31 Ocak 2014 Cuma

Efsunlu Nefes

"Nefes almana bile razıydım ben." 

Bu cümleyi duyduğumda göz yaşlarımı tutamadım ben.O denli yakarışıma pişman oldum.Bir çocuk gibi utandım...Ben bunu nasıl yaptım...
...
Hayatımda ilk defa böyle öksürük krizine tutuldum.Nefessiz kaldım.Hava aldım...Öksürmekten başım öyle çok ağrıdı ki,kardeşim beni balkona taşıdı.Bir sandalyeye zar zor oturttu,battaniyeyle sardı sarmaladı.Hem kardeşimin astım ilaçlarından almak hem de doğal hava almak iyi geldi.Öksürük kesilince baş ağrım da hafifledi.O sırada kardeşimin bana sıkıca sarılıp,abla iyi misin derken öpmesi...Beni esas iyileştiren oydu belki.


Beynimin içini de öpse baş ağrılarım kesilir mi acaba...Bir efsunlu öpücük tüm dertlerime deva olabilir mi.Olur ise geç olmadan gel kon yüreğime...
...



Dağınık Ruh

Bir alternatif tedavi daha olsaydı da bu ameliyatı olmak zorunda kalmasaydım.İyileşme süreci dediğimiz bu süreçte ben hepten hastalandım.
Zor...Vallahi çok zor...İyileşiyor muyum,tükeniyor muyum kararsızım...Tıbbın gördüğü ile benim farkettiğim arasında ince bir çizgide ruhum...Ben hiç bir ameliyatımda bu kadar zorlanmamıştım.Toparlanmak için bu kadar çaba sarf edipte avcumu yalamamıştım...Bu iş başka diyorum da inanmıyorsunuz bana...Beni bile yeniyor ya esas buna bozuluyorum...Yalnız,ıssız,sessiz bir insan oluverdim ben.Etrafımdaki onca gözümün içine bakan kalabalığa rağmen...


Sorularımla,ağrılarım arasına sıkışarak yaşamaktayım...Ben hiç bu kadar yorulmamıştım...

Baş Ağrısı

Beynim ağrıdan uyuştu artık...Dayanamıyorum...

30 Ocak 2014 Perşembe

Sadece Sağlık

Sadece sağlık istiyorum.Sadece sağlık...Yanında huzur da bahşedilirse alır yüreğime koyarım.Başka da beklenti içinde değilim...Tüm hayallerimi yitirdim...

Zaten hayal kurmayı seven biri değildim...

29 Ocak 2014 Çarşamba

Öyle Diyor

Çok büyük bir olay atlatmışım.Bu saatten sonra sadece kendimi düşünmeliymişim.Kimse için kendimi üzmemem lazımmış.Beni üzecek insanların hayatımda bile olmamaları gerekiyormuş.Artık kendime değer vermeyi ve bencilleşmeyi öğrenmeliymişim.Benden kıymetlisi yokmuş.Beni önemseyen insanlarla yola devam etmeliymişim.Sadece mutluluğumu düşünmeliymişim.Gerekirse onu bile silmeliymişim.Yoksa küser,bana mutluluk olmaktan vazgeçermiş.Lütfen ama lütfen artık kendimi mutlu edecek sebepler dışına çıkmayacağım bir çizgi çekmeliymişim hayatıma.Artık değişmeliymişim.Geç bile kalmışım da zararın neresinden dönersem karmış.Ben onun için önemliymişim.Beni çok seviyormuş.Ve benim kadar güçlü bir kadın daha tanımıyormuş.Her şeyin üstesinden nasıl bu kadar kolayca gelebiliyormuşum merak ediyormuş.
...


25 Ocak 2014 Cumartesi

Çocuk...


(gözyaşları sel olur gönlümde.Yüreğime akar buruk bir mutlulukla birlikte.Ne güzel bir gündü bugün böyle.Sizin olduğunuz tüm zaman dilimleri gibi,yine huzur soludum hücrelerime)

Türkçenin en lokum kelimelerinden biridir "dost".Yoğun kıvamlı, şekerli ama bir o kadar katı,tekdüzelikten uzak,ağızda hemen erimeyen,dağılmayan,iz bırakan... Huzur bulutum










Bugünü anlatmaya kelimeler yetmez.15 günlük bir planın neticeleneceği gündü bugün.
Neye niyet,neye kısmet diye tekrarlayıp durduğumuz günlerden biriydi.Yazıda sıkça adını geçireceğim arkadaşıma en uygun lakap "çocuk" olacaktır.İsmini geçirmek istediğimde kendisine çocuk diyeceğim izninizle.Çünkü yaptığı tavır tam bir çocukluktu bence.

