14 Nisan 2014 Pazartesi

Rûya_lar

Rûya görmek istemediğimi çok kez söylemiş,içten geçirmiş ve hatta O'na dillendirmiştim,kelime haznem yettiğince.Olmadı,olmuyor.Rûya görmeye devam ediyorum.Bazen güne mutlu başlıyor bazen de sırf gördüklerim sebebiyle ağlayarak uyanıyorum.
Böyle olmasın,ben hiç rûya görmeyeyim istiyorum.Öyle olmuyor.Ben yine her gece bir çok insan ve olayı rûyalarımda yaşıyorum.Anlatsam anlaşılmıyor.Sussam bana aykırı.Ahh bu rûyalar akla zarar...

12 Nisan 2014 Cumartesi

Melek Değiliz Hiçbirimiz !




Öyle kızarsın ki kendine,
yine de yaparsın yapacağını.
Hata yaptığını bilirsin aslında,
ve bilirsin her karşına çıktığında vicdanına bedel ödeyeceksin.
Yine de yaparsın yapacağını.
İnsansın sonuçta.
Amaç mutlu olmak ve nispeten mutlu edebileceğini ummaksa,bir an bile düşünmeden yaparsın...
Ne kadar düşünsen de,kalbinin sesi zaten seni o yola sürüklemiştir çoktan.
Nihayetinde sen kötü birşey yapmadığına eminsin lakin kötü insan olmaktan geri kalabilmiş değilsin.
Böyle bir kaosun içinde tek bir kare kalır akılda.Hafif bir gülümseme...
Hayat bu;birileri tebessüm ederken belki de bir yerlerde çığlıklar yayılıyor evrene.
Nitekim,kaçımızın umrunda kendi dışımızdaki dünya.!

........
Ve bilirim ki;kimse melek olmadığı gibi,ben şeytan değilim.!


05.02.2013 tarihli blog yazımdan...

11 Nisan 2014 Cuma

Sürpriz /Doğum/ Günü


Bir öyle bir böyle...tuhaf günler gelip geçmekte...Ruh pek bir sarsıldı bu ara.Bazen düşünüyorum da kimin bedduası tuttu acaba.Tam bir şeyler iyi gidiyor derken tepetaklak oluveriyorum.Neyse efenim geçecek biliyorum.Her zorluk bir düzlüğe varacaktır muhakkak.
...






Günlerdir herkeste bir hazırlık,aldı başını gidiyor.Bugün kız kardeşimin doğum günü idi.Bunu duyan en yakın arkadaşım,arkadaştan öte can yoldaşım dedi ki ben de bir hediye almak istiyorum kardeşime.O zaman dedim 10 nisanda bekliyoruz sizi evimize.Merve'ye sürpriz yaptık.Kimin geleceğini bilmeden beklemeye koyuldu.Merve'den 3 gün sonra annemin doğum günü idi.Sinem ona da hediye alıp aynı gün kutlama fikrini öne sürdü fakat ben hediyemi annemden kaynaklanan bir takım sorunalr sebebiyle hazırlayamadım.yarına kaldı.Annem Sinemler gelecek diye onlara bir hediye hazırladı.Minik oğluşumuz paket açmayı çok sevdiğinden bir hediye de ona hazırlandı.Ama annem aslında kendine de hediye verileceğinden habersizdi.Ben herşeyi biliyor içten içe herkes adına seviniyor ama kimseye bir şey söyleyemiyordum.İçimden ettiğim tek duam nolur bu sürprizi elime yüzüme bulaştırmayayım oluyordu.Malum öyle bir vaka olmuştu.Korkar oldum insanları mutlu etmeye adım atmaya.Yine de korkunun ecele faydası yok tabii,girdik bu gece insanları mutlu etmek için bir yola.Hepsi bir yana aylar sonra mutfağa girip neredeyse tüm menüyü tek başım ahazırlayabilmenin çok büyük keyfini yaşadım.
Annem hediye hazırlığı için uğraşırken,önce bana özel baharatlı mantarımı yaptım ardından en sevdiğim patatesli tavuklu börek.Bir gece önceden zaten sarmayı hazırlamıştım en incesinden...Mercimek köftesi de anne elinden çıkınca herşey tamam oldu.Misafirlerimiz geldi.Anneme hediyeleri şahaneydi.Bir güze bluz ve saksıda gül.Merveye çok sayıda hediye bir de oyuncak Haktan'dan ablasına.
Annem de ayırmamıştı zaten Haktanı,Merve'den.Ailece bir fotoğraflarını minder üzerine bastırıp hediye etti.Bir de arkadaşlarıma en sevdiğinden çerçeve.
Kimse kendine hediye geleceğini bilmeden birbirine hediye almış oldu böylece.
Ne keyifli,ne güzel bir zaman dilimi idi yine.Onlarla,arkadaşlarımla geçen her zaman gibi yine huzur doldu haneme ve gönlüme.Yoruldum evet ama hâlâ sancılarımın gelmemiş olmasına şaşmamalı.Mutlu insan hasta olmuyor kolay kolay.Moral en büyük etken her zamanki gibi.Gözümün ağrısını saymıyorum tabii.Göz tansiyonu tavan yapmış olmalı ki,ağrı nüksetti.Velhasıl_ı kelam kız kardeş geldi 25 yaşına.Ablası dirildi kalktı ayağa.Onu mutlu etmek,onu mutlu görmek...Hayatımdaki herkesi mutlu görmek istiyorum artık.Ne kimse aksi bir duyguda olsun ne de bana negatif enerji versin. Herşey artık yerli yerinde ve lütfen yolunda ilerlesin.
İyi ki doğdun kardeşim...bir buçuk ay sonra da diğer kardeşim doğacak inşallah.O arada başka doğumlara da şahit olacağız mutlaka.Herkesin hayırlı ömürler yaşayabilmesi umuduyla...

