30 Eylül 2019 Pazartesi

Anne Yarım; Halam

63 gün dayanabildi.
Bir gece kanı bitti diye acile gidip, sarı alan,yeşil alan,acil dahilye,genel cerrahi ve dahiliye katında toplam 8 oda değiştirdik. Özetlenecek bir zaman dilimi değil. Ama yazmalıyım. Yazmazsam içimdeki irini atamayacağımı biliyorum.
son 1 haftası yoğun bakımda geçti.
Her an yanındaydım.
Annem ve babam tam zamanı kaldı. Ben ilk 10-15 gün hiç eve gelmedim. Sonrasında gece evde kalıp,sabah bir iki saat çalışıp hastaneye koştum. Çok ama çok ama çok yoruldum.
Evde yemek yapıp,toparlayıp hastaneden gelen ve bizim varolan çamaşırları yıkayıp,hastaneye koştum. Sırtımdaki kocaman çantam ile her gün o yokuşu çıktım. Her gidişimde ya dönemezsem,yanlarında kalmam gerekirse diye düşünerek evden çıktım çünkü.
neyse anlatılamayacak kadar zor zamanlardı.
İşimi bırakmadan bu işlerle uğraştım.Kızıydım...Evde oturduğum kısa zaman dilimleri batıyordu biyerlerime.Annemler orda uykusuzken ben yatağımda yatamazdım.
Acı çektim...

......
Tek bir anını bile kaçırmak istemedim. Ziyaretçi gibi gitmem gereken zamanlarda ki artık sen kalma 3 kişi fazla oldunuz denildi. EE tabi devlet hastanesi.
Amma kaldım. Asla sadece ziyaretçi saatinde orada bulunmadım.
Öğleden sonra gittim dr uyla görüştüm. Akşam kanları alınırken yanındaydım. Daha doğrusu alınamazken,damarlardan kan yerine ödem sıvısı aktığı için(ki bu bağlamda çok ciddi de bir yaraya sahip oldu) doktor gelip,kasıktaki atar damardan kan alıyordu.  O damar ki kanı durduramazsanız ölümle sonuçlanıyordu. Ben tuttum. Hep bana denk geldi. O korkuyu bilemezsiniz.
Halamın yaşadığı o can acılarına da tahammül etmek,görmezden gelmek kolay değildi.Artık sona gelmiştik.
2 gün boyunca tüm ilaç ve müdahelelere rağmen tuvalate çıkamayınca yine gecenin 21. inde gittim dr odasına. Bu iş böyle olmaz. Bunca şeye rağmen tuvalete çıkamıyorsa bir sorun yok mu sizce ? deyince başladık dr la kafa kafaya vermeye.
Ben söyledim,o düşündü.O söyledi ben muhakeme ettim.
O zaman dedik bir ultrason çektirelim,bağırsak düğümlendi mi acaba bi görelim.
Tomografi kararı verdi dr ve gecenin 00:00 ında indirdik,çektirdik. Bir şey olmadığını öğrenip rahatladık.
Amma acısı geçmedi. Eve dönmek zorunda kaldım.
Ertesi gün bağırsaklar boşalmış amma ağrı devam.
Tansiyon yerlerde sürünmeye başlamış,yoğun bakımdan makinalar getirilerek,türlü ilaçlarla tansiyon dengelenmeye çalışıldı.
O akşam orada kalmalıydım. Bir şeyler ters gidiyordu,belliydi.
Hemşireye gittim.
Annem ve babam yanındayken benim de sizden izin istemem olmaz biliyorum. Ama hasta falan değilim, enfeksiyon a sebep olmam,hastamın durumu belli ben bu gece burada kalabilir miyim dedim.
Evet dedi hemşire,olmaz. 3 kişi çok fazla. Ama sen kal. Bu gece burada olmak istemeni anlıyorum.
Kaldım.
bilinç yerndeydi fakat halüsinasyon görmeye başladı. Ve tahminimden çok daha hızlı ilerledi. Bir gece çok hızlı yol aldı bu durum.
Sabah dr u aradım,odasında yoktu. Ciğerdeki enfeksiyonun artmasından sebep bunu yaşadığımızı biliyordum.yine de bir konuşmam lazımdı.
Tüm gece uykusuz olunca bi bahçeye çıkıp hava alayım dedim. Daha banka otur oturmaz babam aradı.
Halanı yoğun bakıma almaya karar verdiler hemen gel!
Annemle elimizdeki çayları çöp kovasına atıp nasıl koştuğumuzu görseniz...
O ana kadar gördüğüm tüm herkes yoğun bakım kararı alındığında,yer olmadığı için tüm istanbul genelinde başka hastanelere sevk ediliyordu.Çok dua ettim. Çok...Çok...Bize yoğun bakım denilmesin,başka yerlere hepimiz nasıl gideriz.
Doktorun yanına gittim. Bana bilgi verin durum nedir dedim.Ve benim tüm gece gözlemlediklerimi aktardım.

