14 Şubat 2016 Pazar

Son Günlerde

Hiiç ummadığım anda hayatımın rotası değişebiliyor.
...
O kadar çok şey ile uğraşıyorum ki fazlasıyla yorulmam gerekirken ben zihnimi binbir şekilde boşaltarak rahatlıyorum.
Gün yetmiyor bana,yapmak istediklerime. Bir o kadar da uyumak istiyorum ama mesai saatleri izin vermiyor buna.
Neler mi yapıyorum gün içinde; telefon trafiğiyle boğuşuyorum aynı zamanda mail yolu ile de hayallerimin peşinden koşmaya devam ediyorum.
işte aşağıda bahsedeceğim üretkinliğimden bir kaç parça.


 Çocukları da düşündüm,kedi severleri de.
 İnsanların çeyizlerinde dokunuşlarım olmasını çok seviyorum.Ee o zaman abartılı modeller de üretiyorumm :) 


Çocuklar için bere örmeye biraz ara vermiştim çünkü alerjik durumum bir ayı aşkın süredir düzelmedi.  bol bol kitap okuyordum bir kaç gün öncesine kadar.Ara verdim.Dün gece günlerdir elimde sürüklenen kitabımı sabaha karşı bitirdim.Bu haftasonu için uzun zamandır sinemaya gitmediğimi fark edip gitme isteği vardı ama öğlen vakti kahvaltı yapınca üşendim. Aslında üşenmek demeyelim de daha verimli bir gün geçirmek adına gitmedim.

2 gün önce bir arkadaşımın arkadaşı çeyizi için benim ördüğüm liflere göz atmak istemiş. Facebook denilen internet sitesindeki albümüme bakmış ve bir kaç modeli satın almak istemişti. Bu da bana yeni bir üretkenlik heyecanı olarak geri döndü.Neredeyse göz kırpmadan yeni model ürettim.Hala da yapıyorum.Yarına bir model daha çıkarırım ortaya herhalde. Müşteri bulmak kolay değil neticede.Bulmuşken değerlendirmek lazım değil mi?
Avonlar devam ediyor ama telefonum hala bozuk olduğu için çok ama çok zorlanıyorum müşteri ve özel ilişkilerimde.
Geçen ay ürik asit fazla çıkmıştı vücudumda. Böbrek ağrımın sebebi bu yüzdenmiş. Verilen b12 ilacı sayesinde ürik asit inmiş olmalı ki,ağrım da geçmişti. Ama son günlerde sürekli kusuyor olmamdan dolayı ilacı bırakmak zorunda kaldım. Öyle ki,otobüste ıssız bir noktada inmek zorunda kalmıştım gecenin bir vakti,geçenlerde. Kendimi toparladıktan sonra oradan geçen son otobüsü de kaçırdığımı düşünüp taksiyle e5 otoyoluna çıkıp oradan yeniden bir başka otobüse binmiştim. Bu süreç yaklaşık yarım saatlik bir zamandı ve evet biraz tedirginlik duymuştum.
İlacı bıraktıktan sonra midem düzeldi fakat bugün böbrek ağrım tekrar başladı gibi. 10 gün sonraya randevu buldum doktorumda. Tahlillerimi yenileyip duruma bir bakalım,belki ilacımın değişmesi uygun görülür de rahatlarım. Tabii bu süreci bitki çaylarıyla umarım rahat geçirebilirim. Zira en üretken vakitlerimdeyim.
Yüzümdeki alerjik belirti geçmedi gitti.Can sıkıcı hal almaya başladı artık.Verilen kremde etkisini yitirdi.

