30 Nisan 2014 Çarşamba

Kendini Koruma Planları

Yangın esnasında ilk kurtarılacaklar kadınlar ve çocuklardır.Erkekler sonraya bırakılmıştır.Güç sıralaması yapıldığında böylesi uygun görülmüştür geçmişten geleceğe böyle sürüp gitmiş,akıllara yerleşmiştir.
26 aralık gününden itibaren evimde konuşulan ve çok sık tekrarlanarak zihnime iyice yazılan şey; düşme ve kaza anında hangi elimle karnımı,diğeriyle kafamı korumam gerektiği.
Çarpma ve düşme anında boş bulunup darbe almayayım diye sürekli tembihleniyorum. Ee haliyle düşünüyorum;hangi elimle başımı tutabilir,hangisi ile karnımın sağ tarafını tehlike anında sarabilirim diye.
Bir de herhangi bir araca bindiğimde aklımda beliren yegane cümle;"kafanı sakın arkana dayama.!" Her evden çıkışımda halamdan duyduğum bu cümle artık istem dışı hatırıma düşüyor ve yasladığım gibi başımı çekiyorum.Yani uzun lafın kısası;yeni yürümeye başlayan çocuklar gibi kendimi dış etkenlere karşı korumayı öğreniyorum.

Ama şu var ki şantın iki ucu olsa da, tüm vücudumdan geçmekte olan bir kablo aslında;beyin ile karın boşluğu arasında.

29 Nisan 2014 Salı

Kız Babası Olmak

Bir baba ki hayran bıraktı beni kendine.biri 4 diğeri 14 yaşında iki kız babası olan,abime benzettim kendisini.

Bir oğlu vardı kucağında 1 yaşlarında.3-4 yaşlarındaki kızı ise hemen yan koltuğunda.Bir buçuk saatlik yolculuk boyunca onları dinledim keyifle ve çaktırmadan.Nasıl güzel sohbet ettiler görseniz,imrenirdiniz...
Adam çocukların her sorduğuna çok ciddi bir soruya yanıt veriyormuşcasına özenle ve sevgiyle karşılık verdi.Aynı abim ve kızları arasındaki diyalog gibiydi.
Tam otobüsten ineceğimiz sırada arkamdaki küçük kızdan gelen soru ve babanın yanıtı kendime hakimiyetimi yitirmeme sebep oldu.
Kız dedi ki;babacım ben büyüyünce arkadaşlarımdan hangisiyle evlensem?
Adam hiç duraklamadan ve soruyu garipsemeden,sakince verdi cevabını;bunu büyüyünce düşünürüz tamam mı babacım?
Peki babacım dedi küçük kız ve sohbetin devamı gelmedi.Çünkü kafasındaki sorunun karşısındaki tarafından önemsendiğini anladı yaşı küçük aklı büyük kız...
Adam çok ustaca yanıtlasa da soruyu,ben gülmekten geri alamadım kendimi.Allah'ım nasıl bir akıldır daha bu yaşta ve nasıl bir özgüvendir bu babaya karşı.Maşallah diyebildim içimden sadece.Döndüm arkamı ve gülümsedim adama.Kızına gösterdiği sakince tavırdan farklı olarak,şaşkın halde baktı yüzüme.Daha bizde neler var bunlar gibi dercesine.Yine de alışık olmadığı bir soru ile karşılaştığı besbelliydi lakin her türlü durumu kotarabilecek özgüven ve sevgisinin olduğu da fark edilmeyecek gibi değildi.
Böyle ebeveynler görmek ne mutlu edici.Aynı kendi ailem gibi;sabır ve sûkunetle çocuklara değer verilerek yetiştirilen yavruları görmek,onların aklı karşısında şaşırmama sebep olsa da mutluluk verici.
Geleceğimiz pek bir parlak görünüyor...Maşallah Maşallah...


