25 Temmuz 2014 Cuma

Huzuruma Dokunma...!

Kimseyi kendime dost göremeyişim,kendimi bir şey zannettiğimden değil,daha fazla yaralanmaktan çekindiğimdendir.Yine de insanız işte.Birilerine yer açıyoruz gönlümüzde.Ta ki onlar o yeri,menfaatlerine tercih edene kadar.
Üzgünüm...Kendimi değersiz gördüğüm için üzgünüm...Menfaatlere karşı ben görüldüğüm için üzgünüm...
...
Demişti ki aylar önce eşi ve kendisi; sen hiç mi şikayetçi değilsin işinden,hayatından...Hayır dedim değilim...Herşey olması gerektiği gibi ilerliyor yaşamda.Sıkıntı da yaşanır,feraha da ulaşılır.Neden anlatmıyorsun dediler...Bizden de mi saklıyorsun kalbindeki tortuları.Dök içini rahatla...
Dökersem içimi rahatlayamam ki dedim.Sen yorumlarsın sadece...Ya ben...Bir kez daha yaşarım aynı şeyleri.Yaşarım da ya altında ezilirsem sonra...
Ben böyle iyiyim.Siz anlatın ben dinlerim.Derdim tasam yok benim.
...
Tek istediğim huzuruma dokunulmasını engellemekti.N'olu dedim,n'olur yapma...Bunu bana yap-ma...Huzurumu bozan sen olma.Ayrı ayrı çok konuda hesap veriyorum hayata.Bir sıkıntı da sen olma...
Meğer aylar sonra,en zorlandığım noktada,bir zorluk da kendisi verecekmiş bana.
Dost değilim ben sana,menfaatim kadar varsın hayatımda diyecekmiş.
Bunu görmemek için defalarca konuşmam yetmeyecek,nolur beni üzme demem sonuç vermeyecekmiş.
Dost kavramının olmadığını pek iyi bilen kalbim,bir kez daha bana " dost" diyen birinin kazığını yiyecekmiş.
Kendi halimde yaşayıp gidiyordum oysa.Kimseye kızmıyor,kızarsam sağlığıma çok zarar veriyordum.Her km ne yaparsa yapsın "boşver" diyebiliyor,elimdeki tek güzellik olan huzurumu koruyordum.Hiç ama hiç bir şeyden etkilenmiyordum. Nolur çok görmeyin bana,kendimi mutlu etme çabalarımı.Bir işim var,bir de sağlıklı olmaya ömür verdiğim bedenim.Ben bu ikisinden ibaretim.Çalışarak kendimi olağan üstü hissedebilirim.Nolur engel olmayın...En zayıf zamanımda pes etmekten öyle çok korkuyorum ki...Ve biliyorum böyle bir durumda hiç kimse olmayacak yanımda.Kim ne hissettiğimi bilmek istemeyecek.Çözüm bulmak şöyle dursun,dinlemeyecek...
Kimseden beklenti içinde değilim.Ben kendimle,kendime yönelerek,Yaradan'a sığınarak mutluluğu avuçlarıma aldım yürüyorum.Çok görmeyin...Varsın bir şey vermeyin...Ama elimdekileri de alıp gitmeyin...N'olur bu kadar kötü olmasın adına dost dediklerimiz.
...
Kırgınım,kızgınım,üzgünüm...Nolur derinlerimdeki acılarıma dokunmayın.Ben üstlerini örtmeyi başardım.En güzel günlerimi yaşıyorum.Sizden tek istediğim benden mutluluğumu almayın...Sınırlarıma dokunup,başımı ağrıtmayın...

20 Temmuz 2014 Pazar

Eskiden Yeniye;Yaşlanmış Halimle




Eskiden diyorum...Eskidendi...

Farkında olmadan,eskimişim ben...Meğer yaşlanmışım aniden...

Küçük mutluluklar güller açtırıyor yüzümde.Yaşlı insanlara bir el uzatırsınız,güler yüz gösterirsiniz de, dünyanın en mutlu insanı oluverirler ya hemen.O misal işte.İyi hissediyorum kendimi...İyi hissettirecek sebepler arıyorum çünkü...Arayan bulur ya hani.Gelip konuyor kalbime güzellik emareleri...
Şükür dolanıyor dile...Hamd olsun her acıdan sonra kalbime güzellikler bahşederek, beni ödüllendiren Rabb'e...


