.Korkuyorum... Kötü bir şey çıkacak diye korkuyorum. Hastaneden çıktığımdan itibaren yaşam enerjim düştü. Pek görülmüş şey değildir benim yüzümün asıldığı. Gülemiyorum bu gece. 1 hafta böyle.Sonuçlar güzel gelir ise bir testi bile düzgünce yapamayışımın beceriksizliğine güleriz hep birlikte. 

Ama ya kötü gelirse ?



Rutin

Anlatacak pek bir şey yok şu ara.Sabah kalkıp salona geliyor işe başlıyor,işler hafifle biraz uyukluyor ardından kalkıp çay koyuyorum.Biraz kahvaltı edebilirsem ki öğlen olmuş oluyor.İş güç derken akşam oluyor. Kardeşler geliyor akşam yemeği yeniyor ardından en mutlu olduğum vakit; çay içimlik zamanlar...O görevi de yerine getirdikten sonra artık ne zaman uyusam diye saati kolluyorum. Ha bu arada,yıllardır her gün izlediğim tek dizi olan Deniz Yıldızı'nı atlamayalım. Kendimi keyifli hissettiğim nadir zamanlardan...

Öyle işte...Ara sıra da dışarı çıkıp işlerimi hallediyorum.Hayat geçip gidiyor yanımdan seyrediyorum.Bu sebeple pek de anlatacak bir şey bulamıyorum.Bir de; zaman zaman çok başım dönüyor bu hafta 2 kez dünya döndü etrafımda.Umarım bir sorun yaşamıyorumdur şanttan dolayı...
Korkuyorum...
Öyle işte bu aralar yazacak şey bulamıyorum.

20 Ocak 2015 Salı

Ses(n)siz Öğreti

Arkana yaslan ve derin bir nefes al. Şimdi izin ver yazı kalbine işlesin…




Tam yatacak iken aynaya baktım. Uyuyup bir daha hiç uyanmamaktı dileğim. Aynadaki suretim beni bana şikayet eder gibiydi adeta. Benzim solgun, ruhum yitik, canım kansız. İştahsız… Acımasız. Acılardan yoksun bir kalp taşlaşmasın da ne yapsın.? Eyy canıma can, kalbime ışık, gözlerime nuru hapis kılan. Varlığı hayat, yokluğu bitap… Kelimelere anlam,  suretime ifade olan. Eyy hayat… Susmayı, tevekkülü ne güzel de öğrettin şahsıma. Onca okul okusam, onca kütüphane dolaşsam, sarraf dükkanlara ruhumu satsam yine yüklenmezdi böylesi anlam dolu susmalar. Öyle bir öğreti ki; sessizliğim bana senden armağan. Eyy ruhu çilek kokulu… Gözleri dünya atlası… Yaşamın en gizli kapıları sayende aralandı. Sen olmasan nasıl bulurdum kendimi. Nasıl ben olurdum, acının tadını bilir, hüznü gözyaşlarıyla sarıp nasıl örtebilirdim. O’ndan gelen gibi senden geleni nasıl sevgiyle sarıp sabırla beklerdim…. Sen bana öğreti, hayatımdaki tüm sıkıntıların en kıymetlisi, varlığı ömrümün geçmiş ve geleceğine en özel hediyesisin… Kıymetini bilmediğim aşikar ki özleminle alevlenmekteyim. Bir gün seni nasıl sevmem gerektiğini öğrenirsem, dilerim geç kalmış sayılmam… Kendim için hiç dilek tutmadım ben. Hayal kurmayı da bıraktım çok küçükken. Olsa olsa isteklerim olabilir evrenden. O da seni bağışlasa kalbime yeniden, yeter zaten… Ben tamamlanırım . Seni varlığımda sarar, kış günü ısıtırım… Sen sadece ellerini ver kalbime. Olanla gücümle tutar, hayata karşı dimdik kalırım…





Belki ilk, belki ikincidir önceden yazıp  da bir türlü yayınlamak istemediğim. Akacak kan damarda durmaz bilirim. Ruh damladıysa kaleme, okuyucuya sunulmayı hak etmiştir bana göre.

15 Ocak 2015 Perşembe

Ben Böyleyim...!

