Hiçbir mecburiyet olmadan,sadece kendim için kendi istediğim gibi hareket ettiğim bir gün... Ne güzel olurdu. Hayali bile çok iyi hissettirdi.
Hiçbir mecburiyet olmadan,sadece kendim için kendi istediğim gibi hareket ettiğim bir gün... Ne güzel olurdu. Hayali bile çok iyi hissettirdi.
Sabah 7.30da uyanıyorum. 8e doğru telefonlarımı sessize alıp,onun odasına gidip tekrar uyuyorum. 9 a doğru uyanıyor. Anneteyze hadi kalkalım. Ee zaten çoktan işe başlamış oluyorum. Birlikte kahvaltı etmek için mutfağa girerken ona bir çizgi film açıyorum. O esnada çalışmaya devam. Pektabiki sürekli sesleniyor ve asla cevapsız bırakmıyorum. Bir tane çizgi film yeter. Kahvaltı ardından oyun. Oyun ve tekrar oyun. Tüm o süreçte çalışmaya devam. Her gelen müşteri talebine anlık dönmek mecburi. Ve her iletişim kurulan müşteri detayını cümlesi cümlesine ekran görüntüleriyle ofisle paylaşmak da mecburi artık. O arada telefon da çalıyor. Kızı kucağıma alıp sessiz olmasını söylerken,müşteriyi ikna etmeye ve sorun çözmeye odaklı olmak kolay olmuyor ama oluyor çok şükür. Böyle böyle geçerken dakikalar,saatler yemek saati yaklaşıyor. Kıza bir meyve tabağı hazırlarken ahh unuttum tahin pekmez bir kaşık ve bir yarım ceviz ikna yolu ile yediriliyor. Dış fırçalanmışmıydı,saçlar taranmışmıydı,pijamalar da çıkmıştı ohh tamam rutinler yapıldıysa hayat daha kolay ve konforlu,onun için. O mutlu ben mutlu. İşini sonra yapsan teyze,parka gitsek olabilir mi? Dediğinde en hızlısından planlama yapıp eğer olabiliri varsa şartları zorlayıp 15 dk cık da olsa parka çıkıp ya da bir cafeye gidip hava almasını sağlamak da günün rutinlerine dahil.
Eve gelip mutfağa girip akşam yemeğini hazırlarken,oyuncaklarını mutfağa taşıması için ikna etmek ve o sırada iş alabilmek için müşterileri de ikna etmek gerek. Hepsi oluyor ve çok daha fazlası. Yemekten sonra mutfak toplama,çay içme ve tabi ki çalışmaya devam. Çocuk uyuyor ve azıcık dinlenip uyumaya geçiş. Ve hooop sabah oluyor,rutinlere haydi bismillah. Kolaylıkla olması için dilimden düşürmediğim dualarım. Buna rağmen epeyce zorlanıyorum ama olsun. Gücü veren Allah'a sonsuz hamd olsun. Madem ben bu sürecin böyle olmasını istedim,altından kalkmak da bana düşer tabi. Peki ya uzaktakilerin yaptıkları işler sebebiyle çok yorulduklarını anlatmaları ve akşam işten gelenlerin nasıl da yoğun bir gün geçirdiklerini anlatıp hiç bir şey yapacak hallerinin olmadığını dinlemek...
Olsun... Ben günü kotarabiliyor muyum ona bakalım. Çocuk mutlu mu,işler yürüyor mu,sağlık yerinde mi... Hepsine birer tik atabildiysek daha ne...
Evet zorlanıyorum
Yalan yok çok zorlanıyorum
Allahım gücüme güç kat diye dua etmekten bihal oldum.
Kendimi aştım,gücümü arşa çıkardım, şükrüme şükür kattım. Ammavelakin aşırı yorgunum.
Parmağınızın ucuyla dokunsanız ağlayacak haldeyim. Yine de kime ilgiyi eksik ettim,kimin hangi sürecine destek veremedim diye düşünüyorum. Aptalın önde gideniyim. Neyse işte bunları yazabilecek kadar vakit bulabilmem de gerçekten mucize. Tek başıma bunca şeye nasıl yetisiyorum yemin ediyorum bilmiyorum. Mucizenin vücut bulmuş haliyim. Allahım sinirlerimi koru diye tekrarlıyorum gün içinde. Güzel kızımın kalbini kırmadan günü bitirmek ve ertesi güne dinlenmeden başlarken yine onun gönlünü yapabilmek duasıyla yaşıyorum. Teyze yuvamizda başbaşa kaldık diyip duruyor. Bunu mutlulukla söylediğinden şüphem yok ama ona düzenini bozmadan,kalbini kırmadan bu günleri geçirtmek için üstün çaba gösteriyorum. İnşallah oluyordur. Neyse az kaldı. Allah büyük,her şey yolunda... Olmasa da halleriz evelallah daaa neyse... İyi geceler. Güzel yarınlara.