14 Temmuz 2014 Pazartesi

Ruh Esintisi

Yine zor bir hafta geçti.Şükür ki geçti diyebileceğim bir zaman diliminde bıraktım kendisini.
Hep diyorum,artık eskisi kadar takılmıyorum olaylara,üzülemiyorum hakkıyla.Ya pes edeceğim arkama bakmadan ya da sonuna kadar gideceğim yolumdan şaşmadan...
...
Kimseye de anlatmıyorum artık sıkıntılarımı.Zaten pek dertleşen biri değildim ama artık hiçlikteyim.
Hemen her gün nasılsın diye sms atan abicim yine sordu halimi hatrımı.Klasik bir konuşma başladı.Moralim bozuk dedim.Bir tek sana söylüyorum ama gerçekten moralim bozuk.Sebebini sormadı.Bilirdi ki moralimi bozan iki şey vardı.Hangisi diye düşünürken,iş dedim abi...iş...Canımı sıkan meseleler can bulmakta...dinledi sadece.Kendimle konuşmamı bekledi adeta.İç sesimin dışa vurumunu merak etti.
Sabredeceğim dedim.Bekleyeceğim...Pes edersem,pişman olmaktan korkuyorum.
Anlıyorum seni dedi.Demese de anlayacağını bildiğimi bilirdi.Hiç moralini bozma,kim ne derse desin sen hiç bir şey yokmuş gibi yürü yolunda.Seni esas mutlu eden sebebi unutma !
Sen ne karar verirsen yanındayım ben.ama verdiğin karara bir tek sen üzülür bir tek sen sevinirsin hakkıyla unutma.
Ahh canım benim,en kıymetlim.Ben seni neden bu kadar çok seviyorum bir kez daha bildim.Teşekkür ederim...
30 yıldır yanımda olan tek insan...doğumumdan varlığıma can olan...Gözümü kırpmamdan,sesimin tonuna beni anlayan...Herkes akıl veriyor da sen destek oluyorsun...Söz dinlemeyeceğimi bildiğinden belki,içimdeki sesi bastırıyorsun...Neyse ne...Sevgim katlanıyor sana 30 yıldır her gün her dakika.Çok kişide yanılırken hayatımda,akrabalarımdan bile üzülürken şu yaşımda,sen kalbimin bir diğer parçasısın adeta.Farklı annelerden doğan,aynı kanı taşıyıp da kardeş olamayan,adına kuzen dedikleri ama Allah'ın bize kardeşliği bahşettiği bir bağımız var.Kimin ne olduğu bilinmeyen şu dünyada,senin varlığına bin şükür.
Sen iyiysen ben de iyiyim diyebilen,hayatındaki onca sıkıntıya rağmen herkes öyle bilsin ama sen doğruyu bil diyen,önemli,özel,çok kıymetli sıfatlara sahip varlığına yazılacak çok cümle var...
Ben ismine hitap etmediğimde aşka dair yazdığımı sananlara birlikte gülümsememiz...Çok az görüşebildiğimiz ama her anın tadına vardığımız,hep benim yazdığım,söylediğim senin ise dinlemekten ve okumaktan keyif aldığın bağımız...
Bu kaçıncı yazı sana bilemiyorum.Yıllar önce kimse beni tanımaz iken sana satır satır mektuplar biriktiren varlığım,internet dünyasına erişip sayısız kompozisyonları armağan etmiştir nacizane okuyucuya.
Herkes sıkılabilir belki bu sevgi bağına dair cümleleri okumaya.Lakin ben son bir kaç ayda çok daha fazla yazmak istiyorum sana.Öyle üzüldüğüm,öyle parçalandığım insanlar karşısında her defasında sana koşup satırlar yazasım,bir kez daha sarılma isteğim peydah oluyor.
Senin gibi beni seven,sevmekten öte benimseyen,özümseyen,anlayan ya da anlamak için emek veren,eleştiren ama eleştirdiği için kızmak şöyle dursun teşekkürü hak eden,insanlar olmalı hayatımda.
...
Mesela bugün,içimde hissettiklerimi anlatabilsem keşke sana.Bilsen ki kendimi pek özel,pek kıymetli hissediyorum şu anda.bilsen ki,mutluluğun tomurcukları can buluyor yüreğimin kuytularında.
bilsen ki olmasını isteyip de hiç mücadelesini veremediğim konularda ne çok parçalara bölündü kalbim.Kimsenin bilmediği ama bilinse kıymetini yitireceği acılarım var benim.O acıları en anlamsız mutluluklarla süsledim.bilsen ki ben bir çocuktan farksız haldeyim.En saf sevgiyle gözlerimin içine bakıldığında otuz yılın acılarını unutabilirim.Ben unutmaya niyetliyim de...Acıları unutturacak değil de acı vermeyecek insanlar isterim...Sen bil ki abim...Tüm acılarımı sarabilecek bir tek sana güvenirim.Hani o konuda bir daha bana gelme dediğin gün var ya...Kaç kere kapından döndüm bilemezsin.Ben sana bile anlatamadığım acılarla büyüdüm.Senin beni anlayacağını bildiğimdendir senden kaçma isteğim...
Senden kaçtım da abim,bir tek kendime yenildim...Zaten ben her ne yaptı isem hesabını kendime ödettim.
Şimdi mutlu olma zamanıdır ki,onu da becerebilir miyim,şüpheliyim.Yardım et bana abicim...Bu kez mutlu olmayı denemek isterim...


