31 Mart 2018 Cumartesi

Yüklerim Ağır Çok Ağır

Gizli gizli ağlamalarımdan mı bahsedeyim. Üzüntümün boyutunun git gide artmasından mı ?
Yalnız-yapayalnız kalışımdan mı. Kendime yetmeme korkumdan mı
Her geçen gün bir şeylerle yüzleşecek olmanın korkusundan mı
En sevdiklerimden biri kaybedecek olma ihtimalinden mi,onu en az benim kadar seven insanlara karşı sorumlu olduğum için dik durmaya çalışmamdan mı
...
Uğradığım iftiradan mı bahsedeyim,her şeye rağmen düzenimi bozmamak için ve haklı olduğumu bilmenin sancısını dibine kadar yaşamanın zorluğundan mı

Hiç kimseyle konuşamıyor oluşumdan mı,kimsenin zaten önemsediği bir insan olmayışımdan mı

Etrafımda insan dolu olduğu halde en istediklerimin halimden bi haber olmasından duyduğum üzüntü ve kırgınlıktan mı?

Söyleyin bana neyden bahsedeyim.
Ya da hadi hep beraber susalım,hep yaptığım gibi. Aksi kimsenin işine yaramıyor nasılsa.
Biliyorum geçecek bu günler de. Geçti bitti diyeceğim bir gün ama o günler pek yakın değil sanki.
Sabır Ya Rabbim...Sabır ve Güç...
Kendi kendime ve ihtiyacı olan yakınlarıma yetebilme gücü ver ruhuma.
Zira önümüzdeki günleri planlarken oturmadığım şeyler var. Yardım Ya Rabb. Yüklerimi sırtımdan düşürmeden taşımama yardım et.

21 Mart 2018 Çarşamba

Neler Oluyor Hayatta,Keşke Herşey Rüya Olsa

Çok kötü 3 gün geçirdim.
En son dayanamayıp ona yazdım.Görüşelim nolur,dayanamıyorum dedim. Bana bir soru sordu. Hayır o değil derken,düşündüm. Evet benim en kötü olacağım konu oydu. Bir tek başıma o konu gelirse  çok kötü olurdum.Diğer her şeyin altından kendi aklım ve duygularımla çıkabilirdim.
Ama olmadı. Yapamadım. Başıma gelmesinden en çok korktuğum şeyi yaşamıyordum fakat bu sefer de dibe vurmuştum. Yaşama sevincim elimden gitmişti.
Ve dedim ki;Bu kadar mı kötü olabilir insanoğlu. Bu kadar mı yaa.Bu mu yani.
Ne pislik bir kalbiniz var yahu. Neyle kirlettiniz ne yediniz içtiniz ne düşündünüz de bu hale geldiniz.
Meğer ben ne harika duygular ve bembeyaza boyalı bir hayatın içinde yaşıyormuşum. Bazı duyguları ve bazı insan tiplerine ne uzakmışım. Yaşadıklarımı sindiremedim,kendimi akşamın bir vakti adeta koşarak onun yanında buldum.
Dedim ki "alın şu kafamı,duvardan duvara vurun da beni kendime getirin,yaşama sevincimi geri verin. Dünya bu kadar kötü bir yer mi lütfen söyleyin.
İnsanlar bu kadar pislik olabiliyor mu bana deyiverin."
Ve bir de şunu bildim,şu son üç günde.
Hayatımda olan insanlar vallahi çok şanslı. Şöyle ki ; sinirlenme hissimi kaybetmişim ben. Bunca şeye rağmen sakinliğimi korumam aptallıkla eşdeğer.
Benimle kavga edene ödül verecekler o derece yani:)
Ne yorulmuşum insanların çiğliğinden,yola gelmeyişlerinden,anlayış nedir bilmeyişlerinden,dinlememelerinden, dinlediklerini anlamamalarından vs vs vs. Mücadeleyi bırakmışım da bambaşka boyuta geçmişim meğer ben.
Yanlış...Böyle olmamalı. Neyse ne tüm mesele o toz pembe,güpgüel dünyamı içindeki pisliğe boyayan,tüm değerlerimi yeniden gözden geçirmeme sebep olan insan... Ben seni Allah'a havale ettim. İşin zor biliyorum,O sana yardım etsin. 