9 Nisan 2014 Çarşamba

Nahoş Yenilik

Nahoş şeyler olur bazen.Hoş karşılarsın.O'ndan gelen herşey Amennadır.
Ama herşey de O'ndan gelmez ya.Onun verdiğini düşünüp susarsın.Sessiz kalışın Ona itaat edişinden,varlığına hürmetindendir.

...
Son zamanlarda pek güzel şeyler olmuyor hayatımda.Doğrusu bu ya bazen kızmıyor değilim hayata.Ama kendim öyle değerli,öyle önemliyim ki.Bana bahşedilen bu canı üzmeye,kırmaya,bu denli bunaltmaya da hakkım olmadığını biliyorum. Ya da ben o hakkı kendime vermiyorum.
Diyor ki bu sabrını neye borçlusun
Diyorum ki içimdeki güç tüm hücrelerimi sarmakta.Ben nasıl yenilebilirim ki ancak yenilenirim hayata.
...
Ve bu yazıyı yazdığım esnada harika şeyler oldu hayatımda.Tesadüfe inanmam bilirsiniz.Ben çağırdım,güzellikler geldi...!


Küçülsem Biraz

"Mimoza Sürgünü;Küçülsem Biraz"
Yok olsam hatta.Hiç olsam...Kaybolsam...Varlığım unutulsa...Tanımamış olsam,unutsam kendimi.Unutulsam...



" Biraz küçülsem diyorum.Biraz azalsam.Daha sade,daha düz,daha yoksul olsam.
Bu kadar çok giysi,bu kadar çok kitap,bu kadar çok takı.Bu kadar çok kablo . . . Bunca yüz.Bunca haber,bunca yol.Bu kadar çok mesele.Elimi verip kolumu kurtaramadığım beyhude.Böyle olmasa.
...Zihnim bu kadar dolu olmasa.Bir ziyaret,bir mektup,bir armağan,harikuladeye dönüşse.
Bu kadar büyümesem,bu kadar dağılmasam.Bu kadar dağılıp,parçalanmasam.Ne olur biraz küçülsem.Biraz sadeleşsem.Biraz ayıklayabilsem kendimi.Biraz azalsam.
...Biraz şaşırsam.
...Sadeleşsem biraz,görüşümü keskinleştirsem. 
...Bir benden ibaret kalsam....Hayata kablolarla tutunmasam.Bu kadar çok şifrelerim olmasa.Herşey bir  düğmeye,bir tuşa dokunmaya baksa.Hayatıma giren her kolaylık,fıtratımdan bir parça koparmasa.
...
Duru bir görüş bahşetsen bana ya Rab.Herşeyin yerli yerinde durduğunu,ağır ağır döndüğünü,sakin sakin aktığını görmeye yetecek bir bakış.O bakışta, bu kadar çok olmasam.Tek yörüngede tek merkezde toplansam.Yekpare olsam.Kesrette dağılmasam.