4 Temmuz 2014 Cuma

Mutlu Ol...!


"O mutsuzluğu bilmiyor ki."Sen de bilme.!


Yaklaşık 10 yıllık blog hayatımda bir ilk yaparak video paylaşıyorum.Daha önce paylaşmışsam da hatırlamıyorum.

Günlerdir tv de seyrettiğim bu reklama bayılıyorum.Zaten reklam seyretmeyi pek severim ama bu başka,bambaşka...Uzun metrajlı film gibi izliyor,bitmesin istiyorum.
...
Diyorlar ki,canın mı sıkkın,bir şeye mi üzüldün,keyfin yerinde mi senin...?
Elbette,tabi ki...Aksi mümkün mü...!

...
İyi mi kötü mü bilmiyorum ama ne hastalık ne de olası bir takım problemler canımı eskisi kadar sıkmıyor ve moralimi tamamen çökertmiyor.Elbette zayıf olduğum konular yok değil lakin hayatın genelinde pek mutlu bir insanoğluyum son zamanlarda.
Bana artakalan yaşamı boşa harcamıyorum.Zaman da,duygular da,şahsen bizzat kendimde değerliyim.İyi olmalıyım ve hep iyi hissetmeliyim ki hayatımdaki herkesin farkındalığını sağlayabileyim.

Ben mutlu olmayı seçtim dedim bir çok kez...Sadece söylemekle kalmıyor,bir şeftali misali mutsuzluğu bilmiyorum...Bildiğim tek duygu mutluluk olsun istiyorum.İnsanoğlu neyi istemiş de yapamamış ki şu hayatta.Bir düşün hele...Ve mutlu olmayı tüm benliğinle iste...İstemek yetmez bazen...Ol işte...Herkesin bitti dediği yerde umutlarının üzerine çamurlu topraklar atıldığında sen yeşillen ve doğ en kurak mevsimlerde...
Mutluluk sana istediğin her şeyi getirecek olan tek anahtar belki de...Denemeye değer...Haydi şimdi bir mutlu oluver...

29 Haziran 2014 Pazar

Sınırlarını Belirle...


Konuşmakla susmak arasında gözle görülmez bir çizgi vardır.O sınırı, sadece seni tanıyanlar anlayabilirler.Öyle ki;susarken dile gelen kelimeler,hiç bir konuşmacının ifşa edebileceği türden değildir bazen...!
Anlamlı susmalı insan...Susturmak ister gibi karşısındakini;öyle dinlemeli yani hiç susma der gibi...

27 Haziran 2014 Cuma

Yenilendim...

2 gün önce facebook hesabımdan paylaştığım bir duvar yazısı idi.Oradan göremeyen ama bu yazıdaki nacizane teşekkürümü misli ile hak edenler için burada da paylaşmak uygun düştü.