Dedim ki her yıl olduğu gibi doğum gününün hemen sonrasında yanına gidemeyeceğim.Acaba bunu nasıl telafi etsem.Annem dedi ki çağır arkadaşını ve ortak tüm tanıdıklarınızı,evde doğum gününü kutlayın erkenden.Geçmiş olsun ziyaretine geleceğini öğrendiğim Hamiyet ve Huzur bulutuma da haber verdim.Hediyelerimizi hazırladık.Bir de Tuğbayı çağırdım.Ne de  olsa hepimiz aynı ortamın insanıydık.Tanışıp kaynaşacaktık. Çocuk a da sürpriz doğum günü yapacaktık.Hediyelerimizi hazırladık.Pastamızı bile aldık.Annem bir gün önceden menüsünü hazırladı ertesi günün.Hatta bu durum tam 15 gün öncesinden ayarlandı.Aksilikler sebebiyle bugüne kadar uzatıldı.Geç olsun da güç olmasın dedik ama güçlük ne kelime tam bir fiyasko oldu bize.1 aydır herkes gözümün içine bakar haldeydi başım ağrımasın diye.En çok da kendisi özen gösteriyordu bana benim iyi olmamla ilgili.Üzmüyor,kızmıyor,kırmıyordu.Ama son dakika gelmiyorum deyişiyle öyle bir üzdü ki içimdekini anlatmaya benim lügatım yetmez.Hiç boşuna uğraşmayacağım o yüzden.Daha en baştan dedim ki herkese,bilirse gelmez,sürprizleri sevmez.Bilmesin...Ama illaki gelsin.Sürpriz olduğunu anladı ve gelmedi.Çocukça bir inat içine girdi.Anlamıyor değilim kendisini.Vallahi hak bile veriyorum aslında. Ben ki onu en iyi tanıyanlardan biriyim neden sürpriz yapıp kızdırdım ki.! Ama bir de şöyle düşünüyorum ve bu düşünceden kendimi alıkoyamadığım için sinirimi yatıştıramıyorum. Hani yani madem sürprizlerden hoşlanmıyoruz,o halde sürpriz yapıldığını anlamamış gibi yapıp sıradan bir davete iştirak ediyormuş gibi davransak,gelemeyeceğimizi söyleyip kimseyi huzursuz etmesek ve boş yere insanların planlarını engellemesek olmaz mıydı.? İmkansız mıydı yani.
Üstelik aynı ay doğan birden fazla arkadaşım vardı.Tuğba 28 ocakta doğmuş idi,Huzurbulutum 7 ocakta ve ben yanında olamamıştım.Hamiyet martta idi ve belki yine yanında olamayacaktım.Her biri için hediyeler hazırlayıp Çocuk un doğum günü kutlaması vesilesi ile hepsinin hediyelerini verip yeni yaşlarını kutlamak bu 
güzel günde benim yanımda olmalarının evime buyurmalarının tadına varacaktım.
Bu yıl hiç birinin doğum gününde yanında olamayacakken,en ortak zamanda hepsinin evime gelmelerini fırsat bilmiş ve bu hastalık döneminde her şeyi fırsata çevirerek mutlu olmayı başarmış biri olarak bu günü de özel bir gün ilan edecektim.Toplu bir kutlama töreni olsun istemiştim.Kimseden habersiz hazırlanmış herkese sadece Çocuk un doğum gününü kutlayacağımızı söylemiştim.Lakin kendisi sürprizi anladığından olsa gerek gelemeyeceğini beyan edince tüm yapmak istediklerim gönlümün çöp kutusuna dökülüverdi.
Herkese mahcup hissettim kendimi.Nasıl anlatsam bilmem ki.Onu savunsam mı,sinirimi saklasam mı,ortalığı yumuşatsam mı arada derede kaldığım zamanlardan biriydi işte.Ben onun ömründe olduğum hiç bir zaman diliminde kimseye onunla ilgili ters cümle kurdurmadım. İnsanız elbette yanlışlarımız oluyor bir çok zaman bir çok kişiye.Lakin onunla ilgili kimse bana o da şöyle diyemedi. Dedirtmedim. Tüm dostlarım gibi onu da hep koruma iç gücümle sardım sarmaladım.Ama dün gece...Başım ağrırken,kimse beni sakinleştiremedi.Öyle öfkelendim,öyle sinirlendim ki. kendime.Bu halde bu kadar uğraştığıma ve bu denli emek verdiğime.Neden insanları mutlu etmek isterken,üzülen hep ben idim.Ben anlayış gösterdikçe neden hep haksız duruma düşendim. Ben ki acıya dayanıklı insandım.Dün geceki baş ağrım hiç değilse bugün gelebilecek arkadaşlarıma beni mutsuz yansıtmasın diye ilaç içtim.Ailem...Ne güzel bir ailem var benim.Ben üzüldüm diye sevdiğim insanları koruyan,sen haksızsın,boşuna üzülüyorsun diye beni avutan...Seni ne kadar sevdiğini bildiğin birinin bu tavırlarını takma kızım lütfen diye başımı ovalayan ailem...Senin mutluluğun her şeyden önemli diyen,onca hazırlığı önemsemeden arkadaşıma hak veren annem.Mahcup oldum sana anne derken ben;kısmet değilmiş der bana ki onların bu denli sakin olmaları benim zor günlerimi kolaya çeviren tek etmen.Huzur aksın yüreğime de,başka hiç bir duygu girmesin diye uğraşan ailem...
Onlar o denli sakin ve Çocuk u anlar haldeyken neredeyse kendimi suçlu hissedecektim ona kızdığım için.
Ne yalan söyleyeyim onu çok iyi tanıdığım halde son ana kadar bekledim.Belki dedim...Belki gelir.Öğrendi ya ne kadar uğraştığımı, belki inadını bir kenara bırakır da gelir.
Ama çok iyi tanıyormuşum kendisini.Gelmedi.Biz,Hamiyet,huzurbulutum ve Biriciği ile tüm yaptığımız yemekleri yedik içtik.Üzerine pastamızı da yedik afiyetle. Tuğba'nın gelememesiyle iyice tavan yapan sinirimi bir kenara bırakıp elimden geldiğince ağırlamaya çalıştım misafirlerimi.Benden çok annem tabi ki.
Öyle güzel hediyelerle gelmişler ki,unutmuşlar kendi varlıklarının en güzel hediyelerden üstün olduğunu.
...
Ne kadar mutlu ettiniz beni bilseniz keşke.Kalbimin içine girip neler hissettiğimi anlayabilseniz,gelip yüreğimin üzerine,tam da o duygularımın içine oturmak istersiniz.Sıcacık yürekleriniz ile hanemi,kalbimi ısıttınız. Samimiyeti her şeye değer insanlarsınız.Huzur bulutum u zaten tanıyor idim.Hamiyet ve kızıyla da bugün tanışmaktan çok mutlu oldum.Keşke planladığımız gibi bir gün yaşatabilseydim size.Özür dilerim...
...



