31 Ocak 2014 Cuma

Efsunlu Nefes

"Nefes almana bile razıydım ben." 

Bu cümleyi duyduğumda göz yaşlarımı tutamadım ben.O denli yakarışıma pişman oldum.Bir çocuk gibi utandım...Ben bunu nasıl yaptım...
...
Hayatımda ilk defa böyle öksürük krizine tutuldum.Nefessiz kaldım.Hava aldım...Öksürmekten başım öyle çok ağrıdı ki,kardeşim beni balkona taşıdı.Bir sandalyeye zar zor oturttu,battaniyeyle sardı sarmaladı.Hem kardeşimin astım ilaçlarından almak hem de doğal hava almak iyi geldi.Öksürük kesilince baş ağrım da hafifledi.O sırada kardeşimin bana sıkıca sarılıp,abla iyi misin derken öpmesi...Beni esas iyileştiren oydu belki.


Beynimin içini de öpse baş ağrılarım kesilir mi acaba...Bir efsunlu öpücük tüm dertlerime deva olabilir mi.Olur ise geç olmadan gel kon yüreğime...
...



Dağınık Ruh

Bir alternatif tedavi daha olsaydı da bu ameliyatı olmak zorunda kalmasaydım.İyileşme süreci dediğimiz bu süreçte ben hepten hastalandım.
Zor...Vallahi çok zor...İyileşiyor muyum,tükeniyor muyum kararsızım...Tıbbın gördüğü ile benim farkettiğim arasında ince bir çizgide ruhum...Ben hiç bir ameliyatımda bu kadar zorlanmamıştım.Toparlanmak için bu kadar çaba sarf edipte avcumu yalamamıştım...Bu iş başka diyorum da inanmıyorsunuz bana...Beni bile yeniyor ya esas buna bozuluyorum...Yalnız,ıssız,sessiz bir insan oluverdim ben.Etrafımdaki onca gözümün içine bakan kalabalığa rağmen...


Sorularımla,ağrılarım arasına sıkışarak yaşamaktayım...Ben hiç bu kadar yorulmamıştım...

Baş Ağrısı

Beynim ağrıdan uyuştu artık...Dayanamıyorum...

30 Ocak 2014 Perşembe

Sadece Sağlık

Sadece sağlık istiyorum.Sadece sağlık...Yanında huzur da bahşedilirse alır yüreğime koyarım.Başka da beklenti içinde değilim...Tüm hayallerimi yitirdim...

Zaten hayal kurmayı seven biri değildim...

29 Ocak 2014 Çarşamba

Öyle Diyor

Çok büyük bir olay atlatmışım.Bu saatten sonra sadece kendimi düşünmeliymişim.Kimse için kendimi üzmemem lazımmış.Beni üzecek insanların hayatımda bile olmamaları gerekiyormuş.Artık kendime değer vermeyi ve bencilleşmeyi öğrenmeliymişim.Benden kıymetlisi yokmuş.Beni önemseyen insanlarla yola devam etmeliymişim.Sadece mutluluğumu düşünmeliymişim.Gerekirse onu bile silmeliymişim.Yoksa küser,bana mutluluk olmaktan vazgeçermiş.Lütfen ama lütfen artık kendimi mutlu edecek sebepler dışına çıkmayacağım bir çizgi çekmeliymişim hayatıma.Artık değişmeliymişim.Geç bile kalmışım da zararın neresinden dönersem karmış.Ben onun için önemliymişim.Beni çok seviyormuş.Ve benim kadar güçlü bir kadın daha tanımıyormuş.Her şeyin üstesinden nasıl bu kadar kolayca gelebiliyormuşum merak ediyormuş.
...


25 Ocak 2014 Cumartesi

Çocuk...


(gözyaşları sel olur gönlümde.Yüreğime akar buruk bir mutlulukla birlikte.Ne güzel bir gündü bugün böyle.Sizin olduğunuz tüm zaman dilimleri gibi,yine huzur soludum hücrelerime)

Türkçenin en lokum kelimelerinden biridir "dost".Yoğun kıvamlı, şekerli ama bir o kadar katı,tekdüzelikten uzak,ağızda hemen erimeyen,dağılmayan,iz bırakan... Huzur bulutum










Bugünü anlatmaya kelimeler yetmez.15 günlük bir planın neticeleneceği gündü bugün.
Neye niyet,neye kısmet diye tekrarlayıp durduğumuz günlerden biriydi.Yazıda sıkça adını geçireceğim arkadaşıma en uygun lakap "çocuk" olacaktır.İsmini geçirmek istediğimde kendisine çocuk diyeceğim izninizle.Çünkü yaptığı tavır tam bir çocukluktu bence.

