Bir şeyler yazma zamanı artık. Susmaktan, konuşmam gereken zamanda da sakin kalmaktan çok yoruldum. Bir süre daha süreci yönetmeye devam etmek zorundayım biliyorum. Ama sonra... Sonra ben nasıl tam anlamıyla bu ruhumda biriken stres ve üzüntüyü boşaltacağım bilmiyorum.
İşten ayrıldım.
...
Keşke iki kelime ile anlatilabilecek kadar kolay ve sade olsaydı. Haftalar oldu,sürecimiz hukuk yoluyla,avukat danışmanlığında devam ediyor. Bana karşı yapılan haksızlıkları,hakaret,tehdit ve hirpalamaları insan üstü bir sakinlikle cevaplıyorum. Zaten süreç yönetimi iyi olan biriyim ama avukatım ekstra sakin olmamı söylemese ve süreci mahkemeye taşımak için hiccc aceleci davranmayıp, iletişim yolu ile çözmek istemese bu denli sakin kalamazdım. Öte yandan çok ama çok sayıda insan (ki ben daha işten ciktigimi kimseye ilan etmemisken üstelik) sonsuz destek verdi. Şükrüm de,minnetim de sonsuz. Haftalar oldu. Haftalar... Ve ben her tamam bitti,gidiyoruz mahkemeye dediğimde avukatım tarafindan durdurulmam,sakinnnn, orada yaşadığın her şeyi bir kenara bırak beni dinle. Şöyle konuş,bunu söyle,onunla olmuyorsa diğeriyle görüş. Ama lütfen sakin kal. Senin sakinliğine ihtiyacımı var denilmesi... Benim bir avukatım varrrr yeter artık bırakın beni bittim ben yahuuu dediğimde ben avukatla muhatap olmam diyenlerle ardı ardına muhatap olmak zorunda kalmam. Bittim... Bittim de okeye dönüyorum hissiyatındayım diyim siz anlamaya çalışın. Ya da boşverin. Ben fazlaca yıprandım bir başka minicik bile gerilmesin isterim. Bu surecte kendi dertlerini bir kenara bırakıp (uzunca bir süre üstelik.) benim sırtımı sıvazlayarak gücüme güç katan dostlarım olmasa emin olalım ki bu kadar ilerleyemezdim. Aklımın durduğu noktada akıl olanlarım. Geri adım atsam,parayı bir kenara bıraksam da huzurumu bulsam dediğimde şimdi değil,kalan son gücünle devam diyenlerim. Hakkınızı ödeyemeyeceğimi bilirim.
Sinem... 12 yıl olmustur tanışıklığımız. Dost değil kardeş olduk artık. Sürece onun eşinin hesaplamaları yön verirken,en zor görüşmelerimde yanımda olup(denk gelip) elimi sıkı sıkı tuttuğun için minnettarım. Ve nasıl her seferinde de yanyana olduğumuz vakte denk geldiğine hala şaşkınım.
Titreyen elim değil güçlü sesimle konusabildim sayende.
İşe yeni girmesine rağmen benim yanımda yer alıp,tüm yıpranmışlıklarını hatırla ve son kalan gücünle hakkını ara diyen o kadın.
Sen olmasan çoktan pes etmiştim.
Ve samimi olmadığım halde yanımda olan,tüm ictenliğiyle bana destek veren,akıl olan,fikir olan eski ve yeni çalışma arkadaşlarım... Hepinize minnettarım.
Ve Çağlar... Sen benim 17 yılımsın. Sayısız zor anımda hep ilk yanımda olan, beni ayağa kaldıransın. Öyle ki her seferinde hiç bıkmadan yanımda,arkamdasın. Bir kere de amma da abarttın,yeter artık bu konuyu kapat demezsin. Sıkılıp kendi hayatına dönmez,beni kolsuz kanatsız bırakmazsın. Kimseyi dinlemediğimde ama ben de öyle düşünüyorum deyip bana bir fikri kabul ettirmeyi çok iyi bilirsin. Beni en iyi tanıyansın. O sebeple ne kadar üzüldüğümü de ne kadar mutlu olduğumu da en iyi sen anlarsın. İyi ki(!)
Süreç yönetimi pek iyi olan ve sakinliğini sağlamayı ve korumayı bilen biri olarak bu kadar güçlü ve bu kadar sağlam ve bu kadar sık ve bu kadar sakin olabileceğimi bilmiyordum. Yaşayarak öğrenmek çok yıpratıcı oldu ise de olması gerekeni demek ki.
Tüm bunları yazarken süreç hala bitmedi bu arada. Ben bittim süreç bitmedi. Bir avukatım olduğu halde kendi kendimin arabulucuğunu yapıyorum öyle bı süreç. Çünkü karşımdakiler avukatımı muhatap almıyor ve biz buna müsemma gösteriyoruz. Hala delirmiyoruz. Biz nasıl delirmiyoruz ? Sinir krizi geçirip bana verip veriştiren insana hala son kararın nedir diye sorabiliyorum ben mesela. Bu nasıl bi irade. Bu nasıl bir süreç yönetimi ya da ne derseniz deyin yani.
Neyse şimdilik doldum taştım sadece. Daha anlatacak çok şey var... Konuşuruz yavaş yavaş. Bir halledebilelim de inşallah.