"6 ay önce bir anda hayatım karardı.ölüyorum sandım.bir ameliyat ki bu,diğerlerinden çok başka.yeniden doğdum adeta. dışarıdan ne kadar zordu bilmem ama ben hayatımın hiç bir döneminde bu denli yorulmamış,bu kadar iyileşmeye-normalleşmeye çaba harcamamıştım. Aklınıza gelebilecek her şeye yeniden alıştım.yürümeye,konuşmaya,okumaya,yazmaya,dinlemeye,anlamaya...Gezmek şöyle dursun hareket etmekten korkar oldum.Her sabah acaba şantım tıkandı mı diye gözümü açıp,şükür bugün de sağlıklıyım diye gözlerimi kapadım.Bazen kendimi dünyadan kopmuş,yılmış buldum.Bazen içimdeki enerjiye ben bile hayret ettim.zorluğu anlatılamayacak kadar büyük günlerin tam 6.ayını bitirdim bugün.Bu süreçte en farkında olduğum şey hayatımdaki insanların selam alıp vermelik değil,gönül birliği yapmalık insanlar olduğuydu.ne güzel insanlar varmış çevremde.Herkes birbirinden kıymetli ve değerli.Her zorluk bir imtihan ya hani.Ben sınav sonucumu bilmesem de,dostlarımdan geçtim besbelli.Bu zor dönemde yanımda olan herkesten Allah razı olsun...İyi ki varsınız...Sizinle her şey çok daha kolay."

24 Haziran 2014 Salı

İyi Günde Kötü Günde

Başlangıcını hatırlamadığımız kadar uzun yıllar önceye dayanıyor bizim dostluğumuz.Sebepler vardır insanların hayatlarında.Bazen kel alaka bir bağ ile bizi birbirimize bağlayan...Bazen de tam yerinde olan.
Onunla blog hayatımızın ilk günlerinde tanışmıştık.O günlerde sıkı bir bağ içinde olduğum kız arkadaşım ile duygusal bağ içindelerdi.Yıllar geçti...Kız evlendi...Erkek kendini benden geri çekti.O dertleştiğimiz,yapma etme diye onun deli kanını avuçlarımın içinde tutmaya çalıştığım,sevgisine saygı duyduğum ama kız arkadaşımı da korumak zorunda olduğum uzun ve çok karmaşık zamanlardı.
Kız bir başkası ile evlenince erkek de kendine bir hayat kurma çabası içine girip kendini benden sebepsizce gibi görünse de aslında onu anladığım bir şekilde çekmeye başladı.
Sadece dertleşmek istediğinde arıyor,yazıyor,anlatıyordu.Biliyordum ki bir sorunum olsa,O orada.
Son aylarda bu bağ git gide zayıflamış ve selam vermelerim karşılıksız kalmıştı.Değil benim yanımda olmak,beni görmez olmuştu o güzel insanın gözleri,ruhu.
Sitem etmedim.Selam vermelerimi aralıklarla yeniledim.Hayatına uzaktan da olsa izleyebilme şansına sahiptim.Mutluydu.Bu da bana yeterdi.
Bugün az önce mail adresimi istedi.Sebep sormadan verdim.Bir kaç dakika sonra mailime bir davetiye geldi.Ve mail içeriğinde şöyle yazıyordu,davetiye haricinde...

kötü günlerimde çok destek oldun , iyi günümde de yanımda ol 

sevgiler ...     "

Şaşırdım,duygulandım,mutlu oldum. Yıllar önce neden bana soğuk davranıyorsun,ilgilenmiyorsun dediğim bir günde bana söylediği cevabı hatırladım" sen kötü günümde lazımsın." Çok kızmıştım ama hiç bir zaman belli etmedim.Kötü gününde ilaç olabiliyorsam ne mutlu bana idi.İyi günün de herkes zaten yanında olabilirdi.Ve bugün gelen davetiyenin üzerindeki not beni iyi gününde de görmek isteyen dosta karşı ziyadesiyle mutlu etti.
Hayatımda ne sağlam dostluklar kurmuş,ne güzel ilişkiler içinde bulunmuşum dedim bir kez daha...
Şükür hayatıma dahil olan tüm insanlar adına.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Bu Yaz