Başka ne anlatabilirim diye düşünürken,kiraz sapı ile demlediğim bitki çayımdan bir kaç yudum aldım.İçine de biraz adaçayı eklemiştim,tavsiye ederim;)
Bu aralar aksattığım biotin hapımı annem fark etmiş. Azarı işittim.Tekrar içmeye başladım.Yakında saç dökülmelerim bir nebze azalır umarım.Arada yaramazlık yapmak istemiştim sadece ama yakalandım :)

Ardı ardına aldığım olumsuz yanıtlar beni üzse de enerjimi aşağı çekmemesi için çaba gösteriyorum.Yılmak yok,olacak diyorum. İsterdim ki bana bunu söyleyen insanlar da olsun etrafımda ama hiç kimseyle paylaşmamak benim tercihim. Bilenlerle de sonucu paylaşmadığım için bu durumu ben hak ettim. Kendi kendime yetmeyi her zaman nasıl biliyorsam bu konuyu da halledebilirim.  Öyle işte,kafam dolu, vücudum yorgun,zihnim güzel olan her şeye açık... İyi geceler... Güzel bir haftaya merhaba diyelim hep birlikte...
Bol güneşli günlereee...

13 Şubat 2016 Cumartesi

Arkadaş

Evet tamda 2 gün önce yazdığım gibi,o çok uzaklardan beklediğim iletişimi kurduk arkadaşımla.Henüz sesini duyamadım zaman farkından dolayı ama onunla bir kaç kelime yazışmak bile iyi geldi bana. 
O benim için diğer arkadaşlarımdan farklıdır. Hayatımı bu şekle getirmemde çok büyük etkendir. Üç buçuk yıldır çalıştığım işime,patronuma beni tanıştıran köprü olandır.Sayesinde çok insan tanıdığım,güzel bir iş sahibi olduğumdur.
Karekterlerimiz çok ama çok farklıdır fakat bir o kadar aynı noktadayızdır.
Kendisinin doğum günü olması sebebiyle bir kaç gündür onu anıyorum evet fakat kimse bilmese de,ben dillendirmesem de o zaten hayatımda özel bir yerdedir. Lakin insanların özel anlayışı aşk ile eşleştirildiğinden bizim arkadaşlığımızı anlamalarını beklemem.Sıradan arkadaş işte deyip geçerim çoğu zaman. Ama sohbetlerimiz özeldir bizim.Kimseye anlatamadığım şeyi,ona da anlatmazken anlayan,bana yol gösterendir.Çözüme götüren,gitmiyorsam kulağımı çekendir.Ameliyat olduğumda gecenin bir yarısı sadece bir kaç saniyeliğine sesimi duymak için amerikalardan telefona sarılandır.
Giderken annesini bana emanet eden,ziyaretine gidemediğimde içimi kemiren huzursuzluktur.
Aşklar olur,yaşanır,biter ya da kalır,Bizim arkadaşlığımız öyle bir şey değil.Ne o ister şahsıma aşık olmak,ne ben. Çok daha güzel ve kopmaz bir bağ var bizim kalplerimizi ören.

Aylarca konuşamadığımızda,seni ihmal ettim affet demeyi borç bildiğimiz.
Hayatımdaki herkes özeldir benim. Her kim yer ettiyse kalbimde,önemsediğim kişidir,şüphesiz. Gelip geçilen bir kalbe sahip değilim,olmadım hiç bir vakit.Lakin her özel insanı aşk ile bütünleştiren insanların tepkisine yazma gereği gördüm bu satırları. Kötü müydü böyle düşünülmek yoo hayır kesinlikle değil. Hep olan şey zaten.Kime anlatsam ben en yakın erkek arkadaşlarımı böyle algılanacağını bilirim. Fakat insanlar beni ne kadar bilir burası mühim.
Aşk öylesi sihirli ki benim için.Bir kaç satır yazıda ifade edilemeyecek kadar güçlü ve özel. Kendime saklayacak kadar önemli ve ciddi bir mesele. Dolayısı ile yazdığım her aşka dair kelime hissettiklerimin özetidir sadece.Lakin ben aşktan bahsetmesem bile böyle anlaşılması da son derece doğal gelir haliyle.Bu sayfanın en sevdiğim tarafı,yazılanın anlamının okuyucuya göre şekilleniyor olması. Bu öylesi müthiş bir şey ki,her açıdan bakabilmeyi sağlıyor insana. Ben yazıyorum.Sonra arkama yaslanıp yorumlarınızı okuyorum. Kalemime şekil verdiğiniz,kalbimdekileri daha dikkatle süzmemi sağladığınız,anlatımıma yön verdiğiniz için teşekkürler...

