24 Haziran 2015 Çarşamba

Uykuu Birazzz Uykuu

Uykuyu bir çok insana göre, biraz fazla severim belki ama hiç bu kadar uyuma heveslisi olmamıştım hayatımda.Sabah çok zor kalkıyor,işe başlıyor ve aradan bir kaç saat geçince uyuklamamak için kendimi zor ayıltıyorum.Ne olacak bu durum bilmiyorum. Gece 1-2 gibi yatan biri iken 22.30 da yattığım çok oluyor bu ara. Doktor halsiz misin dediğinde hayır cevabını vermiştim çünkü ben 2 kez aır kansızlık geçirmiş 1 ay boyunca yataktan kalkamayacak hale gelmiştim. Şimdi her işimi yapabiliyor olduğum,hayattan geri kalmadığım için halsizlik yok diyorum amma velakin ben baya çaptan düştüm bu ara.
Kullandığım damla işe yaradığımı değerler oynama gösterdiğimi,yoksa daha mı kötüye gidiyorum,hiç bir şey bilmiyorum.Sadece kendimi iyi olmaya odaklıyorum. Elimden bir tek bu geliyor,çok şükür bu bari geliyor.
Tek bildiğim hiç uykumu alamadığım...

22 Haziran 2015 Pazartesi

Kıcasık Tatili Uzunca Yazınca:)

Sosyal medyayı hayatımın her anında kullanıyorum ama buraya bir süre ara verdim.Çünkü burada yalan söyleyemiyorum. İyiyim taklidini pek sahici yapamıyorum.
...

Cuma akşamı sitenin kapısında kardeşimin işten gelmesini beklerken,abla eve git boşver alışverişi annemlerin yanına gidiyoruz dedi.Ani planlara alışık olmayan ben,hazır değilim gelemem yarın da çalışıyorum zaten deyip markete gittim. Taşıyamayacağım için fazla bir şey almadım. Çay ve ekmek alıp geri döndüğümde kapıda kardeşimle karşılaştım. Asansör bozuktu 10 katı yürüyerek inmiştim çıkması biraz zorladı,sanırım yaşlanmışım:)
O çantasını hazırlarken ben kendimi koltuğa atıp dinlenmeye koyuldum. Teyzemlerin gelmesine sadece 5 dk vardı ki ben de geliyorum deyip yerimden fırladım.Tuvalete gittim dönüşte odama uğrayıp sırt çantamı aldım.İçine sadece bir iki parça özel eşya koyup bilgisayarımı ve telefonlarımı toparladım,yanıma aldım. İlaçlarımı bile evde unutmuşum. Arabaya binmeden eczaneye yetişip,kapanmasına 5 dakika kala bir kutu şeker ilacı aldım. Bir de evden çıkmadan o hayat kurtaracak olan vitamin damlamı almıştım.

Öyle çok koşturdum ki o beş dakikada.Günde 1 saat hızlı yürüyüş yapsam böyle yorulurdum anca. Zaman kısa olduğundan ve aynı gün zaten Bademin kafesini temizleyip,yemlerini vermiş olduğumdan aklım kalmadı. Camları kapattık,tezgah üzerine çıkarttığım tencereleri buz dolabına geri koyduk ve evden fırladık.
Dinlenme tesisine uğrayıp iftar yapıldı.Kaldığımız yerden yola revan olduk. Annemlerin haberi yoktu. Çok aça çok şaşırdılar ve bir o kadar da mutlu oldular.
Daha 3 gün önce yanımdan giden kardeşimin gözleri öylesi parladı ki,bana sarılışını uzun süre unutamayacağım. Pazar akşam üstüne kadar neredeyse yapışıktık birbirimize,erkek kardeşimle.
Allahım bir yol göster bana,nolur endişelerimi al sök kalbimden diye yalvardığım günlerde öyle iyi geldi ki bu kısa tatil.Cumartesi çalışmış olmama rağmen tadını çıkara bildim bana kalan bir kaç saatin.
Hem de babalar gününde babamızın yanında tam tekmil bulunmanın güzelliğini yaşadık bu sene de.
Kendim için ne yapabilirim de, bu zor zamanları daha kolay atlatabilirim diye düşünürken böyle bir fırsatı kaçırmak aptallık olurdu.
Dün eve dönerken bize yakın avmde bir konser olduğunu gördük internetten. Eve gelip üzerimizi değiştirip, yemek yeyip çıktık evden. Öyle yorgundum ki. Öyle yorgunum ki...