Küçülsem.Tek noktada toplansam.Yaşam büyük amenna.Ama ben biraz azalsam.Sadeleşsem. Durulsam."

Kendimi okuyorum sanki Nazan Hanım'ın kaleminden.İçim ağırlaştıkça kitap beni çağırıyor yanına.Gel diyor gel de başka bir surette fark et kendini.Sen seni biliyorsun da kimse anlamıyor ya hani. Boşver herkesi.Sen kendin için yaşa.Kıymet bilmesin insanlar.Sen kendi kıymetini boşa harcama.Üzüldüğün şeyleri tekrar düşün de,dön bir bak kendine.Ne değişiyor boğazına düğümlenen yumrudan başka.Gün geçtikçe artarken ağırlığı,dünya duruyor mu yerinde.Sen aynı sıkıntılarla yaşlanırken, evren yenileniyor farkında değilsin.Fark etsen ne olacak ki,çare sen değilsin.Kim ki tek başına çözebilmiş her sorununu.Her ne kadar yalnızız desek de dilimizden,kalbimize gönderemiyiz bu inanç dışı kelamı.Hep ihtiyacımız var birilerine.Hep de olacak iyi niyetli kalplere.Kalp herkes de var da iyi niyet nerede(!) 




8 Nisan 2014 Salı

Şaşırtan Sakinlik

Sen nasıl bir insansın böyle dedi.
Eyvah dedim yine ne yaptım acaba
Gözlerimi devirmiş suçlu bir çocuk gibi bakarken yüzüne ve beklerken cezamı,devam etti.

Sen dedi...Nasıl bu kadar sakin ve sessiz olabiliyorsun.Ne zaman silkelenip de yeter artık diyeceksin.Pes etmeye niyetin yok mu senin...

Ben seni izlemekten,bildiklerimi anlamaktan,anladıklarımı düşünmekten yoruldum.Uyku girmiyor gözüme.Ne yediğimi anlıyorum ne içtiğimden tat alıyorum.Sen nasıl hala normal bir insan gibi yaşıyorsun.Üstelik fazla normalsin...Çok sakin,çok sessiz,çok uysal...Bu sen değilsin...

Ne yapmamı istersin?

Baş mı kaldırayım...Neden bunlar oluyor diye sorgulamıyorum mu sanıyorsun...Çıkış bulamadığımda içimdeki mezarların çoğaldığını biliyor musun.?
Ben gittikçe küçülüyorum da içimdeki dünya ağırlaşıyor.Yaşam hızla içime doluyor ve ben boğuluyorum...Boğulurken bağırabilir mi insan...Ben ölüyorum der mi,diyebilir mi...Acı çekmez mi hiç.! Peki ya çektiği acıyı dillendirebilir mi en dibe vurmuş halde iken...

Ben denizin en dibinde,deniz kabuklarının üst üste konarak yaratıldığı noktadayım.Elimi değdirsem batıyorlar.Kanayan elimi boğulduğum suda temizliyorum.!
Genzime kaçıyor kanlı sular...Kurtarıcım yok...Sadece Ona sığınıyorum.Bir güç verir de bana alırsa boğazımdaki düğümü çözülürüm o zaman...Yoksa şimdi dipsiz kuyularda imdat bekleyen aciz bir kuldan başka şey değilim...Susmuyorum yani ben,susturuldum ilahi güç tarafından...Sabrım da ona olan saygıdan,suskunluğum da onun bana bahşedeceği güzelliklere olan merakımdan...


6 Nisan 2014 Pazar

Benim Hayatım...