Dedim ki her yıl olduğu gibi doğum gününün hemen sonrasında yanına gidemeyeceğim.Acaba bunu nasıl telafi etsem.Annem dedi ki çağır arkadaşını ve ortak tüm tanıdıklarınızı,evde doğum gününü kutlayın erkenden.Geçmiş olsun ziyaretine geleceğini öğrendiğim Hamiyet ve Huzur bulutuma da haber verdim.Hediyelerimizi hazırladık.Bir de Tuğbayı çağırdım.Ne de  olsa hepimiz aynı ortamın insanıydık.Tanışıp kaynaşacaktık. Çocuk a da sürpriz doğum günü yapacaktık.Hediyelerimizi hazırladık.Pastamızı bile aldık.Annem bir gün önceden menüsünü hazırladı ertesi günün.Hatta bu durum tam 15 gün öncesinden ayarlandı.Aksilikler sebebiyle bugüne kadar uzatıldı.Geç olsun da güç olmasın dedik ama güçlük ne kelime tam bir fiyasko oldu bize.1 aydır herkes gözümün içine bakar haldeydi başım ağrımasın diye.En çok da kendisi özen gösteriyordu bana benim iyi olmamla ilgili.Üzmüyor,kızmıyor,kırmıyordu.Ama son dakika gelmiyorum deyişiyle öyle bir üzdü ki içimdekini anlatmaya benim lügatım yetmez.Hiç boşuna uğraşmayacağım o yüzden.Daha en baştan dedim ki herkese,bilirse gelmez,sürprizleri sevmez.Bilmesin...Ama illaki gelsin.Sürpriz olduğunu anladı ve gelmedi.Çocukça bir inat içine girdi.Anlamıyor değilim kendisini.Vallahi hak bile veriyorum aslında. Ben ki onu en iyi tanıyanlardan biriyim neden sürpriz yapıp kızdırdım ki.! Ama bir de şöyle düşünüyorum ve bu düşünceden kendimi alıkoyamadığım için sinirimi yatıştıramıyorum. Hani yani madem sürprizlerden hoşlanmıyoruz,o halde sürpriz yapıldığını anlamamış gibi yapıp sıradan bir davete iştirak ediyormuş gibi davransak,gelemeyeceğimizi söyleyip kimseyi huzursuz etmesek ve boş yere insanların planlarını engellemesek olmaz mıydı.? İmkansız mıydı yani.
Üstelik aynı ay doğan birden fazla arkadaşım vardı.Tuğba 28 ocakta doğmuş idi,Huzurbulutum 7 ocakta ve ben yanında olamamıştım.Hamiyet martta idi ve belki yine yanında olamayacaktım.Her biri için hediyeler hazırlayıp Çocuk un doğum günü kutlaması vesilesi ile hepsinin hediyelerini verip yeni yaşlarını kutlamak bu 
güzel günde benim yanımda olmalarının evime buyurmalarının tadına varacaktım.
Bu yıl hiç birinin doğum gününde yanında olamayacakken,en ortak zamanda hepsinin evime gelmelerini fırsat bilmiş ve bu hastalık döneminde her şeyi fırsata çevirerek mutlu olmayı başarmış biri olarak bu günü de özel bir gün ilan edecektim.Toplu bir kutlama töreni olsun istemiştim.Kimseden habersiz hazırlanmış herkese sadece Çocuk un doğum gününü kutlayacağımızı söylemiştim.Lakin kendisi sürprizi anladığından olsa gerek gelemeyeceğini beyan edince tüm yapmak istediklerim gönlümün çöp kutusuna dökülüverdi.
Herkese mahcup hissettim kendimi.Nasıl anlatsam bilmem ki.Onu savunsam mı,sinirimi saklasam mı,ortalığı yumuşatsam mı arada derede kaldığım zamanlardan biriydi işte.Ben onun ömründe olduğum hiç bir zaman diliminde kimseye onunla ilgili ters cümle kurdurmadım. İnsanız elbette yanlışlarımız oluyor bir çok zaman bir çok kişiye.Lakin onunla ilgili kimse bana o da şöyle diyemedi. Dedirtmedim. Tüm dostlarım gibi onu da hep koruma iç gücümle sardım sarmaladım.Ama dün gece...Başım ağrırken,kimse beni sakinleştiremedi.Öyle öfkelendim,öyle sinirlendim ki. kendime.Bu halde bu kadar uğraştığıma ve bu denli emek verdiğime.Neden insanları mutlu etmek isterken,üzülen hep ben idim.Ben anlayış gösterdikçe neden hep haksız duruma düşendim. Ben ki acıya dayanıklı insandım.Dün geceki baş ağrım hiç değilse bugün gelebilecek arkadaşlarıma beni mutsuz yansıtmasın diye ilaç içtim.Ailem...Ne güzel bir ailem var benim.Ben üzüldüm diye sevdiğim insanları koruyan,sen haksızsın,boşuna üzülüyorsun diye beni avutan...Seni ne kadar sevdiğini bildiğin birinin bu tavırlarını takma kızım lütfen diye başımı ovalayan ailem...Senin mutluluğun her şeyden önemli diyen,onca hazırlığı önemsemeden arkadaşıma hak veren annem.Mahcup oldum sana anne derken ben;kısmet değilmiş der bana ki onların bu denli sakin olmaları benim zor günlerimi kolaya çeviren tek etmen.Huzur aksın yüreğime de,başka hiç bir duygu girmesin diye uğraşan ailem...
Onlar o denli sakin ve Çocuk u anlar haldeyken neredeyse kendimi suçlu hissedecektim ona kızdığım için.
Ne yalan söyleyeyim onu çok iyi tanıdığım halde son ana kadar bekledim.Belki dedim...Belki gelir.Öğrendi ya ne kadar uğraştığımı, belki inadını bir kenara bırakır da gelir.
Ama çok iyi tanıyormuşum kendisini.Gelmedi.Biz,Hamiyet,huzurbulutum ve Biriciği ile tüm yaptığımız yemekleri yedik içtik.Üzerine pastamızı da yedik afiyetle. Tuğba'nın gelememesiyle iyice tavan yapan sinirimi bir kenara bırakıp elimden geldiğince ağırlamaya çalıştım misafirlerimi.Benden çok annem tabi ki.
Öyle güzel hediyelerle gelmişler ki,unutmuşlar kendi varlıklarının en güzel hediyelerden üstün olduğunu.
...
Ne kadar mutlu ettiniz beni bilseniz keşke.Kalbimin içine girip neler hissettiğimi anlayabilseniz,gelip yüreğimin üzerine,tam da o duygularımın içine oturmak istersiniz.Sıcacık yürekleriniz ile hanemi,kalbimi ısıttınız. Samimiyeti her şeye değer insanlarsınız.Huzur bulutum u zaten tanıyor idim.Hamiyet ve kızıyla da bugün tanışmaktan çok mutlu oldum.Keşke planladığımız gibi bir gün yaşatabilseydim size.Özür dilerim...
...