Dertleşme Bir Nevi

 Kendimi ne kadar yalnızlaştırdığımı farkındayım.Öyle dolu ki kalbim,anlatmak istediğim şeyi kaleme bile alamıyorum.Daha yazmaya başlamadan,hatta ne yazacağımı bile planlamadan,gözlerimden düşen yaşları silmeye başladıysam ben,gerisini sizin hayal gücünüze bıraktım.
Geçenlerde en yakın 2 arkadaşımla buluştum,anlatmıştım size.Diyorlar ki ne kadar pozitifsin,senden öğrenemedik şu işi bi türlü.Hiç derdin tasan yok sanki.Nasıl başarıyorsun bu kadar iyi olmayı.

Verdiğim cevapla,düşündüğüm şeyler aynı değildi.
Yoksa dedi biri,bizim seni anlamayacağımızı mı düşünüyorsun. Ondan mı hep bu iyi oluşun,derdini saklamaların.

Öyle değil dedim,öyle bir şey değil. Anlatamıyorum.Hem zaten ben gerçekten iyiyim. Hayatın öyle zor taraflarını gördüm ki,ne yaşasam hafif ve kolay geliyor artık. Altından tek başına kalkabiliyorum her şeyin. günlerce üzülmeye değer bir derdim yok benim.
Böyle söyleyince onları da aldı bir düşünce. Ama sonra haklısın aslında dediler,çok fazla takmamak lazım kafaya. Senin pozitifliğinden lazım bize.
Yani onlar anlattığımı anlamadılar,ben hissettiğimi tam anlamıyla doğru şekilde anlatamadım.
Bir muamma olarak kaldı.Yani anlaşılan şu ki; ben dertsiz tasasızım,onlar negatifliğin dibine vurmaya haklı.
Varsın öyle olsun. Ben kendimi 1 yılı aşkındır gittiğim yaşam koçuma bile tam anlamıyla açamıyorken,biraz negatif duygularından bahsetsene dediğinde yok ki diyebiliyorken,kimsenin canını boş yere neden sıkayım ki.
Arkasını döndüğünde beni bırakıp kendi hayatına adapte olacak herkes,ben kabuğumdan çıktığımla kalacağım. Gerek yok...

VElhasılı kelam üstte bir yerlerde yazdığım gibi düşünüyorum zaten.
Öylesi büyük sıkıntılarla sınav oldum ki,hiç bir şeyi uzatmanın anlamı yok.Gelir ve geçer iyilik ve kötülük hali geriye kalan tadını çıkardığımız ve zihnimize güzel iz bırakan vakitler olur hep.bunların çokluğuna bakmak lazım.
Tüm bunları söylerken işte,benim de var sıkıntılarım. Kimse bilmesin de üstüme gelmesin,kalkanımı kırıp geçmesin,pozitif ruh halime zeval gelmesin diye sustuğum,kendi başıma kaldığımda da farkınd aolmadan gözyaşlarına tutulduğum bir ruh halim de var benim.
Yani şöyle bağlayalım yazıyı; iyiyim diye rol yapmıyorum kimseye.Bin şükür ediyorum her halime ve geçecek biliyorum her ne hissettiysem günün birinde.
Ammevelakin insanım ben de. Bir dostun gözüne baktığımda ağlarsam tutamamaktan korkuyorum kendimi belkide.
Bu yazı uzar gider de kendini tekrar eder. Gerçek hayatta olduğu gibi yine ne anlatmak istediğimi anlamayanlar olacaktır.Ben kendimi nlatmayı seçmiyorum halbu ki,insanlar anladıklarıyla yetinmek zorunda kalıyor bir nevi. Doğruluğunu tartma fırsatı vermeden çekiveriyorum kendimi.