Bana tavır yaptığını öyle farkındayım ki ama bilse onu ihmal etmediğimi,azıcık kendime zaman ayırabilme fırsatım varken değerlendirdiğimi,öncesinde ise ne bayramı bayram gibi ne de öncesini pek keyifle geçirmediğimi.... Bilse değişir miydi tavrı,bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki çok sevsem de 2 canım dediğim insan harici(aile dışından ama kalbimin en içinden iki kişi ve bence en az ailem kadar kıymetli) kimseyi ikna etmeye,gönlünü almaya falan çalışmaya niyetim yok. Bir kez anlatırım sonrası su akar yolunu bulur. Önemsemediğimden değil ama gücüm yok buna. Ben binbir şeyle uğraşırken,ama sen beni ihmal ettin,ama gel buluşalım dediğimde sebepler söyledin vsvs ler için açıklamalar yapmaya taakatim yok. Çünkü öyle oldu ve olanı söyledim. Sen hala bana kırgınsan beklentinden sebeptir ve ben çok da beklenti karşılayacak bir halde değilim. Neyse öyle bir iç dökesim geldi. Tam 20 yıl olmuş bu mecraya gireli. Tam yazacak bir şey kalmadı artık derken açılıyor zihin kapım ve dökülüyor kelimelerim. Ruhuma can suyu olanlar zihnimdeki tortuları da temizlediğinden yine yeniden cümleler kurabilme lüksüm doğuyor. İşte öyle bir evrede bir iç dökesim geldi. Döktüm,bitti,tamam gidiyorum,iyi geceler. :)
Ve gitmeden son söz
Bazı insanlar iyi ki varlar. Ve diğerleri kalması gerekiyorsa zaten bizimle olurlar.
Anlatacak güzel bir şeyin yoksa sus fikrindeyim. O yüzdendir sessizliğim.
Ama şimdi bir kaç cümle not bırakabilirim.
Hayat çok yorucu evet. Çok üzücü şeyler oluyor ve bunlar devamlı olunca yıpratıyor. Bir konudan yıpranınca da hayatın tümüne negatif etkisi yayılabiliyor.
İnsanları ihmal etmek mi dersiniz, özel günlerini kaçırmak mı... Anlatamazsınız aslında hayatı kaçırdığınızı,kendinizden bile kaçtığınızı. Ta ki en sevdiklerinizden biri size bir eleştirel cümle kurana kadar. Ruhuma işleyen o cümle...
Neyse...
Diyeceğim şu ki aslında, bu hafta öyle çok inandım ki gerçek olacağına. Asla bir sebep yokken ve olması için bir adım atmamışken, günlerimi bile ona göre planladım. Bugün anne teyze sen de deelll demesine rağmen onlara kalmaya gitmedim. Ozlersen beni ara tamam mı, istediğin kadar ara bak dedim gönderdim. Çünkü hissetmek ya da istemek seviyesinde falan değil "bilmek" ti bu. Tamamen bilmek. Biliyordum öyle olacak. Biliyordum ama nasıl bilmiyorum.
İstediğim her şeyi bilmek seviyesinde yaşayınca nasıl da oluveriyor biliyorum ve tadını doyasıya çıkarıyorum. Bazen anda kalmak öyle zor oluyor ki,bitecek bu enfes vakit diye yiyorum kendimi. Sonra hoop ruhuma bı çimdik atıp anda kal şuan burdasın ve çok mutlusun sadece bu anı yaşa sonrası sonra diyorum. Gerçekten de sonrası sonra. Sonra bakarız ona. Şimdi buradayız ve bu histeyiz. Hep kalabilsek keşke de,neyse...
AA bir de biliyor musun bazı fotoğraf karelerinde dünya bana harkuledeymiş gibi çıkıyorum. Sanki dünyada mutsuzluk diye bir şey bilmiyorum da her bir hücremi mutluluk sarmış gibi bir hal. Çok özlemişim ben bu halde olmayı ve böyle hissetmeyi ve böyle saatler yaşamayı ve hayattan bu şekilde uzaklaşmayı. Yaşamdan gerçekten tat almayı.
Varol. Varlığına sonsuz şükrettiğim,Varol.