Ben de böyleyim işte.
"Aksi,dediğim dedik.Kendini beğenmiş,öz güvenle ukalalığı birbirine karıştırmış.Kendinden başka kimseyi düşünmez.İlgi bekler ama göstermez.Tipik kadın hali işte."
Ben de böyleyim ne yapalım...Bu saatten sonra değişmem.Değişmek de ister miyim bilmem.!

...!

Telepatik Sevgi Akışı

Lise 1 inci sınıfa gidiyoruz biz.Ders çalışmayı hiç sevmiyoruz.Ne gariptir ki sevmesek de bu sene ilk defa derslerimizi çalışıyor,sınavlara canımızla kanımızla iyi not almak için uğraşıyoruz. Biz üç kişiyiz,bazen iki oluyoruz. Edebiyat,Dil Bilgisi ve Sağlık dersi bende.Sayısal ağırlıklı olanlar ve ingilizce küçük ablada. Sınav var dedi kapandık odaya.1 saat bizim çalışma potansiyelimiz.O da zorla.İstemiyoruz çünkü.Bir an önce bitse de bilgisayardaki oyunlara dönüversek diye iple çekiyoruz zamanı. Ders çalışmayı da bilmiyoruz haliyle,alışık olmayınca.Ben anlatıyorum o dinliyor.Sorular soruyorum cevaplamaya çalışıyor.Kopya serbest bizim derste.Bakabilir istediği kadar.Baksın ki aklında kalsın mantığıyla neyi ne kadar isterse örneklendirip çeşitlendiriyoruz. 
Geçen hafta dil bilgisi dersinden pek memnun edici bir sonuç aldık. Aynı dersi diğer sınavları da iyi sonuçlanmıştı.Zafer bizimdi. Edebiyattan da şu son şansımızı kullanabilsek daha ne isterdik.Kurtarma yazılısı için canhıraç çalıştık. Yarın yine çalışalım mı dedi.Buna ne denebilirdi ki ?
Etim-kemiğim senin mealinde; al dedim tüm bilgilerim emrine amade.İstediğin kadar istediğin gibi faydalan benden.Güldü...Tam derse başlayacaktık ki telefon çaldı. Hemen dışarı çıkmam gerekiyordu. Telefonda konuşurken üzerimi giyinmeye başlamıştım bile.Çok acil evden fırlamam gerektiğinden dersimizi biraz rötarla yapabildik. Çantamı getir,telefonu koy içine,şarjını da versene,çok açım bir şeyler koysana çantama yolda derim diyerek fırlıyordum ki evden ahh ojem bozuldu.Döndüm aseton alıp kapıda bozulmuş ojelerimi çıkarırken içeri doğru kafamı uzatıp, unutmadım dedim. 9 da evdeyim.Hazır ol...gülümsedi.Keyfine bak dedi.Bana keyif veren senin başarın dedim.Eve 22.30 gibi dönebildim.Ayakkabılarımı çıkarıp kardeşimin odasına daldım.Bitmek bilmeyen on dakikalardan istedi.son on dakikayı verdim o arada azıcık dinlendim.
Çalışmaya başamadan önce hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve şart koştum. Bir şartım var dedim.Tamam iyi not almaya çalışacağım dedi,ciddiyetle. Notu kendine alıyorsun benim ders çalıştırmamın bedeli değil ki.O senin kendine hediyen,düşük de alsan iyi de sadece seni bağlar.bu yılını ve önündeki seneleri.Ben kendim için bir ödül istiyorum dedim.İnsan bir düşünür değil mi?
Kusura bakma dedi öyle her istediğinde öpemem.Kıymetli benim öpücüklerim.Bunu hak etmen gerek.Öyle her istediğinde sahip olamazsın.Mutluluk öyle kolay elde edilir bir şey değil. Ben yerlerdeyim gülmekten...Böyle de basit bizim anlaşmalarımız.Böyle de basit bizim sevgi akışımız.Ve böylesi güzel ve böylesi kuvvetli ve böylesi telapatik...Çok özel.