27 Nisan 2014 Pazar

Kadıköy Güncesi/ Doğum Günü Sürprizi

Günler önce planlandığı üzre Kadıköy'deydim bugün.
Önce size arkadaşlar arasındaki bağı kısaca özetleyerek başlamak isterim...
Zehra benim en yakın arkadaşlarımdan biridir.Sinem de aynı şekilde.Sinem ve eşi ailemle de iç içe olduklarından çok yakınlardır bana.Çok sık görüşebilme imkanımız olur ve bu imkanı pek güzel değerlendiririz.Zehra bize uzaktır bu sebeple fazla görüşemeyiz.Bu arada;Sinemin kaynı ile Zehra geçen hafta nişanlandılar ve yaza evlilik planları yapmaktalar.Dolayısı ile ben kendimi aileden biri gibi görmeye başladım artık.Hem Sinem'in en yakını olmak hem de Zehra ile yakın arkadaşlığım düşünüldüğünde bu aileye sempatim ve sıcaklığımı anlatmama gerek yok herhalde.

...
Burak pazar günü Kadıköydeyiz yenge demiş Sinem'e.Zehranın doğum gününü kutlayacağız.Kardeşi ve bir kaç arkadaşı da gelecek.Kambersiz düğün olmaz anlayışı ile ben de dahil ettim kendimi bu planın içerisine.
Aslında doğum gününe iştirak edemem diye önceden hediyemi Sinem'e bırakmıştım.Gidebilecek durumda olunca sen hediyemi getirirsin Kadıköy'de buluşuruz deyip çıktım yola.Elimde Sinem ve arkadaşlarının avon siparişleri ile.İndiğim yerde karşılarsın beni demiştim kendilerine.Tam inerken haber geldi ki Sinem hastaneye kaldırılmış.Geri dönsem,hastaneye gitsem gidemem elim çok ağır.Gidip otursam Zehraları beklesem bekleyemem aklım Sinemlerde.Allah'ım ne büyük çelişki bu böyle.
Gittim söylenilen kafeye oturdum ama gelecek olanları tanımıyordum.İnternete girdim Zehranın profilinden geleceği söylenilen isimlere baktm fotoğraflarını göremedim.Beklemeye devam ettim.Sinem serum alıyordu ben bekliyordum...
Neyse bir kız yaklaştı yanıma,ismimi söyledi ve buluştuk sonunda.Gidip pastasını seçtik.Meğer aynı anda gelmiş farklı katalrda birbirimizi beklemişiz yarım saat boyunca.Neyse buluştuk ya...
Bir süre sonra Zehra,kardeşi  ve Burak'da geldiler.Tanıdık birilerini görmenin rahatlığıyla nefes aldım...Pek yabancılık çekmem ben yeni tanıştığım insanlar arasındayken.İllaki konuşacak bir şeyler bulurum genelde.Ama bazen ortak nokta yakalayamayabiliyor insan...Sıcacık,cana yakın 2 kız arkadaş tanıdım bugün,pek fazla konuşmamış olsak da.Ardından bir erkek arkadaşı geldi.Zehra'mızın...Sinem yoktu...Hastaneden eve geçip dinlenmeye koyuldu.Kalkmaya yakın eşi geldi de hem hediyelerimizi verebildik Zehra'ya hem de ben Avonlarımı verip plastik kapaklarıma kavuştum sonunda.
Ve bu güzel pazar gününü de bir insanı mutlu etmeye yönelik çabamızla nihayete erdirdik.
Aylar önce benim için hazırlanan doğum günü partisinin olduğu yerde bugün bir başkasını mutlu etmenin huzuru vardı içimizde.
Arkadaşlar önemlidir.Her şartta yanlarında olunmalıdır.Başınız ağrısa da hissettirilmemeli,hiçbir şey yokmuş gibi davranılmalıdır.
--------------

Geçen gün bir arkadaşım dedi ki;böyle yaparsan çok yalnız kalacaksın.İnsanları hayatından çıkarmamaya özen göster.Herkese sırt çevirme,bırak bir şekilde hayatında kalmaya devam etsinler...
Dün gece Hande aradı beni.Abla yarın Kadıköy'e gelsene görüşemedik aylardır dedi.Gelemem ki güzelim benim başka planlarım var dedim.Aslında istesem geç bir saatte onu görüp öyle dönebilirdim.İstemedim.!
Tam dönecekken Kadıköy'den,aradım Hande'yi. Annende kaldıysan gece, gel hadi ben dönmeden görüşelim, bir kahve içelim dedim.Hayır abla ben evdeyim,yanına gelmem en az 2 saat sürer,geç olur gelemem dedi.O zaman başka bir pazara görüşmek dileğiyle diyerek kapattık telefonu.Sonuç olarak ben bir adım attım,bu sefer geri çeviren ben olmadım.Zaten ben istersem bahane üretmem.Yanında olmak istediğim insanın yanı başında bitiveririm bana ihtiyaç duyduğunda.Mesele bana ne kadar ihtiyaç duyulduğu aslında.Önemsenmek diyoruz biz buna.İlgi beklemek değil asla.Hayatta mısın demek yeterli bazen insana.Nefes aldığını bilmek istiyorum demek kafi,gönül almaya.


