Bir "şeyin" daha sonuna geldik.
Kimbilir, yepyeni başlangıçları beraberinde getirir.
Melike 5 buçuk aylık oldu.
Doğan'ın bir kız arkadaşı var. Ve bir işi var artık. Oldukça zor bir yoldu ama sonunda onun da hayatı hale yola giriyor çok şükür.
Ben mi?
İyiyim çok şükür. Numeroloji eğitimi alıyorum. Usui Reiki ve Kundalini Reiki hayatımın her alanına yayılmış vaziyette devam ediyor. Daha bir çok eğitim peşi sıra benimle beraber bana katarak deva ediyoruz birlikte.
Tüm bunlar dışında da çok şey değişti hayatımda.
Majör şeyler var; irili ufaklı denecek türde olanlar da. Ee yaşıyoruz işte. Her haliyle her gün bambaşka sürprizlerle merhaba diyor bize.
Çok şey değişti hayatımda
Ve her şey aynı aslında.
Ne zamandan beri sorusu gelirse akla
Yaşadığımız her an büyüyor,değişiyor,gelişiyor,dönüşüyoruz.
Melike'nin dişleri çıkmaya başladı. Bana çok düşkün oldu. Oyunlar oynuyoruz,şarkılar söylüyoruz. O kadar ki,durmayınca telefon ediyor anneannesi,telefonu tutuyor kulağına da küçük kurbağa şarkısıyla sakinleşiyor kuzum.
Hayat kimse için tek renk değil. Sakın ola bu yanılgıya kapılmayın. Sadece bazen renkleri göremiyor olabiliriz. Gözümüze ve ruhumuza inen perdeyi kaldırmakla bizzat görevliyiz. Bunu bilip,kendimize emek vermek gerekiyor. Bir yerden başlayınca gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Tüm gün elektrik yoktu. 1730 da geldi ve ben yarın bengü ablaya gideceğim için yarının işini de bu günden yapacaktım.
Şimdi saat 19:21 son bir saattir bilgisayar başınayım deli gibi iş girişi yapıyorum. Yarınki işleri bitiremedim.
Cuma gününe kaldı gibi görünüyor. Haftasonu aramalarını da cumadan yapacağımı düşünürsek derin bir iç çekip susuyorum. Kaç kahve,kaç su,kaç reiki seansı rahatlatır beni du bakalım.
Haa bir de güzel şeyler oluyor. Şükrümü arttıran,kalbimi sıcacık yapan.
Şu hayatta yaptığım en akıllıca şeylerden biri blog yazmak oldu.
2015 yılında bir arkadaşım vasıtasıyla tanımıştım blogcu.com u.
Ne büyük heyecanla beklemiştim sayfamı açmasını. Ummadığım kadar çok şey kattı blog bana. Büyük dostluklar, kırgınlıklar,çok üzüntüler. Aşklar,ayrılıklar. Vefalar,özlemler,kavuşmalar daha hayatın içinden çok sayıda duygu,durum ve haller yaşattı.
Blog olmasaydı nasıl bir insan olurdum diye düşündürecek kadar çok önem arzediyor hayatımda. Tam anlamıyla hayatım oldu aslında. Bazen keşke hiç başlamasaydım bu mecrada,yazmaya diyecek kadar ağır geldi kalbime yükledikleri. Bazen şükürlerime şükür ekledim.İyi ki buradayım ve buradaki insanların yaşamıma girmesine izin verdim dedim.
Resmen ve tamamen bir hayat oldu benim için. Hayatımın içinden,hayatımın bir parçası. İç içe geçmişlik. Özümsemişlik.
Şimdi bu gün tekrar aynı şeyi düşünüyorum. Hiç blog yazmaya başlamasaydım ve hatta öncesindeki bir yılı da yani blogcu.com u okumaya başlamasaydım. Nasıl bir hayatım olurdu ?
En yakın arkadaşlarım kimler olurdu,kimlerden nele darbeler yerdim,en çok neye sevinirdim. En yüzümü güldüren kim olurdu. Kime aşık olurdum,şimdi nasıl bir hayat yaşıyor olurdum vsvsvs
Tüm bunları düşünürken iyi ki diyorum. İyi ki içinde bulunduğum hayat,benim hayatım. Her haliyle kabulüm. Kendimi her hatamla,her kalp kırıklığımla, her yanlış tavrım ve başarılarımla,sevdiklerimle beni seven insanlarla iyi ki bu hale getirmiş,bunları yaşamışım.