12 Şubat 2016 Cuma

Hadi Sarılalım :)

Tam da böyle hissediyorum kendimi.Öyle çok derdim var ki...Hepsinin de bir yolu,çözümü var illaki.
İçim kıpır kıpır.Yarının zorluklarına hazır değilim evet,kafamda düşüncelerle uyumak kadar yorucu ne olabilir ki ama ben umutlarıma sarıldım. İçimdeki heyecana bel bağladım. Bu gece güzel düşüncelere sarılıp uyuyacağım.  Aramasını beklediğim,çok uzaklardan bir sesin hayaliyle uykuya dalacağım. Sesini duyduğumda huzur bulduğum insanı aslında öyle çok özledim ki. Ama bunu söylemeyeceğim.Beni özledin mi diye soracak,kıvıracağım.Aslında yanımda olduğu o dar vakitlerde,ona bir kez bile sarılmadım ama şimdi olsa öyle bir kucaklaşırdım ki... Belki de uzak olduğum için böyle düşünüyorum.Yanımda olsa yine ondan uzaklaşırım.Ama bilir ki benim odunsu kadınlığımın içinde onu çok seven bir kalp taşırım. O da beni etrafındaki onca "cana yakın" kadının içinde,bu karekterimden dolayı sever zaten,bilirim. "çok uzak"lardan,en yakınıma düşüverir ansızın.Kendi bile bilmez ne kadar ihtiyacım vardır bir insana,öyle iyi gelirki sanki çağırmışım gibi. Belki de kalplerimiz çağırır birbirimizi.
Mıknatısın iki ucu gibi uzak,kelebeğin kanat çırpışı gibi yakınız aslında. Zaman/ saat farkına rağmen bana ihtiyacın varsa hemen şimdi arayabilirim seni diyen bir insana ne diyebilirsiniz ki.
Çok özledim seni deseniz içinde tüm duyguları barındırmış olursunuz aslında ama diyemezsiniz. Neden mi ? Nedeni yok bazı şeylerin... Çekinirsiniz... Yanlış anlamalardan,doğruyu anlayamamalarından... O aradaki güzelliğin bozulacağından.

Elinizi kalbinize koyarsınız ve ne olur biri çıkagelsin de şöyle doya doya sarılayım içimdeki tüm enerjiyi değiştirsin istersiniz. Sarılmak enerji aktarmaktır bana göre.İyiyseniz sarılın iyilik bulaştırın,negatif hislerdeyseniz yine sarılın enerji alın, huzur alın. Ee bu kadar boşuna mı konuşuyorum gelin de bir sarılın :)

11 Şubat 2016 Perşembe

Pozitif Yaşlı

Sanırım ben artık yaşlanmaya başladım.

Aslında bugün için planlamıştık ama dün birden akşam buluşmaya karar verdik.Eskiden bir saat onbeş dakika süren yolculuğum artık en az bir buçuk saat sürüyor.. 17.30 da duraktaydım.19.15 de Kadıköy'e ayak bastım. Evet yine olsa yine yaparım,ani işi sevmeyen ben,arkadaşımın bana ihtiyacı varsa kendimi ışık hızıyla onun yanında bulurum ama sanırım artık yaşlanıyorum. Gerçekten...