Bir Kadıköy güncesini daha kapatmış olarak yazımı ve haftayı noktalayabilirim.İyi geceler efenim...

26 Nisan 2014 Cumartesi

Kitap Yazma Hayali...




/Bir kitabım olmalı benim;içine ruhumu iliştirdiğim.../



3 gündür yoğun baş ağrısı yaşıyorum.Bugün öyle şiddetlendi ki pozitif enerji ve düşünce gücü ile ağrımı hafifletemeyip ilaç içtim. 3 günlük süreçte çok korktum.Yaklaşık 2 aydır böylesi kuvvetli ağrı gelmemişti.Nereden çıkmış olabilirdi şimdi...
Bir şeye mi sinirlendim,bir şeye mi üzüldüm,kime kızdım ne yaptım da bu hale geldim,yoksa çok mu yoruldum...Yorgunluk bu kadar etkiler miydi beni...Aklıma gelen her soruyu kendime sordum aldığım hiç bir cevap baş ağrımın bu denli yoğun olmasının sebebi değildi.Korktum.!
Ya şant tıkandıysa;ondan ise bu ağrı...!
Allah'ım beni koru...Ölmek istemiyorum.Yapmak istediklerim var benim.Bir kitabım olsun istiyorum mesela.Sonra bir kızım,belki bir kız daha,bir de oğul belki.İsimleri ana rahmine düştüğünde belli olacak olan 3 evlat bir de gözlerine baktığımda dünyayı keşfedebileceğim eşsiz bir eş...
Ama hepsinden önce ve muhakkak bir kitabım olmalı benim...Bana ait,benim eserim...İşimde daha başarılı bir birey olmalıyım...Daha çok eğitilmeli,daha çok büyümeliyim hayatta.
Sağlıklı olmak için verdiğim çaba boşa gitmemeli.Kazanmalıyım ben,yenilemem...
Benim için dua eden insanların yüreklerine hüzün bulutlarının çöreklenmesini izleyemem,gökyüzünden.
Yani zaten benim bir kitabım olmalı ve ben ne yaşadı isem orada yazmalı,umut olmalı,mutluluk olmalıyım.Anı bırakmalıyım.Hatırlanmak böylesi güzel bir hal almalı,akla ismim düştüğünde.
Sıradan bir Kelimelerle Dans olmamalıyım.Olamadım...
Ölümler zamanlı olmaz elbette ama benim biraz daha vakte ihtiyacım var Rabbim.duy sesimi...Ver senden her gece dileklerimi.Hiç bir isteiğim kalmadı dediğim noktada bile sana açtığım avuçlarımı geri döndürmeyecek kadar büyük varlığın,baş ağrılarım sebebiyle içime doğan korkularımı al  götür,sil zihnimden.
Ben ben ile baş ederim...Sen yeter ki benim yanımda ol ve yaşamama izin ver.Daha görecek çok güzel günler var...Benim bu savaşı kaybetmeye hiç niyetim yok...Kaderime sıhhat ve mutluluk çiz yeter...

25 Nisan 2014 Cuma

Saçsız Robot

"Sen bir robotsun, yavrucuğum...!"

