27 Şubat 2017 Pazartesi

İşin Özü

8 nisan 2017
Kadıköy evlendirme dairesi
Saat 12:00
-------------
Hayalimdeki evlilik seramonisi aynen şöyle idi ; anne,baba ve kardeşlerin katıldığı bir isteme töreni.Ardından bir kaç ay sonra sade bir nikah ve duruma göre aynı gün yakın arkadaş ve dostlarla belki küçük bir yemekli eğlence.  Sade ama  çok kabarık bir gelinlik ve sıradan bir alyans ile durum tamamlanmalı bence.
Tabi ki bu iş böyle olmuyor herkes herşeye karıştığından şuana kadar bilidğim hiç kimse tam anlamıyla kendi istediği gibi hareket edemiyor.
Bugün gelen habere bakılırsa canımın içi tam da hayalimdeki gibi bir yol izliyor. Eleştirilere tıkamış kulağını,çizmiş kendi yollarını.
Çok mutlu olurlar dilerim. 

24 Şubat 2017 Cuma

Bitmeyen Ön Hazırlık/ Bitiren Sancı

Ne anlatayım
Sinirliyim desem az kalır.Çok gergin vakitler. Her yıl mart başında yeni sezona başlarız biz.Öncesinde hazırlık sürecimiz var. Bu süreç ki bir anda programımız tepetaklak oluyor,herkes bir yandan feveran ederken yenilikler ekleniyor.Olmamış,böyle kullanamayız,şu eksik bu eksik sesleri kulaklarımızda çınlıyor. Madur oluyoruz,çok yoruluyor,çok fazla kafa patlatıyoruz. Daha çalışmaya başlamadan,müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek adına kendimizi bir hayli stres altında buluyoruz.
Hele bir de işinde iyi olduğu düşünülen ama söylediğimizi tek seferde anlamayan bir web master arkadaşımız varsa işler daha da zorlaşıyor. Bir yeri yaparken,iki yeri bozduğu çok oluyor.
Ardı ardına mailler,bir web master a,iki,üç,beş patrona... Ee dayanamıyor tabi bir yerde patlıyor.Bazen hiç olmadık yerde,beni en madur etmiş olduğu vakitte kızıp bağırıyor,yüzüme telefon kapatıyor. Aradan saatler geçip de aynı konu tekrar gündeme gelince beni anlıyor,yaptığını fark ediyor ama olan olmuş,kalbim kırılmış oluyor.Bu gibi durumlar ise hemen her gün günde bir kaç kez oluyor bu günlerde.
Yıpratıcı,yorucu.Aaa ama bakın tüm bunların yanında pek iyi geçinen iki insanız aslında. Ne derdim olsa yanımda buluyorum kendisini. 
İşini gücünü bırakıp bana yardımcı olmayı da çok iyi bilir ki mahçup ediyor bu tavrı.
Dün gece mesela telefonum bozuldu.Hem iş telefonumla hem de özel hattımla ekibimle iletişimde olduğum için kendisini arayıp bana bir süre bu hattan ulaşamayacağını,cihazımın servise gideceğini ne kadar da kalacağını bilmediğimi belirttim.
Mail göndermiş bir süre sonra,yarın sana elemandan telefon gönderiyorum demiş.Hep söylerdi ama kabul etmez,ihtiyaç duymazdım. Bu sefer itiraz edemedim. bugün geldi cihazım elime.Ayarlarını yapıp kullanmaya başlarken,biz yine bir iki problemin içinde bulduk kendimizi. Şu an bu yazıyı yazarken bile ona gönderdiğim maile ne cevap vereceğini düşünüyorum.Diyebilirsiniz ki,ne gerekiyorsa onu yap neden strese giriyorsun,neden çabalıyorsun.
Yapılan işlerden prim düşüyorsa ve bu primin takibini kendiniz tutuyorsanız sistemdeki bir takım değişikliklerden muzdarip olmanız kaçınılmaz.
Ama o sekme bana lazımdı. O çentik benim işimi kolaylaştırıyordu diye ötüp duruyorum. Genellikle de pardon düşünemedik tamam o zaman eski haline döndürüyoruz cevabını alıyorum ama bu gün mücadelesini verdiğim iki konudan birinde hiç hoşuma gitmeyen bir yol izlemek zorunda kaldım. Diğeri için cevap bekliyorum. Zor bir iş yapıyoruz,hiç değilse sistemimiz kolay olsun diyorum,olmuyor bazen. Bazen hiç bir şey istediğimiz gibi olmuyor.
Neye ne kadar çabalarsak çabalayalım olamıyor. Ve hatta haklıyken özür dilemek zorunda bile kalabiliyoruz hayattan.
O kadar ki şuan geberircesine ağrıyan böbreğimden bile özür dileyesim var. Ne kadar yorduysam kendisini,ne kadar zorladıysam,ne kadar ihmal ettiysem dayanamayacağım kadar ağrıyor.
Sırf siz geçmiş olsun demeyin ve halime acıyıp,bu kız da hep hasta yazık vah vah demeyin diye detaya girmiyorum ama ilaç saatim gelene kadar yazsam diyorum. Bir tek yazarken rahatım,bir tek yazarken transa geçmiş hissediyorum kendimi.
Her hale sonsuz şükür tabi ki... Keyfimi hastalığın bozma olasılığı mümkün değil ki...