O yol öyle gözümde büyüdü ki anlatamam.Evet bunda ani planları sevmememin de payı var ama ne bileyim işte,öyle.
Dünden beri üzerimde bir sakinlik var ki neden olduğunu bilmiyorum. Sanki bir kutu antidepresan içmiş gibiyim. 
Kızlar beni her zaman pozitif bulurlar ama içlerinden birinin önemli bir derdi varken bile benim hala pozitif konuşmalar yapmam şaşırtıyor onları. ee ne yapalım birlikte ağlayınca çözülmüyor sıkıntılar. Çözüm bulmak,gerekirse bakış açısını değiştirmek lazım sıkıntıyı üzerinden atmak için.
Böyle olunca onlarla beraber üzülmediğim mi anlaşılıyor acaba. O izlenimi aldım sanki,sürekli benim pozitifliğim konu olunca.
Ne yapayım ben de böyleyim. Mesela yakın zamanda bir şeye öyle çok üzüldüm ki...İfade etmem olanaksız.Tek bir kişiye bile anlatamadım derdimi. Bir kaç gün kendimi tanıyamadım bu kadar da üzülür mü bir insan dedim ve sonra toparladım. Hayat devam ediyordu. O üzüntüyü orada bıraktım,yaşamam gereken rutine,sorumluluklarıma döndüm. Daha ne kadar üzerinde durabilirdim ki,anı kaçırıyorum,güzel olan veyahut yeni oluşacak sıkıntılardan da kaçmış oluyorum.Hayat devam ediyor. Ben üzülünce hiç bir şey değişmiyor. Üzüntü evet ama yıpranmaya hayır.Çözüm bulmaya,çare olmaya hazırım her daim. Gerekirse beraber de ağlayalım ama sen kendini yıpratırken ben seni izleyemem sevgili dostum. Sen kendini önemsemiyor olabilirsin ama ben sana çözüm bulmak için dost um... Senin için bir şeyler yapabilmeliyim,hiç bir şey gelmiyorsa elimden enerjini değiştirebilirim.

Neyse... Canım sıkılıyor,şimdi Kadıköy'de olsam,bir kafede kahve içsem...Arkadaşımı beklerken yarım kalan kitabımı okusam...etrafımı izlerken belki bir kaç satır yazarım bile.Seni düşünüp hayal bile kurabilirim hatta.
Sen kim mi,hiç kimse.Ve herkes.Gözlerimden gelip geçen herkes,kalbime ışık olabiliyor. Kah sokakta yürürken,kah otobüste giderken...İzlemeyi seviyorum insanları. Hep severdim zaten.

Ayy canım çok kahve istedi vallahi. Bir arkadaş ve bir de açık hava yanında. Farkettim ki,çok uzun zamandır dertleşmedim kimse ile,belki de tüm bu yazdıklarım bir dertleşme niteliğinde.Yine de elle tutulur kalbe dokunur yazamadığımı görüyorum. Olsun...

10 Şubat 2016 Çarşamba

Son Zamanlarda Ben

Bu moddayım son zamanlarda.
Anlatacak çok şey var.Ve aslında pek bir şey de yok.
Hava mis gibi...Ruhumda çilekler açıyor...Bazende karlar yağıyor.
...