Biraz keyifsiz olduğumu ima eder cümleler kuruyordum ki,hemen lafı yapıştırdı.Sen mutsuz olamazsın,her daim neşeli görünmek zorundasın.Senin bir görevin var dedi. 
Evet dedim haklısın ama ben de insanım...
Hayır dedi sen insan değil,robotsun...Her daim gülmek zorunda olan,canı acıyamayan,hayatı kimsenin göremediği kadar iyi gözle gören ve göstermeye adamış birisin.Böyle olmalısın,yok başka şansın...
Ama dedim...Benim de sıkıntılarım olabilir...Olamaz mı yani,avutulmaya ihtiyacım...Göremediğim güzellikleri farkettirecek bir insan arıyor bazen gözlerim...Ben bazen kendime yetemeyebiliyorum. İşte gün bugün...
Hayır dedi,yeteceksin.Sana senden başka dost yok iken dünyada,yenilemezsin yaşadıklarına...Misyonunu unutma.

O da biliyor ki kendimle savaş halinde olmaktan başka çıkış yolum yoktur benim.Ben ancak kendime yenilir,kendi zaferimi elde ederim.
Ama bazen...Ve o bazenler çoğalırken yer yer...Beni bana hatırlatacak değil de, sırtımı sıvazlayacak insanlar arar gözlerim...Kalbim biliyor da gözlerim de görmek ister işte körleşmeden önce..Ruh ama oldu da sıra kalbe gelmeden mutluluğu yakalayabilsek keşke...
-------------------------------------------------

Aynanın karşısına geçtim,belimden aşağı inen simsiyah saçlarımı sevdim. Allah'ım dedim saçlarıma zeval verme.Beni saçlarımla sınama.Kansere bile kafa tutacak gücüm var da saçlarıma bir şey olmasın n'olur. Sırf bu yüzden beni kanser gibi illetlerden koru,kolla.Saçlarımın dökülmesine dayanacak kadar güçlü değilim. N'olur beni bu acıyla sınama...
Meğer o anlarda düşmüş bu hastalık benim eksenime. Yaklaşık bir ay kadar sonra öğrendim hidrosefali hastası olduğumu ve aynı ay içinde ameliyata girdim.Girmeden önce saçlarımın şekilsizliğine alışmam kolay olsun diye boyun hizasında küt kestirdim saçlarımı.Önce kesmedi kuaförüm...Durumu anlatınca gözleri doldu.Yine uzar tesellisiyle işini tamamladı.Evet ameliyat sırasında saçlarımın tamamı gitmedi.Hiç kestirmesem de olabilirdi.Sadece alttaki saçlar kesildi ve arkadan bakınca sadece seyreklik oluştu.Ama ben biliyordum bana vereceği hissiyatı. Alışmalıydım...Alışamadım...Alışamıyorum...Alttaki saçlar uzuyor evet hem de hızla...Ama elim sürekli orada...Neredeyse her gün parmaklarımla santimini ölçüyorum uzayan saçlarımın.Üsttekilerle aynı boy olması hayalini kuramıyorum.Biraz daha uzadıklarında tekrar kestirmek en iyisi olacak...Boyları eşitlemeli...Gerçi biliyorum ben böyle de gayet güzelim amma uzun saçlı halimle tamamen ben'im...Ben kendimi böyle bildim...Bu seyrek halimle bile ulu orta ve çok rahatça yaşayabiliyor,her sorana tek tek ve gülümseyerek laf anlatabiliyorum.Ama kendime bile anlatamadıklarımın ağırlığından sendelemekten kurtulamıyorum...Mütemadiyen düşen gözyaşlarım artık saçlarıma takılmadan bedenimi ıslatıyor.
Bu durumda bile kendime teselli vermekten kaçınmıyorum;geçecek biliyorum...

Merak ettiğim tek şey,bu kadar gücü nereden aldığım...Bazen gerçekten robot olduğuma inanacak hale geliyorum...İnsani duygulardan nasıl tamamen arınabiliyorum henüz bilemiyorum.


23 Nisan 2014 Çarşamba

Sen Kokusu

Çok kez anlatmışımdır erkek kardeşimi sayfamda.Onu yazmak yazmak için seyretmek çok ayrı keyiftir bana.Aramızda 15 yaş fark olması,iletişimimizi muhteşem derecede etkiliyor.Daha özel,daha güzel kılıyor.Evimizin ergeni o.Ama sakin,sessiz içe kapanık ergenimiz...Pek sevimli,pek de anlayışlı.Bu dönemi güzel geçirebilmesi için hepimiz özverili davranırken,işe yaradığını görmek çok güzel.
Onunla aramızda sayısız sohbet geçer.Gününün çok büyük bölümünü odasında bilgisayar oyunu oynayarak geçirdiği bir dönemdeyiz.Yanımıza geldiğinde kısıtlı zamanda güzel vakit geçirmeye çalışıyoruz.
Arkadaşları dışarı çıkmış zile basıp onu da çağırdılar.Giderken önce üzerini giyinmiş sonra tişörtünün küçük geldiğini fark etmiş.Annesinden başka bir şey vermesini istedi.Bu bana olmuyor,dar geliyor dedi.Gel bakim dedim ne var üzerinde senin.

