30 Ağustos 2015 Pazar

Harika Haftasonu

Geçtiğimiz pazartesi günü watshaptan bir mesaj geldi. "Fotoğrafını gönderdiğim parfümü istiyorum"
Tabi canım zaten indirimde,hafta içi getirmiş olurum ama sana nasıl vereceğim dediğimde,sana gelmek istiyordum bir türlü kısmet olmuyordu bu da bahane olur işte dedi.  Nasıl mutlu oldum anlatamam.
Cumartesi günü işler pek olmuyor hem çalışır hem sizi ağırlarım,bekliyorum o zaman dedim. Eşiyle konuşup haber vereceğini söyledi. Günler geçti aramadı. Evde yalnızım ve ilk kez bir misafiri ağırlayacağım.Yani tatlısından tuzlusuna tam menü ile ve evime ilk kez gelecek olan pek ağır misafirlerimi en iyi şekilde ağırlamam lazımdı. Bunun için bir iki gün önceden başladım hazırlıklara. 2 gün önce geliyorsunuz değil mi diye mesaj attığımda, getiririm dedi ama kesin değilmiş,işi olmazsa getirecekmiş dedi. Son ana kadar da belli değildi. Ama biliyorum ki,patronum sırf benim dilimden çekindiğinden beni onca hazırlıkla yüz üstü bırakmaz,getirirdi.Buna olan inancımdan dolayı pek üstelemedim. Hazırlığımı yaptım ve beklemeye başladım. Cumartesi günü saat 14 oldu ve hala ses gelmeyince dayanamayıp patronuma mail yazdım. "Kaçta getiriyorsun eşini.Hazırlığımı yaptım bekliyorum.". Cevap olarak annenler evde mi yazmış. Tamam dedim yeter bu cevap.Demekki getiriyorsun onları bana. Evde olmadıklarını yalnız olduğumu yazdım.
1 saat kadar sonra geldiler. Patronum,eşi,eşinin annesi ve İnci. Allah'ım...Sen yer yüzüne İnciyi meleklerin habercisi olarak mı gönderdin. Böylesi güzel,böylesi akıllı ve sempatik bir bebek/çocuk ancak senin mucize habercindir.Bilen bilir kız çocuklarına hassasiyetim dillere pelesenktir. Çocuk çok kıymetli bir hazinedir.
Ailesini bırakıp gider diye düşündüğüm patronum da evime misafir oldu. Hemen masama bir servis daha ekledim. İlk kez yaptığım bisküvi pastasını çok beğendi patronum,salatayı Hilal'e özel yapmıştım. Hani senin o meşhur salatalarından yemeye geldim diye oturdu masama. Beklentisini karşıladığımı anlayabildim ifadelerinden. 
Evet çok yoruldum. Evimin biraz büyük olması ve mutfak ve salon arasındaki mesafeyi sayısız kez gidip gelmiş olmak oldukça yorucu idi. Bir de günlerce gelip gelmeyeceklerini bilmeden hazırlık yapmanın stresi,anlayamazsınız halimi.
Öyle keyifli idi ki...
Patronumun eşi değil,en yakın arkadaşlarımdan biri o.
Beni ilk tanışma için evine davet etmiş üzerinden bir sene geçince de kendisini misafir edebilme mutluluğunu yaşatmış olmasının dışında, zevklerimiz,karekterlerimiz,yeme içme alışkanlıklarımıza kadar çok sayıda ortak noktamızın olduğu,dertleşebildiğimiz,birbirimizi anlayabildiğimiz,yan yana geldiğimizde yıllanmış dostluklar gibi özlem giderdiğimiz pek sevgili,pek değerli arkadaşım...
Hatta öyle ki,kimseye anlatmazken ben patronumu eşine şikayet edebildiğim,onun hakkında kimseyi konuşturmazken eşini bana şikayet edebilen,dedikodu değilse bile çekiştirmeler yaptığımız,hakkını da her zaman verdiğimiz çok güzel bir iletişim var aramızda.
Keza çok kıymetli annesini de anneme benzetirim karekter olarak. Lakin bazı noktalar var ki,annemin ne kadar özel ve değerli olduğunun altını çizdirdi bana. Bir evlada nasıl her durumda kıymet verilir,derdi dert bilinir de annelik iç güdüsüyle sarıp sarmalanır... Bir kez daha şükür dedim,şükür benim annemsin... Neyse...
2 yaşındaki İnci... Allah'ın yer yüzüne indirdiği melek sureti sanki. O naif sesiyle yeni çözülmeye başlayan dili ile,kapıdan içeri girer girmez "oyuncak" dedi bana. Oyuncak yok mu?
Aradık taradık bir kaç küçük parça oyuncak tutuşturduk eline.Yetmedi ama idare etti bir süre. Sonra babasıyla parka gittiler biz kaldık arkadaşım ve annesiyle baş başa.
17 de gelirim sizi alır giderim dedi Yusuf. Hilal'im olmaz dedi,erken gideceksek hep beraber bir yerlere gidelim ben arkadaşımdan ayrılmak istemiyorum.
Benim esaim 17.30 da bittiğinden sonrası için plan yaptık.Her ne kadar patronum yanımda da olsa işi bırakmak istemedim, mesuliyetlerimi bilirim !Kendisinin yanında aldığım işlerin tadı da ayrıca bir başkadır belirtmek isterim.
Kendisi diğer telefondayken,iş telefonu çaldı. Eşine dedim ki,götürsek mi acaba. Ne gerek var açsana dedi. Yok dedim olur mu hiç kendisi ve sen varken benim açmam olmaz şimdi. Ben eşiyim,iş telefonuna bakmam doğru olmaz,zaten işi de bilmem, aç sen,al işi,fark at Yusuf'a. Ya kızarsa dedim.
Ne demek kızmak,ben varken sana kızabilir mi hiç dedi ve telefonu elime tutuşturu verdi. Müşteriyle konuşurken patronum geldi.Onun yanında bir işi organize etmişliğim olmuyor malum evden çalıştığım için. Meğer panik oluyormuşum ben,heyecan da yapıyormuşum. Hele o yanıbaşımdayken internet üstünden müşterimle yazışırken Allah'ım nasıl heyecanlandım. Sanki günde onlarda insanla ben yazışmıyor,patronumun yetişemediği telefonları ben aramıyorum gün içinde. O yanımdayken aldığım işi odanın ortasında zıplayarak kutladık adeta. Malum gün durgundu ve ben ondan çok iş almış idim. Onun kıskançlığı karşısında nasıl sevindim bilemezsiniz.Eşinin desteği,patronumun aslında hoşuna giden ama belli etmeyen başarılı müşteri ilişkilerim.