Çok üzüldüm lakin anlıyorum seni.Hata ettim,sevmediğini bildiğim halde sürpriz hazırlamakla.Kendimi bu kadar üzeceğimi tahmin edemedim özür dilerim.Tek isteğim seni mutlu etmekti.Hasta yatağımdan ne zaman çıkarım bilemediğimden,yanına koşup gelemem diye sen gel istedim.Sıkıca sarılayım sana ameliyattan sonra ve yeni yaşına yine benimle gir istedim bu sefer doğum gününden hemen önce.Bilemedim böyle olacağını.Bilseydim yapmazdım inan.Bilseydim kutlamazdım doğum gününü.Bilseydim eğer doğduğunu bile hatırlatmazdım sana.Bilseydim eğer hoşuna gitmeyecek,gönlümden geçecek tüm hediyeleri yılın diğer günlerine ve farklı buluşmalarına saklardım da,doğum gününü unuttururdum sana.Bilseydim eğer,o günü tarihten siler,doğduğun günü yok sayardım.Bilseydim eğer mutsuz edecek seni doğum gününü kutlamak,o gün kendimi bile yok ederdim dünya üzerinden...
Yeter ki sen gülümse,yeter ki sen mutlu ol her daim.Yeter ki sen benim ruhumda açtırdığın çiçekler gibi,kahkahalar açtır gönlünde.Sen yeter ki mutlu ol işte,ne gerekirse öyle yaparım ben.Nasıl olmam gerekirse öyle oluveriririm. Yeter ki üzme beni.Sen üzünce,dünyanın tüm insanları gelse toparlanamıyorum ben.Sen kızınca tüm insanlar mutlu etse gülümseyemiyor yüreğim.Sen yok sayınca beni,varlığımın anlamı kalmıyor ki...

Keşke bilseydim neyi nasıl yapmak,bugünün nasıl olmasını istediğini...İnan öyle olması için uğraşır sadece senin mutluluğunla gök kuşağı açardı gönlümde.Sen iyi ki doğdun ya hani.Sen doğdun diye beni öldürmeseydin iyiydi.Bu denli inatçı olmana hiç gerek yoktu.Biz hepimiz seni sadece sevmiştik çünkü...
Ve hala sevmekteyiz.Hep de seveceğiz.Tüm tepkimiz sana olan büyük sevgimizin bugün tarumar edilmesinden kaynaklı işte. Biz yine bugün senin doğum gününü gıyabında kutladık,tüm iyi dileklerimiz ile.Kulakların çınlasın da bizi hatırla,ne kadar sevildiğini ve bizi sırf seni sevdiğimiz için ne kadar üzdüğünü anla diye.
İyi ki bana dost,iyi ki en yakınımsın..İyi ki doğdun Çocuk...İyi ki hayatımızdasın...Yoksa tüm duyguları senin kadar kuvvetli kimse yaşatamazdı bize...Dostluğumuzun daim olması dileklerimle...



Dünyanın en narin,en tatlı insanı; iyi bak kendine.Çünkü sen lazımsın bize. Hamiyet Akan.


not:ayıcık,çiçek ve not defteri Hamiyet Akan'a,incir aranjmanıyla dolu kutu ve ben alsam aynısını alırdım dediğim bileklik huzur bulutuma ait.

24 Ocak 2014 Cuma

Yüz Üstü...

Bir insan ki en değer verdiklerinizden...

Bir inat uğruna üzebilir mi sizi...Kıyabilir mi sevdiğine insan...Üstelik  yalvar-yakar yanına çağırmış iken...Hasta yatağında,bin bir yalan ile takla atıp sizin için  sürpriz hazırlamış iken.Reva mıdır sizin yüzünüzden yaşanan bu baş ağrısı.!

Hani yani ilk organizasyonunda insan böylesi yüz üstü bırakılır mı? !
...

El_insaf...! 
.............................................


Yüz üstü yatmamın yasak olduğu şu dönemde uykusuz kalırken gecelerce; yaptığım planda da yüz üstü bırakıldım ya... Yüz üstünden yüz veriyorum insanlığınıza...


. . . 


21 Ocak 2014 Salı

Özlem Sarar Dört Bir Yanımı



Ve ben; hiç tanımamam gereken insanları özlüyorum bazen...Bazenler çoğalıyor bazen...Ne biçim insanım yahu ben...!



18 Ocak 2014 Cumartesi

Geçmişten Bugüne Seninle;Çiçek Açtım Yine...!




Ekrem; en eski arkadaşım.İlk arkadaşlarımdan...9 sene önce ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla tanışmıştık.Çok kısa görüşmüş olmamıza rağmen  imaj ve tavırlarıyla aklımda yer etmişti.Sonra öğrendim ki,blogcu.com da blog yazarı imiş.Pek sevilen,önde gelen yazarlar arasındaymış.Sayfasını takip etmeye başladım internetin internet olduğu zamanlar...Ben de yazmak istiyorum dedim arkadaşıma .Ekrem'e söyleyelim sana sayfa açsın o halde dedi ve tam 9 yıl önce bibis.blogcu.com sayfasını açtı bana Ekrem.O günden sonra hayatımdaki her konuda bana yardımcı olan,fikirlerini,mantığını çok sevdiğim bir arkadaşım oldu kendisi.Olgunluğu abi misali...Desteği dost kalbinin güzelliği. Blog sayfam benim için çok anlamlı,çok özel.Hayatımda en değerli kimler var ise oradan bana mirastır.O sayfa hakkında yazacaklarım buraya sığmaz.Gönlümün derinliklerinde yer etmiş bir kaç satır  sadece buraya aktarabildiğim.Ve o hayatıma anlam katan sayfanın mimarını anlatmak adına bir kaç cümle kuruyorum sadece.Geçmişten bugüne söyleyecek çok söz var aksi taktirde.
O farklı biri.Aylarca görüşmesek de onu özlediğimi hissettiğinde çıkagelen sanki.Ona ihtiyacım olduğunda, anlattığım her şeyin bana en doğru şekliyle yol göstericisi o.Burada yanlışsın diyebilen,bunu böyle düşünsen dediğinde O söylüyorsa haklıdır dediğimdir kendisi. Ön yargısız,empati duygusu yüksek,sevgi dolu,güler yüzlü insan...
Aylar önce bir telefon geldi kendisinden.Telefonun diğer ucunda canlı mı canlı,heyecanlı mı heyecanlı bir kız sesi.Ablacım ben Kevser dedi kendisi. Avon satıyormuşsun,benim de isteklerim olacak senden.
Ogün bir kaç parça sipariş veren o ses,şimdi hayatımdaki enerji kaynaklarının en güzellerinden,en önemlilerinden biri. Sayısız kez evime gelen,ailemin içine giren,evimizin kızı olmuş biri Kevser. En az abisi kadar sevdiğim,yaşam enerjisine gıpta ettiğim,Allah'ım sen onu nazardan koru diye dilediğim...
Ameliyat olduğumu duyup geçmiş olsuna gelmek istediler bugün.Anneleri de gelmiş çocuklarıyla beraber.Nasıl mutlu olduğumu bilmem ki anlatabilir miyim.!
Bana verilen değerin evime aileme kadar gelmekle gösterilmesi,zor zamanlar diye tanımladığım bu günlerde ruhen ve bedenen yanımda olunarak paylaşılması...Ne kadar güzel insanlar varmış hayatımda demiyorum.Çünkü herkesin gerçekten benim için ne kadar değerli ve önemli olduğunu zaten biliyorum.Bu zor zamanlar onların değerini göstermedi bana.Ama bu denli önemsendiğimi aileme göstermeleri,onlara da moral anlamında evime gelmeleri çok şey ifade etti.
Herkes gibi bugün Ekrem,Kevser ve annesi de beni çok mutlu etti.Misafirlerimin ardından ailemin yüzünün farklı gülümsemesi,ne güzel arkadaşların varmış senin,ne kadar çok seviliyormuşsun demeleri...En önemlisi de en az benim kadar,yalnız olmadıklarını hissetmeleri...Paha biçilemez hisler...
Yüreğime koyduğunuz tüm bu güzel hisler için tek kelime yeter;içi anlam dolu,size karşı beslediğim tüm duyguların toplamı,sıkıştırılmışı,özeti vs yani kısaca TEŞEKKÜRLER...
...