Verdiği tepki aynen şudur;tam sana göre al sen giy ben giymeyeceğim.Odama bırakıyorum,güle güle giy.Dur dedim bir bakayım nasıl bir şeymiş.Sen benim olan herşeyi seversin,renkleri de tam sana göre bu fırsatı kaçırma bence.

Ama bak alınan mal geri verilmez bizde.Sonra vazgeçip istemek yok anlaştık mı?

Yok yok merak etme,bana olmuyor zaten alsam da giyemem.Al sen,hadi hayırlı olsun kaptın yine benden bir şey,mutlu musun? 

Hem de nasıll...Senin kokun sinmiştir şimdi üstüne.Özledikçe koklarım ben onu. 
...
Bizim evde büyükten küçüğe geçemiyor kıyafetler.boy sırası tam da aksi yönde seyrettiğinden kural ters işliyor...Bu durumda tek bir şey kaybetmeyen ortancamız oluyor...

....

Küçücük bir kız çocuğu iken halimin,tavrımın,tipimin,huyumun suyumun birebir denildiği büyük halamın kıyafetlerini giymeye,eşyalarını kullanmaya bayılırdım.Şimdilerde ziyaretine gidebildikçe makyaj malzemelerini kullanıyorum hâlâ.Sevdiğim insanların kokusunu üzerimde taşımak gibi geliyor bana.Onların kullandıklarını kullanmak.

22 Nisan 2014 Salı

Mutlu Son...

Üç dakika bile sürmeyecek teklifi üç saatte iki kez yanlış gönderip, firmaya rezil rüsva olduktan sonra üçüncüsünde ortalığı toparlamış halimle, küçük bir kız çocuğu gibi,  bir köşeye sinip oradan hatam unutulana kadar hiç çıkmamak istedim.Hata kabul etmediğimden değil,yaptığım hatanın gerçekten önemsenecek boyutta olmasından bu hale geldim.Neyse ki patronum da,iş veren firma da anlayışla karşıladı yaşanan problemleri.Ama ben kendimi nasıl affederdim kii. Yedim bitirdim tabi...Olmamalıydı...Ya iş kaçarsa...Üstelik benim hatam yüzünden benim olmayan iş kaçacaktı.
Vee sabah yılın en yoğun günlerinden birini yaşar ve bir yudum çay içememiş,bir lokma kahvaltı edememiş halde bilgisayardan parmaklarımı çekememiş,kulağımdan telefon inmemiş,bir diğer elimi boşa çıkarabildiğim an diğer telden mesaj yazarak servistekiler ile iletişim kurmakta olan bana bir mail düşer.."Teklifinizi kabul ediyoruz,ne zaman gelirsiniz"
Allahhhh...Tamamdır bu iş...Hemen patron aranır,al artık iş senindir,detayları konuş bir zahmet.Ben aradan çekileyim,sen hallet...
...
Bugün,aldığım işlere değil de;patronumun, mahvettiğim teklifine gelen işe seviniyorum...



20 Nisan 2014 Pazar

"Akşam Bakarız"