Çok üzüldüm lakin anlıyorum seni.Hata ettim,sevmediğini bildiğim halde sürpriz hazırlamakla.Kendimi bu kadar üzeceğimi tahmin edemedim özür dilerim.Tek isteğim seni mutlu etmekti.Hasta yatağımdan ne zaman çıkarım bilemediğimden,yanına koşup gelemem diye sen gel istedim.Sıkıca sarılayım sana ameliyattan sonra ve yeni yaşına yine benimle gir istedim bu sefer doğum gününden hemen önce.Bilemedim böyle olacağını.Bilseydim yapmazdım inan.Bilseydim kutlamazdım doğum gününü.Bilseydim eğer doğduğunu bile hatırlatmazdım sana.Bilseydim eğer hoşuna gitmeyecek,gönlümden geçecek tüm hediyeleri yılın diğer günlerine ve farklı buluşmalarına saklardım da,doğum gününü unuttururdum sana.Bilseydim eğer,o günü tarihten siler,doğduğun günü yok sayardım.Bilseydim eğer mutsuz edecek seni doğum gününü kutlamak,o gün kendimi bile yok ederdim dünya üzerinden...
Yeter ki sen gülümse,yeter ki sen mutlu ol her daim.Yeter ki sen benim ruhumda açtırdığın çiçekler gibi,kahkahalar açtır gönlünde.Sen yeter ki mutlu ol işte,ne gerekirse öyle yaparım ben.Nasıl olmam gerekirse öyle oluveriririm. Yeter ki üzme beni.Sen üzünce,dünyanın tüm insanları gelse toparlanamıyorum ben.Sen kızınca tüm insanlar mutlu etse gülümseyemiyor yüreğim.Sen yok sayınca beni,varlığımın anlamı kalmıyor ki...