Şimdiki ben olmamda sonsuz katkısı olan herkese teşekkür ederim. Kimine ağız dolusu gülücük ve minnetle. Kimine gözyaşlarıyla ama yine minnet ve iyikilerle teşekkür ederim.
Burası olmasaydı,ben karakterimin böyle güçlü olduğunu,üzülünce ama çok derin üzülünce böyle sessiz sessiz içten içten yeniden ağlarımı örerek toparlanabileceğimi bilmeyecektim.
Sabrın ne denli kıymetli olduğunu ama sabrederken kendimi nasıl da sağlam yıprattığımı bilmeyecektim.
En yakınımdaki arkadaşlarımın koşamadığı zor hallerimde en uzaktakinin gözlerinin içine bakarak ağlamanın kıymetini bilmeyecektim.
Ben aşık oldum diyemeyip,aşkı gizleyerek yaşamayı hep yanlış bulacak,saçmalama kızım kimden neyden saklanıyorsun diye basmakalıp bir düzende gidecektim.Yani yanlış bir şey yokken bana göre, saklanmanın,başkası için susmanın,sırf o kendinden emin değil diye kendi duygularına ket vurmanın ne olduğunu bilmeyecek bu ağırlıkla yaşamayacaktım. Bu deneyim için bile burada olmanın,içini buraya dökebilme rahatlığının verdiği güzelliği bilmeyecektim.
Hayatımı şekillendirdin eyy blog. İyisiyle kötüsüyle bugünkü beni ortaya çıkardın. Teşekkür ederim.
Kış geldi.
Melike büyüdü.
Günler geçiyor,hayat akıyor.
Şükrederek yaşayabilenlerden olmak niyetiyle; her anımıza,her anı'mıza.
Uzun süren rahatsızlığım sebebiyle nişana katılamadım.
Ama her anını yaşadım diyebilirim. Detayları almayı-vermeyi severim.
gidemediğim yerlere gitmiş gibi olmayı, gidemedikleri yerlere götürmeyi severim.
Şimdi iyiyim.
Melike bugün 55 günlük.
Aşkımız 55 gündür aralıksız devam ediyor. Bir ömür sürmesine niyet ettik. Yani ben ettim, o da etmiştir diye düşünüyorum.
İnsanlara karşı bir güven problemi yaşıyorum. Ayrıca uzun uzun dalıp gidiyorum. Bana kalsa çook daha derin ve uzun dalacağım da,fırsat bulamıyorum :)
Tam dalmış iken,al teyzesi Melike seni istiyor sesi kulağımda yankılanıyor.
Tam kız evine gidiyor, annemin benden beklentileri oluyor. Hiç bir şey olmasa dizi kritiği yapmak istiyor.
Kalabalık aile olmak harika bir şey. Bunu hep söylüyorum ama bazı zamanlarda daha da önemli oluyor.
Kalabalık aile demişken; halamın vefaatının 2 yıl dönümü yaklaşıyor.
Her bunu hatırladığımda,ve her gün onu anarak güne başladığımda,gün içindeki irili ufaklı detaylarda aklıma geldiiğinde,gözyaşlarım içime akıyor. Alışamıyorum adostlar.
İlk günden beri,ne bu dik duruş bi acını yaşasana diyen dostlarımın aksine ben içimden içimden öyle derinden yaşıyorum ki aslında. Göstermekte,görünmesiyse mesele. O yok bende. O zaman da yoktu,şimdi de.
Ölümde de yok,ayrılıkta da.
Ben böyleyim. Her daim dik,her daim kontrolcü,her daim herkese olması gereken desteği veren tarafım.
Yaşamak dediğin anı kaçırmamak olmalı.
Yas tutma süresi uzun sürerse kendinden gereksiz yere fazlasıyla ödün vermiş oluyorsun,çok iyi biliyorum ve ben bu hayatı 2 kişilik yaşıyorum.
Her gün,her detayda dedemi ve babaannemi anmadan yapamadığım gibi,halam için bizzat ve tastamam yaşıyorum.
Bir şey olunca o ne derdi diye düşünmeme gerek kalmadan kulağımda yankı buluyor sesi.