Sinem'im...Sana sarılmak ne demek bilemezsin...Haktan'ım...Yüreğime tebessümler doldurdun...Her hareketini dakikalarca izlemek istedim...Sizi çok özlemişim...



17 Ocak 2014 Cuma

İtiraf...

Az sonra yazacaklarımı bu sayfaya not düşmek istemedim aslında.Ben her ne yaşanırsa yaşansın umutlu olmaktan ve negatif enerjiyi ruhumda barındırmamaktan yanayım.Çocukça da olsa illaki iyilik ve pozitiflik olmalı beni insanlara yansıtan.Ama bazen,çok nadiren karamsar olabiliyorum.Bu ruh halinden nefret ettiğimden kolay kolay girmiyor ruhuma ama gün bugün ki onu misafir ediyorum huzurumda.
İyi olmadığımı açıkça yazmazsam içimden çıkmazsa bu hoşlanmadığım his ve duygular,pozitifliğe ulaşamayacağım.Sustukça büyüyorlar içimde.Balon gibi şişiyor duygularım.Tüm bedenimi kaplamaktalar şu sıra.
Evet iyi değilim.Yaşamış olduğum ameliyat,öncesi ve sonrası.Ömrümün geri kalanı...
Çok kişi çok şey biliyor bu konuda.Hiç bir zaman olmadığı kadar konuştum anlattım merakları giderdim,destekleri kabul ettim.Lakin bilinmeyen bir ben var ki,kimseye yansıtmamak için sarfettiğim çabalar taktire şayan.!
Yaşadıklarına rağmen bu halin...! diyorlar...Nasıl bir insansın sen...Nasıl hiç bir şey olmamış gibi yapabiliyorsun.Bu gücü nerende saklıyorsun da böyle zamanda açığa çıkarıyorsun.
Haykırmak istiyorum aslında güçlü olmadığımı.Göz yaşlarımı bırakmak istiyorum ulu orta,zamanlı-zamansız.Kıyamıyorum insanlara.İçimde öyle büyük ve birden fazla sıkıntı var ki anlatıp rahatlayacak gibi değilim.Çözüm bir tek kendi içimde bilirim.Kendimdeyim,neyi neden yaşadığımın bilincindeyim.Bu en büyük kazanımım benim.Bu sayede yaşadıklarımı çok daha kolay atlatabileceğim.
Ama ne var ki bu sefer gerçekten iyi değilim.Resmen kendime terapi uyguluyorum.Resmen kendi kendimi dinliyor,çözümlüyorum.Aklımdaki soru ve kaygıları gideremiyor olsam da kendimi kendime anlatabiliyor olmanın rahatlığı nefes aldırıyor bana.
Üzerimdeki ışıkları söndürmek için uğraşıyor,kimse benim için üzülmesin diye çabalıyorum.Gereğinden fazla can yaktığımı,insanların gece gündüz akıllarını bana takarak iş-güçlerinden uzaklaştıklarını biliyorum,hissediyorum.Toparlanmaya çok daha fazla çaba sarf ediyorum.Ama yapamıyorum.Toparlanamıyorum.Ruh halimi bir noktaya toplayıp da,ayaklanamıyorum. Geçecek diyorlar...Hı hı az kaldı uyum süreci bitecek diyorum ama biliyorum ki hasarlı devam ediyorum yola.Sadece miş gibi yapabileceğim bir süre sonra.Daha rahat gülebileceğim.Daha rahat saklayabileceğim kendimi,kırılan umutlarımı vs vs.
İnsanların umut vermeye kalkmamaları için bile susmaya razıyım aslında.Sırf bu yüzden bile sussam haktır yani.sinir sistemim öğüt alacak,tavsiye dinleyecek,telkin kabul edecek durumda değil.Değil çünkü hiç bir zaman aklımdakileri tam anlamıyla anlatabilmiş ya da anlatmayı seçmiş değilim.Bu sebeple de verilecek hiç bir tepkinin yerli olmayacağını düşünüyorum.İyi rolü yapmak en iyisi.Yoksa kalp kırabilirim ki kendimi affetmem o halde iken.Kendime şu sıra sıkça ettiğim bir kaç tembih var; "kalp kırma. yaşadıklarını kimseye mal etme,toparlan." Ben bana bunları söylüyorsam vardır bir haklı tarafım.Ne de olsa kendimi en iyi ben tanırım.
Herkesten uzak olmak iyi mi yoksa bu bile fazla mı geliyor da daha uzaklara mı gitmeli.Kararsızım...
Tek bildiğim susmak istediğim.Kendimle ilgili her soruda vermek istediğim tek cevap " iyiyim". Ne olur daha fazlasını beklemeyin. Her şeyi bilen biri olarak çözümleyemediklerim var iken,size kendimi en baştan nasıl anlatabilirim...
Sizi nasıl yormayı ve sırtımdaki yükleri omuzlamanızı isterim.Ben bu kadar kötü biri değilim.Ne olur beni yoldan çıkarmak için uğraşıp da nasıl olduğum konusunu deşmeyin...!

