Bı bakıyorum da;
Hayatım nerdeeen nereye gelmiş.
Bu gün o odada iki uzmandık aslında. Karşıt taraflar gibi görünsek de aynı cepheden bakıyorduk. Süreçten çıkarımlarımız benzerdi. Yaptığımız yorumlar birbirine eş. Öyle yükseldim ki ve öyle yoruldum ve öyle üzüldüm ki. Daha yol uzun, bakalım neler yaşayacağız. Ne deneyimler kazanacağız.
Bu yolda bizimle birlikte yürür müsünüz diye bir teklif geldi. Elbette dedim. Sonuna kadar,sonuca kadar. Bir telefon uzağınızdayım ve hep yanınızda. Bu sürecin içine dahil olan herkese kazanımları bol olsun inşallah. Evrenin en yüksek şifasıyla.
Eskiden koku hediye etmeyi çok severdim. Bı koklayıp,kesin çok sever ve çok yakışır deyip alırdım. Hep de beğendiğini ifade ederdi. Ve bence çok da yakışırdı.
Geçenlerde erkek kardesimle bir AVM ye gittik. Marka bir parfümeriye soktu beni. Bana yardım et parfüm alacağım dedi. Hay hay dedim zevkle. Ama ben neyi sevdiysem o bir başkasıyla ilgilendi. Bu marka daha iyi,şu seri daha kalıcı vs deyip durdu. Yahu boşver markayı, kapa gözünü,seç kokunu dediysem de yok,dinlemedi. Gençlik mi,marka tutkusu mu ne derseniz deyin işte. Kendi zevkine göre bir ürün seçti çıktık. Çalışanları da epeyce güldürmüş olabiliriz. Hem sen bu işi biliyorsun deyip hem seçtigim hiç bir ürüne yönelmemesi ve benim bir şey alırken bu kadar bir dükkanda asla kalmayı tercih etmemem sebebiyle biraz didiştik tatlı tatlı.
Bedenim oradayken aklım ve duygularım nerelere gittiiiii,geldi. Kokular önemlidir. Canlıdır, hatıraları canlandırmakta çok önemli role sahiptir.
Ve bu yazıyı,yıllardır kullanmadığım ve çookk sevdiğim parfümümü kullandığım gün yazıyorum. Kokuları ve anıları bir tek ben mi bu kadar önemsiyorum bilmiyorum. Ama yaşanan her bir an çok kıymetli bunu biliyorum. Burnunuza hep güzel kokular gelsin ve kalbiniz ve ruhunuz hep mis koksun.
Sonra diyorlar ki; her şeyi kendi başına halletmek ve bu kadar güçlü durmak zorunda değilsin.
Destek isteyip de gelmeyecekse,boşu boşuna kalkanları indirmeye hiç gerek yokmuş.
EvvelAllah... Ben bana da, dünyaya da yeterim.
Hepimiz yetebiliriz de işte, bazen birilerinden bı destek isteme gafletinde bulunuyoruz. Hiç gerek yok aslında. Hiç.
Her yıl doğum günüme az zaman kala kendimle muhasebe yaparım. Bu yıl bana neler kattı bı bakarım. Oh be derim çok şükür bu farkındalıklara. Yıllardır,uzun yıllardır bu böyle. Bu sene tam 3 ay kaldı doğum günüme ve sordum yine kendime; ne kazandın,ne öğrendin bu yıldan diye.
Ve elcevap geldi hemen
Ben dimdik durmayı erdem bilirdim,belki bir çoğunuz gibi. Tüm duygular karşısında dimdik kalmayı öğretmistim kendime. Ve istikrarlıydım da bu yaşımaca. Ama gördüm ki bazen o dik duruşu eğmekte gerekiyormuş. El tutan değil, eli uzatan olmak da lazımmış. Dimdik durmaktan yorulurmuş insan da eğiverirmiş belini,tıpkı vav gibi kendine,özüne dönüşmüş bu aslında.Dik duruşu eğerek ben geldim,elimi uzattım tutar mısın diyebilmek de erdemmiş. Belki de en büyük erdem.