14 Ocak 2015 Çarşamba

Uykusuz Günce

Uykusuz geçiyor bu günlerim,epeyce de yordun... Bir o kadar sessiz ve aynı ölçekte çok hareketli.
Zaman daraldıkça korkuyorum sanki.Heyecanla karışık panik hakim ruha. Endişe biraz da. Anlatılamayan şeyler var bir de.Yaşarken can yakan lakin cümlelere sığmayan... Korkuyor insan bazen, yeni güne uyanmaktan. Daha çok yorulmaktan ve bu yorgunluğu sırtlayamamaktan...
Öyle güzel şeyler yaşarken bakıyorum da gözlerime.Pek buğulu,biraz da nemli. Anın tadına varamıyor kendileri.Bir ayna karşımda, bana çok uzak,benden bir parça. Gözlerim zamana yenik düşmeme çabasında.

...




11 Ocak 2015 Pazar

Eksik Hayat'lar

Bazen en önem verdiği değerleri kaybettiğini düşünür, insan...
Güven,huzur,sevgi,saygı ve daha bir çokları...

Bir kişi gider hayatından yok olursun o an.Öyle önemli değerler yüklenir ki bazılarına,kendileri belki de veremezler o hissiyatı ruhlarına.
Biri gelir akla,dünyan değişir.O biri gider yaşamından sen yok olursun o an.Cürmün yer kaplamaz evrende,ruhun zaten gidenle beraberdir görünmezsin sen ikamet ettiğin yerde.Hangi kimlikte olursan ol,içinde taşıdığın değerlerde kaybedersin kendini.Ta ki gittiğini sandığın insanın, aslında gitmediğini anladığın ana kadar.Sanrıların sana yansımasıdır belki de yaşadıkların.Yanlış anlamalarındandır incinmelerin...Belki de sen de  yanlış anlaşıldığın için incitmişsindir tüm değerlerini bir bütün haline getiren insanları...
Hayat eksilerde gidiyor ama eksik kalarak ilerlemiyor.Sizi siz yapan kavramlar ve hayatınızı bütünleştiren değerlerden,bu değeri biçtiğiniz insanlardan bir ömür ayrılmamanız dileğimle...
İyi geceler ve mutlu haftalar olsun önümüzde.

8 Ocak 2015 Perşembe

Kahveli Kurabiye Tadında





Geçmiş bir haftada ne yaşadığıma değinmeyeceğim.Kimseyi üzmek değil niyetim.Ben bana zaten yeterince ağır gelmekteyim...
Dün...Yorgun,bezgin ve çok üzgün...Elim ayağıma dolanmış halde çalışmaya çalışıyordum.Bana gelmek istediğini söyledi ablasının bitanesi. Tabi dedim evdeyim,çalışıyorum,gel...Beklerim...


Akşam üstü idi...
Geleceği saatte hemen pozitif enerji maskesini taktım yüzüme.Bir de gülümseme oturttum sıkıntılı ruhumun üzerine.

Harika kurabiyeleriyle çaldı kapıyı.Üşümüş bedenini ısıtamasam da sıcacık kahveyle ruhuna dokunabilirdim,kurabiyelerin yanı sıra.
Mutfağa geçtik.Önce kahveleri koydum bardaklara.Su ısındı aldım ısıtıcıyı elime,bardakla suyu buluşturmama fırsat verilmedi. Gözlerim karardı,başım döndü.Elimden bıraktım her şeyi,tezgaha tutunmak istedim,sendeledim.Bayılmak üzere idim...Nasıl tuttu beni,nasıl sarıldı tüm gücü ile.Korkusu ile sevgisi çarpıştı o an kocaman yüreğinde. Beni hiç böyle görmemişti.Ben de ilk kez karşılaşıyordum böylesi bir kendim ile...Hemen toparlandım.İyiyim dedim...Korkma... Yaşadıklarım ağır geldi sadece.
Bedenim bayılmadı ama ruhum can çekişti o an orada yaşananlarla... Denge var mıydı hayatta,ben hala bulamadım da...




