28 Ekim 2017 Cumartesi

Nasıl Anlatmalı Bu Halleri

Tam olarak bu haldeyim.Ojemin, bardağımın ve saçımın rengi farklı.Yorgunluk aynı.
Aa bir de bilgisayarımın bana özel kapak kaplaması :)
Yani diyeceğim o ki.Günlerdir,haftalardır işle ilgili bir sistemsel düzenleme içinde olduğumuzdan ve maalesefki firmanın en eski elemanı ben olduğumdan yani en çok bana ait müşteri portvöyü bulunduğundan canım çıkmış durumda. Dün öğleden sonra evden çıkıp telefonlarımı unuttuğum için yana yakıla geri döndüm 1 saat sonra. Telaşımı tahmin edemezsiniz.Neyseki arayan soran olmamış o zaman diliminde.
Gece eve geri geldiğimde saat 22:40 idi. Üstümden çantamı bile çıkarmadan telefona sarılıp Jülideyi aradım.
Hadi anlatsana bana şu sistemdeki olayı diye başladım derdimi ona aktarmaya.
Sağolsun,varolsun,yarı yanım benim şu şirkette.En kolay haliyle yapabilmem için yollar gösterdi. Başladım tüm bitirdiğim işleri ennnn başından kontrol etmeye. Neden mi? nedeni benim aptallıım efenim. Neyse boşverin.
Patronum fark etmeden eksik olan şeyleri düzenleyip yerli yerine oturttum dataları.Gözüm açık rüya görmeye başladığımda ve elimi yüzümü yıkayayım diye banyoya gittiğimde sabunu tutamayıp ellerimin arasından kaydırdığımda anladım ki biraz dinlenmem lazım.Saat 04 küsurdu.Sabah 9 da mobilden sistemimi açıp biraz daha yatayıp ortam sakinken dedim ama kargo telefonuyla uyandım. Elektrikler yok,asansör çalışmıyor,kapıyı da açamıyorum gelip kargonuzu alın dedi eleman. 10 kat aşağıya ayaklara kuvvet başladım yürümeye. 4-5 kat kadar indim,bekliyorsun değil mi geliyorum,gitme dedim. Gelmeyin ben bina görevlisine bıraktım o size verir dedi. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Döndüm tabi tekrar uyumak istedim biraz daha ama aklımda yapılacak onca şey varken ne mümkün.Geçtim yine bilgisayar başına. Hem söyleniyorum patronuma hem düzeltiyorum bir şeyleri.Haberi yok tabi. Olsa bu kadar üzmezdi sanırım beni.
An itibariyle bitti herşey bence. ama biliyorum ki son dakika gölü atacak yine. Daha kaç gece sabahlayacağız böyle bilmiyorum. Sırtım tutulu,eller,ayaklar fena.
İşimi seviyor oluşum tüm bu sıkıntıların üstünü örtüyor.yine de rahat çalışmak,huzur ve dinginlikle işleri halletmek hepimizin ortak tercihiği olmalı. Zira yıpratıcı oluyor bir süre sonra.
Neyse...Nokta...

2 Ekim 2017 Pazartesi

Hediye












Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Yazayım ve unutayım. Öyle bir gündü yani.
Duyduklarımı unutmam epey zaman alacak olsa da kendime gelmem gerektiği bilinciyle toparladım kendimi.

Öyle ki tansiyonum 10-5,şekerim 150 ile çıktım evden. Acıbadem'e vardığımda 2 saat kadar geçmişti herşeyin üzerinden.Karşısına geçmeden önce anlatacağım bir konudan haberdar olduğu için son derce keyifle ve gülen gözlerle bana baktı. Ama gördüğü manzara karşısında sana ne oldu bile demekte zorlandı.
Bunları sana getirdim dedi ve uzattı. Henüz durmuş gözyaşlarım bu sefer mutluluktan akıp boynuna sarılmak istedim.Yapamadım tabi.Teşekkür etmekle yetindim. Kalpten,gerçekten.Ondan ilk defa hediye alıyor olmam bir yana,böyle bir günde tamamen habersizken hissetmiş olması,çok manidar ve özeldi.Bir hediye daha vardı yanında. biliyorum sende var kitabım,ama neden bilmiyorum sana hediye etmek istedim dedi.Sen de birine hediye edersin belki,an bu da senin dedi.
Ne hissettiğimi anlatmam mümkün değil.
Şöyle söyleyeyim;
bir süre önce kendimi öyle yalnız hissediyordum ve destek olunması gereken bir zaman dilimi geçiriyordum ki,ben sana bakarım,yemekte yaparım,sofra da kurarım diyen arkadaşımın boynuna sarılıp ağlamak istemiştim mutluluktan. Tabi ki yapamamıştım onu da. Teşekkür edebilmiştim sadece.
diyeceğim o ki,çok hediye verir,çok da alırım şükür. Ama bu iki kalp,iki beni hisseden,anlayan,gerçekten mutlu etmek için yapılan eylem ve verilen hediye çok ayrı önemliydi bence.
böyle güzel insanların varlığına minettarım ömrümce.
Kendim her zaman kendime yeterim ama gözyaşlarımdan açılan o koca boşlukta beni düşünen birilerinin olduğunu bilmek muazzam.