31 Ekim 2014 Cuma

Gülümseyen Gözyaşları




Zor bir akşamdı.Önce telefon geldi,ardından ağlayarak kendisi.
Öyle çok ağladı ki,başım ağrımaktan başka çıkış yolu bulamadı. Avutamadım...

Onu güzel olduğuna inandıramadım.
Sahi mi dedi...Sahi güzel miyim ben...
...

Benden bile dedim...Bende bile güzelsin...O kadar söyleyeyim...
Ağlayan gözleri gülümsedi birden...İnanayım mı dedi...İnanmazsan dayak yiyeceğini bil de kararı kendin ver dedim.Gülümsedi;ağlarken gülmek böyle bir şeydi...



30 Ekim 2014 Perşembe

İncir Reçeli 2




İncir reçeli filmini çok beğenmiştim.Devamı geldiğinde aynı tadı vermeyeceğini düşündüren bir ön yargı içindeydim.Dün akşam izledim.Herkese tavsiyemdir.Özellikle kalbinde yarası olanlara...
Ben uzun uzun anlatmayayım siz izleyin ve beni anlayın...
Belki ben de bir başka salonda,bir başka arkadaşla tekrar izlerim...Çünkü dün gece aldığım tadı katmerlemek isterim.



not: Sinemanın ışıkları yanmadan salondan çıkmayın.

-----
İzlediğim film mi çarptı yoksa havanın kapalılığı mı bilmem,fena halde yazma isteği peydah bugün kalemime.Ne zaman böyle olsa "sus" derim kendime.Ve her bu hale geldiğimde gidip onu yüzünün muhtelif yerlerinden öperim,yüreğine çöreklenir gibi.
Yeter diyorum bazen,yanakların eskiyor benim yüzümden.Sen öp diyor...Her öptüğünde yenileniyorum ben...
"Sen diyor...Nasıl başkasın herkesten...
Nasıl bir dünya var ki içinde,onca acıya rağmen dünyamı değiştiriyorsun her gülümseyişinde.Sen hiç etkilenmez misin evrenin sana verdiklerinden."
Ne mutlu bana diyorum.İçimdeki onca yıkıntıya rağmen,çıkabiliyorsam enkaz altından,yansıyorsam sana ve umut olabiliyorsam bir parça...Yaşama amacıma varıyorum demek ki hızla...Ben içimdeki enerjiyle deşarj oluyorum da,birileri benimle hayata güzel bakabiliyor,umut edebiliyor ise aşmışız...Ulaşmışız olmak istediğimiz yere...
Tüm eksikliklere rağmen,tamamlanmışız aslında.


28 Ekim 2014 Salı

Sindirilmis Hisler


Ne fena histir; insanın içindeki herşeyi yazamaması.
Hiç yazmayı denememiş birinin içinde kimbilir ne kıyametler koptu vakti zamaninda.Vah o kıyımları yaşayıp da sesini satırlara duyuramayanlara...!

Not:fotoğraf abime aittir.

27 Ekim 2014 Pazartesi

Kelebek Tozu

Klasik ama asla sıradan olmayan pazartesi maillerinden biriydi.Biraz gecikmişti.Merak etmiş ama sessiz bekleyişimi sürdürmüştüm.
Ve beklenen mail geç de olsa geldi,dokundu kalbime.Bir başlık belirlenmişti bu hafta da."Siz bir tasarımsınız. Peki senin tasarımın hangisi? "
Çözüldükçe çözüldü dilimiz.Kaleme yansıdı kelimelerimiz.Birini tanımak için yüzünü görmek şart mıydı. Yoksa kaleminin gönlüne dokunması yeterli miydi !
Klasik ama sıradan olmayan o olağan üstü pazartesi maili bizi birbirimize öylesi yaklaştırdı ki,kâh merak oluştu ona dair,kâh yakınlık hissi.
Ve dedim ki  bir mailin son cümlesinde "Sizinle aynı ritimde buluşmak,kelimelerin daha anlamlı halde can bulması,diğer deyişle harflerin duygularla sağlamlaşması ne güzel."

sıralı sırasız çözülürken içimizdeki kelimelerin dili,bir ara şunlar dökülüverdi alelade bir şekilde klavyemizden gözlerimizin önüne.
"Bazen siz istersiniz hayat verir.Ama istediğiniz konunun neresinde
olduğunuz tam işaret edilmemiştir.
Mesela siz bir kalbin tam ortasında olmak istersiniz,oysa sadece yanından
geçmektesinizdir."


...
Merak...Uzun zamandır böylesi heyecanlanmamış,böylesi merak uyandıran bir bekleyiş içinde bulunmamıştım.
Kelebeğin ömrü bir gün derler ama bir kelebek tozu hikayesi,1 hafta boyunca heyecanımı ritimli tutmaya yetecek gibi...