22 Şubat 2017 Çarşamba

Duyduklarım Bildiklerim

Kolay gözyaşı döken biri değilim. Hatta bu konuda çok ketum bile sayılırım. Bir hayli sabırlıyım.Kolay sinirlenmem. Alıngan biri degilim. Bir konu varsa çözmek benim işim. Annem bendeki sabrı taktir ediyor bu aralar.
Çok yoruldum sevgili okuyucular.
Bazı şeyler çok yoruyorlar. Yazdim,anlattim,aradı konuştum olmadı. Anlaşılamadım.
Peki ben şimdi ne yapayım diye geçirdim içimden.
Ya tüm emeklerimi bir kenara bırakıp arkamı dönüp gitmem lazım ya da sabredip çözüm bulmam gerek.
Saat 15 den beri úzerinde konuştuğum konuda Ikisini de yapamadım.şuan 01.00...
Yarına Allah kerim...
......
Aķşam 20 sularıydı. çok gergin ve hatta üzgündüm.dedi ki;" seni öyle çok seviyor,öyle çok güveniyor ki.kelimelerle dans bir tanedir. taniyinca çok seversin.kıymetlimizdir bizim..."

Senin hakkinda söylediklerini bir duysan...inan eksik anlatmışımdir diye ekledi. peki benim yaşadığım neydi? ben onun yüzünden bu halde değilmiydim? nasil sevmek,nasil değer vermekti bu? ben gemileri yakmamak için gözyaşlarımla bile pazarlik ederken duyduklarım mıydı gerçek,bizzat hissettirdikleri mi?
Vallahi de billahi de yoruluyorum bazen. söyleyeceklerim bundan ibaret.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Sonra Geçiyor

Ne söylesem,ne yazsam luzumsuz sanki. içimden geçenleri ne söyleye biliyorum.ne yazabiliyorum.ne yaşayabiliyorum.
Gördüklerim,duyduklarım,bildiklerim...içime sığmıyor bazen.sonra geciyor.sonra yine.sonra sonra...
Omür geçiyor... güzel şeyler olsun yaşamlarımızda.sadece buna ihtiyacımız var. diğer herşey boş aslında.
...
Hep sonradan  türküsü dilimde bu gece... dinleyin siz de.seversiniz bence.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Son Bir Hafta