Keşke bilseydim neyi nasıl yapmak,bugünün nasıl olmasını istediğini...İnan öyle olması için uğraşır sadece senin mutluluğunla gök kuşağı açardı gönlümde.Sen iyi ki doğdun ya hani.Sen doğdun diye beni öldürmeseydin iyiydi.Bu denli inatçı olmana hiç gerek yoktu.Biz hepimiz seni sadece sevmiştik çünkü...
Ve hala sevmekteyiz.Hep de seveceğiz.Tüm tepkimiz sana olan büyük sevgimizin bugün tarumar edilmesinden kaynaklı işte. Biz yine bugün senin doğum gününü gıyabında kutladık,tüm iyi dileklerimiz ile.Kulakların çınlasın da bizi hatırla,ne kadar sevildiğini ve bizi sırf seni sevdiğimiz için ne kadar üzdüğünü anla diye.
İyi ki bana dost,iyi ki en yakınımsın..İyi ki doğdun Çocuk...İyi ki hayatımızdasın...Yoksa tüm duyguları senin kadar kuvvetli kimse yaşatamazdı bize...Dostluğumuzun daim olması dileklerimle...



Dünyanın en narin,en tatlı insanı; iyi bak kendine.Çünkü sen lazımsın bize. Hamiyet Akan.


not:ayıcık,çiçek ve not defteri Hamiyet Akan'a,incir aranjmanıyla dolu kutu ve ben alsam aynısını alırdım dediğim bileklik huzur bulutuma ait.

24 Ocak 2014 Cuma

Yüz Üstü...

Bir insan ki en değer verdiklerinizden...

Bir inat uğruna üzebilir mi sizi...Kıyabilir mi sevdiğine insan...Üstelik  yalvar-yakar yanına çağırmış iken...Hasta yatağında,bin bir yalan ile takla atıp sizin için  sürpriz hazırlamış iken.Reva mıdır sizin yüzünüzden yaşanan bu baş ağrısı.!

Hani yani ilk organizasyonunda insan böylesi yüz üstü bırakılır mı? !
...

El_insaf...! 
.............................................


Yüz üstü yatmamın yasak olduğu şu dönemde uykusuz kalırken gecelerce; yaptığım planda da yüz üstü bırakıldım ya... Yüz üstünden yüz veriyorum insanlığınıza...


. . . 


21 Ocak 2014 Salı

Özlem Sarar Dört Bir Yanımı



Ve ben; hiç tanımamam gereken insanları özlüyorum bazen...Bazenler çoğalıyor bazen...Ne biçim insanım yahu ben...!



18 Ocak 2014 Cumartesi

Geçmişten Bugüne Seninle;Çiçek Açtım Yine...!