2014 yılını sevmedim.2013 yılını da sevmemiştim.hayatımı 1 yıl kadar geri almak geçen yıl bu günlere gitmek istiyorum.Ama düşününce aynı yoldan bir kez daha aynı zorluklarla yürüyeceksem,kaldıracak gücümün olmadığını düşünüyorum. 2013 ekim-aralık ayları arasında hanemde 4 ameliyat ve bir hastane yatışı oldu.
önce babam iki gözünden sonra halam bir gözünden ameliyat oldu.Akabinde annem beyin damarlarındaki rahatsızlıktan dolayı 4 gün hastanede yattı.Ömrümden ömür gitti. Tam iyileşti derken benim problemlerim başladı.Ve 1 ay içerisinde ameliyata hazırlandım.Henüz yılı bitirmemiştik ki evimde 4 ameliyat bir de annemin hastane dönemi vardı.Bunlar bana ağır geldi.Üzerime mezarlar yapıldı sanki.topraklar atıldı kova kova.
Hiç bir zaman normal bir insan olamadım ben.Bu yöndeki umut ve hallerimi de artık rafa kaldırdım zaten.Ama hiç değilse biraz iyi günler geçirmek,diğer tüm insanlar gibi,olağan şeylere sevinmek,gerçekten mutlu olduğumu hissettiğim zamanların bana da uğradığını bilmek isterdim.
Hayatım sınav ile geçiyor benim.Sabrım tükeniyor.Eskisi kadar kuvvetli değilim.Hiç değilim.Hayata 1-0 değil çok sıfır yenik başladım ben.Büyüdükçe yenildim...Aslında düşününce hiç bir sınavı veremediğimi görüyorum.Üstüne eklenerek devam etmiş problemler.Ben kendimi kandırmışım...İyiyim sanmış buna inanmışım.Hep herkes gibi olduğuma inanmış,aslında hiç kimse gibi olamamışım.Hayattaki tek amacım yaşamak oldu benim.Ölmekten korktum hep...Hem de çok...Ama hiç ölme ihtimalim yokmuş gibi ecelimi bekledim herkes gibi.
Beyin ameliyatına girerken dedim ki;ben bu hastalıktan ölmeyeceğim...Bu kadar mücadeleye yenik düşemem.Allah'ım sınav notumu burada verme benim.Sınıfta kalmak istemiyorum.
...
Önce yemek yemeye başladım,sonra adım atmaya.Yürümem çok zaman aldı.Oturmam daha geçti.Görme problemleri önce buğulu görme,sonra çift ve kırık görme ile devam etti.Bulanık görmeler çok uzun zaman devam etti.Baş ağrımın ilk günlerde olmaması korkutucu idi. Karnımdaki ağrı ise kesintisiz saatler devam etti.Hala var ve hep de olacak.!

Ameliyattan hemen sonra sırtımdaki allerjiden kaynaklı yaralar ömrümden ömür aldı.Tedaviler,doktorlar,hemşireler,baş hekimler...Sanki ölüyordum...Korktum...Alerjiden ölmezdi kimse ama içimdeki mikrobu temizleyemeyecekleri ihtimali,korkmak için yeterli idi,şant enfeksiyon kapabilir bu yüzden çıkartılması gerekebilirdi.Neyse ki geçti.Ama 1 ay boyunca kaşıntılar devam etti.
Ve hemen akabinde omzumdaki incinme.Ameliyatta şantın geçiş yolunda zorlandığı için sağ omzumun incinmesi...Hala geçmedi...O sebeple aylarca çanta kullanmadım.Şimdi ise tadını eskisi kadar vermese de hatırlatıyor kendini.
Her gün biraz daha uzun yürüyebildim.
Reflekslerim gelişti.
Sıfırdan yeniden tutmayı öğrendim bir şeyleri.
Konuşmayı da en baştan öğrendim sayılır.İnsanları dinlemeyi,anlamayı hele de cevap vermeyi.Kararlar almayı...Ki işin en zor kısmı o idi.
Adaptasyon problemi çok fazla nüksetti.Bu kadarına hazır değildim ben.Önceleri insanları sadece bir kaç dakika dinleyebilir iken zamanla süre uzadı.Tahammül sınırlarım genişledi.
Telefonla konuşmaya da alıştım zaman içinde.