Kayıplarda değilim.Hayatın tam içinde,en ortasında salına salına gezmekteyim...
İşlerim inanılmaz derecede yoğun olduğundan zaman zaman sinirlerim laçkalaşıyor ve hiç bir şeye zaman bulamadığım günler geçiriyorum.Ailemin şehir dışına çıkmasıyla birlikte iki kız kardeş kaldık baş başa.Bu yoğunluğun içinde bir de evde tek olmak,yemek,çamaşır,bulaşık,alışveriş verdi üzerime yüklendi.Lakin beklenildiği gibi  isyan cümleleri yerine keyifli kelimeler damlatacağım sayfama.
Yalnız kalmak çok iyi geldi bana.
Kendi başıma tıpkı eskisi gibi iş yapabiliyor olmak,alışverişe gitmek,torbaları taşıyamasam da kendi istediğim gibi seçimlerimi yapmak ve evimi yönetmek,iş-gücü kendi isteğime göre planlamak ve tüm her şeyi bir program dahilinde kotarabiliyor olmak beni çok ama çok mutlu ediyor.Bir yıl önce yazın yalnız kaldığımda bu denli keyif almıyordum doğrusu.Evet evden çalışmak ve mesai saatinin dışında da işlerle ilgilenmek zorunda kalmak tek başına yaşayan biri için düzeni biraz zorlamıyor değil ama çok keyifli.Eğer sizi anlayan bir patronunuz var ise iş sıkıntısını alıp götürüyor üzerinizden.Sanki yanınızda gibi her dakika telefonla size ulaşan aileniz var ise,alışverişte sorular sorup-cevap alabiliyorsanız,evi temizlerken yorulmamanızı tembihleyen bir anne ve halaya sahipseniz yalnız yaşamak çok keyifli hal alıyor.
Bu nasıl yalnız yaşamak diyebilirsiniz;pek güzel,pek keyifli yaşamak efenim...Bu yaz eski yılların aksine iş stresim daha fazla olmasına rağmen kendime verdiğim söz üzerine sadece mutlu olmaya programladım kendimi.Müşterilerin azarları,seviyesizlikleri,randevularda zaman zaman çıkan problemler...hiç birini takmıyorum bu yıl.Hepsini çözüyor,elimden geleni yapıyor ama sinirlerimi bozmuyorum.Sadece iş için değil hayatımdaki hiç bir şey için keyfimi bozmuyorum.Ben yaşamın tadını eskisinden çok daha fazla çıkarıyorum.İşten arta kalan zamanda evimle ilgileniyor hemen ardından bir sebep ile kendimi dışarıya atıp oksijen depoluyorum.
Tüm bunları yaparken,elim kolum,beynim o kadar yorgun ki yazmaya fırsat bulamıyorum.Çok yoğun bir pazartesiden kısa süreli kaçmak için yazmaya sığındım...Zaten kahvem de bitmiş,yazarak kafayı bulmalıyım:)

Keyifli haftalar herkesee...