Çünkü ben her ne yaşıyor isem;içimdeki güce sığınarak İYİ_leşir-(im).!

16 Ocak 2014 Perşembe

Hapsolan Hisler

Kendimi hapsolmuş gibi hissediyorum..Evet evet günlerdir aradığım cümle bu.Kendimi en iyi bu şekilde tanımlayabilirim.
Hapis olmak...Sandığımdan daha zormuş.Oysa ben bu dönem için öyle güzel hazırlanmıştım ki.İğneden ipliğe her şeyi öğrenmiş,her şeye kendimi hazırlamıştım.İlmek ilmek yaşanacak bu günleri beynime önceden kazımış hazırlanmıştım.Zaman geçtikçe,geçmek bilmiyor saatler.İlerlemiyor tarih...Akmıyor vakit.

Ve zihnim zorluyor beni.Hayır diyorum kanmayacağım sana.Hala aklım başımda.Yersiz huzursuzlukları sokmayacağım kafamın içine.Yeterince yer kaplayan materyaller var zaten orada.Huzurdan öteye his istemiyorum beynimin içine.
Kendimle konuşmalarım...Severim o vakitleri.İnsan daha iyi tanır kendini.Konuştukça çözer problemlerini ve hazmader mutluluklarını.Çok konuşurdum kendimle.Şimdilerde hep konuşuyorum.
Tek çıkış yolumun bu olduğunu biliyorum.
Tek çare yine sizsiniz, kendinize.Bunu bilir bunu savunurum.Bir gün savunduğum ilkelerde boğulacağımı da iyi bilirim de neyse...
Bu zor süreci sadece yazarak tamamlayabileceğimden eminim.İçimdeki gücü ancak böyle fark edebiliyorum.Bir de bir omuz bulur isem yaslanacak,ondan alacağım güç ile ayaklanacağım... O güne dek,yanlış düşünceleri ayıklıyorum zihnimden.Elimden geldiği kadar,aklım yettiği kadar...
Tökezlemek istemiyorum.Her tökezlediğimde yeni baştan başlıyorum ki,varış noktamın benden uzaklaşıyor olması canımı sıkıyor.
Ben yeniden varlığımı evrene duyurana dek,kendimi unutmamak adına sadece yazacağım...Yazmak varlığıma küçük bir ışık olacak...O ışık ki beni tünelin sonundaki hedefe ulaştıracak.
Yani kısaca yazarak dinleniyorum,hiç bir şey yapmayarak fazlaca yoruluyorum şu ara.


15 Ocak 2014 Çarşamba

On 9

19. günün gecesindeyim.Kalbim beynimden çok daha ağır...
İlk defa kendimi anlatmayı denedim.Olmadı yapamadım.Anlaşılamadım.
...


not: Dokuza dikkat et demişti hangi dokuz olduğunu söylemedi.

14 Ocak 2014 Salı

Camdan Fanus


Camdan bir fanustayım sanki;balık misali.Yapacak hiç bir şey yok.Hem de hiç.Sadece yaşamak için yüzmek gerek balığa,bana da nefes almak.Her nefeste huzuru soluyorum içime.Aileme bakıyorum,ara sıra mesaj yazan,mail atan arkadaşlarıma.Herkes öyle iyi öyle güzel,öyle mutlu görünüyor ki bana da yansıyor bu.Evet itiraf ediyorum hayatımdaki her şeyin çok güzel olması,toparlanma sürecimi hızlandırıyor.sıkıntı,stres yapacak bir sebep olmaması için herkes uğraşıyor.Allah razı olsun tüm yakınlarımdan ki başarıyorlar da.Ufak tefek sağlık sorunlarının dışında çok keyifli,huzur dolu ama bom boş bir zaman dilimi geçiriyorum.

Ama artık ben normal hayata dönmek istiyorum.Normallikten kastım,normal biri olmak değil.O öyle kolay değil.Ben baştan sona farklılıklarla dolu insanım.Hiç bir zaman normal bir hayat yaşamadım.Bu yönde bir beklenti içinde de değilim.Lakin dostlarım,arkadaşlarım,ailem,komşularım vs vs... beni rahat ettirmek için kendilerini saklıyorlar ya o zaman sinirlerim zıplıyor işte.Huzurum yerle bir oluyor.Biliyorum bir şeylerin ters gittiği arkadaşlarım var,hayatında güzel şeyler olan insanlar da var.Aklını çelen meselelerden dolayı sıkıntı yaşayan,içine derin üzüntüler ya da sorular biriktirenler var.Var da var...İnsanız yahu bir den çok duygu barınıyor içimizde.Ama ne var ki kimse bana bir şey anlatmıyor.!
İyi olan iyiliğini,kötü olan sıkıntısını paylaşmaktan geri duruyor.Tek dertleri benmişim gibi yansıtılıp,sadece benim nasıl olduğumla ilgileniyorlar.

Benim iyi olmam için ellerinden gelenin fazlasını yapıyor herkes.Ama ben böyle olsun istemiyorum.Dost isek,kardeş isek,aile isek,ya da her ne isek onun gereğine uygun davranmak,kendimi bir an önce toparlamak,başkalarının yaşam gailesi ile de ilgilenerek normal bir yaşam sürmek istiyorum.Benim iyileşme sürecimden başka hiç bir sıkıntının olmadığını düşündüren herkesten,uzaklaştığımı düşünmek,değil iyileşmek,üzüyor beni...Sevginiz yaralıyor.Yanınızda olamadığımı hatırlıyor,eskiden olsa anlatırdı diye düşünüp hayıflanıyorum.Kiminiz mutlusunuz hissediyorum,kiminizin dertleri var...
Eskiden olsa anlatırdınız...Şimdi sadece hissediyorum. Aa bir de rüya görüyorum ki ondan kaçamazsınız biliyorsunuz,o konuya hiç girmiyorum.
Siz de haklısınız aslında;her gün güne birlikte başladığım insanlar vardı benim.Günaydın demeden günümün aydınlanmadığı insanlar...Şimdi değil güne aymak,iyi geceler bile dileyemiyorum çoğu zaman...Hangi zamanda hissedeceksiniz ki varlığımı da,duygularınızı paylaşacaksınız değil mi ?