1 saat verin bana,kardeşlerimi çağırayım son kez görsünler dedim.
Demez mi sadece bir kişilik yerimiz var yoğun bakımda,siz karar verene kadar ya yer kalmazsa.
Hayıırrrr dedim. Öyle uygun görüldüyse tabi ki alın. İmzam gerekiyorsa hemen verebilirim. Sadece çocuklarını görsün diye izin istiyorum. Annem ve babam bir köşede ağlarken,hemşireler onları sakinleştirirken ben aramaya başladım. Beklemediler. Yanlış asansöre bindiğimiz için zaman kaybı olunca evdekilerde yetişip yoğun bakımın önünde görebildiler.
Sonrası...
Ah sonrası...
Ahh ahh ahhh...
Saatlerce bekeyip yanıan girip kızı olarak imza verip yoğun bakım ateslim edip doktoruyla görüştüm.
Halamı gördüm.
Sonrasında her gün bir kişi girebilirdi ama biz 2 şer kişi girebildik. Günleri paylaştık.4 gün sonra yine ben girdiğimde dr uyla görüştüm.Eve gidip herkesi hazırlamam gerektiğini,umut kalmadığını söyledi.
Bilinci açıktı ama uyutuluyordu. Fazlaca makinaya bağlıydı. Ama bizi hissediyor,tepki veriyordu. Ama en az tepkiyi bana veriyordu.
Zaten yoğun bakıma inerken; sen gelme bana, başkaları gelsin sen bana dedikodu getirmezsin dedi.
Beni istemedi.
Her girdiğimde ben burdayım,kapının dışında seni bekliyorum,yalnız değilsin.İzin vermedikleri için yanına giremiyorum ama eve de gitmiyorum duvarın arkasındayım dedim. Hep o zaman tepki verdi. Omuzlarını oynattı.
Sevindi mi,beni kovdu mu bilmiyorum.Olsun...
Cuma günü
...
Son görüşümdü. Yanından çıkınca doktorun durumu sormak bile gerekmeyecek kadar kötüydü.
Tam anlamıyla canlı cenazeydi karşımdaki.
Gözler ödemden şişmiş,kapanmıyor ama açılmıyorda...Çok kötüydü demek hafif kalıyor inanın. Çok hafif.
en son ben gördüm. O gün 4 kişi girdik yanına. Alınmaz evet.Aldırdım.
Nasıl ki 63 gün,tüm prosedürlere rağmen yanı başında kalabildiysem  ve yoğun bakıma ben teslim ettiysem,son kez gören de ben olmalıydım. Ben dayanamam,görmeyeyim artık deme lüksünü kendimde bulamadım.
Sadece hemşireye zemzem suyunu teslim ederken,kardeşi de dışarda. Babam da son kez görsün ama yanına girmesin. Kalabalık olduk farkındayım. Uzaktan baksın,son kez görmüş olsun o istese de yanın ayaklaştırmayın zaten.Bu halde gözlerinin içine bakmasın dedim.
Tamam dedi,kıyafet giymeden uzaktan gördü kardeşini.
Sonra herkesi bahçeye gönderip doktorun açıklamasını beklemeye başladım. İçimden de ne diyecek işte durum belli. Bir tek nefesi kaldı verecek diyip duruyorum. 
Yarım saat kadar zor bekledim. Güvenliğe gidip doktora bir hatırlatsanız da görüşsem unuttu galiba dedim.Aslında saatlerce ses etmeden beklerdim. 
Doktor geldi.
Bugün buralardan ayrılmayın,geceyi görmez. Bir kaç saat içinde ölüm haberini veririz dedi.
Elbetteki ağlamadım. Zaten yakında çatladığımın haberini de alırsınız bu gidişle.
Tek derdim aşağıya inip babama bunu nasıl anlatırım.
Anlattım.
Kardeşimi arayıp annemin yanına eve gönderdim. İki kardeş evde kalın ben babama yeterim dedim.
Kardeşimin müstakbel nişanlısını yanımıza çağırdım.
Allah biliyor ya,keşke yanımda olsa ona ihtiyacım var dediğim arkadaşım...
Yanınıza geliyorum dedi. Çok uzaktaydı.Kıyamadım,yorulma derken kalemim,gönlüm nasıl sevindi.
sonra olamadı,gelemedi.
Amcam geldi yanımıza. Burada kaç saat bekleyeceğimiz belli değil,eve gidelim haber gelince ben sizi geri getiririm dedi. Tekrar doktorun yanına gittik.1-2 saati kaldı dedi. Eve gittik.
Elektrikler yoktu. 10 katı yürüdüm o halde. Bittim!
10 dk oldu eve gireli,telefon geldi.
Hastaya müdahele ediyoruz,hemen gelin.
Babam,damat,abim,amcam gittiler.
15 dk sonra babam aradı.Kızım,halanı kaybettik.