*Yaklaşık 3 ay gibi bir zamandır çalışmıyordum. Yani şöyle ki sezonluk iş yaptığımız için kışın zaten pek işimiz olmazdı ama 2 yıldır tatil yapmamıştık.Bu sene işler umduğumuzdan kötü gidince planladığımızdan da uzun bir tatil yapmak durumunda kaldık.Her gün yine de belirli müşterilerimle iletişimde olmak ve onların işlerini planlamak beni motive etse de çok yorucu bir iş temposundan bu durgunluğa gelmek hoşuma gitmedi.Kimin gider ki.!
Bu pazartesi aniden artık sezonu açmaya karar verdik ve patronumla birlikte mesaiye başladık.Ama umduğumuz gibi gitmeyen bir haftanın içerisindeyiz.Diliyor ve üzerinde çalışıyoruz ki kısa zamanda işlerimiz eski yoğunluğuna dönecek ve biz bu tempodan şikayet etmeye başlayacağız;yakındır.! :)
*İş dışında ne var derseniz bolca hastalık vardı bu kış bizim evde. Hastalık öncesi ve sonrasında şöyle düşünmüştüm.
*Hazır iş yok ve ben uzunca bir tatil yapmak zorundayım o halde bunu fırsata çevireyim,yapmak istediğim ne var ise hepsini bir bir yapayım.Öyle de oldu. Çok istediğim semt pazarlarını gezmek ve uyguna kıyafet almak isteğimi gerçekleştirdim.3-5 pazar dolaştım keyfime baktım,eve kapalı yaşadığım yazların acısını kışa girmiş gibi yapıp arada muhteşem güneşini hissettiren havadan bolca çıkardım. Sonrasında bir alerjik durum nüksetti. Öyle ki umduğundan,alışık olduğumdan çok daha ağır geçti. İlaçlarım fayda etmedi,faranjite çevirdi,bir kaç gün sesim tamamen gitti vs.
Tam o sırada ev halkı grip salgınıyla sırasıyla boğuşmaya başladı. Zaten çok sevdiğim bitki çaylarının içeriğini geliştirerek kardeşlere her gün kürler halinde hazırladım. Öksürük için baya etkili olduğunu söyledilerse de erkek kardeşi acile götürmekten kaçamadık.
Onu iyi ettik derken halam bir gecenin yarısı halsizliğe yenik düşünce apar-topar hastanede aldık soluğu.Anne,baba ve kız kardeş daha hafif atlattılar gribi.Ben her biri iyileşip diğeri hastalanırken alerjiden dolayı yaşadığım belirtilerime devam ettim aralıksız. 2-3 hafta kadar sürdü bunlar.
Artık yaşların geçiyor olmasından dolayı da korktum doğrusu. Hala,anne,baba. bir grip bile korkutabiliyormuş insanı.!
Tam bitti derken dün itibariyle yeniden 2 hastamız var evde. Grip bizi pek sevdi anlaşılan...
*Tüm bunlar dışında başka şeylerde oldu sağlığımızda.Kış boyu evet gezip tozup tatilimi değerlendirirken sağlığımla çok uğraştım.
*Bu arada 17 yıldır görüşmediğim yani orta okuldan sonra görmediğim bir arkadaşımla yeniden buluştuk. İyi ki buluştuk.Çok güzel bir kaç saat geçirdik ve bundan sonra daha sık görüşmeye karar verdik. İnşallah devam ettirebiliriz bu güzel paylaşımımızı.

*Başka ne var diye düşünüyorum yazarken aynı zamanda.Anlatmayı çok istediğim,fakat biraz daha beklememin doğru olduğu bir şey daha var ama dediğim gibi onun için biraz daha zaman...
*5 gün önce aniden bozulan telefonum,içindeki bilgilerin silinmesi,önemli anıların yedeksiz oluşu,hala tamirden gelmemesinin üzüntüsü. İletişim sıkıntısı yaşadığım vakitler.Hayatımda oluşan boşluk...
Her şeyin yedeğini alan,temkinli olmayı bazen abartan biri olarak,başıma gelen durumun ağırlığı... Hayırlısı !
Başka bir şey var mı derseniz olmaz mı! Yaşanan her vakit anlatılası bir anlam taşıyordur da farkında olmak mesele.
*Anlattığım her şeyin içinde kış boyu ihtiyaç sahibi çocuklara bere ördük mesela halamla. 150 civarında gönderi yaptık bile.Kışın en verimli aktivites bu oldu benim için.

*Bol bol meditasyon yaptım dinlendiğim bu süreçte.Beyin ameliyatından sonra ara verdiğim okumaya uzun zaman önce dönmüş olsam da istediğim hızda ve adaptasyonda değildim. Tam da istediğim gibi okuyabildim bu dinlenme sürecinde. Ardı ardına bir sürü kitap bitirdim yeni yılda. Kendime hedef bile koydum,inşallah ulaşacağım yıl sonunda.
İş durumu dengemi biraz bozdu. Uyku,yeme içme gibi sorunlar oluştu. Kısa sürede bir düzene oturtacağım inşallah.