26 Ekim 2014 Pazar

tembel pazar


Uzun yazilarin insaniyim ben.cumlelerimi kisa tutmayi beceremem.lakin bugun,tembelligim ustumde,hazira konmak istiyor canim.gecenlerde facebook hesabimda yazdigim bir cumlemi paylasmakla yetiniyorum bu gece.





Ne istedigini bilmek yetmez bazen.anlatabilmeli insan;anlayabilmeli birileri...!


25 Ekim 2014 Cumartesi

Ahh Merkür Ahh

Yazmazsam bu günü noktalayamayacağım...Yaşadıklarımı ve hissettiklerimi birebir aktarmam mümkün olamasa da yazmayı deneyerek rahatlayacağım.
...
Sahadaki tüm elemanlarla ilgili bir gün içinde kaç tane problem yaşanabilir ise biz onları yaşadık.Tüm İstanbul içine vermemiz gereken serviste aksilikler oldu haliyle.Bu kadar da olmaz denen ne gelirse akla bugün onlar oluverdi firmamızda.Neden böyle oldu diye düşünen patronuma,biraz düşün bakalım, sebebi çok açık ortada demek istedim.Defalarca anlattığım haksızlıkları kabul etmeyişlerinin bedeli olduğunu düşünsem de her bir olay için üzüldüm elbette.
İnşallah hem biz hem de elemanlarımızın özel hayatları toparlanacaktır kısa sürede.Bunu tüm yüreğimle istiyorum.Bizi firma olarak sıkıntılı günler bekliyor biliyorum...Bilmek yetmiyor bazen,gardımızı almak gerek...
Tıpkı bugün ne konuştuğumu bildiğim gibi...
Benim bilmem bir şeyi değiştirmedi.Karşımdaki ne söylemek istediğimi bir türlü anlamayınca ve ben nasıl oldu bilmem bir patlama yaşamayıp susmayı başarınca olan yine bana oldu.Öğlen saatlerinde dolan gözlerim gecenin sabaha çalan şu saatlerinde hala akmakta.Kendime verdiğim söz doğrultusunda hala sussam da,haklı olduğumu bilmek daha çok üzülmeme sebep oluyor bu bir gerçek.
Yarın,öbür gün,sonraki günler...İçimdeki bu sıkıntı geçmeyecek.Unut_muş gibi yapabileceğim sadece.Çok incindim...Çok üzüldüm.Bu kadarını hak etmemiştim.Ama insan her zaman hak ettiğini yaşamaz ya,hayat bu yöneticisi biz değiliz kâinatın.
Olanlara susuyor olmamın aferinlik bir durum olduğunu söylemişti...O zaman ben sustukça neden üzerime gelindi.?
Ben ya sabır Rabbim sana sığındım,dilime kalp kırdıracak sözler telaffuz ettirme derken,neden o sözleri işitti kulaklarım...Ve sonra hiç böyle olmamış gibi neden ben kabahatli oldum...
Ne istediğini gayet iyi bilen biri olarak neden üzülmemeyi beceremiyorum.Kendimi çok değersiz hissetmemi sağlayan bu cuma gününe çok sayıp sövüyorum.Biliyorum hepsi bu merkürün yüzünden.Bu yüzden daha çok tahammüllü davranıyorum ama insanım ben.Her ne kadar şu an insan dışı bir sabırla hareket ediyor olsam da yine de suçlanıyor olmak nasıl bir iştir Allah'ım...
...
Geçicek...Yarın kimse bir şey hatırlamayacak.Peki ya benim yaralarım...Nasıl iyileşecek...? ! 

23 Ekim 2014 Perşembe

Lâl

Son günlerde anlatmak istediklerimin çokluğundan mı bilinmez,iyice içe kapanık bir insan oldum.Kalbimi öyle kapattım ki,anahtarını nereye savurduğumu bulamaz haldeyim.
Sus diyordum kendime...Suss...Şimdi konuş desem ne fayda.Üşeniyor artık uzuvlarım kendini anlatmaya.
İzlemek ve sindirmek...Olanlarla büyümek,olmayanlara yetinmek...Tek yapabildim bu...Hakkını verebilirsem dilim tekrar çözülecek...


20 Ekim 2014 Pazartesi

Rûya...

Hep diyorum ya ;ben rûya görmek istemiyorum diye.Çünkü çok etkisinde kalıyorum gördüklerimin.
İşte bu yüzden dün gece ki rûyayı görmemeyi çok diledim...Belki de bu kadar çok içimden geçirdğim içn rûyama girdin...
Ne olur gelme bir daha...Haber verme kendinden...Bilmeyeyim seni,yeterince zorluklar yaşıyorum zaten bir yükte sen bırakma omuzlarıma..Çok merak ediyor olmama rağmen,görünme bana lütfen...
Herkes her şeyi unutur derler,bir ben mi unutamam.Bir ben mi geçmişimi kuyruk gibi taşırım peşim sıra...Takılma bana...Uzaklaş etki alanımdan...Mutlu ol lütfen ve mutlu kal ömrün boyunca.Benden uzak olmayı da lütfen ama lütfen unutma...
Elim kolum bağlı iken sana,hatırıma düşüp de zihnimi yorma...