Şimdi artık görünüşte herşey eski halinde.Ama hayır asla eskisi gibi değilim.Aynı keyif,aynı yaşam enerjim kesinlikle yok.Sadece numara yapıyorum.Benim için emek veren insanları daha fazla üzmemek için çaba gösteriyorum.Yine de herkesi üzdüğümü biliyorum.Ama bilmek yetmiyor bazen.Telafisi olamıyor bazı hal ve hareketlerin.Kimse ama hayatımdaki hiç kimse benim ruh halimi,hayattan ne beklediğimi,ne için mücadele ettiğimi,yaşamayı ne kadar istediğimi ve aldığım her nefeste ne kadar iyileşmek için ömrümü mücadele ile geçirdiğimi bilemez.Anlayamaz...Anlatamam da zaten.Anlaşılamayacağını bildiğim bir şey için mücadele edecek gücüm yok benim.Tek bildiğim yenik başladığım hayata daha çok yenildiğim.Asla sıradan biri olamayacağım.Ve önceliklerimin herkesten farklı olarak sadece ama sadece yaşamak olduğunu bilirim.Hala umutla,hala inançla.İyileşemiyor insan bu hastalıkta.Her an tıkanabilir şant diye düşünmeden geçmiyor zamanım.İki arada bir derede biraz gülümsersem kar sayıyorum işte.yoksa yeniden aynı günleri yaşama olasılığım ortadan kalkamayacağı için ben de kendimi çok iyi hissedemiyorum.bitti o günler,geçti,diyemiyorum.Denilmiyor.Hele ki kafamın yarısı uyuşuk iken...Geçme ihtimalinin geçmemesinden daha fazla olduğunu bilir iken.

Şimdi her mide bulantısı,baş dönmesi ya da ağrısı korkutuyor beni.Hele hatırlayamadığım bazı noktalar olduğunda şuurum mu kapanıyor diye düşünmek var ya.Siz sağlıklı insanlar bunların yükünü bilemezsiniz.Sizin hayat telaşınız ile benim yaşama bakış açım bir değil olamaz...Ne kadar çabalasanız da beni anlayamazsınız.Her adımımda yürüdüğüm için şükretmek ne demek kaçınız bilebilir ki bunu? Ve sırf yürüdüğüm için sancı çektiğime üzüldüğümde araftaki sınavımı kim anlayabilir? Gözüm ağrıyor,acaba şantım tıkandı da gözümde yeniden ödem mi oluştu dediğimde annemin nasıl çantasını alıp kapıya çıktığını,doktorumu arayıp geliyoruz orda mısınız dediğini,gittiğimizde göz tansiyonum olduğunu öğrenip çok şükür bir şeyimiz yokmuş deyişimizi anlayabilir misiniz.Çok fazla şey bilip de kimseye söylemeden,kimseyi korkutmadan ama tüm ihtimaller aklın bir köşesinde yaşamak nasıl bir yüktür anlar mısınız...Bildiklerimin altında ne kadar ezildiğimi tahmin edebilir misiniz...
Hayatım yazmak üzerine kurulu iken,patronuma kafamı toparlayamadığım için makale yazamayacağımı anlatmak ve öncesinde bunu kendi içimde kabul etmek sürecini düşünebilir misiniz.Ya geçmezse...Ya kendimi ifade edemezsem ben diye uykusuz kaldığım geceleri hayal edebilir misiniz...? Hala kitap okuyamadığımı mesela...

Kaçınız yürürken karnınızda bir el hissedersiniz ve bu el sizin yaşamsal kablonuzu çekiyor,geriyor,sizi zora sokuyordur ki.

Siz tüm bunlara rağmen gülümseyip,hiç bir şey yokmuş gibi davranmayı biliyor musunuz? Kimse bana beni anladığını,anladığı halde eleştirdiğini ya da yadırgadığını vs vs söylemesin.Her şeyi söylesin ama anladığını asla.Sadece kendimi biraz daha rahatlatmak,iyi hissetmek için yazıyorum ben.Anlaşılmak gibi boş bir kaygı içinde değilim...