Öyle işte. Ne kadar sadece yaşadıklarımı günlük tarzında yazayım da desem olmuyor. İllaki ucundan kıyısından duygular giriyor satırlara. Napalım bu yazar da böyle işte.Beceremiyor dümdüz olmayı.İlla sapıyor kalemi.Bildiği yol doğrumu bilinmez ama gidiyor işte bodoslama.
Dilin kemiği yok ya hani,kalemin de duru yok yani.

Sevgiler,saygılar 


23 Ocak 2016 Cumartesi

Pahalıya Patlar Bazen Yenilenme Süreci !

İstediğin kadar koru kendini. İstediğin kadar farkında ol kendinin. Olacak hiç bir şeye engel olamıyorsun,bilmiyorsun.!
...

Ben ki atmayı sevmem hiç bir şeyi. Hele bir kağıt parçasına yazılı notlar ise,en önemsizi bile saklanır yıllar yılı. Çocukluğumdan bu yana bazamın altında dosyalar halinde sakladığım bir sürü yazı,not,mektup vs vs  vardı. Artık atma zamanı diye düşündüm bir gün. Atayım ki yerine yenileri gelsin ve üzerimden "yük" kalksın.
Saatler sürdü bu atma/ yenilenme süreci.Gece fark ettim ki bu tozlu anılardan kurtulma evresi bana pahalıya patlamıştı. Toz akarı alerjim için gerekli özeni gösterip maskemi takmadığım için alerjik faranjit baş gösterdi. Boğaz ağrısı gittikçe ilerledi ve ses kısıldı. Bugün ise öksürük de başladı.
Günlerdir içilen alerji ilaçlarına,çeşitli bitki çaylarına rağmen önemsenecek düzelme gerçekleşmedi. 
Yani demem o ki,ben grip olmam, sıkı giyinip soğuk algınlığına da tutulmam diyordum. Al işte ! Tedbirsizlikten ne hale geldim. Nerede kaldı soğuk algınlığından farkı.
Yüzümde beliren çok sayıda sivilcenin yaraya dönüşecek boyuta gelmesi de cabası.
Sesim öylesi kısık ki karşı koltukta oturan halama günlerdir söylemeye çalıştıklarımı duyuramıyorum da yanına gidip dokunuyorum bir baksana yahu diye anlatıyorum. çoğu zaman da zaten ikinci kere tekrarlayacak mecalim olmadığından vazgeçiyorum.
Diyeceğim o ki, ne olacaksa oluyor. Allah bir yol çiziyor,biz yürüyoruz. Tedbirli olmak,önlem almak nafile. O'nun istediği vakitte istediğini yaşamamız için unutturuyor bize doğru bildiklerimizi,almamız gereken önlemleri.
Velhasılı kelam bu da geçer Ya hu ! 

5 Ocak 2016 Salı

Eyy Hayat

Nasıl anlatayım bilmiyorum ki...
Seviyorum işte seni hayat.
Zorsun evet... Ve belki sen beni benim seni sevdiğim kadar da sevmiyor olabilirsin.Olsun...
Ben kendimden sorumluyum.Ve ben seni çok seviyorum.
Yeter diyorsun artık,pes etmemi bekliyorsun.Etmiyorum.
Sen bana zarar verdikçe ben güçleniyorum.Bu demek değil ki bundan hoşnutum. Ben de sakin,sessiz bir hayat istiyorum. Ve sen beni yormayı seçiyorsun. Pes etmiyorum hayat,ben seni senin beni sevmeme ihtimaline rağmen çok seviyorum.
İnatlaşmıyorum da seninle.Sevmek zorunda değilsin nihayetinde. Ama lütfen benim içimdeki yaşam enerjisine de karışma.  O bana bu yaşa kadar her yılımdan,her yaşımdan tane tane topladığım en değerli hediye. Hediye hediye edilmez derler ya hani. Ben herkese pozitif hayatlar hediye etmek için elimden geleni yapıyorum. Birine bir nebze enerji verebilirsem ne mutlu bana.
Yani hayat; sen ne yaparsan yap da bana karışma. Ben senin bana verdiklerinle değil, ilmek ilmek örüp,adım adım ilerlediğim yolda kendi kazandıklarımla mutluyum.


