Diyorlar ki bir "çocuğa" bu kadar değer verip, bağlanma. Hayir yani görülmüs sey değil sendeki. Her ne olursa olsun vazgecmiyorsun. Biraz da kendini düsünür müsün?
Sadece kendimi dusunerek yasayabilenlerden olmadim hic bir zaman. Oyle olsaydim da yine ayni tutumda olurdum, hayatimdaki tum cocuklar icin. Cunku beni sadece onlar kosulsuz seviyor, kabul ediyor, yeri geliyor bağrina basiyor. Boyle tatli sevilebilmek, saygi ve her halinle kabul gorebilmek herkese nasip olmuyor saniyorum ki elestiriliyorum cok cok uzun zamandir. Önemli mi hiç değil. Tek önemsediğim o "çocuk" kalplerinde yer etmeye layik goruldugum. Allah eksikliklerini gostermesin. Zira düsünmek bile büyük delilik.
Bir kere de yazmaya basladi mi insan, durmuyor kalem... Ya da bende bir çalcenelik var ki bahane ariyorum :)
Neden epeydir yazmiyorsun dedi?
Verecek cevap bulamadim. Verdigimden aldigim cevabi da uzerine katinca mecburen yine yeniden dans etmeli kelimeler.
Tam da insanlarin en cok kendi planlarini onemsemeleri cok normalken sadece kendi planlarini onemsediklerini farkettigim ve beni de gor diye diye pesinden dolandigim bir gunde ve tabi ki o gunun sonunda bile bir sey degismeyince, yazmak her zamankinden daha onemli hal aliyor. Ve baskaca da bir care kalmiyor. Bu cumleyi yazarken hala bir care aradigima kiziyor, caresizligimin iki yanagindan bir alnindan opup kocaman sariliyorum. Sarilmak cok iyi gelir. Umudunuza sarilin, hayallerinize, hedeflerinize ve sizi iyi hissettirenlere sarilin. Sahi ben ne zaman sana sarildim? Bana kollarini acar misin?
Bitti...
Yılın en sıcak gününde 70 yaşındaki avukatımla birlikte ofislerinde buluşmayı istediler,imza atmak için. Hay hay dedik son kalan sabrımızla.
Güler yüzle gittik, lakin öyle karşılanmadık. O güne dair yaşadıklarım,inanır mısınız flu şekilde. Dilaraya kocaman sarılıp nasılsın dediğinde çok iyiyim dediğim ve inansın diye kocaman da gülümsediğim an dışında çok az şeyi hatırlıyorum. Keşke girerken ve çıkarken yüzüme bakılmadığını,bir helallik almaya bile gerek görülmediğini de unutsam... Haa bir de haftalar önce yüzüme söylenen ve sonra arkamdan herkesin duyacağı şekilde hakaretlerini...
Neyse işte bitti. Her şey bitti. Güzel bitmedi. Hatta pek kötü bitti ama sonuca bakalım biz ki bitti.
İçimi kaplayan tarifsiz bir huzur var şimdi. Dinlenmeler doyamıyorum. şükrüm sonsuz. Allahım yanımda olduğun için minnettarım.
Bir şeyler yazma zamanı artık. Susmaktan, konuşmam gereken zamanda da sakin kalmaktan çok yoruldum. Bir süre daha süreci yönetmeye devam etmek zorundayım biliyorum. Ama sonra... Sonra ben nasıl tam anlamıyla bu ruhumda biriken stres ve üzüntüyü boşaltacağım bilmiyorum.
İşten ayrıldım.
...