Şimdi sırf ailem ve kardeşlerim için yaşıyor hale geldim.Kız kardeşim beni bir yerlere götürmek istiyor her fırsatta.Beni mutlu etmek bir yana,her anını benimle geçirmek istiyormuş.Ya ölürsem diye çok korkmuş ve bana olan sevgisini daha fazla göstereceğine söz vermiş.bunları bilmek insana ne hissettiriyor anlayanınız olabilir mi acaba. !
Ben şimdi sırf o üzülmesin diye onunla daha çok zaman geçiriyor,iyi olduğumu görmesini istiyorum.Arkadaşlarımla plan yapmamı benden çok o istiyor ve bir çok zaman organizasyonu yapıp beni evden göndermeye çalışıyor.Biliyor ki evde oturan,tv izleyen bir insan olamadım hiç.Şimdi buna istekli olmam onu benden çok mutsuz ediyor.Yolda iken arıyor,döndüğümde kapıda karşılıyor.Resmen ömrünü bana adamış durumda.Ben kardeşlerimin ve bazı insanların bana olan ilgisine,altında yatan sebeplere dayanamıyorum.
Beni minibüse yalnız bindirmek istemeyen arkadaşımın hassasiyeti,gözlerini benden ayıramayan arkadaşımın ailemden izin isteyerek beni evden dışarı çıkarma çabaları...Taksiyle gidelim nolur diye yalvarışı.yüzün neden beyaz senin ağrın mı geldi yoksa diye telaşı...Bunların beni ne kadar üzdüğünü siz anlayamazsınız.Herkesin normal şartlarda ilgi gördüğü için sevineceği şeylere benim neler hissettiğim konusunda fikir yürütemezsiniz.

Hayatım bir ameliyatla değişti benim.Çok değişti.Mutlu olmak için,sebeplere ihtiyacım var...Bir şeylere tutunmaya,yeniden hayal kurmaya,kurduğum hayallere inanmaya ihtiyacım var...Beyazlamış saçlarımı görmezden gelip,siyaha boyar gibi yaşadıklarımı görmeden yaşamaya ihtiyacım var...

Yani uzun lafın kısası ben bu sabah aldığım bir haber ile tarumar oldum yine.

Bizim eleman düşmüş,kafasını vurmuş hastanede imiş.İnşallah iyi doktorların elindedir ve olabilecek tüm tehlikeler değerlendirilir.

...
Son dakika/elemandan haber:düşüp kafasını yarmış.bir kaç dikiş atılmış...


hidrosefali ve şant ameliyatı ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız...

VEEE YÜÜZZZ :)



/görüntü anlayışınıza sığınarak kaldırılmıştır./

Üstte gördüğünüz tasarım benim küçük kardeşimin bugün için hediyesi.Ablasının canı...Bitanesi...Herşeyi...Yüzüne baktığında dünyanın tüm güzelliklerini yeniden farkettiği...Gülen gözleriyle yaşama daha bir dikkat kesildiğim...Canımın canı...Kokusunu içime çekip ömrümüzce ayrılmak istemediğim...Ona bir şey olmasından çok korktuğum,kimseye dillendiremediğim.Ablacım çok uzun zamandır hastasın, bak sana ne hazırladım;Yüzüncü günün kutlu olsun.Artık iyileş olur mu dedi. O an ona nasıl yansıdığımı düşündüm.Ben iyi olduğumu sanıyordum ama kimbilir o nasıl görüyordu.İçinde nasıl anlamlandırıyordu beni,bendeki değişimleri...İyiyim dedim...Senin görmek istediğin kadar iyiyim.Artık hastalık bitti.

4 Nisan 2014 Cuma

Kendini Tanıyamazsın.../Seni Seveni Tanı




Aylar önce Üsküdar'da arkadaşlarla birlikte tiyatroya girmeden hemen önce,camînin bahçesinde oturmuş bekliyordum.İşte o zaman oturduğum banktan bu güzel ağacı çekmiş o günü hatırlamak için cebimde saklıyordum.
Aynı gökyüzünü paylaşırken,ayrı düşer bazen insan.Zaman,mekan kavramını yitirir.Bir kaç kuru dal arasından sızarsın onun gökyüzüne.Kuş olup camının önünde bitiversem dediğin gün gibi şimdi aynı gökyüzünü paylaşmanın sevinci ile nefes alırsın...Bu da güzeldir.En azından hâlâ varlığından haberdarsın_dır.