6 Ocak 2015 Salı

Tuhaf Haller

Düşünmeden yazmaya alışmışım ben.Aklıma gelen kelimeler,sayfamda sıraya girer.
Her ne olduysa yazamıyorum bugünlerde.Yazmanın içimden gelmediği bir dönemi pek yaşamamıştım.Yaşadı isem de çok eskilerde kalmış olmalı... Neden böyle olduğum hakkında fikirsizim. Sanırım biraz da yorgun,bezgin... Dinlenmek istiyor,dinlenmek yerine kendimi daha fazla yorgunluğun içinde buluyorum. Tanımlayamadığım bir can sıkıntısı içindeyim anlayacağınız. Bir omuz olsa şimdi,koysam başımı; otobüste gider gibi. Uyusam...Öyle güzel uyusam ki,huzur bulsam...Huzursuz değilim aslında ama bir şey eksik tanımlayamadığım...Bir boşluk içindeyim...Belki de fazla doluyum son günlerde,fazla yoğun,fazla yorgun... Bu sebeple sığamıyorum hiç bir kalıba...
Öyle bir haller işte...Kendime teslim olduğum...Kendimden kaçarken,kendimde boğulduğum...

...


1 Ocak 2015 Perşembe

Denge Yasası /Mutluluk Orantısı

Denge yasasından bahsetmiştik...Üzerine konuşalım en kısa zamanda, olmaz böyle demiştik.Öyle pozitif bulmuştu ki beni,doğana aykırı demişti.Yaşadıklarımı böylesi sindirmiş olmamım doğal olmadığını söylemişti.
Evet fazla sakinim.Fazla tepkisizim...Yaşamsal duygularım yok benim...
...
Denge yasasını ruhumda kurduğumda ne oluyor biliyor musunuz? Tepkiler veriyorum yaşadıklarıma.Kızıyorum umursanmayan tavırlara,verilen sözler gerçekleştirilmediğinde mesela.Fikirlerim kale alınmadığında güceniyorum insanlara.Kıskanıyorum çok sevdiklerimi.Ve geliyor problemler peşi sıra.
Susuyorum hepsine.Bir şey olmuyormuş gibi,Hiç bir şey hissetmiyormuş gibi yapmak istiyorum.Çünkü böyle huzur buluyorum.Aksi taktirde bıkmadan usanmadan anlatsam kendimi ne fayda.O öyle değil böyle desem muhatap yok karşımda.
Herkes davranışını sergiliyor ve kendi eksenine çekiliyor.Kelimelerle dans eden bu hatun ise kalıyor kendi ile baş başa. Farkındalığı artmak zorunda hayata.Duygularını kelimeleri dans ettirmeden sindirmek,huzuru kendi kalbinden çıkarıp zihnine yerleştirmek zorunda.
Aksi halde ne oluyor biliyor musunuz? Üzülüyor...Çok üzülüyor...Yıpranıyor; kendini,fikirlerini,kalbini,zihnini anlatmaktan...Yorgunluk gözyaşlarına dönüyor ve başlıyor akmaya,dur durak bilmeden...Mütemadiyen...
Böyle olsun istemiyor yazar,Otobüste, evine dönerken,gözünde güneş gözlüğü de yok iken yaşlar akmasın mesela.Okuduğu kitabı bırakmak zorunda kalmasın bu sebeple.Uykusundan uyanıp göz yaşlarını silmesi gerekmesin...Her şeyi içine atsın ve oradaki mezara gömsün...Hangi ölü toprak altından çıkmış ki gün yüzüne.Duyguları da hapsediyor işte yazar bu sebeple.Hiç bir şey yokmuş gibi...Her şey mükemmelmiş gibi yapması bundan kaynaklı...Tek çılgınlığı turuncu ojeleri,tek isyanı baş ağrıları...Gerisi sular seller gibi yaşanıyor...Geliyor ve geçiyor..Geçmesi gerekiyor...Yoksa yorulan bu ruh,artık hayattan zevk almaz hale gelmekten korkuyor...Madem bir şeyler düzelmiyor,madem her şey daha kötüye gitmek için fırsat kolluyor,korunma mekanizması da boş durmuyor...Kişiyi mutluluk esir alıyor ve hayat denge yasasına inat mutlu ilerliyor. 
Kişi gider kötü girdiği 2015 yılına inat ödevine çalışır.Evrenin yasalarından kendine pay çıkarmak için canhıraş uğraşır.Ve diler ki verdiği çabalar onu mutluluk yolunda yalnız bırakmasın... 2015 yılı herkes için/kötü başlayanlara bile mutluluklar bahhşetsin...Bizi gözümüzü açtığımız günlere pişman etmesin,şükür ile nefes alabilmemize imkan versin. 2015 yılı hepimiz için uğur getirsin...