Bu aralar yazmamayı, konuşmamayı tercih ediyorum. Böylesi çok daha kolay geliyor. Ruhumun biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Ancak kendi içime dönerek özüme varabilir ve oradan alacağım güçle yukarı çıkabilirim. Dut lekesini çıkaran tek şeyin,dutun kendi yaprağı olması mucizesi gibi...Ben de kendi özümden aldığım güçle iyileşirim. İyileşmek doğru kelime değil belki,bir hastalık yok çünkü. Amma değil mi ki içe bir yolculuk yapmak ve biraz derinlere dalmak hasıl oldu. O halde çıkışı bulmak, olması gereken yere doğru tırmanıp, geniş açıdan güzelliklere bir selam çakmak başka nasıl ifade edilebilir ki.
Herkes ve herşey olması gerektiği gibi. Ve tüm bunlar düşün seni neye hazırlıyor,nereye taşıyor. Yoldan keyif al. İyi bir yolcu ol. Yolun tadını çıkar. Çıkmıyorsa da bırak ve devam et. Her adım seni güçlendirmek ve sana katmak için emin ol. Gerçekten emin ol ama. İnanmadığın bir yolda emin adımlarla yürüyemez ve vardığın sonuçtan tatmin olmazsın. Evet sayın yolcu hazır mısın, ruhundaki nasırlara rağmen sonunu görmediğin yollarda hayat bulmaya. ?
Sen benim gözümün nurusun.
Bir haftadır bir konudan sebep derinden üzgünüm. Her şey geçer bu da geçecek elbet diye diye normalleştirmeye çalışırken süreci, sen gözümün nuru,senin keyfin kaçınca benim dünyam yerle bir oluyor. Tüm negatif kelime kullanma hakkımı senin keyfini kaçıranlara dair kullanıyorum. Sen gözümün nuru, aklından geçenleri sor, söyle,dök içini diye ne teknikler deniyorum sana yıllar sonra hepsini anlatacağım. Sen gözümün nuru,mutlu bir çocuksun şükürler olsun. Arkadaşımsın,dostumsun,evladımsın,hayatımı tüm dünyayı boşvererek adadığımsın. Elimde değil,senin üzülmene vesile olan her şeye küfrüm çok,sabrım yok.
Sen gözümün nuru,öyle büyüttün ki beni,dünya çok başka sen geldin geleli. Diyorlar ki,amma adadın kendini. Pek az şey biliyorlar oysa ki. Amenna... Adanmışlıkların en güzeli. Allah sağlıklı ömürler versin de bize, çok güzel günler göreceğiz birlikte. Sana söz yavrucuğum bir elinden annen tutarken tuttuğun elimi, ömrümce öpe koklaya avcumda sarıp sarmalayacağım. Sana hayatı en güzel,en eğlenceli,en kolay tarafından anlatacağım. Herşeye rağmen,her şeyle beraber kendi yolunu nasıl da çizebileceğini göstereceğim. Hani bir şeyi yapamam dediğimde,sana güveniyorum ben,yapabilirsin teyzecimm diyorsun ya,güven bana güzelim,çok daha güzel günler göreceğiz.
Halamın gençliğinden kalma bir kıyafet dolabım vardı.:) Artik hem yetmiyor hem de malum gündem kentsel dönüşüm dolayısı ile taşınmaya uygun değildi. Ama tam da bu sebeple yeni dolap da almak istemiyordum çünkü kardeşimin evine taşınırsak eşyaları depoya koyup anca kendimizi götürebileceğiz. Hep bir araftaydım. Ben karar verdiğimde malum büyüklerim ama ya sonraaa diye vazgeçiriyorlardı. En sonunda aldım. Kullandığım kadar kullanırım. Hem zaten gittiğim yerde de bı dolap illa ki lazım, bir şekilde hallederiz yaaa dedim ve alışveriş yaptım. Yaptım ama babam klasik mevsimsel grip,virüs vs derken kuramadı. Bir haftadır öylece bekliyordu. Bugün kurmaya başladı ama hali gücü pek yok, yarın da devam edecek. Hadi hayırlısı. Bu gece salona misafir oldum, çünkü neden; kapısı sökülmüş odada yatamam. İlla kapanacak o kapı :)) Tüm ev halkıyla beraber siz de güldüyseniz iyi geceler o zaman.:)
Son iki yıldır gittiğim o pastanede, seninle oturduğum o masaya ne zaman gitsem gözüm kayar. Şimdi kim oturuyor, birbirlerine nasıl bakıyor ne konuşuyorlar gözlemlerim bir kaç saniye. Sonra çok başka bir masaya gider arkadaşımı beklerim. Nedense o masaya sen olmadan oturmak gelmez içimden. Çilekli pasta alışların gelir sonra aklıma. Derin bir iç çeker sade kahvemden içer,sohbete devam ederim.