Ama bir an olsun kendimi düşünmemek,olacak kötü senaryoları düşünmemek için ne yapabiliyorsam yapmaya,zihnimi hep meşgul tutmaya çalışıyorum. Retrobüs grubunun konseri tek kelime ile şahaneydi. Ben ki müzikle iç içe bir yaşam sürmeyen, eğlenceden uzak biri iken,avuç içlerim acıyana dek alkışladım. Bir gün bir yerde eğer afişlerini görür, konser haberlerini alırsanız sakın kaçırmayın,sakın.!
Kendiniz için bir şey yapın ve retrobüs konserini hiç değilse bir kez izleyin/dinleyin.. Pişman olmayacaksınız.
En ön sıradan sahnenin tam karşısından izlerseniz beni hatırlayın.Ve yaşatılan güzelliklerin hakkını avuçlarınız acıyana dek alkışlamak ile verin.
...


Ne çok ihtiyacım varmış böyle bir tatile. Toplasanız 24 saat ayıramadım kendime,cumartesi çalıştığım için. Ve kalan zamanda da gezip tozmadım pek. Ama öyle iyi geldi ki.Öyle hafifledim ki.
Neden pek konuşmuyor bu kız diye sormuş babam,anneme. Boşver bırak kafasını dağıtsın hiç üstüne gitme demiş annem babama. Alışık olmadıkları bir insan var karşılarında. Onları daha fazla üzmemek için eğleniyor gibi yapan,ama içinden hep susmak gelen,sadece hayatı izlemek isteyen bir insan olup çıktım bu ara.
Geçecek bu sınavda.Bir mucize olsun diye ettiğim dualarım,ramazan ayının şefkatiyle sonuca ulaşacak inşallah. 




12 Haziran 2015 Cuma

Depresyon Misafirliği


Müsaadenizle ben bir depresyona girip geleceğim.30 yılda ilk defa kendisine misafirliğe gidiyorum eğer beni iyi ağırlayamazsa kaçtığım gibi gelirim.Tünelin sonundaki ışık görünüyor nasılsa ! Sadece şuan gözlerim uzağı iyi seçemiyor da...

10 Haziran 2015 Çarşamba

Nereden Başlasam

Hazır mısınız okumaya,ben hiç hazır değildim bunları yaşamaya.Başlıyorum öyleyse haydi kaleme kuvvet...

Daha önce bahsetmiştim ya hani iki yazı aşağıda,tiroitten şüphelenildi,ultrason istendi diye. Sonucu alıp telefonda doktoruma okudum.Bir genel cerrahla görüşmemi önerdi. Eğer Metin Bey ilaç vermiyor,açıklama bile yapmıyorsa o işte bir iş vardı. Hemen raporları elime alıp araştırma yaptım. Olumsuz şeylerle karşılaştım. En yakınımdaki özel hastaneyi arayıp randevu aldım ve işten izin bile almadan,haber bile vermeden koştum gittim.Dönüşte binanın kapısında komşu ile karşılaştım. Biraz bahsettim durumu. Dedim ki ben nasıl anlatacağım şimdi bunları,evdekilere. Yine üzülecekler,ben nasıl toparlayacağım herkesi.Dedi ki,sen tanıdığım en güçlü ve pozitif insansın. Psikolog olmalıymışsın,ilk seansına da beni almalıymışsın. Sen bunu da halledersin,sakın korkma.Mutlu oldum tabi ama yeterli değildi. Eve geldim.Önce halama anlattım sonra telefonu açıp annemle konuştum. Parathormon değerinin çok yüksek çıktığını, d vitamininin neredeyse vücudumda hiç kalmadığını,fosfor,kalsiyum ve bir kaç değerin daha çok düşük olduğunu parathormonun bu denli yüksek olmasının vücuda ve iç organlara çok zararlı olduğunu,böbreklerimin hızla eriyeceğini,kemik yapımın çok zayıflamış olabileceğini,ha kırıldı ha kırılacak durumda olmuş olabileceğini,bir çok iç organda hasarlar olmuş olabileceğini ya da hızla oluşabileceğini,tüm bunlar için çok acil ve tek çarenin ameliyat olmam gerektiğini nasıl anlatacaktım.!Ve ekledi sen bu değerlerle nasıl yaşıyorsun. Çok halsiz değil misin, kemiklerin kırılabilir dikkat et,kalsiyumun çok eksik. Hayır dedim halim gücüm son derece yerinde. Hiç bir sıkıntım yok. Şaşırdı. Böyle olmamalıymış. Ben de şaşırdım. Acaba tahlil yapan makina bozuk olabilir mi dedim güldü. Tüm değerlerini mi yanlış ölçtü dedi. O zaman nereden geliyordu bu yaşam enerjisi. Hayret etti,hayret ettim.Ben neymişim.! Tek bildiğim hep uyumak istediğim. Dün gece 22.30 da yatıp sabah 8.30 da zor uyanabildiğim.Onun dışında ben hasta değildim,tesadüfen öğrendim ki meğer bitmişim.!