1 Mart 2018 Perşembe

Yönetici misin, İnsan mı? İyi misin, Kötü mü?

Öyle zor ki evden çalışmak...
Ohh ne güzel canın isteyince çalışıp,istemezse keyfine bakarsın diyenleri sayısız kez gördüm duydum işittim. Önceleri kızıp kendimi ifade etmeye çalışıyordum,artık hafifçe gülüp geçiyorum.
...
Belli bir mesai saatine tabiiyim ve sonrasında da çalabilecek her telefonu açmakla yükümlüyüm./ gün 24 saat 365 gün. Ve işin komik tarafı maaş almıyorum:) yani ben yan gelip yatıyor,keyfime bakıyorum:)
Tüm bunları yazarken eklemeliyim ki işimi çok seviyorum. Zaten tüm bunlar başka türlü izah edilemez herhalde. Ve patronumu da çok sever,sayarım.Zira başka türlüsü bu gemiyi yürütmezdi.
Ben çalışma şeklimden bir gün bile şikayet etmedim. Herkes yıllık izne çıktı ben çalıştım.Herkesin mesaisi bitti ben iş almaya devam ettim.Uyurken telefonla konuştum,yolda mesajlar yazarken kendimi buldum. Arkadaşım geldiğinde ağırlamakta güçlük çektim,önce işim dedim. Dedim de dedim.
Bunlarn hepsi tabi ki benim tercihimdi.Yoksa kimse zorla yaptıramaz.
---
Son günlerde hiç yaşamadığım iş sıkıntıları yaşıyorum.6 yıldır bu şirketteyim ve kurumsal olmayan halden koskoca bir şirket haline dönüşümüzün her sancısını patronumla birlikte kanımın son damlasına kadar yaşadım,hissettim. Hiç kolay olmadı bazen pes etmeye niyetlendim bazen amann hallederiz yahu sıkma canını diye patronuma omuz verdim.
Şirketin fahri ortağısın der hep. Sen olmasan çok şey eksik,sen olmasan olmazdık der durur.Beni sever ve fikirlerime her daim kulak verir.
Ama o önemseyecek diye, her şeyi gelişi güzel de dile getirmem. Geçen yıllarda yaşanan bir ortaklık ve bir olumsuz eleman la ilgili açıkça fikrimi söylemiştim. Dinlemedi.
Kızmadı ama haksız gördü beni. Gücendim,sustum.
Bazı şeyleri kendisinin görmesi lazımdı. Ben sabır edebilirdim,ettim.
Herkes bilir ki kolay lokma değilim. Üstüme basıp ezmeye çalışıldım,daha çok dik durdum. Beniim işime karışılamazdı,karıştırmadım. O işi herkesten iyi biliyordum,karıştırmadım. O işi onlardan daha çok sevip patronumu sayıyordum,işime karıştırtmadım.
Ama şimdi...
Bir eleman...
Sık sık da ofise gidiyorum sırf kendimi göstermek,yeni gelen elemanlarla tanışmak ve ben burdayım,ihtiyacınız olduğunda yardımcı olabilirim demek için.
VE bir eleman...
Kendini akıllı sanan,acitasyonla firmada tutunmaya çalışan,işi anlamak için yeterli süre bizimle olan ama hala sistemi kavrayamayan,kavrayamadığı sistemde yanındaki yeni gelenleri eleştiren.Kızan bağıran,bu böyle olmaz höytttt diye bağırıp çağıran. Huzur kaçıran.
Beni gördüğünde yüzü gözü değişen,keşke gelmeseydin,nerden çıktın sen şimdi diye iç sesini susturmaya çalışırken ayyy canımmmm niye geleceğini haber vermedin seni iyi ağırlayamadık diyen.Samimi görünmeye çalışıp,fazlaca sahte bir kalbe sahip olan.
Üstünlük taslayıp,ekip başı moduna giren ama bilgisi ekibi yönetmeye de işlerin düzenini kurmaya da yetmeyen o eleman...
bugün 2 kişiyi işinden etti !