Aslında pek kötü ve keyifsiz bir hafta geçirdim. Ama çok keyifli ve güzel bir hafta da geçirdim.Ve her ikisi de aynı haftaya denk geldi:)
Şöyle ki; canım sıkkındı,keyfimi kaçıran durumlar,kalbimi kıran insan_lar oldu. Hak etmediğimi düşündüğüm halde çokca ve pek güzel üzüldüm...
Derken bu böyle olmaz dedi zehra ve sinem...Kalk gel yanımıza ne oluyor sana öğrenmemiz lazım.Bir yüzünü görelim ne sebep olmuş enerjini emmeye bilelim dediler. Bir şey anlatamam ama sizinle olmak iyi gelir hadi buluşalım dedim.Yedik içtik,gezdik alış veriş yaptık. 
O çok sevdiğim saray muhallebicisi optimumda da açılmış.Orada prenses tatlısı sipariş ettim. Ve o kelimenin benim için ne denli önemli olduğunu bilmeyen garsonun sunumu...
Belki de 15 sene olmuştur küpe takmayalı.Yepyeni gümüş küpelerim var artık; deniz yıldızı !
Tam yorgunluğu atmaya çalışırken,cumartesi akşam üstü amcam aradı.Avmye gidiyoruz sen de gidiyorsan götüreyim diye.Telefonu kapatıp pijamalarımı çıkartıp giyinip makyaj yamam ve otoparka inmem arasında sanırım 10 kadar bir süre vardı.
Hızlı hazırlanırım bilirim de bu kadar değildi be :)
Tam otoparka inerken patronum aradı,buluşalım mı sana yakın bir yerde webmaster cı arkadaşla toplantıdayım dedi.Olur ama yarım saat sonra dedim. Şimdi bir yere gitmeliyim. Eve dön bilgisayarını al öyle buluşalım dedi ama iyi ki alamam demişim.Koca gün taşımak pek zor olacaktı.
Amcamlarla alışveriş yaptık,yengem biz çay ısmarladı günün sonunda.Yedik içtik falan derkennn ee artık ben gideyim iyice size yapıştım kaldim güya ben kendi halimde gezecektim dedim ama konu çocuklarsa ve onlara bir şeyler alınacaksa bensiz olması düşünülemez tabi ki.Bin şükür bu kervana yengemi de kattıktan ve alınanları arabaya gönderdikten sonra yanlarından ayrıldım.Bir yere oturup kahve içmeye başladım ki patronumaradı geldim nerdesin diye. Olduğum yeri ona anlatma kısmını geçiyorum bilen bilir yön problemimi. Ama bu sefer sorun sadece bende değildi neyse :)
Tam bir iş toplantısı niteliğinde oldu buluşmamız.Yaklaşık 2 saat kadar görüştük. Ne var ne yok konuştuk ama bir konu var ki o konuda beni anlamamakda kararlı.Sindirmeye çalışıyorum haksızlığı.
bir konumuz vardı öyle olmasını istediğim ama istediğim gibi olmayan.Tüm gece düşünüp,benim istediğim gibi olması için nasıl bir teklif sunsam patronuma diye uykum kaçmıştı hattaç Ve gecenin bir yarısı mail atmıştım ona.Bak bir yol buldum diye.
Okumamış daha. İyi oldu o zaman ben sana anlatayım dedim ve tüm ikna yöntemlerimi kullanarak herkes için güzel sonuca varacak teklifimi sundum. Yine kabul etmez sanıyordum ama demez mi tamam öyleyse gayet güzel düşünmüşsün diye. O an ki zafer çığlığımı duymalıydınız.Kalbimden beynime nasıl çınladı :))

Neyse yani sonuçta bir kişiyi daha gloria jenas deki o harika kahveyi sevdi. İstiyorum ki benim sevdiklerimi,benim sevdiklerimde sevsin. Zevkime güvenen,damak tadıma inananlarda beğeniyorlar.
O firmanın tanınan müşterisi olmak,bir süredir neredesiniz siz merak ettik denilmek bilseniz ne keyifli...en keyiflisi de sık sık bedava kahve içiyor olmak :) bilen biliyordur zaten bilmeyen içinde kısaca şöyle,firmanın programını telefonunuza indirdiğinizde ilk kahveniz bedava.Sonraki her kahvede barkot alıp uygulamaya okutursanız her beş kahveden biri yine dava oluyor.
Bir de size tavsiye vereyim mi? crema brulee latte için mutlaka. karamelli ve kremalı olsun diyin ama. :)
Dün... annemlerle birlikte bir taziye ziyaretine gidecektim ama sabah ufak bir rahatsızlık geçirince erkek kardeşle evde dinlenmenin en güzeli olacağını düşündüm. Ahh ne güzel dinlendik ne keyifli bir gün geçirdik. Akşam üstü baktım ki iyi hissediyorum kendimi yine en yakındaki avmde buldum bedenimi.Bir tur atıp geliyorum ben gitmeden yemek hazırlayayım mı dedim ama tab ki gelirken yemek almam konusunda ikna etti beni oğluş.
Bir iki parça çok iktisatlı alışveriş yaptıktan sonraa ona yemek alıp geldim.Hem yürümüş oldum,hem hava aldım hem de eve yakın olması sebebiyle sağlığımı tehtid edici bir durum oluşmadı.
Aferin bana,evde yatıp kös kös oturmadım...Bazen yapıyorum böyle akıllıca hareketler:)
VE haftasonunu anne baba gelmeden demlediğimiz çayla ve kocaman birer kase patlamış mısırla sonlandırdık.Yazıyı da sonlandıralım öyleyse.Hayırlı haftalar dileğimleee

