Açtım sayfamı,düşünüyorum; ne yazsam diye.
Beni ne rahatlatır ki diye soruyorum kendime.
Neyi anlatsam ki?
Bilmiyorum. Hem anlatacak hiç bir şey yokmuş gibi geliyor. Öte yandan bir koskoca yaşamı buraya nasıl sığdırabilirim düşüncesi sarıyor.
Ve içimde kocaman bir cümle yankılanıyor.
"Tüm bunları haketmedim be. "
Midem bulanıyor. Biliyorum sebebini. Bilmek yetmiyor,geçmesi lazım. Ben idareten yaşamayı sevmiyorum. Hep daha iyi olmam lazım. Hep çok iyi. Negatif ruh halinden beslenemiyorum.
Neyse bugün dedi ki; senden çok güzel anne olur,biliyor musun? Bilmem dedim,deneyimlemeden bilemem. Bir gün olur mu onu da bilmem. Olursa nasıl olur hiç bilmem.
Ben biliyorum dedi. Öyle de güzel olur ki.
Sevmiyorum dalıp gitmeyi. Hiç sevmiyorum. Bana bu zaman dilimini yaşattığın için, kendime kızgınım.
Bilirsin zaten tüm derdim kendimledir. Her ne yaşıyorsam,kendi tavrımdan sebep.
O yüzden diyorum ya,yazıklar olsun bana.
Ama geçecek... Elbet geçecek. Geçmesi için ne gerekiyorsa yaparak geçecek.
Böyle böyle büyüyoruz. Böyle böyle insan olduğumuzu anlıyoruz. Sahi bu dalıp gitmeler ne zaman geçecek ?
Melike bugün 1 aylık
Tüm gün beni göremeyince, yüzüme öyle bir bakıyor ki. Teyze sen neredeydin,niye bu kadar özlettin demiyorsa ben de bir şey bilmiyorum.
Öyle bir mana,öyle bir gülümsemek,öyle bir dokunmak...
Allah'ım sana şükürler olsun...Ne güzel bir yaşam,ne şahane bir aile ve ömrümü istese verebileceğim bir yavrucuk.
İyi ki beni teyze yaptın. Tüm kalbimi onun sevgisiyle doldursan gık demem. Başka da bir şey istemem.
Haa bu arada,bu gün olanlar... Bu gün yapılan başlangıç...
Kolay değildi. Hiç kolay değildi. Şu hayatta ne bana kolaylıkla geldi ki ?
Kendime soruyorum; bu kadar üzülmeyi hak ediyor muyum?
Hayır yani bence etmiyorum da, acaba kendimi mi kandırıyorum.
Babamın dedesi son padişah Vahdettinin berberiydi.
Dedemin kardeşi,Atatürk ün başhemşiresiydi.
Dedemden,çok az zamanda olsa kardeşinden ve yıllarca onun kızından kimsenin bilmediği Atatürk,saray,devlet hikayeleri dinledim. Neler duydum, nelere şaşırdım, nelere meraklandım. Her biri, tarih ansiklopedisi benim için. Farkındaysanız dili geçmiş zaman kullanıyorum. Öyle yakın öyle iç içe benimle çünkü. Başkası anlatmış gibi değil,ben yaşamışım gibi.
Ve her 19 Mayıs'ta babaannem bayrağımızı asardı cama. Birkaç gün orada kalır,istemeden de olsa çıkarır yıkar-ütüler,seneye asmak için özenle katlar,saklardı. Yıllar geçip o bayrak yıpranınca,bulabildiğimiz en büyük bayrağı alıp özenle sakladık. Her yıl sandıktan çıkan değerli bir anı gibi asıyoruz camımıza. Günler öncesinden başlıyoruz birbirimize hatırlatmaya. Sabah babam,bak balkonda ne var deyince,gözümün gördüğüne olan çocuksu sevincimi anlatmak zor.
Evet ben siyaset konuşmam, sağda solda Atatürkçüyum mesajı vericek sohbetler etmem. Kalbimdedir,en çok da zihnimde. Öyle çok bilgi,öyle çok eşsiz ve çoğunuzun bilmedigi anı-hatıra aktarılan bı ton şey. Çocukluğum böyle geçti,çocuklarıma olduğu gibi aktarabilmeyi çok isterim tüm duyduğum gerçek hikayeleri.
Bu açıdan kendimi hep çok şanslı hissettim. Ne kitaba ve belgesele vs ihtiyacım olmayacak kadar yakinen tanıyanlardan dinlemek... Ve yaşama bu sevgiyi,bu minneti,bu vefayı olabildiğince geçirebilmek...
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Tüm çocuklar tarihini gerçekten,olduğu gibi,tüm izleriyle bilerek büyüsün.
Kalbinize hiç nasılsın diye sordunuz mu?
Sorun lütfen.
Kızgın mı,kırgın mı,mutlu mu-mutsuz mu, sinirli mi-sakin
mi...ve daha sonsuz olasılıkla duygu biçimi.sizde hangileri var bı bilin.N'olur
bilin.Çünküü sizde olanı yansıtıyorsunuz iletişimde ve ilişkide olduğunuz
herkese. Bir de bilseniz ki ne
verirseniz misliyle geri gelecek size.Nasıl davranırdınız o zaman? Her şey yine
aynı mı olurdu gerçekten?
Birilerini kırıp dökmek yerine,mutlu etmeyi seçseniz
mesela.Size yansımasını düşünsenize bi?
Ya da bilincinizi
kalbinize kadar derinlestiremediyseniz, dilinize getirin. Söylediğiniz
cümlelerin size söylendiğini hayal edin.Dilinizden çıkanın kendi kalbinize
değdiğini.
Nasıl olurdu,nasıl hissedersiniz ?
Karşınızdakinin böyle hissetmesine sorumluluk sahibisiniz.
Nolur samimi olun.
Kendinize ve sevdiklerinize bu iyiliği yapın.Özünde iyi
biriydi deriz ya hani; her birimiz iyiyiz aslında.İyiyiz,hoşuz da eee
yansıtalım bunu, boşa gitmesin yahuu.
Pek derin bir hayal kırıklığı
Geçmişin adı 15 yıl olunca,kırıklığı da derin oluyor haliyle.
Neyse geçer...
Geç kalınmış bir öğrenmişlik oldu neticede.
Bildim.
Bilmişliğimin verdiği yetkiye dayanarak hareket ederim.
Abimin dediği gibi; her ne yaşandıysa tamam yaşandı; yola devam .
Hı hı devam... Ama kalbim acıdı bu da bir gerçek.