Kipaya gittim bugün.Arkadaşım geçen gün çocuklara,0.60 tl ye  alıp gönderdiğim kitaplardan istemişti. Baktım ki kitaplar 0.75 tl olmuş ama yine de alınabilir durumda.hemen bir kaç tane attım sepete. Abime mesaj çektim.Kipadayım kitap ister misin senin adına da alıp kolimize ekleyeyim mi diye.Bilirim ki beni yalnız bırakmaz bu tip işlerde.Her daim yanımda bulurum onun desteğini.al dedi bana da istediğin kadar at sepetine.Ne kadar varsa alabilirsin,akşam bakarız birlikte.Tama dedim taşıyabileceğim kadarını yüklenip gidiyorum o zaman eve.Tamam dedi akşam bakarız.Olur dedim fotoğraf atarım sana.Yok dedi akşam bakarız. Dedim ki bu adam neden "akşam bakarız" deyip duruyor.Abiii sen bize mi geliyorsun yoksa?
Evet dedi yarım saat sonra seni de alırım beraber geçeriz size.Bekle beni sakın gitme.Ben bir çığlık attım,yanımda kitap ayıran kadın elinden düşerecekti az daha aldıklarını. Bir an da kaybolmuş tüm yaşam enerjim giriverdi ruhuma.Hayatımın en özel,en güzel insanlarından olan abim(kuzenim) için çok yazılar yazmışlığım vardır.Onunla yaşanan zaman çok kıymetlidir.Kitapları ayırıp kucağıma yüklendikten sonra kasaya gittim ama önümdeki insanları beklemek ne zor geldi bilseniz.
Ödemeyi yapıp çıktık kardeşimle.Oturduk bir banka beklemeye başladık.Yarım saat sonra aradı abilerin en güzeli,en iyisi,en can olanı.Geldim,yola çıkın alayım sizi.Ben yürümekte zorlanan insan,koştum adeta.Beni görünce sinyallerini yaktı,gördüm onu ve arabasını.Bindik eve geldik.Evde bizi bekleyen halaya da sürpriz oldu oğlunun gelmesi.Onun için de yeğenlerin arasında en sevilenlerdendir abilerin bitanesi.Önce biz girdik içeri arkadan abim...Bir çığlıkta halamdan geldi.Işık hızıyla yemek hazırlayıp ardından çay içmeye koyulduk.Keyifli sohbet için de anlatılanlar öyle önemsiz ama onun gözlerine bakarak konuşuyor ve dinliyor olmak öyle manalı idi ki...Çok uzun zaman olmuştu onunla bu kadar uzun zaman geçirmeyeli.bu gece burada kalacak olmasının keyfini zaten anlatmaya hiç değinmemeli.Hiç uyumadan yarına uyanabilir,işe başladığımda tüm pazartesi gerginliğine rağmen onunla vakit geçirebilirim.Takriben benim mesai saatimin bitimine yakın yanımdan gidecek.Az sonra,gittiği yerden dönecek ve yarına kadar bana rezerveli zamanının tadına doyacağım inşallah.
Aklıma geldi de,günün birinde bir kız arkadaşı vardı,ciddi bir ilişki içindelerdi.sık sık da bize gelir giderdi.Beni abimden kıskanır, beni ondan uzaklaştırmak için elinden geleni yapardı.Çok üzülür bir türlü de mana veremezdim bu tavrına.Sonra gördüm ki kim kime yakın olsa,kıskanılıyor şu hayatta.
Hatta öyle ki bir köpek bir insandan bile kıskanılırmış, bir er kişi tarafından...Bunu da duyunca tamam dedim gelinebilecek son nokta.
Kıskançlık var ise benim iyi niyetim yarışamaz o manasız tavırlar içinde.
Sessizce çekilirim köşeme,bilirim ki sevdiklerim daima benim çevremde olacaklar.Kıskanan,kıskanılmayı bile özleyecek duruma düşecek maalesef.Ne yazıktır ki, kimin gönlünü kırar isen,kırılırsın aynı hislerinden...
Ve şimdi o insan yok hayatımızda.Üzerinden çok su aktı.Unutuldu adi bile.Ben abimin ve tüm sevdiklerimin iyi ve kötü hallerinde yanı başında bulabilecekleri yakınlıkta devam ediyorum nefes almaya.Çünkü ben hayatımdaki hiç kimseyi kıskanmam.Sadece kendime olan yakınlığıdır beni ilgilendiren.Bir üçüncü kişinin kuyusunu kazacak kadar günahkar olabilecek zamanım yok şu ahir ömrümde.Bu kadar fettanlık peşinde ömrümü çürütecek kadar küçülmedim.Ve ben,insanlar mutlu olsun diye çabalamaktan hiç vazgeçmeyeceğim...
Kıymet meselesi mi? umrumda değil.Kendimi mutlu etmek için başkalarının iyiliğine ihtiyacım var.İnsanları mutlu etmek kendimi iyi hissettiriyor.Kimin ne düşündüğü önem arz etmiyor.
Ee o zaman abi gelir,sohbet muhabbet kaldığı yerden can bulur.Kelimelerle Dans hayatın tadına bir kez daha ve sonuna dek bakmaya koyulur.