Keşke iki kelime ile anlatilabilecek kadar kolay ve sade olsaydı. Haftalar oldu,sürecimiz hukuk yoluyla,avukat danışmanlığında devam ediyor. Bana karşı yapılan haksızlıkları,hakaret,tehdit ve hirpalamaları insan üstü bir sakinlikle cevaplıyorum. Zaten süreç yönetimi iyi olan biriyim ama avukatım ekstra sakin olmamı söylemese ve süreci mahkemeye taşımak için hiccc aceleci davranmayıp, iletişim yolu ile çözmek istemese bu denli sakin kalamazdım. Öte yandan çok ama çok sayıda insan (ki ben daha işten ciktigimi kimseye ilan etmemisken üstelik) sonsuz destek verdi. Şükrüm de,minnetim de sonsuz. Haftalar oldu. Haftalar... Ve ben her tamam bitti,gidiyoruz mahkemeye dediğimde avukatım tarafindan durdurulmam,sakinnnn, orada yaşadığın her şeyi bir kenara bırak beni dinle. Şöyle konuş,bunu söyle,onunla olmuyorsa diğeriyle görüş. Ama lütfen sakin kal. Senin sakinliğine ihtiyacımı var denilmesi... Benim bir avukatım varrrr yeter artık bırakın beni bittim ben yahuuu dediğimde ben avukatla muhatap olmam diyenlerle ardı ardına muhatap olmak zorunda kalmam. Bittim... Bittim de okeye dönüyorum hissiyatındayım diyim siz anlamaya çalışın. Ya da boşverin. Ben fazlaca yıprandım bir başka minicik bile gerilmesin isterim. Bu surecte kendi dertlerini bir kenara bırakıp (uzunca bir süre üstelik.) benim sırtımı sıvazlayarak gücüme güç katan dostlarım olmasa emin olalım ki bu kadar ilerleyemezdim. Aklımın durduğu noktada akıl olanlarım. Geri adım atsam,parayı bir kenara bıraksam da huzurumu bulsam dediğimde şimdi değil,kalan son gücünle devam diyenlerim. Hakkınızı ödeyemeyeceğimi bilirim.
Sinem... 12 yıl olmustur tanışıklığımız. Dost değil kardeş olduk artık. Sürece onun eşinin hesaplamaları yön verirken,en zor görüşmelerimde yanımda olup(denk gelip) elimi sıkı sıkı tuttuğun için minnettarım. Ve nasıl her seferinde de yanyana olduğumuz vakte denk geldiğine hala şaşkınım.
Titreyen elim değil güçlü sesimle konusabildim sayende.
İşe yeni girmesine rağmen benim yanımda yer alıp,tüm yıpranmışlıklarını hatırla ve son kalan gücünle hakkını ara diyen o kadın.
Sen olmasan çoktan pes etmiştim.
Ve samimi olmadığım halde yanımda olan,tüm ictenliğiyle bana destek veren,akıl olan,fikir olan eski ve yeni çalışma arkadaşlarım... Hepinize minnettarım.
Ve Çağlar... Sen benim 17 yılımsın. Sayısız zor anımda hep ilk yanımda olan, beni ayağa kaldıransın. Öyle ki her seferinde hiç bıkmadan yanımda,arkamdasın. Bir kere de amma da abarttın,yeter artık bu konuyu kapat demezsin. Sıkılıp kendi hayatına dönmez,beni kolsuz kanatsız bırakmazsın. Kimseyi dinlemediğimde ama ben de öyle düşünüyorum deyip bana bir fikri kabul ettirmeyi çok iyi bilirsin. Beni en iyi tanıyansın. O sebeple ne kadar üzüldüğümü de ne kadar mutlu olduğumu da en iyi sen anlarsın. İyi ki(!)
Süreç yönetimi pek iyi olan ve sakinliğini sağlamayı ve korumayı bilen biri olarak bu kadar güçlü ve bu kadar sağlam ve bu kadar sık ve bu kadar sakin olabileceğimi bilmiyordum. Yaşayarak öğrenmek çok yıpratıcı oldu ise de olması gerekeni demek ki.
Tüm bunları yazarken süreç hala bitmedi bu arada. Ben bittim süreç bitmedi. Bir avukatım olduğu halde kendi kendimin arabulucuğunu yapıyorum öyle bı süreç. Çünkü karşımdakiler avukatımı muhatap almıyor ve biz buna müsemma gösteriyoruz. Hala delirmiyoruz. Biz nasıl delirmiyoruz ? Sinir krizi geçirip bana verip veriştiren insana hala son kararın nedir diye sorabiliyorum ben mesela. Bu nasıl bi irade. Bu nasıl bir süreç yönetimi ya da ne derseniz deyin yani.
Neyse şimdilik doldum taştım sadece. Daha anlatacak çok şey var... Konuşuruz yavaş yavaş. Bir halledebilelim de inşallah.
Hiçbir mecburiyet olmadan,sadece kendim için kendi istediğim gibi hareket ettiğim bir gün... Ne güzel olurdu. Hayali bile çok iyi hissettirdi.