2 Haziran 2014 Pazartesi

Sevimsiz Yağmur






İlk defa bu yağmuru sevmedim...Başka bir deyişle rahmet değildi bugün yağan,şehrime.Nasıl anlatsam bilmem ki bugünü.Kısaca özetleyebilir miyim bir deneyelim...
...
Cuma akşamından başlamak lazım önce.Canım arkadaşım Kamer'im ile buluşmuş sohbetin dibine vurmuştuk.Topladığım kapakların sandalye almaya yetmediğini ama sandalye bekleyen 8 yaşında bir çocuk olduğunu anlattığımda,gel benimle deyip bankamatikten para çekip avcuma vermişti."git o sandalyeyi al." dedi.Duyduğum en güzel cümlelerden idi.Ertesi gün daha önce konuştuğum medikali arayıp,sandalyeyi sipariş ettim.Lakin o çocuğun ihtiyacı kalmamış.Sandalyeyi aldık ve ihtiyaç sahibini aramaya başladık.Bugün çok değerli bir arkadaşımdan haber geldi.Yine bir çocuk,sandalyeye ihtiyacı var...Bu akşam iş çıkışı gelip benden aldılar ve yarın inşallah çocuğumuza teslim edecekler.Bu güzel işe vesile ettiğin için bile sana çok teşekkür ederken,bir insanın ayağı,umutları,yaşama kaynağı olduğun için,geleceğe bakma sebebi olduğun için Allah razı olsun senden Kamer'im.İyi ki benim hayatımda,iyi ki benim can dostlarım arasındasın.
...
Öyle güzel yağmur yağıyordu ki,Ekrem gelmeyecek olsa gidip biraz yürüyüş yapmak isterdim,ıslana ıslana.Sandalyemizi teslim ettiğimiz sırada patronum dedi ki;söyle Aykut'a,gelip senin  evini ilaçlasın.Hatta sisteme,müşteri gibi yaz adresini,seninle tanışacağını bilmeden gelsin,sürpriz olsun.Öyle çok istiyor ki seni tanımayı,unutulmaz bir anı olur.Hatta sana iş yazdım diye ara onu,adresi gördüğünden emin ol diye de ekledi.Adresimi sisteme yazdım ve sonra çok alengirli bir işle ilgilenmeye başladım.Akşamın 19'undan 22 sine kadar bir iş ile uğraştım.Patronum,Avrupa yakasındaki bir elemanımız,işin yapılacağı şirket yöneticisi ve diğer şubedeki bir elemanları ile telefon trafiğim,hayattan bezme sebebim oldu bu gece.Eleman diyor;ben yetişemem işlerden birine,trafik berbat...Müşteri diyor;aksama olmadan gelinecek iki şubeme de,beklemem giderim.
Ben ömrü hayatımda böyle ılımlı,böyle uzlaşmacı,böyle ikna edici olduğumu hatırlamıyorum.sonuç mu...Tabi ki ben kazandım.İşim ikna etmek üzerine benim.Fakat böylesi pek nadir denk gelir.Genelde her şey kendiliğinden olur ve herkes belli bir rutinin takipçisidir.
Ne işler hallettim de burnumun dibindeki işten çıkıp gelemedi bizim eleman.Merak edip aramaya başladım. Boşver sürprizi,acaba nerede kaldı merakı sardı zihnimi.Ulaşamadım...Uzun süre ulaşamadım.Patronumu aradım.Aykut bana gelmedi acaba benden önceki işe gitti mi dedim.Haberi yoktu.O da ulaşamadı.Merakımız iyice arttı.Hiç yapmadığım bir şeyi yapıp benden önce gitmesi gereken müşteriyi aradım.Eğer size gelirse beni aramasını söyleyin lütfen diye ricacı oldum.Saatler geçti aranmadım.Az önce patronuma mesaj çektim,dayanamadım.Bir haber alırsan nolur bana da ilet,çok meraklandım dedim.
Bir kaç dakika sonra bir mesaj geldi."Aykut sele kapılmış.Arabanın camından çıkmış,araç takla atmış,kendisi hastanede.Durumu iyiymiş." Aman Allah'ım...Sen daha beterinden koru...Sevinelim mi yaşadığına,üzülelim mi yaşadıklarına bilemedim bir an.
Gecenin yarısı ardı arkasına arayan müşteriler..."Nerede kaldınız saatlerdir yoksunuz.!"
Herkese uygununca yapılan açıklama.İşler iptal olmasın diye verilen çaba...

Allah'ım...Bitsin bu gece.aksi halde bittim ben ziyadesiyle...
İyi geceler herkese...Yarınlara sağ salim kavuşabilmek dileğiyle.

1 Haziran 2014 Pazar

Aptallaşan Benlik...

Uzun zaman olmuş sayfama uğramayalı. Daisy'in sayfama bıraktığı yorumla uyandım uykudan.Öyle uzun uyumuşum ki acıkmışım yazmaya.Nasılım bilmiyorum şu ara.İnanın neler yaşadığımın tahlilini ben bile yapamazken anlatmak zor,çok zor.Hiç açmasak bu konuları ve kaldığımız yerden devam etsek olur mu?
Vücut reaksiyon gösteriyor,ağır geliyor çünkü.Ama psikoloji sağlam.Ona kolay kolay bir şey olmaz.
Biri bitmeden diğerinin başladığı sıkıntılı dönemden anlatacaklarım çok olmasına rağmen ancak bu kadar bahsedebiliyorum haliyet_i ruhiyemden. Açılırsam susamayacağımdan korkuyor,konuşmanın fikirlerime zarar vereceğini düşünüyorum.Sakin olmalı...Sessiz olmalı...Bunun adı "aptal"lık da olsa huzura giden yolun anahtarı bu çizgide bekliyor olmalı.İnancımız değil midir bizi her zorluktan ışığa vardıran? "Ya sabır...    Bu da geçer ya hu" telkinleri ile geçiyor zaman.Aydınlığa az kaldı.Huzur...Kalbe en yakın yerde nöbette.Kabusları birer birer def ediyor.