Konu nerden nereye geldi efendim. Mesaim bitince hızlıca hazırlanıp çıktık hep birlikte. Yakındaki avm ye gidip önce onların alışveriş yapmasını bekledim sonra bir yere oturup dondurma yedik.Evden çıkarken o vaadle yol almış idik. Bol bol fotoğraflar çektirdik,anılar biriktirdik. Gece 20.30 civarı idi evime kadar getirildim.Annesi gelirken bana küçük bir turuncu havlu getirmiş.Alış veriş sırasında da Hilal bir turuncu havlu aldı. Ne güzeldir hediye vermek...Almanın da büyük mutluluğunu yaşattılar bana. Ömrümce saklamak isterim onlardan hatıra.
...
Eve gelirgelmez masamı toplamak,misafirlerimi ağırlama telaşıyla yiyemediğim için biraz atıştırmak istedim. Mutfağa girip çay koydum.O esnada annemi arayıp günün güzelliğini anlatıyordum.Arkadan bir arama geldi,baktım,sonra ararım dedim. Konuşmaya devam ederken 2 kez daha çaldı. Annemi acil kapatıp arkadaşıma döndüm. Açmadı. Merak ettim. Üst üste aramazdı.Arayınca da açardı. Hayrolsun,neden böyle yapmıştı.!
Kızkardeşini aradım. Ablacım abin nerde,beni arıyor,telefonunu da açmıyor.İyi misiniz,yanında mı? derken.Abla sakin ol,iyiyiz,panik yapma abim markete girdi kasa olduğu için telini duymuyordur çıkınca söylerim arar dedi. Meğer bisiklet turuna çıkmışlar,evime çok yakındalarmış.Çay var,yanında da börek ve pasta.Hemen gelin dedim. Abisine sorup döneceğini söyledi.
Hemen arkadan ekrem aradı. "İn aşağıya kahve içelim" dedi. Gelin dedim evde oturalım yiyelim içelim keyf edelim. Havanın güzel olduğunu, sitenin önünde beni beklediklerini canım gelmek istemyorsa da anlayışla karşılayacaklarını belirtti. Nasıl gelmem dedim,ne demek gelmem.Hemen inerim.. Siz gelseydiniz de ağırlasaydım daha iyiydi.Madem öyle istiyorsun bekle,hemen geliyorum.
...