O gün babamla planladığımız üzere sosyal medyadan cenaze duyurumuzu yaptık.
Babam beni yormasınlar bu işi sen üstlen demişti. Herkes beni arasın sorsun diye bu yolu izledik.
Tüm süreçte olduğu gibi tek bir göz yaşı dökmeden tamamlamaya çalıştım.
Herkesin bana ihtiyacı vardı. Kimse benim kadar dirayetli değildi çünkü.
Ertesi gün...
Malum gün...
Tabutun kapıya geldiği an,Bengü ablanın(kuzenim) bana nasılsın diye sorduğu ve O nu gördüğüm o kısacık zaman dilimi dışında neredeyse hiç ağlamadım. 
Çok kötü göründüğümün farkındayım. Gören herkes dirayetli duruşumu taktir ederken,çok kötü göründüğümü,ne çok kendimi yıprattığımı da ekledi.
Eee normaldi.Annem i kaybetmiştim.
Halam bilinirken aslında tam olarak da annemdi. Aynı evde yaşamak böyle bir şeydi.
Çok gelen olu. Dimdik duruyorum derken aslında öyle bitkindim ki. Nurgül'ün oluna girmesem cenaze aracının başında ayakta duramayacaktım. O nu görmesem öyle ağlayamayacak ve o içimde biriken gözyaşları beni kimbilir ne hale sokacaktı.
Hayatımın en zor günlerinden biriydi. Geldi,geçti.
İçimi de yüzüme de,gülüşümü de toparlayabilmiş değilim ama zaman olarak geçti.Geçiyor...Daha da çookk geçecek. 
Ama ben kendimi bu kadar kötü hissedeceğimi hesap etmemiştim.
Bu sabah kalktığımda sol tarafım komple ağrı içinde. Gözlerimin içi sızlıyor adeta.
Zaman alacak demek ki. Zamanla gülüşüm yerine oturacak,halim tavrım sıradanlaşacak. 
Her şeyi unutacağız.Ya da hayır hayır  alışacağız.
Tam anlamıyla bu. Yüzümdeki çizgiler anlam kazanacak,tebessümüm daha manalı olacak.
tüm bu yaşanmışlık zamana ayak uydurarak fikirlerimde,yüzümde yerini alarak zamana ayak uyduracak.
Neyse ne...Anne yarım halam vefaat etti.Geride kalanların da yeri belirlendi.
Şimdi dua zamanı. Sadece dua...Çokca dua...
Yanımda olanlara minnetle...Varlıklarına sonsuz şükürle...