Bir eli hep sırtımda sanki.
Ondan kalanları hep ben topladığımdan mıdır bilmem,ona benziyorum epeydir.
fiziğim,saçım,duruşum,davranışım,hane içinde aldığım sorumluluklarım.
Sanki halamım.
Ahh benim güçlü kızım diye severdi beni. Daha da güçlendim meleğim.
Ölülerin hep bizi gördüklerine inandım;doğrusu nedir bilmem. Ve onlar beni izlerken asla üzüldüğümü görmesinler. İnsan çok kıymet verdiklerinin üzülmesine dayanamaz bilirim. O yüzden ben de en çok onlar için daha iyi yaşamaya özen gösteriyorum.
Daha iyi,daha mutlu,daha verimli,daha kaliteli...İyi olan ve varsa daha daha daha.
Benden gitmelerine üzülürken,bana kattıklarına minnettarım.
Nereden geldik buraya bilmiyorum inanın. Zaten ben başlarken de ne yazacağımı planlamamıştım.
Böyle kopuk yazıların hastasıyım :)
Cumartesi günü kuzenim in nişanı var.
Çok mutlu olsunlar inşallah ama hiç gidesim yok onca yolu. Ama gidilecek elbet. Mutluluk paylaşılacak,damatla tanışılacak,tebrikler edilecek.
Düğün dernek işlerinde ben tüm sülaleyle haşır neşir olup masa masa dolaşır epeydir görmediklerimle hasret gideririm.32 dış ortada dolaşırım yani. Eglenenlerle değil özlediklerimle vakit geçirmeyi çok ama çok severim. Ama o enerjiyi kendimde bulamıyorum. Aramaya devam:) . Cumartesiye kadar bir miktar bulsak yeter de artar :)
İyi geceler olsun. Güzel bı hafta olsun. Her neyi isterseniz öyle olsun. Ben sakinlik,dinginlik ve bolca nefes alabildigim bir haftaya niyetle uykuya geçiyorum,müsaadenizle.
Açtım sayfamı,düşünüyorum; ne yazsam diye.
Beni ne rahatlatır ki diye soruyorum kendime.
Neyi anlatsam ki?
Bilmiyorum. Hem anlatacak hiç bir şey yokmuş gibi geliyor. Öte yandan bir koskoca yaşamı buraya nasıl sığdırabilirim düşüncesi sarıyor.
Ve içimde kocaman bir cümle yankılanıyor.
"Tüm bunları haketmedim be. "
Midem bulanıyor. Biliyorum sebebini. Bilmek yetmiyor,geçmesi lazım. Ben idareten yaşamayı sevmiyorum. Hep daha iyi olmam lazım. Hep çok iyi. Negatif ruh halinden beslenemiyorum.
Neyse bugün dedi ki; senden çok güzel anne olur,biliyor musun? Bilmem dedim,deneyimlemeden bilemem. Bir gün olur mu onu da bilmem. Olursa nasıl olur hiç bilmem.
Ben biliyorum dedi. Öyle de güzel olur ki.
Sevmiyorum dalıp gitmeyi. Hiç sevmiyorum. Bana bu zaman dilimini yaşattığın için, kendime kızgınım.
Bilirsin zaten tüm derdim kendimledir. Her ne yaşıyorsam,kendi tavrımdan sebep.
O yüzden diyorum ya,yazıklar olsun bana.
Ama geçecek... Elbet geçecek. Geçmesi için ne gerekiyorsa yaparak geçecek.
Böyle böyle büyüyoruz. Böyle böyle insan olduğumuzu anlıyoruz. Sahi bu dalıp gitmeler ne zaman geçecek ?
Melike bugün 1 aylık
Tüm gün beni göremeyince, yüzüme öyle bir bakıyor ki. Teyze sen neredeydin,niye bu kadar özlettin demiyorsa ben de bir şey bilmiyorum.
Öyle bir mana,öyle bir gülümsemek,öyle bir dokunmak...
Allah'ım sana şükürler olsun...Ne güzel bir yaşam,ne şahane bir aile ve ömrümü istese verebileceğim bir yavrucuk.
İyi ki beni teyze yaptın. Tüm kalbimi onun sevgisiyle doldursan gık demem. Başka da bir şey istemem.
Haa bu arada,bu gün olanlar... Bu gün yapılan başlangıç...