Ey sevgili,dalların arasından görebildiğim gökyüzüne aynı anda birlikte bakabilmek ne büyük mutluluk.Birlikte nefes alabilmek,aldığın nefesi hissedebilmek,kalp atışlarının hızını takip etmek,sinirlendiğinde yanında olup sakinleştirmek,kalp kırıklıklarında,yer yüzündeki güzel şeylerden bahsedip umut olmak o güzel yüreğine,bilsen ne güzel şeyler bunlar.Yanında olmak senin...Hayatında bir parça olmak...Puzzle misali yaşamında,köşe parçalardan biri olup tüm puzzle ı birleştirmek...Onsuz olmayacak bir temanın en özel bölümünü oluşturmak...Bilsen ne güzel seninle kurulan hayaller...Sen ahh bilsen sevgili,olmayışının zedelediği yüreğimi...Sensiz virane olan gönlümün,gelişinle çiçeklendiğini...
ahh sevgili sen bilsen,senin için her gün yeniden yeşeren sevginin,nasıl ipekler  içinde saklanıp,gün ışığından bile korunduğunu...
Eyy sevgili...Sen bilsen tüm yürek çarpıntılarımın sana ahenkle dans ettiğini...Bir bilsen ki senin için senden çok,seni Yaradana duacı olan bir kalbin varlığını...Bilsen ki,sen varsın diye umutla yaşayan bir gönlün,yokluğunla kan revan olduğunu...
Sen sevgili bilsen ki yokluğun lügattan silineli çok oldu.Varlığın bu bedende can bulunca,bir başka kişilik bir başka insan doğdu...Seninle büyüdü.
Sen bilsen ki senin değerin pırlantaların,elmasların karşılık olamayacağı kadar pahalı.Paha biçilemeyecek kadar değer dışı.
Bilsen ne değişir ki...Sen kendi kıymetini bilemezsin...İnsan kendini ne kadar tanıyabilir ve ne kadar sevebilir ki...Hep bir başkasına olan sevgimiz değil midir dillendirdiğimiz...Kendimize ne kadar değer biçebiliriz...
Bu yüzden sevgili,anlayamazsın bahsettiklerimi...Latifelerimdir,senli kelamlarım...Kalemimin can oluşudur,yüreğimdeki susuşlara.Susmaktan kurumuş yürek kapılarımın dillerinin çözümüdür.Kelimelerimin son nefeslerini verirken döktüğü gözyaşlarıdır...
Sen anlayamazsın ne demek istediğimi ve aslında neden bahsettiğimi.Çünkü sen ey sevgili,bilemezsin hiç bir zaman esas değerini.
Ancak birileri anlatır,sen dinlersin.Lakin tam anlamıyla bilmen için,bir başka gönle seyahat etmen gerekir ki onu da iyi seçmelisin.Doğru kapının anahtarı paspasın altındadır fakat yanlış kapıya gittiğinde elinde anahtar olsa ne çare.Pas tutmuştur kilidi açamazsın.


24 saat önce tanıştım aşağıdaki şarkı ile.Aramızda çok sıkı bir bağ oldu.siz de dinleyin isterim,aynı duygularda buluşmayalım lakin müziğin evrenselliği sarsın hücrelerimizi.

tıklayınızz...




1 Nisan 2014 Salı

Aynı Kalpte İki Kırık

Bugün öyle bir gün ki; iki farklı yerimden,iki farklı insan tarafından,tam  iki kez kırıldım. Kırıldığımı,kırmadan ifade ettim fakat kırdıklarını kabul etmediler.
Çünkü ben onları onların beni kırdıkları yerden kıramayacak kadar değer veriyor_D_um
Sonuç;küçücük avuçlarımda taşıyamayacak kadar çok parçaya ayrıldı kalbim...Kırıklarımı onaracak yeni bir buluşa ihtiyacım var...

---
Kırdığın yerden kırılma sakın olur mu.Bu ağırlığın altında kalmana gönlüm razı olmaz çünkü.