Daha ilk iş gününde sırf kendisi beğenmediği için bir erkek elemanı da geldiği gibi göndermişti.O neyse hadi,görmedim tanımıyorum onu geçiyorum.
2 hafta kadar önce ofisteydim.
Kendisi odadan çıkar çıkmaz iki kız da bana dert yanmaya başladı. Aramızda çok samimi bir iletişim olmadığı için önce çekindiler. Sonra açıldılar.Ahh ne dertliler.Çektim bir döner sandalye oturdum karşılarına.Onlar anlattı benim şaşkınlığım arttı. 
Bir ara nasıl davranacağımı bilemedim doğrusu. Politik olmam gerekiyordu,olmakta zorlandım.Ama başardım.Kimsenin arkasından konuşamazdım. Patronumla ilgili bir cümle duymak beni acıtırdı,karşılığını vermek ise yakışmazdı.O eleman hakkında bile onlarla birlik olmak doğru değildi.
Ama yanlarnda olduğumu ve doğruları gördüğümü bilmeleri gerekirdi.
Uzun süre dertleştik.O esnada o eleman yan odada  eleman alımı için görüşme yapıyordu. Ben o sebeple patronumun odasından kibarca çıkartıldım :) Hiçç önemli değil. Kimseye patronluk taslamaya gitmedim zaten oraya. Her gün onlar birlikte olacaklar,gönlünce seçsin aynı ortamı paylaşacağı insanı.
Meğer kızlardan biri işten çıkmak istediğini daha fazla onun tarafından kötü muamele görmeye dayanamadığını söylemiş. 
Çok üzüldüm. Birlikte yeni sezona girmek çok güzel olurdu. Seni kaybetmek istemezdim ben dedim.Ama o kararını çoktan vermiş ve kabul edilmişti.
DEmez mi diğer elemanda;ben de çıkmak istediğimi söyleyeceğim.Onunla aynı odada çalışamıyorum diye.Yuhh dedim yaa...Nasıl bir insansın sen.. Bu kadar huzur bozmaya ne gerek var. Akıllı,iş adaplı,saygılı,güler yüzlü iki insanı neden canından bezdiriyorsun.Ne kazanacağını umuyorsun.
Onlara yaptıklarını dinledikçe,arkamdan konuşulanları duydukça ve yüzüme yalancı tebessümlerini gördükçe ahh dedim bu şirkete hiç yakışmadın sen. Ama dur...Şimdi değil belki,şimdi ben fikrimi açıkça söyleyemiyorum bunca gerginliğin üstüne. İma ediyorum ya anlarsa patronum diye.
Ama dur sen...Görülecek er geç her şey. Benim üstüme basmaya çalışmaların,ben fark ettiğimde pardonların,ahh şu sistemi hala öğrenemedim ondan oluyor bunlar ın...Bi sen akıllısın biz aptal dimi?
Benim şirkete gelmeden rahatsız oluşların. Geleceğimi bilirsen süslenip püslenmelerin,bilmezsen o pejmürde hallerin.
Neden haber vermiyorsun canımmmm hiç alaka gösteremedimlerin altında yatan sahteliklerin...
Ve bugün..o iki kız işten ayrıldı. Patronum mesaj gönderdi bana. Tüm şirkete ikisinin de işten çıktığını duyuyur musun diye.
Önce yutkundum,sonra tabi dedim.Hemen ilgileniyorum.
Bir metin hazırlayıp watshap üstünden tüm elemanlarımıza gönderdim. Hemen ardından biri,çok sevdiğim teknisyenlerimden biri aradı. Kelimelerle dans hanım size bir şey soracağım;o kadın yüzünden mi çıktı bu kızlar işten ?
Bak dedim,ben sana onunla ya da diğerleriyle ilgili detay söyleyemem,dert yanamam.Herkesi korumak ve politik olmak zorundayım zira yüz yüze bakıyoruz.
Ama evet dedim olabilir,mümkündür,insanın aklına gelmiyor değil tabi :)