19 Nisan 2014 Cumartesi

Duy Sesimi...!

Gözlerimden süzülen bir damla,gelip omuzlarına konsa...!

...
Onca şeye rağmen,tek bir hayaldi sana dair düşlediğim...Kısacık zamanda,  zihnimde tek  canlandırdığım...Sana dair,seninle olmasını istediğim tek anım...Tek merakım...Tek planımdı...
Şimdi nerede ne yapıyorsun bilmiyorum.Ve herşeyi unutup sadece iyi olduğunu hissetmem için rûyama gelmeni diliyorum.Belki bir gece,ansızın misafir olursun hayal dünyama yeniden, kimbilir...Belki sen de beni düşler,özlersin...Tüm duygulardan üstün,tüm yollardan farklı,bambaşka bir boyut olan  rûyalarda gelir karşıma dikilir, hayata yeniden inanmamı sağlarsın...Tüm inançların bütünlüğünde,bekliyorum seni kalbimle.Çaresizlik ne kötü imiş;yıllar geçse de önüne geçilemeyen özlemin nezninde...

17 Nisan 2014 Perşembe

Hangisinin Acısına Dağlansam?


İnsan cürmü kadar yer kaplarmış.Cürmümü aştım,cihana ulaştım.


Bugün pek sakin,sessizim...Gece 05:00 idi gözümü açtığımda.Yanı başımda duran telefonuma gitti gözüm.Saatine baktım.Epey erkendi güne başlamak için.O saatte neden uyandığımı anlamaya çalıştım.Ağrım vardı.Sanırım mide ağrısıydı.Bir kaç dakika sonra emin oldum.Çok yoğun mide ağrısı yaşıyordum.1 saat kadar kıvrandıktan sonra salona gidip ilacımı aldım.Ağrıyan mideme,bulanıyor hissi yaşatarak yanlış ilaç içmişim.Çok sonra farkettim.İlacın verdiği etki ile saat 07 sularında uykuya daldım.O zamana kadar evin ve odamın her metre karesini ezbere yokladım.Saat 7 gibi herkes ayaklanacağından benim halimi görmesinler diye uyumaya çabaladım.Kimseyi korkutmaya lüzum yoktu.Saat 9 da işe geç kaldım diye uyandırıldım.Hâlâ sancım vardı...İlaçlar içtim ama nafile.Saat 17.00 ve benim hala sancım var azalarak devam etse de.
Gece o kadar çok midemi sıvazladım ki sağ tarafta bulunan şantım bir süre sonra sancımaya başladı.Sanırım fazla ileri gittim.Önce korktum sonra bir şey olmayacağına olan inancım ile uyumaya çalıştım.
Şu dakikalarda mide ağrım baya azalsa da karnımdaki şant sancısı pek yüksek seyretmekte.Sanırım midedeki gerginlikten etkilendi.Dinlenmek gerek...Herşeye alıştım da vücudumda kablo ile yaşamaya alışamadım gitti.Herşeyden korunmaya çalışırken,kendi canımı kendim yakıyorum.Geçenlerde de taksiden inerken kafamı vurmuştum.Hemde en önemli kısmı,sağ tarafı.Neyse ki hala yaşıyorum.Hala iyileşmeye dair yüksek umutlar içerisindeyim.Geçecek biliyorum...Benden çok şey götürerek bu da geçecek...Midem tahrip oldu tüm yaşadıklarımdan dolayı ama şantım zarar görmeyecek...Ayn sıkıntınları bana tekrar yaşatmayacak...
Hani şuan sesimi duyuyorsa diye söylüyorum bunları;akıllı uslu olmak zorunda olduğunu kavrasa beni pek memnun edecek.Yoksa kendinisi pek önemli görmediğimden beni sevmeme ihtimali de var ya.Böyle olsun istemiyorum.Mutlu mesut yaşamak varken ne diye şimdi sancı çekelim değil mi...