Yorgunum...
gece 02 gibi yatarken telefonu elimden bırakıyorum. Sabaha karşı 645 gibi uyanıp bir kaç whatsap mesajı cevaplıyorum. 845 de yataktan kalkmadan hemen önce biraz daha mesaj cevaplayıp güne kızımın gelip beni öpmesiyle başlıyorum. Pardon ben güne ne zaman başlıyorum ?
Telefonla konuşmaktan kulağım tıkandı. Yazışmaktan ve ikna edici olmaktan dilip dolanır oldu.Çok ama çok yorgunum. Elhamdülillah şikayetçi değilim. Bu insanlarla çalışmayı ben seçtim. Bu yolda bu denli delice yürümek benim tercihim(kısmen).Ne karnımı doyurmaya,ne bir bardak su içmeye fırsatım yok ama çocuk eğlemek birinci vazifem. Telefonla konuşurken oyun hamuru yoğuruyorum. Mesaj yazarken çalan müzikte onunla birlikte oynuyorum. Çünkü neden teyzelik dedilik,anneteyzelik aşırı dedilik.
Kısacası fiziken yorgunluğumu boşverin de ruhum yorgun. Çünkü neden yaşadığım,hissettiğim neredeyse hiç bir şeyi kimseyle paylaşmıyorum. Ne gerek var şimdi modundayım. Bilse ne olacak ki. Anlattım hadi,eee ? diye düşünüp vazgeçiyorum. Sonrası derin iç çekişler...
Dün teknisyenim seni sordu. Yani o seni sorduğunu bilmiyor da,iş yürüsün diye sana ihtiyaç duyuldu. Aramam gerekti seni arayamadım. Kılı kırk yardım,konuyu evirdim çevirdim teknisyeni kapalı kapılar ardından geri döndürdüm. Tam da karşıdan karşıya geçiyordum. elimde 2 telefon,çanta,su şisesi. Sıcaktan fenalık gelmiş. Oracıkta yolun ortasında tüm içimi boşaltmak istedim. Ulaşabileceğimiz bir başkası yok mu dedi,teknisyenim. Var var ama şimdi rahatsız etmeyelim hem zaten arayacak uygunlukta da değilim dedim. Tüm gücümü toplayıp bu işi yarına alalım ben müdürüne izahat veririm dedim. Öylece geçti gitti konu. Benim derinlerime işledi ama olsun. Bir telefon bile edemiyor olmak çünkü açılacağından şüphe duymak. Açsa bi hatır bile sormaktan çekinmek. Canı sağolsun da ben işi her türlü hallederim diye kendi içimde kendi kendime toparlanıp,gücüme güç katmaya çalışmalar. Bu sayede bir kez daha koskocaman yorulmalar.
Hayat...