Sabah 7.30da uyanıyorum. 8e doğru telefonlarımı sessize alıp,onun odasına gidip tekrar uyuyorum. 9 a doğru uyanıyor. Anneteyze hadi kalkalım. Ee zaten çoktan işe başlamış oluyorum. Birlikte kahvaltı etmek için mutfağa girerken ona bir çizgi film açıyorum. O esnada çalışmaya devam. Pektabiki sürekli sesleniyor ve asla cevapsız bırakmıyorum. Bir tane çizgi film yeter. Kahvaltı ardından oyun. Oyun ve tekrar oyun. Tüm o süreçte çalışmaya devam. Her gelen müşteri talebine anlık dönmek mecburi. Ve her iletişim kurulan müşteri detayını cümlesi cümlesine ekran görüntüleriyle ofisle paylaşmak da mecburi artık. O arada telefon da çalıyor. Kızı kucağıma alıp sessiz olmasını söylerken,müşteriyi ikna etmeye ve sorun çözmeye odaklı olmak kolay olmuyor ama oluyor çok şükür. Böyle böyle geçerken dakikalar,saatler yemek saati yaklaşıyor. Kıza bir meyve tabağı hazırlarken ahh unuttum tahin pekmez bir kaşık ve bir yarım ceviz ikna yolu ile yediriliyor. Dış fırçalanmışmıydı,saçlar taranmışmıydı,pijamalar da çıkmıştı ohh tamam rutinler yapıldıysa hayat daha kolay ve konforlu,onun için. O mutlu ben mutlu. İşini sonra yapsan teyze,parka gitsek olabilir mi? Dediğinde en hızlısından planlama yapıp eğer olabiliri varsa şartları zorlayıp 15 dk cık da olsa parka çıkıp ya da bir cafeye gidip hava almasını sağlamak da günün rutinlerine dahil.
Eve gelip mutfağa girip akşam yemeğini hazırlarken,oyuncaklarını mutfağa taşıması için ikna etmek ve o sırada iş alabilmek için müşterileri de ikna etmek gerek. Hepsi oluyor ve çok daha fazlası. Yemekten sonra mutfak toplama,çay içme ve tabi ki çalışmaya devam. Çocuk uyuyor ve azıcık dinlenip uyumaya geçiş. Ve hooop sabah oluyor,rutinlere haydi bismillah. Kolaylıkla olması için dilimden düşürmediğim dualarım. Buna rağmen epeyce zorlanıyorum ama olsun. Gücü veren Allah'a sonsuz hamd olsun. Madem ben bu sürecin böyle olmasını istedim,altından kalkmak da bana düşer tabi. Peki ya uzaktakilerin yaptıkları işler sebebiyle çok yorulduklarını anlatmaları ve akşam işten gelenlerin nasıl da yoğun bir gün geçirdiklerini anlatıp hiç bir şey yapacak hallerinin olmadığını dinlemek...
Olsun... Ben günü kotarabiliyor muyum ona bakalım. Çocuk mutlu mu,işler yürüyor mu,sağlık yerinde mi... Hepsine birer tik atabildiysek daha ne...
Evet zorlanıyorum
Yalan yok çok zorlanıyorum
Allahım gücüme güç kat diye dua etmekten bihal oldum.
Kendimi aştım,gücümü arşa çıkardım, şükrüme şükür kattım. Ammavelakin aşırı yorgunum.
Parmağınızın ucuyla dokunsanız ağlayacak haldeyim. Yine de kime ilgiyi eksik ettim,kimin hangi sürecine destek veremedim diye düşünüyorum. Aptalın önde gideniyim. Neyse işte bunları yazabilecek kadar vakit bulabilmem de gerçekten mucize. Tek başıma bunca şeye nasıl yetisiyorum yemin ediyorum bilmiyorum. Mucizenin vücut bulmuş haliyim. Allahım sinirlerimi koru diye tekrarlıyorum gün içinde. Güzel kızımın kalbini kırmadan günü bitirmek ve ertesi güne dinlenmeden başlarken yine onun gönlünü yapabilmek duasıyla yaşıyorum. Teyze yuvamizda başbaşa kaldık diyip duruyor. Bunu mutlulukla söylediğinden şüphem yok ama ona düzenini bozmadan,kalbini kırmadan bu günleri geçirtmek için üstün çaba gösteriyorum. İnşallah oluyordur. Neyse az kaldı. Allah büyük,her şey yolunda... Olmasa da halleriz evelallah daaa neyse... İyi geceler. Güzel yarınlara.