6 Şubat 2017 Pazartesi

Babam...

Bizim evde günlük market/bakkal ihtiyaçlarını babam giderir.Ekmek mi alınacak,un mu bitti,ah bir cips olsa da yesek mi,bankaya para yatırmak lazım faturanın son günü,ya da akbil doldurmak gerek yarın dışarı çıkılacak. Hepsi babamdan sorulur.Hani evin küçük çocuğunun yapacağı işlerden bahsediyorum.İşte bizde babacım üstlenir o işleri,çocukları yorulmasın diye ve yürüyüş yapmak maksatlı. Kendisi 59 yaşında bu arada,öyle çok yaşlı bir baba gelmesin aklınıza. 

Yaklaşık 1 ay önce idi.Bir gün burnu kanadı...Alışık olduklarımızdan daha fazla,daha uzun süre. Kalp hastası olduğundan mütevellit kan sulandırıcı ilaç kullanıyor 17 senedir. Ara ara bu sebeple kanıyordu burnu,alışıktık. Ama bu sefer alıştığımızın dışında bir durum olduğunu sezdim. Ertesi gün bir yakınımızın cenazesine gittiler annemle. Gece gelince yine kanama oldu. Çok korktum.Ki bilen bilir sağlık bilgisi yüksek bir insanımdır,soğuk kanlılığım ve o an o durumda çözüm üretme imkanım bir hayli yüksektir.
İnsanın babası olunca konu,öyle kolay olmuyor o işler. Gece acile gitmek için yalvardıysam da kabul ettiremedim. Ertesi sabah aile hekimine götürdüm.Götürmek... Babamı elinden tutup doktora götürmek... Öyle canım acıdı ki... 32 senedir beni doktorlara götüren,ameliyathanelere eliyle teslim eden, kapısında bekleyen adamı şimdi ben doktora götürüyor ne olduğunu dinliyor ne yapacağımızı öğreniyordum. Aile hekimi ertesi gün tahlil sonucunu görünce risk almak istemediğini durumun ciddi olabileceğini derhal bir hastaneye gitmemiz gerektiğini belirtti.Eve geldik,randevu alıp hastaneye gidelim dedik. en erken randevuyu 3 hafta sonraya görünce ve son 1 saat kalınca doktorların çıkmasına fırladım yerimden. al tahlil kağıdını gidiyoruz dedim. Babam hazırlanana kadar ben kapının önünde,ayakkabılarımı giymiştim. Çok sevdiğim,kapısındaki kuyruğun dillere desten olduğu,odasına beşer beşer girilebilen,randevu alsanız bile saatlerce bellemeniz gereken doktoruma gittim. Bankodan tabiki numara vermediler. Sen arkamdan gel ben koşuyorum dedim babama.İzin istedim kapının önündekilerden ama verdiler mi bilmiyorum,ben daldım doktorcuğumun odasına. Acilen numara almam lazım,bana imzalı kağıt yazar mısınız dedim.Öyle panik halindeydim ki yüzüme baka kaldı canım doktorum.Ben iyiyim babamı getirdim,acele eder misiniz dedim. İmzalayıp verdi bir kağıt.İndim bankoya aldım numarayı,tekrar çıktım doktorun kapısına.Babamı oturttum ha gelir,ha geliyor diye beklemeye başladım elimdeki numarayı.1 saati geçti herkes gitti en son sora bana geldi.Anlattaık derdimizi,kısaca sağlık öykümüzü. Anlattık diyorum çünkü babam öyle sersem haldeydi ki ben konuştum onun yerine.Öyle üzüldüm ki haline.!
Tekrar aşağıya indik acil bir şeker ölçümü için ve tekrar yukarı çıktık sonucu göstermek için. Beni görseniz deli dana tabir edersiniz. Bu güne kadar kendim için hiç bu kadar çat kapı girmemiştim doktora.İstediğim izinlerin cevabını bile beklemeden daldım her seferinde.Çünkü bir gün bile kan sulandırıcısını içmemesi sorun teşkil edecekti.Bu sorunu o gün çözmek gerekliydi.