Ekrem; en eski arkadaşım.İlk arkadaşlarımdan...9 sene önce ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla tanışmıştık.Çok kısa görüşmüş olmamıza rağmen  imaj ve tavırlarıyla aklımda yer etmişti.Sonra öğrendim ki,blogcu.com da blog yazarı imiş.Pek sevilen,önde gelen yazarlar arasındaymış.Sayfasını takip etmeye başladım internetin internet olduğu zamanlar...Ben de yazmak istiyorum dedim arkadaşıma .Ekrem'e söyleyelim sana sayfa açsın o halde dedi ve tam 9 yıl önce bibis.blogcu.com sayfasını açtı bana Ekrem.O günden sonra hayatımdaki her konuda bana yardımcı olan,fikirlerini,mantığını çok sevdiğim bir arkadaşım oldu kendisi.Olgunluğu abi misali...Desteği dost kalbinin güzelliği. Blog sayfam benim için çok anlamlı,çok özel.Hayatımda en değerli kimler var ise oradan bana mirastır.O sayfa hakkında yazacaklarım buraya sığmaz.Gönlümün derinliklerinde yer etmiş bir kaç satır  sadece buraya aktarabildiğim.Ve o hayatıma anlam katan sayfanın mimarını anlatmak adına bir kaç cümle kuruyorum sadece.Geçmişten bugüne söyleyecek çok söz var aksi taktirde.
O farklı biri.Aylarca görüşmesek de onu özlediğimi hissettiğinde çıkagelen sanki.Ona ihtiyacım olduğunda, anlattığım her şeyin bana en doğru şekliyle yol göstericisi o.Burada yanlışsın diyebilen,bunu böyle düşünsen dediğinde O söylüyorsa haklıdır dediğimdir kendisi. Ön yargısız,empati duygusu yüksek,sevgi dolu,güler yüzlü insan...
Aylar önce bir telefon geldi kendisinden.Telefonun diğer ucunda canlı mı canlı,heyecanlı mı heyecanlı bir kız sesi.Ablacım ben Kevser dedi kendisi. Avon satıyormuşsun,benim de isteklerim olacak senden.
Ogün bir kaç parça sipariş veren o ses,şimdi hayatımdaki enerji kaynaklarının en güzellerinden,en önemlilerinden biri. Sayısız kez evime gelen,ailemin içine giren,evimizin kızı olmuş biri Kevser. En az abisi kadar sevdiğim,yaşam enerjisine gıpta ettiğim,Allah'ım sen onu nazardan koru diye dilediğim...
Ameliyat olduğumu duyup geçmiş olsuna gelmek istediler bugün.Anneleri de gelmiş çocuklarıyla beraber.Nasıl mutlu olduğumu bilmem ki anlatabilir miyim.!
Bana verilen değerin evime aileme kadar gelmekle gösterilmesi,zor zamanlar diye tanımladığım bu günlerde ruhen ve bedenen yanımda olunarak paylaşılması...Ne kadar güzel insanlar varmış hayatımda demiyorum.Çünkü herkesin gerçekten benim için ne kadar değerli ve önemli olduğunu zaten biliyorum.Bu zor zamanlar onların değerini göstermedi bana.Ama bu denli önemsendiğimi aileme göstermeleri,onlara da moral anlamında evime gelmeleri çok şey ifade etti.
Herkes gibi bugün Ekrem,Kevser ve annesi de beni çok mutlu etti.Misafirlerimin ardından ailemin yüzünün farklı gülümsemesi,ne güzel arkadaşların varmış senin,ne kadar çok seviliyormuşsun demeleri...En önemlisi de en az benim kadar,yalnız olmadıklarını hissetmeleri...Paha biçilemez hisler...
Yüreğime koyduğunuz tüm bu güzel hisler için tek kelime yeter;içi anlam dolu,size karşı beslediğim tüm duyguların toplamı,sıkıştırılmışı,özeti vs yani kısaca TEŞEKKÜRLER...
...

Sinem'im...Sana sarılmak ne demek bilemezsin...Haktan'ım...Yüreğime tebessümler doldurdun...Her hareketini dakikalarca izlemek istedim...Sizi çok özlemişim...



17 Ocak 2014 Cuma

İtiraf...