"Bakın dedi şu an çok sinirliyim. Yazık oldu  ve o kadının bize vereceği zararı patronumuzla bizzat paylaştım. Ama biliyor musunuz eğer bir gün siz onun yüzünden pes edip bu şirketten ayrılırsanız ben kendimi tutamam,kimse saygı beklemesin o zaman Murat'tan."
Yapma dedim,doldurma kendini. Kimse vazgeçilmez değil.Ama beni yerimden etmek de kolay değil.Yani zaman ne gösterir bilinmez,her şey olabilir de ona yenilmek istemem doğrusu.Sakın dedi,sakın ani karar vermeyin. Sen boşver dedim bunları ama olur da ikimizin aynı saate işi denk gelirse senden bencilce rica ediyorum ki önce benim müşterime git lütfen.
Bunu söylemek için kendinizi yormayın,her zaman önceliğimiz sizsiniz,diğer elemanlarla da konuşmanıza gerek yok,biz aramızda o insanın ne olduğunu gayet iyi tartıp biçiyoruz hiçç merak etmeyin siz. Sizin işinizin iptal olması için alttan alta çalışıyor ama biliyor musunuz,"sizden çok tırsıyor.Size olan bakış açısını fark etseniz içiniz öyle rahat olurdu ki.O herkese tasladığı üstünlüğü sizden bahsederken yerle bir oluyor. Ağırlığınız onu korkutuyor." Ohh dedim vermek istediğim de bu zaten. Çok sevindim.Personel öyle yönetilmez,böyle hizaya getirilir."
Ve dedim ki bak beni iyi dinle. Kızlardan herhangi birine sinirlendiğinde ne onlara bağır çağır,ne patronuna şikayet et.Önce beni ara. Sinirini benimle paylaş. Sakinleşince yapman gerekeni yaparsın.Ama sakın ani hareket edip hem ailene hem bize sıkıntı çıkartma.Diğer arkadaşlarına da söylüyorum.Sinirle hareket etmeyin sakın.Önce beni arayın,dert yanın,sakinleşin.Ardından siz ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz. Sevindi.Rahatladı
Dertleştik,kapattık telefonu.sonra düşündüm;patronuma haksızlık edecek bir ifade kullandım mı,aman haa yüzüne söyleyemeyeceğim bir şey i bir başkasıyla paylaşırsam kendimi affedemem.
Bunca kargaşanın içinde fikrimi un gibi eleyerek söylemeye çalışırken arkasından konuşan eleman modunda görünürsem,o eleman üstüne koyar,çarpar böler beni firmanın en kötüsü ilan eder :)
Bin şükür ki,nerde ne konuşacağımı bilecek kadar eğitebilmişim kendimi. Zira bu dünyada; kendi menfaatleri için insanların moralini bozan,kendi istekleriyle işten çıkıyorlarmış moduna sokup hayatlarında negatif  pay sahibi olan,haklarına giren,sevilmeyi kendine yakıştıramadığı için kötülükle beslenen ama tüm bunlara karşı yüze gülen insanlar var.
Allah doğru bildiklerimizden şaşırtmasın. Ve her daim insanların iyiliği için emek harcamaktan geri koymasın.
Varsın ben birilerinin gözünde evden çalışan,kafasına göre takılan biri olayım.Varsın birilerinin gözünü korkutan olayım. Patronumun gözünde değerli,elemanlarımın gözünde yönetici,müşterilerimin gözünde ilgili alakalı firmada pay sahibi gibi görünüyorum ya bu bana yeter. Helalinden bir kaç pozitif cümle yetiyor da artmıyor bana. Birilerine ise fazla geliyor duyduğu o kötülük dolu geri dönüş cümleleri.Ee herkes kalbinin ekmeğini yiyiyor sonuçta, değil mi?