13 Ekim 2014 Pazartesi

Hakikat

Bazen konuşmak gelmez içinden.Ya da çenen öyle bir düşer ki iç sesini bastırmak istercesine.
Arada kalmışlığın dibine vurduğun o vakit,saçmalarken dilin,hakikate sığınır benliğin...
Sen kimsin...Neyin peşindesin...Ruhuna üflenen nefesi hangi amaçla israf etmektesin...Kendine gel...Kendini hatırla...Dön ruhuna ve sığın içindeki doğrulara...

Aldığım ilhamlara selam ola...

8 Ekim 2014 Çarşamba

İyiyim Diyebilmeli...

Anlatacak çok fazla şeyim var.Nereden başlasam bilemiyorum.en baştan anlatmayı deneyeceğim...
...
Annemin ayağının alçıda olduğundan bahsetmiştim.Çok zor günlerdi.Söz vermiştim iyileştiğinde hep birlikte dışarı çıkacak onlara ne isterlerse ısmarlayacaktım.Alçının çıktığının ertesi ilk kez hep birlikte toplanıp dışarı çıktık.Genelde babam bizimle gelmez,gelse de işini halledip evine dönerdi çünkü.Gönül Kahvesine gidip kahve içtik,fotoğraf çektik.Çok güzel bir akşamdı.Herkes mutlu idi.ruh halimiz ziyadesiyle değişti.Ertesi gün saat 15:30 civarydı.Kışlık terliklerimin nerede olduğunu sordum anneme.Biraz üşüdüğümü ifade ettim.Saat 16 da patronumdan izin alıp dinlenme ihtiyacı hissettim.17 de ateşli halde yatıyordum.
Perşembe akşam üstü başlayan ateş, pazar gecesine kadar devam etti.40 dereceyi gördüm.Üşüdüm,titredim,midem bulandı,kustum.Ben böyle ateş görmedim.yılda bir kez ağır ateş geçiren üşüten ama ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi dirilen ben,yatak döşek yattım ki kalkabileceğimden umutsuzdum bir ara.
Cuma akşamı tam ilacımı içip uzanacağım sırada başımı öyle kuvvetli bir şekilde koltuğun koluna vurdum ki o korku bana ömrümce yeter.Hiç bir hastalıkta öyle şiddetli çığlık attığımı bilmem ben.
Tam da şantın üzerine aldığım darbe,hayatıma vurulmuş mühür gibi işledi içime.
Neyse ki sorun oluşmadı...
cumartesi günü abim geldi.Canımın en içi geliyor iyileşirim dedim ama onu dinlerken içim geçip olduğum yerde uzanıp uyumaya başladım.Gözümü açabildiğim zamanlarda en fazla 3 lokma yiyerek ilaç içip tekrar derin uykulara daldım.Böyle geçen 4 günün sonunda ateşim düştü ama halsizlik bu güne kadar devam etti.Bundan böyle ne zaman üşütsem,ateşlensem şant olduğundan dolayı çok ağır geçecekmiş.İnşallah bir daha tekrarlamaz derken,inşallah her seferinde altından kalkabilirim diye geçiriyorum içimden.Bayramı herkesten uzak,evden hiç çıkmadan mümkün olduğunda yatarak geçirdim.Böyle ateş,böyle halsizlik bünyeme fazla.Çok zorlandım çok...Sanırım on beş günü geçti evden çıkmadığım süre.Artık toparlandım.Kansız kalmışım gibi koltuk beni çekse de,direniyorum yürümeye,hareket etmeye,gelen gidene gülümsemeye ve sohbete katılmaya.
Bunu da atlattık ama bilmiyorum aynılarını yaşamaya gücüm kaldı mı...İnşallah uzun süre tekrarlamaz bir daha.Bu arada rengarenk,model model lifler örüyor,işlerimin hafiflemesi sebebiyle boş kalan vaktimi değerlendirip isteyen arkadaşlarıma satıyorum.Son zamanlarımın en keyifli aktivitesi bu oluyor şimdilerde.
İsterseniz bir kaç örnekle anlatayım güme renk katan işleri aşağıda....:)
Her ne olursa olsun,keyfiniz daim olsun efenim.Hayata karşı enerjiniz hiç bitmesin...Kendinizi iyi hissedebileceğiniz sebepleriniz cebinizde hazır dursun...
Ve her şartta iyiyim diyebilmenin şifasına sığınalım hep birlikte inşallah...