Çıkarın beni bu camdan fanustan...Dışarısını göremiyorum,boğuluyorum.Zaten sudan da korkarım ben...!


11 Ocak 2014 Cumartesi

Ciğerlere Dolan Huzur



Ciğerlerime kadar huzuru soluyorum...Tek yaptığım bu.Aksi taktirde bomboşum...
Her şeyi yeniden öğreniyorum.Sevmeyi,arkadaşlığı,aileyi,bağları...Zihnim öylesi berrak ve taze ki. Her şey yeniden tanımlanıyor sanki,program yeniden kuruluyor.Dinleniyorum ilk defa.Hayatım boyunca ilk defa hiç bir şey yapmıyorum. Abimin dediği gibi;sen bir daha böyle dinlenemezsin,tadını çıkar diyor.Doğru diyor.O hep doğru der zaten.ama beni de öyle iyi tanır ki ne kadar sıkıldığımı anlıyor.Bir kitap bile alamadan elime,geçiyor zaman.Az kaldı diyorum küsmeyin bana,sırayla her birinizin üzerinde gözlerimi mutluklukla gezdirip,ruhuma işlemenize izin vereceğim.Lakin biraz zaman tanıyın bana.
Dinlenme dönemini kısaltmak adına yaptığım hiç bir şey işe yaramıyor.Hayatım boyu ilk defa kendime dair toparlanma motivasyonum işe yaramıyor.Her şey kendiliğinden ve olması gerektiği gibi gelişiyor.Ben sadece izliyorum...Hiç bir şey yapmadan...Böylesi de keyifliymiş.Dinlenmek bu demekmiş;öğrendim.!
Dün akşam öyle çok canım sıkıldı ki,kız kardeşim haydi gel seni gezmeye götüreyim dedi.Soluğu zor yürüyen halimle,daire kapısında aldım.
Binadan çıktık sitede ufak adımlarla biraz yürüdük.Sanırım 5 dakika kadar zaman geçirdik ardından eve geldik.Oh be dedim nefes aldım...Ardından bugün!
Hemen sitenin karşısında market açılmış.Gel gidelim dediler.Gitmek mi iyi yoksa itiraz mı etmeli bilemedim.Doktorum sağ olsun yasak koymadı bana."Kendini tanı" dedi sadece.Rahatsız olduğunda yat.sonra yine hareketlen yavaş yavaş.Ona dayanarak giyindim üstümü.Hem de ilk defa yardım almadan.Ayakkabılarımı giymeye cesaret edemedim,annem giydirdi.Çıktık evden,yorulduğum yerden dönme sözü ile.Rahat gittim,gezdim...Gelirken bitmek bilmedi bir kaç yüz metrelik yol.Kardeşim olmasa idi ve sitedeki banklar...Gelemezdim...Karnımdaki sancı beni olduğum yere yığılacak hissine kaptırıyor.Eve geldim geleli,gezip dolaşmış ardından banyo yapıp uykuya yatırılmış çocuk havasındayım.Öyle yorulmuşum ki,sanki 2 hafta öncesine kadar dünyayı feth eden ben değilmişim gibi.Diyorum ya yeniden öğreniyorum her şeyi.En başta da yürümeyi.
Ameliyattan sonra ilk adımları atmanın ne demek olduğunu bilmem ki bilir misiniz? Ameliyat olsanız dahi kendinizi o kadar sınar,ne hissettiğinize kulak verir misiniz !
Ben yaşadığım her şeyin tadına varmayı severim.Her şerde bir hayr olduğunun da bilinciyle,tada varmayı bilirim.
İlk adımlar,ilk yemekler...Yeniden yaşamaya dair ilk heyecanlar...Bunların hepsi çok güzel şeyler...Dingin dönemimde hepsini ince ince düşünüyor,yaşadıklarımın tadına varıyorum.
...
Tadına vardığım bir diğer şey ise az önce gelen çiçeğim..Bengü Ablam...Arzum Onan'ım o benim...En büyük kuzenim...Pek fazla görüşemediğim,az iletişim kursak da çok sevdiğim.Hayat enerjisine gıpta ettiğim.
Ameliyat olduğumu duyup aradığında,sesimi duymak istemiş fakat o günlerde telefonla konuşamadığımdan duyamamıştı.Bugün çat kapı geldi elinde üstte gördüğünüz çiçeği ile.Aynı sen dedi.Senin gibi minicik ama çok sevimli.Bilmem ki ben ne kadar sevimliyim ama minik olduğum muhakkak.Baktıkça içim açılıyor,yüzümde gülümseme oluşuyor.Düşünülmek güzel şey.Hem de onca hayat telaşının içinde.Bin bir türlü sıkıntıya rağmen hatırlanmak,hatırlandığını böyle güzel ifade etmek.Kendime özel hissettirilmek...
...
Arkadaşımın yün sponsorluğu ile berelerimiz hızlı bir şekilde örülmekte.Her bir bere bittikçe önüme fırlatılıyor.Bak ablası nasıl olmuş diye.Ben çocuklar kadar mutlu.Onlar görse,giyse kim bilir ne sevinecekler.
Şimidlik sayı hedefimiz 15.Sonra başka okullar,başka çocuklar için elbette devamı gelecek.elimizin gücümüzün yettiğince...İyi ki varsın benim iyilik meleği arkadaşım...

Tüm bu olanlardan ve olmakta olan bir sürü güzel şeyden sonra,nasıl mutluluk doldurmam ciğerlerime ben.Her geçen gün güzelleşen dünyamda hala neye isyan edilir de neden farkına varmayız huzurun anlamam ki ben.Biraz içe yönelme vakti geldi de geçiyor bile.Ruhunuzu unutmayın,ona sorun ne istiyor,ne ile mutlu oluyor.Hayat telaşından,kendinize ayıramadığınız vakti çalıp da,ne zaman son bulacağını bilmediğiniz ömrünüzün tadına tat katmayı ihmal etmeyin...
Gönül kapılarınızı açın...Bırakın içeri huzur sızsın...Huzuru aldıkça genişleyecektir.Ele avuca sığmayan,huzurlu ve mutlu insanlar olmak ve hayatın tadının damağınıza uyması temennisiyle...



