Neredeyse tüm arkadaşlıklarım çok eskiye dayanır.
Bunlardan 4u erkek ve dost diyebileceğim kadar yakındır. Yani ben öyle sanıyorum en azından.
Biri 17yıllık. Beni blog camiasına dahil eden kişi.
Biri 15 yıllık. Hiç şüphesiz ömrümün en güzel günlerini geçirmeme vesile idi.
Biri 12-13 yıllık. Pek görüşemesek de orada olduğunu hep bildiğimdir. Bu kendimi iyi hissettirir.
Biri 10 yılı geçmiştir. Kilometrelerce uzakta, başka ülkede ama en sık iletişim kurduklarımdandır.
Bunlardan ikisi evli,biri her an evlenebilir,diğeri özgürlük uğruna hiç o işlere girmez. Zaman zaman kırılıyoruz birbirimize ve öyle güzel oturup konuşabiliyoruz ki bazılarıyla. Ne kadar şükretsem az Allah'a . Bayılıyorum,sen bana bunu dedin buna bozuldum. Onun için böyle yaptım diye ifade edebilmeye. Aynı şekilde ama sen de bunu demeseydin keşkelere. Böyle olunca işte böyle uzun soluklu oluyor ilişkiler. Uzun zaman görüşemesek de, bir telefon sesine insanın içi sıcacık oluveriyor. Biliyorsun seni merak etti. Biliyorsun bı derdi var ve sana geldi. Biliyorsun azıcık vakti var ve seninle sohbet etmek istedi.
.....
Eşini de çok severim. Çok kıymet veririm.
Ee bı de ben zaten bu açıdan pek salak biriyim. Beni aramış aramamış diye bakmam,zor zamanında hemmen arar,sorar ilgilenir destek olurum. Yine öyle yaptım. Ama bu sefer biraz geciktim;farkındayım da. Halam vefaat ettiğinde desteğini görmediğim halde,kardeşim evlenirken ve bebeği doğunca hayırlı olsun demedigi halde ve tüm bunlara onu çok önemsediğim için kırılmış iken,annesinin vefaat ettiğini duyduğumda içim yandı. Her şeyi bıraktım bir kenara. Ama hemen değil bir ay sonra aradım.
Çünkü çok empati yaptım. Bunun yanlış olduğunu yeni yeni anlıyorum. Ahh dedim ne çok düşkündü annesine ama ne çok ne aşırı çok. Nasıl kalkacak bu acının altindan diye diye ona dua ede ede kendimi yedim günlerce. Ne telefon görür gözü şimdi ne eş dost dedim. Biraz kendine gelmesi için beklemek istedim. Bı kuru mesajla geçiştirmek yerine yanına gidemeyecegim için telefon etmek niyetindeydim. Ama söyleyeceğim hiç bir şey ona geçmez biraz toparlanması lazım diye düşündüm. Bir ay sonra aradığımda ve sonra ayda bir yokladığımda telefonlarımı açmadı. Hala açmıyor. Bugün eşine bahsettim. Samimiyetimi bilirsin,ilgisizlik olarak algılanmaması için sana bunu detaylıca aktarmak istedim dedim. Aynı yerden sınadığı için hayat bizi,anladı beni. Onun anlaması için zaman ver dedi. Ahh dedim ilişkileri iyileştirme gücü olan zaman,yitirme gücüne de sahip unutmamak lazım. Eşin çok değerli. Dilerim o da beni kaybetmek istemiyordur. Şimdilik buradayım,bekliyorum. Ama ben de insanım. Kalbi kırık bir insan üstelik. Ben olsam bu kadar yapmazdım. Beni sevdiğinden mi,yoksa hiç önemsemediğinden mi,bunun ayrımını yapması lazım. Zira benim aklım karışmaya başladı.
Neyse yani sonuç olarak ben yine aptallık ettim. Gönül koysana kızım sen en başından. İki önemli olay geçmiş başından. Doğum ve ölüm. Daha neyi bekliyorsun ? Aptallığa bu kadar lüzum var mı?
Söyle hele var mı ?
4 yorum:
ah yaaa işallah geçer bu konu bir gün yaa :)
Deeptone; bir arkadasimin pek sık kullandığı bir kelime vardı; "hayırlısı ". Yaşayıp göreceğiz bakalım.
Ben olsam aramazdım. Zaten böyle böyle de çok arkadaşlık bitirdim pişman da değilim. Külfet oluyor bir süre sonra ilişkiler bana.
dövüşürken hanımefendi değilim; aramayı düşünmüyorum. ama bir süre daha böyle giderse o arayınca da ben müsait olur muyum onu hiç bilmiyorum. Keşke böyle olmasa. Kıymet verdiklerimiz tavır alınca yüzümüze yüzümüze vursa. Valla bak ben konuşmaya,yaptığım ya da yapmadığımla yüzleşmeye her zaman hazırım. İnsan kazanmak da kaybetmek de kolay değil. Neyse zaman...Zaman şekillendirecek her şeyi.
Yorum Gönder