Bu öğreti 40 ıncı yaşıma hediyem olsun. Nice farkındalıklar katalım ömrümüze,hep güzelliklere,iyiliklere,sevgiye hizmet etsin.
4 alttaki paylaşımıma istinaden
Saçlarımı kısacık küt kestirmedim ama eski halinde de bırakmadım. Yine uzun saç kategorisinde ama bana göre baya kısa oldu. Bı cesaret gelse küt kestireceğim ama bakalım ne zaman. Belki çok yakındır belki epeyce zamanı vardır. Hayırlısı.
İğne atsan yere düşmez kalabalıkta yanıma yaklaştı. Kısık sesle bir şey söyledi. Teşekkürler, istemiyorum dedim gayri ihtiyari. Kadın ilerledi. Saniyeler geçti, ben gördüğümü algıladım. Aaa dedim kadın bileklik satmak istedi bana,niye geri çevirdim ki. Kumsalda zor yürüdüğümden peşinden gidemedim. Ben ah vah derken kadın iyice uzaklaştı. Bu bir mesajdı baba. O kadından alışveriş yapmalıydım. Neden öyle yaptım ki çok ayıp ettim dedim durdum. Babam anlam veremedi o kadar üzülmeme. Ben ise inşallah geri gelir de alabilirim dedim durdum. Bir yandan da kilometrelerce gidebilecekken neden hemen geri dönsünki, biz de zaten birazdan kalkarız tühh tüh diyorum içimden. Ben hayıflanırken kadın tekrar geldi. Almayacağımı bildiğinden uzaktan geçti. Çağırdım,miniminnacık lafı edilmez bı karşılıkla arkadaşlarıma bileklikler aldım. Öyle çok dua etti ki kadın şaştım kaldım. Kimbilir ne güzelliklere vesile olacak bu işaret dedim. Neden bu durumu bir işaret olarak algıladım onu hiç sormayın ben de bilmiyorum. Gecesine yaşadığım mucize... Olmaz denenin yıllar sonra oluvermesi. Gelmez denenin bir anda sürprizle gelivermesi. Çok etkilendim ben çok. Anlatınca tuhaf biliyorum ama ben de çok normal sayılmam zaten:)
Artık bitti diye umudumu kestiğim her şey için Allah'tan af dilerim. Ve yaşattığı tüm mucizeler için sonsuz şükürler olsun. O isterse her şey ama her şey küllerinden doğabiliyormuş.
Babaannemin alyansı bendeydi. Takamıyordum tabi ve sırf bu yüzden kaybedeceğim diye aklım çıkıyordu. Buraya gelmeden bir gün önce kuyumcuya gidip bu yüzüğe bir tasarım yapsak ve kolye haline getirsek nasıl olur diye sordum. Haftaya kolyem hazır olacak inşallah. Ve ben bir sonraki hafta teslim alabileceğim ancak. Çok heyecanlıyım. Ne kadar kıymetli olduğunu,ona iyi bakmasını öyle çok vurguladım ki,adamın elinden düşen alyansla yüzündeki korkusunu görmeniz lazımdı. O sakin,çok sakin genç çocuk bir panik oldu ki... Ben tutamadım kendimi güldüm. Ama ne stresli bı gülme. Neyse şuan yapılıyor sanırım. Ve imkan olsa,dükkana geldigi an gidip almak isterim. Keşke o çevrede bunu rica edebileceğim güvendiğim biri olsa idi. Yok maalesef. 10 gün daha bekleyeceğim mecbur. Ve sonra ömrümce boynumda taşımak kısmet olur insallah. Kuyumcuya baksak,ömrümce boynumda taşımam gerekmiyor. Evlenirken aynı yüzüğü bana alyans haline getirecek. Sadece şimdilik kolye olarak takmam yeterliymis. Hı hı tamam dedim öyle yaparız.:))
Babannem, canım,senin için çok kıymetli olan hatırana çok iyi baktım. Bundan sonra da boynumda,kalp hizamda taşıyacağım inşallah. Sen huzurla uyu,emanetin bana huzur versin.