Keşke o odada yalnız olmasaydım.Duyduklarım karşısında,başka yolu yok mu diyebildim sadece. Hayır dedi doktor,tek yol acil ameliyat.Şoke oldum. Yine mi dedim içimden.Yine mi başa döndük.Allah'ım yeter...N'olur yeter...Gücüm yok artık. Kendimi geçtim 15 yaşındaki kardeşime bunları yaşatmaya hakkım yok benim. Bir ameliyat daha olacağımı nasıl anlatırım. Üstelik bu hastalık çok nadir rastlanan bir hastalıkmış.Çok ender görüldüğü için bu işi yapabilen doktor da az sayıda imiş. Her cerrah meslek hayatı boyunca çok az sayıda parathormon hastası ile karşılaşırmış.
Öyle az bilgi öyle kısıtlı bilgi var ki internette. Delireceğim sandım. Bir yolu olmalıydı. Bir çıkışı olmalıydı.Ameliyatta neydi yahu,bir tedavisi illaki vardı. Ne gidecek bir doktor bulabildim ne de farklı bir tedavi. Sadece haftaya tahlilleri tekrarlayalım,belki bir mucize olur,değerlerin düşer o zaman gerek kalmaz ama hiç sanmıyorum demesine sığındım.Bir mucize Allah'ım... 6 ameliyat olmuş ve hiç kendini böyle hissetmemiş olan ben bu sefer çok korktum ve tarifsiz üzüldüm. Olmak istemiyorum diye tekrarladım içimden.


Patronuma mail yazdım durumu bir iki cümle ile özetledim.Cevabı; hiç bir şey yazamıyorum çok üzüldüm oldu. Bir arkadaşıma anlattım o da aynı tepkiyi verdi.Hiç bir şey olmamış gibi davrananlar da vardı,çok sinirime dokundu. Fazlasıyla üzülenler de oldu,telkin etmek için gösterecek çabam yoktu.
Dün gece aklıma geldi. Benim çok eskilerde hayatımı kurtarmış bir doktordu Yavuz Furuncuoğlu. iki böbreğimde bitmek üzereydi ve hayatım onun ellerine teslim edildi.Hiç bir şey yaşamamış gibi bana hayatımı eskisinden daha sağlıklı,tamamen sağlıklı halde geri verdi.

Şimdi medikal park göztepe hastanesinde yardımcı doçent doktor kendisi. Hiç iletişimimiz kopmamıştı. Ne hastalığım olsa kendisine danışırdım. Yine öyle yaptım. Mail yazıp durumu en baştan anlattım ve yapılan tetkikleri mail attım. Fikrinize muhtacım dedim.
Allah ondan iki cihanda da razı olsun. Cennetin kapıları açık olsun kendisine.