Az sonra yazacaklarımı bu sayfaya not düşmek istemedim aslında.Ben her ne yaşanırsa yaşansın umutlu olmaktan ve negatif enerjiyi ruhumda barındırmamaktan yanayım.Çocukça da olsa illaki iyilik ve pozitiflik olmalı beni insanlara yansıtan.Ama bazen,çok nadiren karamsar olabiliyorum.Bu ruh halinden nefret ettiğimden kolay kolay girmiyor ruhuma ama gün bugün ki onu misafir ediyorum huzurumda.
İyi olmadığımı açıkça yazmazsam içimden çıkmazsa bu hoşlanmadığım his ve duygular,pozitifliğe ulaşamayacağım.Sustukça büyüyorlar içimde.Balon gibi şişiyor duygularım.Tüm bedenimi kaplamaktalar şu sıra.
Evet iyi değilim.Yaşamış olduğum ameliyat,öncesi ve sonrası.Ömrümün geri kalanı...
Çok kişi çok şey biliyor bu konuda.Hiç bir zaman olmadığı kadar konuştum anlattım merakları giderdim,destekleri kabul ettim.Lakin bilinmeyen bir ben var ki,kimseye yansıtmamak için sarfettiğim çabalar taktire şayan.!
Yaşadıklarına rağmen bu halin...! diyorlar...Nasıl bir insansın sen...Nasıl hiç bir şey olmamış gibi yapabiliyorsun.Bu gücü nerende saklıyorsun da böyle zamanda açığa çıkarıyorsun.
Haykırmak istiyorum aslında güçlü olmadığımı.Göz yaşlarımı bırakmak istiyorum ulu orta,zamanlı-zamansız.Kıyamıyorum insanlara.İçimde öyle büyük ve birden fazla sıkıntı var ki anlatıp rahatlayacak gibi değilim.Çözüm bir tek kendi içimde bilirim.Kendimdeyim,neyi neden yaşadığımın bilincindeyim.Bu en büyük kazanımım benim.Bu sayede yaşadıklarımı çok daha kolay atlatabileceğim.
Ama ne var ki bu sefer gerçekten iyi değilim.Resmen kendime terapi uyguluyorum.Resmen kendi kendimi dinliyor,çözümlüyorum.Aklımdaki soru ve kaygıları gideremiyor olsam da kendimi kendime anlatabiliyor olmanın rahatlığı nefes aldırıyor bana.
Üzerimdeki ışıkları söndürmek için uğraşıyor,kimse benim için üzülmesin diye çabalıyorum.Gereğinden fazla can yaktığımı,insanların gece gündüz akıllarını bana takarak iş-güçlerinden uzaklaştıklarını biliyorum,hissediyorum.Toparlanmaya çok daha fazla çaba sarf ediyorum.Ama yapamıyorum.Toparlanamıyorum.Ruh halimi bir noktaya toplayıp da,ayaklanamıyorum. Geçecek diyorlar...Hı hı az kaldı uyum süreci bitecek diyorum ama biliyorum ki hasarlı devam ediyorum yola.Sadece miş gibi yapabileceğim bir süre sonra.Daha rahat gülebileceğim.Daha rahat saklayabileceğim kendimi,kırılan umutlarımı vs vs.
İnsanların umut vermeye kalkmamaları için bile susmaya razıyım aslında.Sırf bu yüzden bile sussam haktır yani.sinir sistemim öğüt alacak,tavsiye dinleyecek,telkin kabul edecek durumda değil.Değil çünkü hiç bir zaman aklımdakileri tam anlamıyla anlatabilmiş ya da anlatmayı seçmiş değilim.Bu sebeple de verilecek hiç bir tepkinin yerli olmayacağını düşünüyorum.İyi rolü yapmak en iyisi.Yoksa kalp kırabilirim ki kendimi affetmem o halde iken.Kendime şu sıra sıkça ettiğim bir kaç tembih var; "kalp kırma. yaşadıklarını kimseye mal etme,toparlan." Ben bana bunları söylüyorsam vardır bir haklı tarafım.Ne de olsa kendimi en iyi ben tanırım.
Herkesten uzak olmak iyi mi yoksa bu bile fazla mı geliyor da daha uzaklara mı gitmeli.Kararsızım...
Tek bildiğim susmak istediğim.Kendimle ilgili her soruda vermek istediğim tek cevap " iyiyim". Ne olur daha fazlasını beklemeyin. Her şeyi bilen biri olarak çözümleyemediklerim var iken,size kendimi en baştan nasıl anlatabilirim...
Sizi nasıl yormayı ve sırtımdaki yükleri omuzlamanızı isterim.Ben bu kadar kötü biri değilim.Ne olur beni yoldan çıkarmak için uğraşıp da nasıl olduğum konusunu deşmeyin...!

Çünkü ben her ne yaşıyor isem;içimdeki güce sığınarak İYİ_leşir-(im).!