10 Ocak 2014 Cuma

Çocuk Gülüşünde Yer Buldum Kendime


Genellikle yatıyor,zaman zaman oturuyor nadiren de kısa kısa yürüyor olabilirim.Can sıkıntısından patlamış halde ne yapsam da zamanı değerlendirsem diye düşünürken annemden şiş ve yün istedim.İkiletmeden verdi hemen.Gözlerimin içine bakıyor ben ilmekleri atarken yavaş yap dedi sadece.İlk iki sıradan sonra bıraktım...cıks dedim daha iyileşmemişim...Moralim de bozuldu biraz ama biliyorum ki yaşadığıma göre yaptığım şey ağır geldi.Hiç boşuna sinirleri bozmamalı.Beni gören anne ve anne kadar kıymetli halam aldılar ellerine yün ve şişleri...Başladılar benim Diyarbakır'daki 15 ana Çocuksınıfı çocuğuma bere örmeye.İşte mutluluk bu.!
Ardından organize ettiğim bir kaç kitap,kırtasiye kolisi...Yattığın yerden bile işe yarıyorsun Duygu dedim kendime.Hala düşmemiş performansın.Daha nerelerde seni bekleyen çocuklar var...Çok işin var çok...Daha görecek mutluluk fotoğrafların var...Ne kadar şansıyım Allah'ım ben...Çocukları çok sevdiğim her halimden anlaşılır elbet.Ama yardıma muhtaç,tanımadığım, öğrenci çocuklarımı nasıl sevdiğimi ben bile anlayanilmiş değilim.Farklı bir sevgi tanımı gerekli bize.İçim akıyor hiç yüzlerini görmediğim,seslerini duymadığım çocuklarımdan gelen bir kaç kare fotoğrafa.

Bir an önce iyileşmeli;ya kitap almaya Kadıköy'e gitmeli,ya oturup bere örmeli...

Haydi siz de bir çocuğu mutlu edin.Sağınıza solunuza bakın da bir çocuğun yüzünde gülümseme olmanın nedenlerini belirleyin...Sonra yaslanın arkanıza ve içinizdeki huzura kulak verin...

Huzurlu günler efenim...


7 Ocak 2014 Salı

Uydurulmuş His



Elini kalbine götürdüğünde hissettikleri vardır ya insanın...Elimi karnıma götürdüğümde hissettiklerime eş değerdi o duygu...
Anlayamazsın...Anlatılmaz...Ben de kalsın...İçimdeki koca dünyada onu da saklarım...Çürüyene dek bana emanet...

6 Ocak 2014 Pazartesi

Güzelleşen Dünya



20 adet dikişten kurtulmuş olduğumdan mı bilmem;bugün dünya gözüme ayrı güzel göründü.Kendi çirkinliğimi bile unuttum o derece...!




5 Ocak 2014 Pazar

Vakumu Patlamış Duygular

Yarın yani tam 11 gün sonra ameliyat dikişlerim alınacak.Toplam 22 zımba parçası vücudumdan kopup tıbbi çöp kutusuna gidecek.
Tıpkı kalbimden kopan bazı şeyler gibi.Şey diyorum hiç sevmediğim halde o kelimeyi.Çünkü tanımlayamıyorum yüreğimden kopan "şeyleri".Ne olduklarını bilmekten korkuyorum belki de.Hayata dair güzel "birşey" lerdi onlar.Bildiğim tek şey bu.
Ama benim gücüm yok artık tek başıma mücadele etmeye.Biri elimden tutup da yüklenmezse ben çöküveriyorum bir köşeye.Adım atmak da zorlanan bu şahıs,başkalarının içi boş vakumlu poşetlerini sığdıramıyor yüreğine.Öyle çok ki...Öyle manalı ve değerliydi ki...Ama artık çözüldü vakum...Hızla şişiyor ve kendi yerini daraltıyor.Patlayacak ve kendiyle beraber benim de yaşamsal fonksiyonlarımı yitirmemi sağlayacak...Korkuyorum...

...
Boynumun yarı felçli durumu dün açıldı sayılır.Çok az bir etkisi kaldı.Artık sağa sola daha rahat dönebiliyorum.Alerjim tamamen geçmese de çok daha iyi durumda ve morluklarım gün geçtikçe gök kuşağı misali renk değiştiriyor iyiye,sağlığa doğru yol alıyor.Bugün daha rahat görebiliyor,adaptasyonumu son günlere göre çok daha iyi toplayabiliyorum.Baş ağrısı mı? hmmm ona pek değinmesek ! :)
...
En kıymet verdiğiniz,saçlarınız ise.Belinizi aşan saçları boynunuzu açacak kadar kestirdiyseniz ve hiç sevmediğiniz saç bandını takıyor iseniz hayat farklı seyrediyor gözünüzde...Ah o ahenkle dans eden saçlarım...Ah o simsiyah ve dolgun görünen,bana tüm havayı sadece onların verdiğini düşündüğüm saçlarım...Bandanın altındaki sıfıra vurulmuş bölümler dikkat çekmesin diye sürekli üstteki saçları o kısma doğru düzeltiyor,aslında böyle de pek bir şeyin değişmediğini düşünmeye çalışıyorum.
Zaaf her yaşta zaaf işte.Söze ne hacet...
...

Dünya'm yerle bir oluyorken,ben enkazda kalmamak için çırpınırken,bana dünya telaşından bahsetme.Canım derken bana,canın yansa umrumda mı diyorsun ya,perde iniyor gözlerime sen karşıma geçince.Göremiyorum seni özür dilerim...Neredesin,hayatımın neresinde...? Dur daha kendime kızmaya başlamadım.Pek seviyorum şu ara kendimi..Hatta sadece kendimi. Sevgim bitince kendime,öyle çok kızacağım ki sana verdiğim değere.
Şuan kimseyi görmüyor,duymuyor,hissetmiyorum.Bir tek ben varım sanki evrende.Kalbimdeki tüm duygular sökülmüş gibi...Hani aşk nerede,dostluk,kardeşlik vs. Ben bu kavramların hiç birine layık değilim şu sıra.Hiç birinin hakkını verebilecek güçte hissetmiyorum kendimi.Sırf bu yüzden kızmıyorum sana...Olur da beni anlarsan bir gün, bil ki iş işten geçmiş olacak...Kelimelerle Dans;değişti,farklılaştı,bencilleşti yaftalarını yapıştıracaksın o gün üzerime.İşte o gün benim bugün sana anlattıklarım kulağında çınlayacak...Ama hani bir çok atasözü ile farklı şekillerde derler ya,ben gayet açık yazacağım; iş işten geçmiş olacak...