Teşhisi doğruladı fakat ameliyat kararını onaylamadı. Ameliyat kararına varılması için bir tetkikin eksik olduğunu ve henüz yapılması gereken her şeyin yapılmadığını,elden gelen her şey yapıldıktan sonra bu kararın verileceğini anlattı. D vitamini takviyesi almam gerektiğini 1 ay sonra tahlilleri yeniden yaptırmamı ve büyük ölçüde problemin düzeleceğini düşündüğünü,eğer değerler düşmez ise ameliyat gerekeceğini anlattı.
Allah'ım bu bir mucizemiydi.Bu adam benim için bir şanstı,orası kesindi.tıp dünyasına 10 kitap hediye etmiş,öğrenciler yetiştirmiş,hayatımı kurtarmış ve hala sihirli aklı ve bilgileriyle bana,sağlığıma ışık tutan bu insana ne desem ne yazsam eksik kalır.
Hâlâ korkuyorum. Hâlâ ameliyat olma ihtimalim var ve eğer gerekli olur ise çok korkuyor ve hiç istemiyorum. Boğaz kısmından yapılacak bir kesi ile parathormon denilen hormonlar alınacak ve eğer başarısız olunur ise bir sürü sorunlar yaşanacak.Kaldı ki tam boyundan geçen şantımın zarar görme olasılığı da var. Tüm bunları düşününce,rahatlayamıyorum doğrusu. Çok üzgün ve mutsuzum. Lakin bir yol belirdi önümde. Acil ameliyat ! Başka yolu yok ! derken biri, ameliyat için erken,daha elimizden gelenin hepsini yapmadık ki diyen bir Yavuz Amcam var benim. Mucizem... Ömrüne duacı olduğum,hayatıma iyi ki giren, Önce Allah yaşamanı istedi senin diyen,ama kaderime etki ettiğini düşündüğüm çok değerli doktorum. Yıllar geçti,10 yaşında bir çocuktum onu tanıdığımda şimdi otuz yaşında koca bir insan olduğum. Hiç unutmadım onu,hiç koparmadık bağımızı.Geçmişimde,bu günümde hep vardı dilerim geleceğimde de ona tıbbi anlamda ihtiyacım olmadığı tüm vakitlerde de yaşamımda olur. Ve hep bana iyi haberlerle,müjdeleyici bilgilerle ışık olur.
Yarın sabah d vitamini ilacına başlıyoruz sanırım. Ondan gelecek son bir onay mailine ihtiyacım var şimdi. Sonra geri sayım başlayacak. 1 ay sonunda tahliller tekrarlanacak bakalım o zaman neler olacak.Nefesimi tuttum bekliyorum. Dua ile,pozitif enerji ile inşallah gerek kalmayacak yeni bir ameliyata.Bu son olacak dediğim beyin ameliyatı kapanışı yapmış olacak sağlık yolculuğumda.

Efsunlu İnsan

Uzun zamandır bu denli etkileyici rüya görmüyordum.

Bir çift kol sardı önce ruhumu. Bir küçük buse kondurdu tüm huzursuzluklarımın üstüne.
Başımı kaldırıp gözlerimi gözleriyle buluşturdu.Gülen gözleri kalbime ışık oldu.
O an sanki içimdeki tüm dertler,sıkıntılar kayboldu.
...

Hayırlı haberler alabildiğimiz bir güne uyanmış olmak dileğiyle

9 Haziran 2015 Salı

Dua



Her nefesimde Allah'a sığınırken ben,kendime sığmıyorum bu günlerde. Şaşkınım, üzgünüm,yorgunum. Sadece dua edebiliyor ve bir mucize bekliyorum.


Şuan tek ihtiyacım olan şey dua. Kimin aminleri kabul olur bilinmez; dualarınıza beni de katar mısınız? Ne kadar ihtiyacım var anlayamazsınız...