Kolay değildi. Hiç kolay değildi. Şu hayatta ne bana kolaylıkla geldi ki ?
Kendime soruyorum; bu kadar üzülmeyi hak ediyor muyum?
Hayır yani bence etmiyorum da, acaba kendimi mi kandırıyorum.
Babamın dedesi son padişah Vahdettinin berberiydi.
Dedemin kardeşi,Atatürk ün başhemşiresiydi.
Dedemden,çok az zamanda olsa kardeşinden ve yıllarca onun kızından kimsenin bilmediği Atatürk,saray,devlet hikayeleri dinledim. Neler duydum, nelere şaşırdım, nelere meraklandım. Her biri, tarih ansiklopedisi benim için. Farkındaysanız dili geçmiş zaman kullanıyorum. Öyle yakın öyle iç içe benimle çünkü. Başkası anlatmış gibi değil,ben yaşamışım gibi.
Ve her 19 Mayıs'ta babaannem bayrağımızı asardı cama. Birkaç gün orada kalır,istemeden de olsa çıkarır yıkar-ütüler,seneye asmak için özenle katlar,saklardı. Yıllar geçip o bayrak yıpranınca,bulabildiğimiz en büyük bayrağı alıp özenle sakladık. Her yıl sandıktan çıkan değerli bir anı gibi asıyoruz camımıza. Günler öncesinden başlıyoruz birbirimize hatırlatmaya. Sabah babam,bak balkonda ne var deyince,gözümün gördüğüne olan çocuksu sevincimi anlatmak zor.
Evet ben siyaset konuşmam, sağda solda Atatürkçüyum mesajı vericek sohbetler etmem. Kalbimdedir,en çok da zihnimde. Öyle çok bilgi,öyle çok eşsiz ve çoğunuzun bilmedigi anı-hatıra aktarılan bı ton şey. Çocukluğum böyle geçti,çocuklarıma olduğu gibi aktarabilmeyi çok isterim tüm duyduğum gerçek hikayeleri.
Bu açıdan kendimi hep çok şanslı hissettim. Ne kitaba ve belgesele vs ihtiyacım olmayacak kadar yakinen tanıyanlardan dinlemek... Ve yaşama bu sevgiyi,bu minneti,bu vefayı olabildiğince geçirebilmek...
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Tüm çocuklar tarihini gerçekten,olduğu gibi,tüm izleriyle bilerek büyüsün.
Kalbinize hiç nasılsın diye sordunuz mu?
Sorun lütfen.
Kızgın mı,kırgın mı,mutlu mu-mutsuz mu, sinirli mi-sakin
mi...ve daha sonsuz olasılıkla duygu biçimi.sizde hangileri var bı bilin.N'olur
bilin.Çünküü sizde olanı yansıtıyorsunuz iletişimde ve ilişkide olduğunuz
herkese. Bir de bilseniz ki ne
verirseniz misliyle geri gelecek size.Nasıl davranırdınız o zaman? Her şey yine
aynı mı olurdu gerçekten?
Birilerini kırıp dökmek yerine,mutlu etmeyi seçseniz
mesela.Size yansımasını düşünsenize bi?
Ya da bilincinizi
kalbinize kadar derinlestiremediyseniz, dilinize getirin. Söylediğiniz
cümlelerin size söylendiğini hayal edin.Dilinizden çıkanın kendi kalbinize
değdiğini.
Nasıl olurdu,nasıl hissedersiniz ?
Karşınızdakinin böyle hissetmesine sorumluluk sahibisiniz.
Nolur samimi olun.
Kendinize ve sevdiklerinize bu iyiliği yapın.Özünde iyi
biriydi deriz ya hani; her birimiz iyiyiz aslında.İyiyiz,hoşuz da eee
yansıtalım bunu, boşa gitmesin yahuu.
Pek derin bir hayal kırıklığı
Geçmişin adı 15 yıl olunca,kırıklığı da derin oluyor haliyle.
Neyse geçer...
Geç kalınmış bir öğrenmişlik oldu neticede.
Bildim.
Bilmişliğimin verdiği yetkiye dayanarak hareket ederim.
Abimin dediği gibi; her ne yaşandıysa tamam yaşandı; yola devam .
Hı hı devam... Ama kalbim acıdı bu da bir gerçek.