3 Ocak 2016 Pazar

Bu Ne Menen Enerji

Yazmayı özledim.
Sanarsınız ki yıllar evvel son cümlemi not düşmüş idim.Halbu ki saatler geçmiyor ki bir yerlere not düşüyorum kalbimden geçen kelimeleri.
Anlatmak istediğim hep çok şey vardır benim. Ve hiç bir şey yoktur aslında hep derim; cürmüm kadar yer işgal ederim.Eh nihayetinde ufacık bir insancığım.
Diyorlar ki nasıl dayanıyorsun hayatın sana verdiklerine.
Ne yapayım? İsyan edince düzelecek mi şartlar?Ben mutlu olmayı seçiyorum. Hastamıyım, canım mı sıkkın, çok mu üzdü birileri, bir şeye mi kızdım, kırdı mı en sevdiğim insan...Ben mutlu olmaya odaklıyım. Yapabildiğim kadar,olabildiği kadar kısa tutmaya çalışıyorum bu olumsuz ruh halini.
Varsın deli desinler..Denge mi sorgulasınlar...Nereden geliyor bu enerji deyip dursunlar...

Bir ben var benden içeri...
Ben mutlu olmayı hak ettiğimi biliyorum. Ve kendimi sevdiğim herkesi mutlu etmeye adıyorum.
Evet zor dayanıyorum şuan. Duvarlara vura vura,birine sarılıp onu hırpalaya hırpalaya ağlamak istiyorum. Öte yandan kendime bir tokat atıp,kendime getiriyorum. Sadece zaman diyorum... Zaman düze çıkaracak seni. Sabretmek zorundasın.Başka yolun var mı?
Yerinden kalkamıyor musun, kalk.

Konuşacak halin yok mu, konuş.
Yürüyünce canın mı yanıyor,yansın,yürü.
Git gidebildiğin kadar.Sen sınırlarını zorla.Zorla ki düzelsin şartlar.Gelsin şifa,gelsin iyilik,gelsin mutluluk.Aa pardon o zaten senin varoluşunda var.
Fark et kendini. Geç olmadan yaşa. İnsanlar konuşur, sen yaşa.

Ya da ben delirdim sen aldırma.
Tek bildiğim; hayatımı ilmek ilmek kendi ellerimle ve doğrularımla şekillendirdiğim.

Mucizeler kapısından ben böyle geçtim. Yerinizde olsam,bana kulak verirdim.



2 Ocak 2016 Cumartesi

Uyku Kaçkını

Yeni yıla ilk defa böyle enerjik böyle güzel,böyle mutlu girdim.
...

Gecenin 03:21'i
Uyku tutmuyor...Yedim içtim,seyrettim,okudum,şimdi sıra yazmakta sonra ne yapacağım bilmiyorum.

Tek bildiğim acı çektiğim. 
...
Biri masallar anlatsın bana,bir köşede sızıvereyim...
-----------

"Bu da geçer ya hu"  diyebilse de insan,gözyaşlarına hakim olamıyor bazen. Ee çünkü insan_ız...Zaaflarımız/zayıflarımız kadarız... Güçlü olmak için arada acıya ihtiyaç duyarız.yoksa nasıl toparlanırız da dünyanın ciddiyetine varırız...