5 Haziran 2015 Cuma

Günlük

Böbrek tahlilleirm temiz çıktı ama nedense hala böbreklerim hafif de olsa ağrıyor.
İnternetten aldığım kulak temizleme aleti hala gelmedi ama kulağım açıldı sayılır.Aksi halde gidecvek bir kulak burun boğaz doktoru bulamadım devlet hastanelerinde.Hepsinin randevusu en erken 10 gün sonrasında başlıyordu.
Çok tuhaftır ki,böbrek tahlil için gittiğim hastanede yapılan tetkikte tiroidim olduğu şüphesi vuku buldu. Tahlil sonuçlarını dün halam gidip aldı ve eve geldiğinde göz atınca,hemen kendi doktorumu aradım. Parathormon değerinin olması gerekenin 2 katında çıkması zaten bir şüphelenme sebebiydi. Önce bu değerin neye işaret ettiğini araştırdım sonra doktorumu aradım. Tiroidimin olabileceğini,boğaz ultrosonu çektirmem gerektiğini söyledi. Bugün önce evimin karşısındaki hastaneye gidip ilaçlarımı yazdırıp,göz doktorundan raporumu yenileyeyim istedim. Oradan diğer hastaneye gidip ultrason çektirecektim.
İstediğim gibi olmadı. Doktorun annesi rahatsızlandığı için erken çıkmış. Göz doktoru randvuma da daha 2 saat olduğundan diğer hastanedeki işimi halledeyim diye yola koyuldum. Koşarak minibüse yetiştim. Giriş kattan -1 e inip işlemimi nasıl yaptırdım ben bilirim. ÖYle sık gidiyor ve öyle farklı işlemler yaptırıyorum ki, tüm çalışanlar tanıyorlar. Selam vererek vardığım radyoloji kısmında tam ödeme yapacakken,indirim ne kadar diye sordum. İndirim kartım vardı fakat evde kaldı derken ben,size karta ne gerek var isminiz yeter cevabını aldım. Gülümsedim, ee tabi mutlu oldum. Ultrason çektirdim,raporumu yazdırdım tekrar koşarak minibüse yetiştim. O da evimin önünde indirmedi mi beni. Yürü taa hastaneye kadar. Zaman da kısıtlı. Ya doktor çıktı ise.Ya randevuya geç kaldım diye bana bakmazsa. Neyse vardım ki odasında boş boş oturuyor. Raporumu yeniledi ama sekreterine yönlendirince  zaten yorgunluktan ve açlıktan bir hayli bozulan sinirim tavan yaptı. 2 katlı semt polikliniğinde bilmem kaç oda içinde sekreter aradım. 3 kez indim 3 kez çıktım. Kime sordu isem aynı yeri tarif etti fakat orada kimse yok idi. Neyse buldum bir şekilde. Benim bu uğraşımı gören bir amca dedi ki; ahh kızım bir de eve gidince çok çalıştım yoruldum diyecek,halbu ki sen ondan çok yoruldun. Valla yoruldum amca dedim.Canım çıktı resmen. 
Neyse zor da olsa hallettim, o da aradan çıktı. Eczaneye gelip göz damlamı aldım. Oradan yarın sabah çok erkenden gideceğim kuaför için görüşmeye gittim. Umuyorum yarın madur etmeyecekler beni.
Sabahın 8.30 unda kapılarında olacağım. Öğlen 13 deki küçük çamlıcadaki düğüne  beni yetiştirecekler diye umuyorum. Derseniz ki ne kadar çok saat varmış elbette yetişirsin,evimin gebzeye yakın olduğunu,istanbula sınır sayılabilecek konumlandığını not düşmek isterim.
Şimdi hafta içi tekrar ve bu sefer genel cerraha gidilecek. Hormon tahlilleri yapılacak ve tiroid olduğu kesinleşecek. Sonra sanırım ilaç tedavisi yeterli gelecek.
İş saatini etkilemeden bu işleri bir halletsem,üstümden büyük yük kalkacak. Bir haftadır bu konuda çok rahatsızım,huzurum kaçmasından da olmayan paramı akıtmaya razıyım lakin özel hastaneler de biraz daha insaflı olsalar keşke.
Hem devlet memuru gibi saat 16 da işten çıkıyorlar hem de fiyatlarını insafsızca arttırıyorlar. İstediğim saatte doktora gidebilmeyi ve sınırsız hizmet almayı isterdim oysa.
Neyse bugün aldığım bir güzel haber sebebiyle tiroid hastası olmanın sıkıntısı gölgelendi.
Yoksa günlerdir ben bende değildim. Bilen bilir beni,çok araştırırım. Sağlık bilgim de hiç fena değildir.Nitekim 30 yıllık bir birikim.
Zor günler geçirdim. Beynen yorulduğumu geçtim de vücutça da fena hallerdeyim.İnşallah hafta içi gittiğim genel cerrah ilaç tedavisiyle hormonumu dengeleyebilir de daha zorlu bir yola kaydırmaz beni.
Neyse yani,şuan aklımda bir gülümseyen insan modeli.
Diyeceğim şu ki; insan her ne yapıyor ise kendine güvenmeli. Yaptığı şeyin arkasında kapı gibi durmalı. Kimse inanmasa da kendine inanmalı. Yoksa bir başkasını nasıl inandırabilirsiniz ki amacınıza.!