...........

Yine daldan dala uçtum kuş misali...Kuş demişken,aklıma geldi de;ben Pamuk'u çok özledim...Keşke şimdi yanımda olsa.Yalnızlığımı alsa,yüzümde gülümsemeler oluştursa...

4 Ocak 2014 Cumartesi

Dostları Olmalı İnsanın;Kendini Kıymetli Hissettiren


Ruhum huzura açtı bugün..Altın yaldızlı defterim huzura yazdı...


 "Bir eşi olmalı insanın!
Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın,
Bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında.
Verdiği hiçbir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,
Daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli." Demiş Can Yücel... 

İşte tam da böyle dostları olmalı insanın,ne yapsa yetersiz gelen...Hep daha fazlasını hak eden...Çok şükür var benim yetemediğim dostlarım.Varlıklarına duacı olduğum,hayatlarımdaki yerlerini hiç bir şey ile dolduramayacağım.
...


İnsanın dostları çok önemlidir.Benim dostlarım daha da önemlidir.İnsan ilgi bekler hasta iken ben beklemem.Ameliyat olduğunda aransın sorulsun ister ben istemem.Kimse düzenini bozmasın aklını bana takmasın diye çabalarım.Buna rağmen bu sıralar öyle değerli hissettiriliyorum ki anlatamam.
Her şerde bir hayır vardır ya hani; ben bu ameliyatı hayatımdaki güzel insanların yerini daha iyi anlayabilmek için oldum sanki.Çok zor bir süreçten geçtiğimi bir çok kez yazdım,söyledim.Ama bir o kadar da keyifli olduğunu not düşmek isterim.Acaba ne zaman iyi olurum da soluğu Kadıköy'de alabilirim diye defalarca düşündüm,kendime tatmin edici bir cevap veremedim.Gözdeki ödemin yavaş yavaş dağılıyor olması dikkat dağınıklığıma sebebiyet verdiğinden moralim de bozuluyor haliyle.Ama kendini öyle iyi tanıyan biriyim ki,araştırmacı tarafımda cabası.Öyle olunca yaşadığım sıkıntıların geçeceğini biliyorum.Sadece dinleniyorum bu süreçte.Henüz bir kitap bile alabilmiş değilim elime.
Öyle güzel dostlarım varmış ki benim...Onları nasıl anlatsam bilemedim.Her biri ayrı önemli iken benim için,ben de onlar için değerliymişim. Herkes kendi hayatından fedakarlıklar yaparak benim yanımda oldu bu dönemde.Yaradan hayatımda olanların yerlerini çok daha fazla sağlamlaştırdı gittikçe.
Kimi kendi egosunu hiçe saydı aradı.Kimi uzun zamandır görüşmüyor olmamıza rağmen seni unutmadım mesajı verdi.Kimileri çok uzaklardan ve çok uzun zaman sonra evime kadar gelerek bana verdiği değeri gösterdi.Bazıları,ailemden hiç kimseyi tanımazken hepsiyle saatlerce sohbet etmek zorunda kalıp benim için benim hayatımın tam ortasında kaldı.

Bugün 2 dost yürekli,harika insan çıkıp geldiler evime kadar.İstanbul'un 2 ayrı ucundan benim için düştüler ya yola,onları beklemek,onların geleceği gün için sabırsızlanmak,sıkıntı dolu günlerde ilaç gibi geldi ruhuma.

Tuğba;Kamer'im...Gündüz doğan ayım...günümü aydınlatanım...dostluğu fark yaratanım...
Çocuk; en eski arkadaşım...Dostluk abidesi,koca yürekli adam...Hayatımın tam merkezi iki dost.Onları tanıdığım günden bu yana,sevgileri daimdir içimde.Zaman zaman kopukluklar olsa da yaşam şeklimizden kaynaklanan,dostluğumuz kaldığı yerden devam edebilen türdendir.Bugün bunu bir kez daha gösterdiler bana ve hiç tanımadıkları aileme.Benim mutluluğum da ne ki;"bizi sayıp gelmişler diyor babam,hem de hiç tanımadan...Ne güzel arkadaşların var kızım senin,bırakma sakın.!" 
Tahmin etmezdim doğrusu,bir gün böylesi mutlu edileceğimi dostlarım tarafından.Birer de hediye almışlar utanmadan.Kendi varlıklarının hediye olduğunu unutmuşlar sanırsam...
Daha da kalabalık olacaktık bugün ama huzur bulutum bloğu sahibesi,hayatımdaki huzur abidesi,arkadaşımın Biricik'i eşi rahatsızlandığından ve bana mikrop bulaştırmak istemediğinden gelemediler.Öyle olunca Çocuk ve Kamer düşmüş yollara.Hasta yatağımdan çıkıp nasıl oturdum da saatlerce koymadım başımı yastığa bilmiyorum ben.Sizde bir efsun var insanı iyileştiren.
Hoş geldiniz evime,hoş geldiniz aileme...Huzur verdiniz cumartesimize.Mutlulukla örttünüz karanlık günlerimizi de,umut aşıladınız iyileşmeye.
Evim size her zaman açıktır.Tüm dostlarım gibi,her daim beklenmektesiniz ama tabi bu sefer huzur bulutum ve Biriciği ile.
Siz gittikten sonra fotoğraf çekmeyi unuttuğumuz akla geldi ki annemin heyecanını görmenizi isterdim.Sizi yoldan döndürecekti az daha...Sırf bu yüzden bile tekrar gelmelisiniz daha ne diyeyim:)
İyi ki varsınız...İyi ki en yakınım,en özel dostlarım,hayatımın ben merkezisiniz.
Dilerim bundan böyle hep iyi vesilelerle bir araya geliriz.Yüzünüzde benden kaynaklı bir kaygı ya da mutsuzluk görmemek ama hayatın her anında bir arada olmak,olamadığımızda birbirimizi hep hissetmek dileğimle...