İlaçlarımıza ilaveler yapıldı. Şekeri 400 den aşağı hiç düşmeyen babamın burnu,yüksek şekerden kanıyormuş meğer.
Ekmek arası bir şeker ilacı daha eklendi listeye üçüncü olarak.Ve diğerleri. Aldık geldik eve ama babam şaşkın,korkulu,üzüntülü...Ben ise tabi ki ne var ki bunda tey tey teyyy modunda...
aldık ilaçlarımızı geldik eve gelmesine de şimdi ne olacaktı. 2 ilaçla dfüşmeyen şeker 3. ile de ya düşmezse...
Bu böyle olmaz dedim bak şimdi beni dinle.Babamın o halleri dün gibi gözümün önünde.
Diyet yapıyoruz.Erken kalkıyorsun,tatlıya bir süreliğine ara veriyoruz,ekmeği azaltıyoruz şekeri indiriyoruz bu işi çözüyoruz.Ben yapmam diyet falan dedi önce. Ne dedi doktor,ilaç çok ağır,şu şu yan etkileri yapabilir,şekerini de düşürmeyebilir.1 hafta dene gel,olmazsa başka yollar buluruz.
Ben yardım edeceğim sana,sadece 1 hafta. bir hafta düzenli hareket edersek,ilaç dokunursa gider değiştiririz,fayda etmezse başka yol ararız.Ya herşey düzelirse?  düzemek zorunda babacım... Anlamak zorundayız ilacın sana nasıl etki edeceğini.Bunun da yolu diyetten geçiyor. Ben sana yardım edeceğim merak etme.
....
Her öğün içeceği ilacı bile bana sordu babam.Sanki 20 sene biren bir anda yaşlandı gözümün önünde.İlaçlarını karıştırdı,yediklerini beğenmedi,konuşmadı,uzandı yattı.2 hafta kadar evden çıkmadı.ve günde 6 kez şekerini ölçtüğüm için bana kızdı! Sesinin tonunu bir tek kez bile yükseltmezken bana,hırpaladı birazcık. Her ölçümde durumun iyiye gitmesine sevinirken,onu motive etmeye daha çok yetlenirken,onun halsiz halleri nasıl korkuttu anlatamıyorum şuan,kelimeye dökemiyorum.
Geçen yıl bir arkadaşımın babası hastalanmıştı.Uzun süre hastanede yattı.Elimden geldiğince destek olmaya,sorup ilgilenmeye çalıştım. Allah biliyor ya gece gündüz aklım onlarda,dualarımda oldular.Fakat düşündüm de ben hiç anlamamışım. Meğer kat ve kat beter bir durummuş insanın babasının bu yaşlarda hastalanması,halsiz güçsüz kalması.Bu korku ne menenmiş... İnsan anladığını snaıyormuş da,yaşamadan hiiiççç anlayamıyormuş.
15-20 gün kadar sonunda babamın şekeri normal düzeylere yaklaştı.diyeti biraz daha rahatlattık.Ve ben bu süreçte sadece bir iki kez evden zaruri işler için çıktım. Babamın yapması gereken,halsiz olduğu için bana devredilen işlerde.Bir nefeslik gidip gelirken,yoldan arayıp şekerini ölçtün dimi demesem,eve geldiğimde ah kızım bunlar bana bakmıyor nerdesin sen leri duyar oldum.
Sanki hemşiresi, özel doktoru ve yahut ne bileyim işte yanından ayırmak istemediği,yanında olmazsam sağlığının bozulacağını düşündüğüydüm.Kendini bana teslim etti desem abartmış olmam herhalde. Çok üzüldüm,çok ağladım gecelerde. Kimseye de anlatamdım bu güçsüz hallerimi.Ancak şimdi siz okuyorsunuz işte. O da iş işten geçti diye.
Çok şükür ki burnundaki kanama durdu,ee çünkü şekeri düştü.Yıllardır ilk defa.Diyet ve pozitif telkinlerle hallettik galiba.Öyle umuyorum yani.Canı çok tatlı istiyor biliyorum,alışkanlık sonuçta.Halsizlik devam..Ee haliyle 400-500 şekerlerden 150 lere inmek bünyeyi sandığımızdan fazla etkiledi tabi. Her şeye bin şükür.Geçti...Geçiyor... ama benim yaşadıklarım ne olacak. Korkularım...Üzüntülerim...Kabuslarım...