2 Haziran 2015 Salı

Neler mi Yapıyorum ?

2 hafta önce annemle babam yazlık eve gittiler.Haftaya 2-3 günlüğüne gelecekler. Geçen hafta erkek kardeşim ve halam 2 günlüğüne annemlerin yanına gidip geldiler. Bu esnada ev düzeni benden soruluyor tabi. Geceden yemek yapıp ertesi güne hazır olması günümü baya bir rahatlatıyor. Ama bazen evdeki herkes farklı bir şeyleri sevince önceden hazırlıklı olmak güçleşiyor.
Dün öğlen vaktiydi.Karnım iyice acıktı. Önce pilav ardından patates yemeği yaptım. Çalışmaya devam ederken bir yanda da yemek yedim. Oldukça zorlandım.
Saat 17.30 olduğunda 2 komşuya uğrayıp avon ürünlerini teslim etmek için evden çıktım. Aaa o rada bir de halamın yaptığı kahveyi içtim. Yarım saat kadar komşunun birinde kalıp diğerine kapıdan uğradıktan sonra eve geldim. Kız kardeş işten gelmiş,yemek hazırladım ardından çay demledim. Anlayacağınız hem ev kızı hem de çalışan kadın modeliyim.

Gece biraz kitap okuyup,nefes egzersizi de yaptıktan sonra uykuya daldım. Sabah 9 da ptt ye gidip, bir süredir görüşemediğim arkadaşımın kargosunu gönderdim oradan kuaföre gittim bu gün kapalıydım geri dönüp hastane yoluna saptım gitmeden bir de Badem'in kafesine oyuncaklar aldım. Dün eylem yaptıklarından bugün hastalar yığılmış.2 saat aç karnına ayakta bekledikten sonra tahlilimi yazdırabildim ve labaratuvarın kapanmasına tam 1 dakika kala kanımı aldırdım. Resmen hastanenin içinde koşan bir insandım.
2 gün sonra çıkacak üre sonucumu 3 gün sonraya aldığım göz randevumla birlikte değerlendireceğim ki işten fazla izin almamış olayım. Buna rağmen patronumdan bu sabah işittiğim cümle tüm günün zaten pek olmayan moralini yerle bir etmeye yetti,neyse.
Yarın akşam Kadıköy'de olacağım. 2 ayrı insanla görüşüp ayak üstü avon ürünlerini teslim edecek ve 1.buçuk saatlik yolu geri geleceğim.Cumartesi günü en yakın arkadaşlarımdan birinin oğlunun sünnet düğününe gitmek için yine yollarda olacağımdan çalışamayacağım.
Ve tüm bunların dışında,bu sabah kalktığımda sağ kulağım tamamen tıkanmış durumdaydı. Hala tıkalı. Hastanede fazla zaman kaybettiğim içn bir de KKB doktorun auğramayayım diye düşündüm ama keşke işimi ve insanları bu denli düşünmese idim. Zaten kimseye yaranabilen biri değilim.
Yani kısaca böyle işte. Bu günlerde ne haldeyim ben de bilmiyorum.Olduğu gibi size aktardım. son derece düz ve sıradan cümlelerle. Başka türlüsü ne yaşamıma ne de kalemime yansımıyor şu ara.