Biz ne zaman kahve içelim diye sözleşsek başka bir şey içiyoruz. Bu sefer de limonata içtik.Boş ve yorgun mideye kahve ağır gelir diye düşündüm lakin böyle ekşi limonata içebileceğimi ummamıştım.
Sohbetin kıvamı,arkadaşımın varlığı limonatanın ekşiliğini kırdı,yumuşattı. Artık kafe kapanacaktı ki kalktık. Kevsercim benimle beraber eve geldi bir şey vermem gerekiyordu.Ekrem kapıda beklemeyi tercih etti. Hazır gelmişken,jet hızıyla,biriktirdiğim dondurma kaplarından ikisini çıkardım tezgahın üstüne, birine 3 adet tavuklu patatesli börek,diğerine 3 dilim bisküvi pastası yerleştirdim. Eminim ben gitmiş olsa idim şefika teyzem öyle yapardı. Paylaşmak istedim...Tatsınlar istedim...
Çayın altını tekrar açıp bir kaç lokma bir şeyler atıştırdım.Sabah kalktığımda şantımın karın bölgesindeki ucu epeyce ağrıyordu. Gün bitti şuan ama hala ağrım var.2 kez markete gitmiş,birinde baya alışveriş yapmış,eve gelip 1 saat boyunca mutfakta bulaşık yıkamış ve 2 türlü yemek yapmış biri olarak dinlenemediğimden olsa gerek hala sancım ufak ufak devam etmekte.Hiç önemli değil.Ben tek başıma misafirlerimi ağırladım,sonrasında da hala ayaktayım ya olabileceklere amenna.
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken umarım hakkını verebilmişimdir bugünlerin.Hoş geldi misafirlerim,her zaman beklerim. İyi ki var arkadaşlarım,hep olsunlar dilerim...
Onlarla ve ve diğerleriyle birlikte geçsin ömrüm.Gelsinler,yiyelim içelim, hayatlarımızın en içinde birbirimizi hissedelim...
Yaşamın güzelliklerini birlikte keşfedelim. Ruhumuza huzur sohbetlerimize mutluluk olalım. Eee arada dedikodu da yapalım tabi. Aramızda olmayanların yokluğunu hissettiğimizin ispatıdır onlar.Dedikoduyu da böylesi masum gösterebilirdik ancak.


6 yorum:

Handan dedi ki...

Gerçekten de harika olmuş :)

Ben de artık misafir ağırladıktan sonra bir gün devre dışı kalıyorum ama verdiği mutluluk bambaşka ;)

Handan dedi ki...

Gerçekten de harika olmuş :)

Ben de artık misafir ağırladıktan sonra bir gün devre dışı kalıyorum ama verdiği mutluluk bambaşka ;)

Kelimelerle Dans dedi ki...

handan abla; mutluluğu her şeye değer. dinleniriz elbet:)

DARK_BLUE dedi ki...

Yazdıklarınızın altında hep bir hüzün var gibi hissediyorum mutluluğu yazsanız bile.. sanki tam dile getirecekmişsiniz de vazgeçmişsiniz gibi.. ben mi yanılıyorum?

Kelimelerle Dans dedi ki...

Dark_blue; cok degisik bir yorum bu.tesekkur ederim.son derece keyifliyim ve yapi olarak da huznu bile pozitife cevirebilecek karekterde bir insanim.kendimi mutsuz hissettigim pek nadirdir ve bu bazen yaziya isteyerek yansir.ama hayatimin geneli ve yazilarimin cogu mutluluk iceriklidir.

Kelimelerle Dans dedi ki...

Dark_blue; cok degisik bir yorum bu.tesekkur ederim.son derece keyifliyim ve yapi olarak da huznu bile pozitife cevirebilecek karekterde bir insanim.kendimi mutsuz hissettigim pek nadirdir ve bu bazen yaziya isteyerek yansir.ama hayatimin geneli ve yazilarimin cogu mutluluk iceriklidir.

Yorum Gönder