O iyi olsun,onlar iyi olsun da varsın ben düşündüğüm kötü senaryoların etkisinde yaşıyor olayım hala.Varsın sinir sistemim azıcık yıpranmış olsun.Varsın kimseden destek görmediğim şu günlerde güçsüz ve yorgun hissedeyim kendimi,olsun...Benim içimdeki pozitif enerji ve yaşama dair umutlarım,bana da size de hepimize de yeter... Sağlıklar dilerim efenim...Varsa eğer kıymetini bilin...



3 Şubat 2017 Cuma

Zeynep...

Haftalarca istedik...Çok istedik...dün gece üçümüz bir araya geldik ve yarın ki buluşma için yer kararlaştırmaya başladık. Beni bilen bilir ki uzaklık hiç dert değildir.Önemli olan zamanlamadır.
Ordan aldık oraya koyduk,o araçtan indik öteki araca bindik.Zihnimizde bir çok yer gezdik de beni adı istanbul olan ama istanbul sınırları dışında kalan evimden,avrupa yakasındaki o yere gitmemi sağlayamadık.
Oysaki ben her iki arkadaşım için minik hediyeler hazırlamış,kıyafetlerimi planlamış, evden giriş çıkışımı ayarlamış,çantama koyacaklarımı hazırlamış,akbilimi fullemiştim.
Ah benim kapalı alan fobim...ah benim metroya binemeyen psikolojim...
Ne sultanbeyliden giden otobüsler kaldı,ne kadıköyden geçenler. Havaalanından geçen havataş araçlarını da araştırdım ama bulamadım bir yolunu. En son baktım olmadı aradım havataşın yöneticisini.Yahu dedim bu sefer de benim özel bir isteğim var sizden,iş konuşmak için aramadım.
Şaşırdı adam.Beni o noktaya geçiremez misiniz dedim ama onunla da bir kaç yol konuştuk yine varamadık bir çıkışa.
Dün gece sabaha kadar yaptığım araştırmalarım...bugün bir çok kişiyle görüşmelerim...Olmadı...Çok üzgünüm...Benim yüzümden bozulduğu için planımız.Ve çok heveslendiğimiz halde buluşamayışımız...
Ne diyeyim ki ben yarın gece size bu planın gerçekleşmiş halini anlatacaktım yorgunlukla ve içimde arta kalan mutlulukla.Kısmet olmadı.
gidemediğim için veremediğim kitaplarını kargo yapmak için hazırladım...Çok can acıtıcı.İnsanın hevesinin kırılması mı diyeyim,benim yüzümden iptal olmasının üzüntüsü mü diyeyim neresinden tutup düzeleyim diye bir şarkı var ya hani o hesap benim de içim şuan:)
Bir an önce büyü Zeynebim...Ağlamadan yolculuk yapabilecek hale gel de buluşalım istediğimiz her yerde.Teyzenin yaşadığı üzüntüyü mutluluğa bir tek sen çevirebileceksin çünkü.
Çabuk büyü,sağlıkla büyü,neşeyle büyü.Uslu hanım hanımcık bir kız ol da sarıp sarmala bizi dostlukla.